Matruşka bebekler gibisin Hatçam
Ağzını her açtığında
Bir pırtik daha küçülürsün.

Tarlada meğel eder
Hasat olanda tırpanda,
Ahırda, yaylada, yabanda
Seni ne aç koyarım, ne açıkta.

Bir kerpiç dam, bir taş merek
O da yadigar, dededen kalma.
Sen gerdanlık istersin benden
Beşi bir yerde, bir burma.
Şeher yerinde evim olsun istersin.

Ben bebelerimiz olsun isterim.
Yarı aç, yarı tok yaşarım, kabulüm.
Yeter ki gönüller bir olsun
Samanlık zaten seyrandır be Hatçam!
Sen beni dinlemez tomofil istersin.

Pazarda gördüğün
O matruşka bebekler gibisin.
Ağzını her açtığında
Bir pırtik daha küçülürsün.
Sahi fukara bildin de
Neden vardın demezsin.

Dün Seyit’in tarlasını suvarırken
Bir baş soğan buldum kanalda.
Onu katık ettim ekmeğime
Yufkaya sardım bir güzel
Su başında biten nane
Çeşni kattı öğünüme.
Arkın suyunu da
Kana kana içtim üzerine.
Ol mübarek nimeti verene
Bin kez şükrettim Hatçam.

Bit pazarına düşmüş
O matruşka bebekler gibisin.
Yüzüne karşı demesem de sahi
Bil istedim suretin
Tam da budur Hatçam.

Sana bebe vermem dersin
Başka söz etmezsin.
Evde tanımaz,
Yolda görsen bilmezsin.
Sahi ne ettim ben sana
Kaş çatar, dere tepe gezersin.
İnan cebimde beş lira kaldı
Onu da sana versem
Gönlünü hoş etsem.

Dün pazarda görüp beğendiğin
O matruşka bebekler gibisin.
Kalem kaş, sırma saç
Lakin o tahtadan daha katıymış kalbin.
Kıymeti olmuş belki onun yarı mislin.

Şimdi bu yaldızlı gecede
Sen değil ben oldum
O matruşka bebek.
Her lahzada büyür hiçliğim
Ben içimde solan o gülü neyleyim.

Hatçam sen bugün
O matruşka bebekler gibisin.
Dandik bir beden,
Eğreti bir barhana,
Suyu çekilmiş pınar,
Devrilmiş salkım söğütler gibisin.

Şu dağ başında
Kavalımla bir türkü tuttursam
Sahi kıyıma yanaşıp da dinler misin?
Dünya malına tamah etmem der misin?
Şu yaldızlı gecede bir türkü çığırsam
Bir türkü ki buram buram sevda kokan,
Vuslat kokan, aşk kokan.

Hatçam!
Sen ahvalim ne kertede bilmezsin.
Name düzsem görmezsin,
Ağlasam bilmezsin,
Ölsem gülmezsin.

Hatçam!
Ozanın da dediği gibi:
"Ben seni böyle bilmezdim.
Böyle görsem sevmezdim."