5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1888
Okunma
Beyhude çırpınış,
bir çıkmaz rüya,
karanlıklardayım
uyansam uykudan,
dalsam yine uykuya
yeniden, aynı rüyalardayım
karanlık, kör kuyulardayım.
Yalnızca kapkara gökyüzü,
ve bir iki sönük yıldız,
ne ziyası yol verir,
ne de bir yer görünür,
yol bilinmez,
iz bulunmaz,
karanlıklardayım,
velhasılı,
kör kuyulardayım.
Ne tabiplerde çare var
ne de merhem kar eder yâreme,
kağıtlar kafi gelmez,
kalem ve mürekkep yetmez ,
yazmaya fermanım yok,
tükendim dermanım yok,
firardayım,
yoruldum,
körkuyulardayım.
Kör kuyu, söz anlamaz ne çare
tüketme nefesini ,duyan olmaz,biçare,
Haramiler kesmiş, bütün yolları,
kervan geçmez, kuş uçmaz
unutulmuş diyarlardayım,
korkuyorum,
korkulardayım,
çaresizim,
kör kuyulardayım
Düşünce böyle ,
kör kuyusuna Yusuf’un
duyurmaz sa Mevla’m
duyan olmaz ki sesim.
Kuyu,
çepeçevre duvar,
ne geçen bir yolcu,
ne ses duyacak kimse var.
Ciğerlerin yırtılıncaya kadar ,
bağır ha bağır,
arşa çıkar mı sesin ?
yeter mi? bilmem nefesin
kan damlar ya yüreğinden
işte öyle bir haldeyim
Yusuf’un düştüğü
kör kuyulardayım.
Ne Yusuf-i sabrım var,
ne çelikten iradem,
ne de peşimden koşan Züleyha ’m
gelmez oldu kervanım,
yoruldum……..
Çıkmazlardayım,
kerem etmezse Rabb’im
dardayım,
susuz kalmış,
kör kuyulardayım
Ağlamak istiyorum,
gece gündüz ağlamak!
kıskanmalı gözyaşımı bulutlar,
ağlamalıyım ki, su olsun kuyulara,
ağlamalıyım ki, yeşersin umutlar…
Su yükselir de belki, el uzatır bulutlar,
tutunurum, bir umut fidesinin dalına,
kör kuyudan kapı yapan Mısır Sarayı’na
çıkarır, beni de belki kurtuluş diyarına.
Yusuf gibi çaresiz, Yusuf gibi dardayım,
Yusuf’un düştüğü kör kuyulardayım
09.06.2008