2
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
3331
Okunma

Milyonlarca yonca içinde
Dört yapraklısını bulabilmek
Ne büyük şanstı benim için
Yıl 1995
Denizli’de buldum onu;
Bir dilek tuttum içimden
Sonra sen çıktın karşıma...
Ne ise aşk denilen şey
O da çıktı geldi ardından
Senin ile başıma..
Ne tuttuğum dilekten
Ne sana verdiğim yürekten
Pişmanlık duymadım hiç
Yonca hâlâ duvarımda asılı
Baktıkça yüzün hayâl hayâl
Gelir geçer duvardan,
Sen ise bir gittin pir gittin
Geçmedin bir daha o diyârdan..
Hasretin ile ben savrulurken yele
Şarkıların düştü dilime
Çınlayıp durdun telden tele
Parçalandı yüreğim lime lime...
..
-II-
"Biriciğim gonca gülüm
Arasında onca gülün
Dört yapraklı yonca gülüm
Öyle güzel öyle şensin
Güne güne büyüyen
Ay gibi güzelleşensin...
Sen gittin gideli
Kırıldı dağların beli
Kim ulasın, kim sulasın
Soldu bütün genç ömrümün
Tomurcuk gonca gülleri...
Batan günde gömülürsün
Doğan günde gonca gülsün
Hem ömürsün hem ölümsün
Sensiz yüzüm nasıl gülsün?!
Yittin gittin mor dağlarda
Susuz kaldım Kerbelâ’da...."
Şaban AKTAŞ
1996 - 2019
Fotoğraflar: Şaban AKTAŞ
Not: Bu şiirin 2. bölümü tarafımca özgün müzik olarak bestelenmiş ve noterce onaylıdır.
SÜMBÜL GELİN
Görünüşü çok güzeldi
İnce narin bir yapısı var,
Evin içinde iken
Saksı ona oldukça dardı
Geçen yıl bahçeye gömdüm
Cemre suya düşünce
Çiçeklendi sümbülün soğanı
Doyumsuz güzel kokusu ...
Gel gör ki bugün
Yerde uzanmış görünce
Cız etti içim
Hoyrat rüzgâr acımasız
Kırıp geçmiş gövdesini
Çaresizdi zavallı
Doğrultamamış belini
Güzelliğiyle çağırdı beni...
Hemen gittim yanına
Yakından gördüm halini
Güneş açarsa belki yarın
İyileşip kendine gelir
Sevdim, okşadım,
Yüzümü sürdüm yanağına
Geçmiş olsun dedim
Koklamaya doyamadım
Koparmaya kıyamadım
Öylece bıraktım sümbül gelini...
Gülüm benim,
Sen de bu çiçeğe benziyorsun;
Uzat bana elini!
Şaban AKTAŞ
26.02.2019 - 21.19