nasılsın
iyiyim..

havalar nasıl
iyi
sular ?
o da iyi

sohbetin de hiç çekilmiyor
biliyorsun değil mi !!

..

biliyorum durağanlık can sıkıcı
eğilip bükülmüyor zaman, saate karşı
su akıyor hep
kuşlar uçucu


dizlerine kadar boy atmış başak tarlasında yürüyüp
uçlarına teğet geçmiyor parmakların
ya da mısır tarlasına kaçak yollardan girip
kapana kıstıramıyoruz aşkı


güz sarı,
yaz yakın şimdi


meşk aşkın midesinde
kavuşmak sabır işi..


f klavyede Q düşünüp
masa üstündeki o yeşil ile mavinin öpüştüğü manzaraya takılıyor aklım
aklım demişken tilkileri saldım
koyunları çitledim
çitledim derken çitle çevirdim, demek istedim
sen şimdi harfleri çitilersin diye
ve muhtaç kalmayasın diye gözlerindeki meale
e uzatma da gel hadi sadede

dediğini duyar gibiyim..

ah bitanem
ah bal ile kahvenin köpüğünü karıştırıp
hüpürdetmeden içtiğim


kitaplara karşı antipatim olsa da
hayatı kitaba benzeteyim
ki senin diline yakın bi lehçe bulayım şimdi
eh o da hatırın için


misal sen hayatsın
bu yüzden kitaba nispet, hayatımsın


lakin okumaya değer
yani yaşamaya değer sayfan belki bir
ve o da diyelim ki son sayfa!!


ya da fragmanı gözlerinden geçen bir filmsin sen
ama uzun metrajın içinde kayda değer iki dakika
ha evet şarkıya uyarlarsak bir
toplamda üç
uzatmaları sayarsak dört
-dörtlük bir muamma


şimdi tekrardan soruyorum
nasılsın ?!

ya hayatım sohbetin neresinden tutsam da çeksem bilemedim şimdi

közde mısır sever misin
yanında Semiha


hadi amaa
çok değil
en fazla iki dakika..