rüzgara kızıp
ateşe küstün

diye,

gördüğüm rüyaları
uykuna gömdüm..


oysa gözlerinden kalbime inecek ayetleri
aşk ile tercüme edecektim

şeytan işte,

ne vakit seccade sersem kalbine
kıbleyi şaşırtıyor vesvese


suya bakıp
aksini gördüm


kulağında kavak yelleri
dudağında nakarat


al beni", der demez şarkı
sarıldım korkundan evvel
atkı diye boynuna


sana bakıp
suyu gören aksimde açan nilüfer’e seslendim
ne güzelsin..

der demez,

ocağında demlenen bir takvim
senet uzattı hemen
yarına çıkacak aşkın
inanan yaprağıyla

hiç düşünmedim o an,

düşünmek vakit alır
üstelik fatura edemezsin geçmişi
gaibin veznesinde

ve ay
suya düşen yarısından pay çıkardı kendine

dedi ki,

her yarım
bütünlemeye bırakır kendini

eylül denen işkencede

dedim ki,

her yar eylül olmaz
küle dönmeden önce


sonra ay,
sarıyı tefsir eden aksi
-seda olup
çalındı yüzüme

suyun eteği dalgalandı

rüzgar gibi geçti
ateşe olan kırgınlığı