1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
934
Okunma

HALEP’TE
Öyle güzel bakıyordu bir maviye
Dökülüyor katran keder gözlerinden
Kızgın toprakta çıplak ayaklarıyla
Koştu koştu bu büyülü maviye
Çağırıyor bir bilinmezlik maziyi
Emevi camisinin beş vakit sesini
Yerle yeksan dört köşen bucağın
Hani nerede sıcacık ana kucağın
Özledim uzayan bu düzlükte seni
Ayağımı yakan sıcak toprağın
Suya hasret onmak kederi gibi
Ne yaşadı ne gördü küçücük eli
Önce libası, uçtu saçlarının teli
Boğazına düğümlenmiş hıçkırık
Yırtacak mızrak gibi gök yüzünü
Küçücük elleri oyuncak tutacaktı
Terli ürkek gözlü bakıyor yalnızlığa
Titrerken eli burnunun ucunda eceli
Seslense işitecek mi annesi Halep’te
Bozkır hareli ipekli kumaş gözlerinde
Demir yığınlar yararken göz bebeğini
Sirenler acı acı çalmayacak Halep’te
Hıçkırıklara boğulmuş evladı
Gördük bu sahneyi granata da
Beldeyi İslamın kıblegahı Şam’ın şahı
Kapanmış secdeye minaresi alemi.
Hani kılıç Arslan’ı Selahaddin Eyyubi !
5.0
100% (4)