30
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1365
Okunma
Her gece delik deşik edilmiş uykulara dalarken
ahu gözlerinin randevuya gelişini,
yüreğimin gizemli şelalelerinde
tebesümle gezişini görürüm.
Saçlarının kumral telleriyle yazılmış muska
ihbar eder beni seçiciliğime.
Bilinçaltımın mapushânesinde unuttuğum
tenteneli bakışlarımı ararım telaşla.
Silmek için madalyonun diğer yüzündeki terleri...
Gözlerinden gamzelerine süzülen
damlaların sükuneti uyandırır beni.
‘‘belki de’’ taşlarıyla örülmüş
sarı tesbihlerimi çekerim önyargılı ellerimle
Ah ! Melimsa’m
Paradokslarla kelepçelersin beni.
Eros’un tesellileri bile söndüremez
merak odunlarıyla yakılan ateşi.
Bir kıvılcım
anılarımızın ormanına düşer,
târu-mâr eder tuğba ağaçlarını.
Ebruli bir izdiham olur Melimsa
Ama
Akhileus’un ruhu açar
gözlerimin önündeki sis perdesini.
Hezeyanlar geçiren mistik iltifatlarımız
defeder pesimist şüpheleri.
Gözlerinden akan nameler kurtarır
harikiriye teşebbüs eden buluşmalarımızı.
Altın çağa özlem duyan mahsumiyetin bekâreti
tılsımlar duygularımızın usaresini.
Ve damıtılır
damla damla akar âbı-hayat...!
Helezonvari bir incelikle yargılar kâbuslarımı
hükmünü vererek zehirler kuruntularımı
Sonra bilir misin Melimsa..?
Bir güneş olan ,gözlerime sinmiş dudaklarınla
buharlaştırırsın özlemin denizini.
Düşlerimin ufkunda bulutlar olur.
Kâbusun soğuk sülietinin esintisiyle
bir temmuz sağnağı olur buselerin...
ve söndürür anılarımızın bahçesine düşen ateşi..
Yaşanmamış aşkların mahmur hülyalarıyla
demlenmiş olan sevdamızın
cılız ışığının hüzmeleri yol gösterir
mezarlıkta dolaşan duygularıma.
Azgın düşünceler fırtınasında
savrulan bir tomar körpe duygum,
tövbekârlığın gülünçlüğüyle
telkin olmuş geçiken gözyaşı pınarlarını akıtır
İşte böyle Melimsa’m
geçmişin küllerinden kamaşan gözlerim
mutlak bir buluşmayı arar çılgınca.!
Hatırlıyor musun?
Sarı gecenin kasvetli şafağında
kırmızı güllerimizi ikram edemedik
çünkü ’kırmızı’büyük bir günâhtı oralarda
Ah bu gece Melimsa’m
Sadık yüreğim için geleceğin dehlizleri
hevesli bir gerilim olur .
Sensiz geçen her an için
günah çıkarırım geçmişimizin ikonaları önünde.
’Yokluğun’un’ anlamsızlaştırdığı
yaşama tiksinerek bakıyorum
‘‘mutlak buluşmayı’’doğuracak
bıçağa bakıyorum heyacanla
Tam yüreğime...!
Biliyor musun Melimsa’m
Akacak kanda gizlenen pusula
kırmızı güllerle döşenmiş yollardan
getirecektir beni sana
Gözlerinin ışıltılı dalgalarıyla
ölümsüzlük kumsalına vuracaktır nâçiz bedenim
Tüm soruları yaktım beynimde.
Beni sana getirecek yol; ’Bu’!
Mutlak buluşmayı yaratacak bu!
Altın çağın kapılarını açacak;’Bu’ !
Buna inanıyorum Melimsa’m
Acizlik deyil benimkisi pişmanlık hiç deyil.
Sende yaşam gizli
Sende yaşamak için ölmek istiyorum Melimsa
Tam yüreğime..
Yüreğimdeki hazine hebâ edilmesin diye
Yüreğime saplayacağım bu bıçakla
Doğacağım Melimsa..!
ve tüm mirasımı:
özlem bahçemde açan iki damla göz yaşı
nostaljik şiirin tozlu raflarına kaldırılmış bir bûse
hüzün ve ıstırap taşlarıyla örülmüş bir sevda yolu
ve
kırık dökük birkaç sevgi portresi
bırakacağım gerimde