0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1646
Okunma

O beni çekip çevirmek istiyor
tutumlu, becerikli, evcimen
her iş gelir elinden
örgü örer, dikiş diker, saç keser
her parmağında ayrı hüner...
Yine de biz dırlaşırız arada bir
oysa ayrı gayrımız da yok
mal da bir, para da bir!
Her şey bir tablo yüzünden
o istemiyor, ben istiyorum,
anlatıyorum anlatıyorum
’Al dedi içimdeki his!’ diyorum
o iyiden iyiye bunalmış
illâki evde değişiklik istiyor
dırlaştık biraz,
kızdı gitti bu yüzden
üç gün geçmeden geldi geri
dedim söyle nedir
benim seninle yok bir derdim
sevdim seni,
gönül verdim
evlenip muradıma erdim
ta ilk gençlik döneminden beri
ilk aşkımsın benim!
Ben sordum o söyledi
o sordu ben söyledim
birbirimizi sabırla
ta başından
sonuna kadar dinledik
kaç gündür zaten
ruhum ufuklar kadar engin
berrak su gibi dingindi
Taşkın öfkem duruldu
bir inat uğruna
neredeyse dağılacaktı yuva;
aile o cağımız yeniden kuruldu...
Şaka şuka değil
ondört yıllık evliyiz
köklü bizim sevgimiz
yokken bizi var ettik
yok olur muyuz vardan
tablodan geçerim
vazgeçmem yârdan,
sen benden geçti isen
alır başımı çeker giderim bu diyardan...
Dedim,
’Bütün tabloları indir!’
dediğimi yaptı;
tüm tabloları özenle alıp
tek tek indirdi duvardan,
ben yalnızca seyrettim;
başka bir şey gelmedi elimden(?)
çünkü seviyorum onu
hem de az uz değil, derinden...
Diyeceksiniz ne iştir;
- Hoşuna gitmiyorsa değiştir?!
Önce mekân; ortak mekan
duvarlar sade, temiz
sadece tabloların yeri değişti
salonda değil artık hiçbiri,
benim odamda asılı
bir süre de böyle deneyeceğiz
arada bir dırlaşsak da biz
birbirimizi terkedemeyiz...
Hayat belki de bir satranç tahtası
taşları yeniden dizdik
yeniden kuruldu kulis, sahne, dekor
her şey yerliyerinde
bu bir akıl mantık oyunu
en usta oyuncunun bile
olabilir elbette bir anlık hatası
kim yanlış sürerse
taşlarını kaybeder;
önce piyonunu, sonra filler,
atlar devrilir, yıkılır kaleler
ne taht kalır ne saltanat
oyun sonu şah - mat!
Her kim
ki hatasını farkeder
ezdirmeden kendini
daha oyun bitmeden
sahasını terk eder!
Nereden nereye geldik
oysa evlilikte benim
yenmek ya da yenilmek
diye bir kaygım da yok
benim bütün derdim
eşim ile beraberlik(?)
ona sevgim, saygım da çok...
Bu ise dostça hayat
sonuna dek güzel oynamakta onur
"Oyun bitince tüm taşlar
aynı torbaya konur"
Sözüm halden anlayana
oyuncular da öyle
belki yanyana
belki ayrı ayrı
fakat her ikisi de
iki metre beyaz kefen
boyu kadar çukur
ve karanlık simsiyah
kara toprağa konur...
Sen beyazsın ben kara
gelene hoşgeldin
gidene ise her yol an kara!
Şaban Aktaş
14.12.2018 - 22.11
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
Marcus Aurelius
( M.S. 161-180- Roma imparatoru
Şair ve Filozof
Sagalassos antik kenti buluntusu
Burdur Müzesi- TR)