bu akşam bir mecal mi kaldı gönül? elimizde, ayağımızda, dilimizde.
çocuklar gibi durmaksızın martıları soruyorsun bana.
utanmaktan gizlenip uyuyakalmışlardır. bir bulutun göğsünde, ya da ayın iri gamzelerinde
ne istiyorsun benden hâlâ Tanrı aşkına bırak şu paçalarımdan çekelemeyi de söyle!
-bakırdan mı olsun örgülü saçları? -ayınki gibi ıslak ve alev kızılı. -bukleli zülüfleri alnına mı düşsün? -deniz mi olsun bakışı, engin masmavi? -yoksa gece olup denizi mi örtsün?
-işve mi olsun sevgilide -naz mı? -karamık mı olsun dudağı, -kiraz mı?
emret gönül! emret bana! ne istedin de vermedim sana?
dile benden ne dilersen ay suyla ben aşkın oduyla arınırken
desinler ki; şu ikisi var ya yaşına-başına bakmadan ayı seyrediyorlar her akşam denizde çırılçıplak soyunurken
tefe koysunlar isterlerse çalıp oynasınlar
saysınlar bana birer birer işlediğim günahları
güzele bakmaktan vakit mi bulmuşuz kendimize bakmaya
biz çoktan unutmuşuz kırmışız aynaları
Celal Çalık
Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aynayı kırmak için, Yunus olup, Benlik davasından vazgeçip, bir güzele "kapılanmak" gerek... Ağabeyim ne güzel söylemiş bunu... O güzeli sislerin ardından değil, kendi gönlünden gördüğü için böyle gösteriyor bize de... Sevgi ve saygılarımla,ağabey...
desinler ki; şu ikisi var ya yaşına-başına bakmadan ayı seyrediyorlar her akşam denizde çırılçıplak soyunurken
Sevgili Celal Ağabeyim…
Şiir dil örgüsüyle, fona oturan betimlemesiyle, gönlünün gözüyle dökmüş kalem ince ince tam yerine manzara gelmiş oturmuş güne…
İlahi şair ağabeyim okuduğum en farklı en sağlam dizelerinden biri dersem alınma bana her şiirin ayrı güzellik lakin bu şiir dobra dobra has bir anlatımla…
Hani şu gönül çıkmazımızda atmışın sözceleri terkisine vurmuşsun sözün özüne özüne…
Aynalar kırıldı zannet sen bence tam yansıma zamanında dev bir aynadan bakıyor sırlı tarafını alarak eline…
Ayna ayna söyle bana var mı Celal şair ağabeyimden güzel yazan diye bir latifeyle düşüncelerimi noktalasam da bunun kritiği burada bitmez elbet memleketimin suyundan yaptığın çayını içmeye geleceğim yarım kalan sohbetimize kaldığımızdan yerden devam ederek…
Şiir her ne kadar farklı bir eda taşısa da özünde öyle bir gönül akışı bir dilek var mı yaşamın bamteline dokunan…
Betimlemeler, imgeler ahenkle raksında… Tebrik ve beğenimle… Sevgim saygım her daim… Şiirle…
Serbest şiir yazmak için yola çıkanlar genellikle bu türün, kurallı şiirlerden daha kolay olduğunu düşünürler; oysa kalıbı olmayan ve hareket alanı daha geniş gibi gözüken bu tür şiirleri yazmak her zaman daha yorucu ve daha da yıpratıcıdır. Çünkü, şiirde kulak bir önceki dizelerin sesini sonrakilerde bekler, bunu bulamayınca da şiirsel açıdan tatmin edilmediğini düşünür. Klasik şiir biçimlerinde ilk dizeyi yazdıktan sonra, artık o dize size yol gösterir ve onun peşinden gidersiniz. Uyakların çokluğu sizin şiirinizi daha da kolay yazmanıza yardımcı olur. Elbette şiirin en önemli planı içeriğidir; bu içeriği şiire içselleştirmek serbest şiirde daha zor, klasik şiirde daha da kolaydır.
İşte sevgili ağabeyim, siz bunu başarıyla yapıyorsunuz; yani, serbest şiirde içeriği öylesine işliyorsunuz ki, hayran olmamak elde değil.
Sesler rahatsız etmeden ne de güzel olmuş dizelerde.
Gönülle söyleşmiş şiir; yakamı bırak, demiş, sonra da dayanamayıp sevmenin güzelliğine, ayıp değil ya sevmek, diyerek yıllara da sitem etmiş.
Kim sitem etmiyor ki yıllara sevgili ağabeyim! Yolun sonuna doğru öyle bir sevda çıkıyor ki insan denilen meleğin karşısına, hayıflansa bir türlü, şükretse bir türlü. Yine de ben, ölüm döşeğinde de olsa insan, sevme yetisini kaybetmeden, severek son nefesini vermenin bir ayrıcalık olduğunu düşünenlerdenim.
Günümüzde, sevgiyi ahlaksızlıklarına paravan yapanları adam yerine koyanlar elbette adam değildir; amma gerçek sevgiyi besleyen yüreğin önünde de herkes eğilmelidir. Şöyle bir bakın etrafınıza; baktığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. İster sanat alanında olsun, isterse yaşamın tümünde, kendinin bir hiç olduğunu bildiği halde, beylik sözlerle kendini satmaya çalışanlar yok mu? İşte iki yüzlü, çıkarcı sevgi de böyle değil midir? Şunu samimiyetimle söyleyeyim ki size, gerçekten şiire gönül verenlerin başında gelmektesiniz bana göre. Öfkeyi de, sevgiyi de yakıştırıyorsunuz dizelerinize. Ben şuna inanırım, her şeyin hesaplaşması olduğu gibi, gün gelir şiir de şairiyle hesaplaşır. Yani, şiir şairin sevgilisidir, şiir şairin sevdalısıdır; eğer şair şiiri sahte duygularla aldatmışsa, hiç şüpheniz olmasın, şiir de şairi mutlaka aldatmıştır. Ben, “iki kelime kemirmekle kendimi şair sandım” diyen biriyim, bu yüzden öğreneceğim çok şey var daha; ama iyi bildiğim şey ise, şiirde samimiyetin olmasıdır. Şair, plastik oyuncaklar yapan imalatçi değildir, yüreğiniz ne diyorsa kaleminiz de onu demelidir..
güzele bakmaktan vakit mi bulmuşuz kendimize bakmaya
Gerçek sevginin güzele bakışı da işte bu şiirde anlatıldığı gibi olur. Aldırmayın aynalara, salt sevgiyle çarpan yürek, bin güzele bedeldir.
Şiir ve kişilik olarak aynı yerde bulunmaktan övündüklerimdensiniz.
Yüreğiniz ve şiirleriniz hep var olsun ağabeyim. Bu şiiri çok sevdim, bu duyguları da.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.