Bir gelsen görürsün,değişik dağlar. Uzun kıştan vira olmuş hep bağlar. Doksanüç harbinden yüreği ağlar, KAHRAMANLIK NİŞANISIN ERZURUM, ZULÜM GÖRÜP DÜŞENİSİN ERZURUM.
Oniki Martlara gelene kadar, Çektiğinle sana olmuş dünya dar. Üçlerin,kıkların,yedilerin var. KAHRAMANLIK NİŞANISIN ERZURUM, HER DÖNEMDE COŞANISIN ERZURUM.
Yemen’e gidenler hep senden çıkmış, Balkanlar’da düşman öyle bir bıkmış. Yoksulluk,sefalet hep seni yıkmış. KAHRAMANLIK NİŞANISIN ERZURUM, KANAATLE COŞANISIN ERZURUM.
Kongreler kurdun,kararlar verdin. İstklal uğruna göğsünü gerdin. Varını yoğunu ortaya serdin. KAHRAMANLIK NİŞANISIN ERZURUM, NİCE ENGEL AŞANISIN ERZURUM.
ZİNNUR TİRYAKİ
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yemen’e gidenler hep senden çıkmış, Balkanlar’da düşman öyle bir bıkmış. Yoksulluk,sefalet hep seni yıkmış. KAHRAMANLIK NİŞANISIN ERZURUM, KANAATLE COŞANISIN ERZURUM.
ERZURUM'A HASRET Çok uzaklardan görünürdü zirvesi, Üzerinde dev anteni olan Ejder tepesi… Duman çökmezdi Palandöken Dağına, Berraktı, duruydu, yüksekti.
İç kalenin köşesinden yükselen Tepsi minare, tunçtan bir anıt gibiydi; Kale Mescidi sahipsizdi; Çıktığımda ihtiyar surlara, Sanki kanatlarımın altındaydı, Destanlarımızın şehri…
Yer beyazdı, gök mavi, Kuledeki şanlı bayrağımız da, Ayrı bir ahenk katmıştı güzelliğe, Sahi; dağı taşı bayraktı zaten, Bayraklaşmıştı asırlar öncesinden!
Yakutiye nazlı bir gelindi, Çifte Minareli Medrese açmış avuçlarını, Dua dua gülümsüyordu; Her taşında Selçuklunun imzası, Osmanlı’nın mührü vardı…
Hissetmiştim her sokağında, her köşesinde, Nene Hatun’un varlığını, yüceliğini, analığını, Asırları saatlere gizlemiştim, Bakırcılar Çarşısı’nda gezerken. Kınalı bir yumruk gibi burçların; Titretirdi gönlümü, sabah erkenden!
Lavaş ekmeğine sarıp yediğim, Örme peynirini nasıl özledim! Umudum, lezzetim, benliğim… Sende buldu mayasını, özünü, Geçip giden gençliğim!
Lala Paşa Camiinde Sinan vardı; Ayaz Paşa’da Hafız Osman.. Geçtiğimde Kongre Meydanı’ndan Yüreğe keserdi bünyem; Sevgi sevgi gülümser, umut umut çarpardı.
Dedem anlatırdı küçüklüğümde; Nice kara zamanları görmüştü, Moskof’un ve Ermeni’nin elinden; İşgal yılarının acı hatırasıdır; uzun havaların, Yürek yakan ağıtların: “Kışlalar doldu bugün, doldu boşaldı bugün, Gel gardaş barışalım, ayrılık oldu bugün!” ……….. Ey maziden süzülüp gelen şehir; Tarihlere ışık tutan Erzurum; Seni anlatmaktan aciz lugatim, Sözler yetmez, biliyorum… Bir ucundan, bir ucuna, Her yerini özlüyorum!
Sen gök kubbemizin kilit taşısın, Biz borçluyuz vatana ve bayrağa, Vatansa Erzurum’a! HALİL GÜLŞEN
Şiirinizi de şiirimin yanına koyuyor, Erzurum için çarpan yüreklere selam gönderiyorum. Saygılarımla..
Halil Gülşen tarafından 6/4/2008 1:55:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.