parmaklarını üst üste istinat duvarı gibi örmeye
ne gerek vardı sanki,
nasılsa çözülmeyecek mi er ya da geç
ellerinin dili


iyi bak gözlerime,
görücü usulüyle getirdiğin bakışlarını göreceksin


söz, dilediği kadar tutulsun dursun
nikah düşmez aşka
bundan sonra


şimdi masaya da çok ayıp olacak çay içmezsek
hazır getirmişken bizi
karşı karşıya


baksana,
etrafımız sarılmış aşıklar tarafından
aşıklar sarılmış etrafa aldırmadan


şu istinat duvarını bi yıksan diyorum
sır kalacak sanki elin altında


şekerin çoktan eridi hatun
bıraksan artık k’aşığı,
bardağında çayıyla


hadi tutuşalım şimdi el ele
ki dostlar aşkverişte görsün


sevmek yakışıyor aslında
ah ayna, ne kadar da körsün..


bilmiyorum talihten kuş mu sipariş etsek
ya da yeni baştan mı karsak
sayfalarını takvimin


susup durmasana karşımda
hazır çözülmüşken ellerin..