Yolculuk, binlerce yıllık bir arayış
Kağan bir ok attı, peşinden koşuyoruz
Okun düştüğü yere kadar tarayış
Kızılelma, Kızılelma sana koşuyoruz

Her bir neferin, alnı açık başı dik
Atları kırlara sürüp geliyorlar
Kayıplarımız oluyor, hiçbiri değil ilk
Yârları ile helalleşip geliyorlar

Ateşten tamgalarla kazımış hepsi kinlerini
Yerle bir etmeden ölmezler, düşman inlerini
Bu bir hayal değil, hayal güçsüzlerin işidir
Bu bir sevdadır, aşıkları er kişidir

Kızılelma tamudaysa, biz günâhkar oluruz
En olmadık yerlere birer birer gireriz
Ne sur tanır dururuz, ne kılıçdan kaçarız
Yakmak gerekirse Roma’yı, bir de bizler yakarız

Engel tanımaz aşarız, gökyüzü bize dar gelir
Hepimiz yavuz neferleriz, namus bize ar gelir
Belki burada gelmez amma, ülkü bize yâr gelir
Her birimiz bir orduyuz ve mezar bize kâr gelir.