Sana gelmek için bütün gayretim;
Hasretin yürekte ölümden beter…
Çürüsün, ne çıkar kemiğim, etim;
Hayalde, düşümde gülüşün yeter…

Beynimde şimşekler çaktırır gibi;
Hayırsız yollara baktırır gibi;
Dünyayı başıma yıktırır gibi;
Aklıma ansızın gelişin yeter…

Özlemek dilimde tarifi noksan;
Yarınlar gözümde hep yerle -yeksan…
Yaram doksandokuz o bir’i noksan;
Kirpikler üstünde kalışın yeter…

Bu nasıl gel demek bu nasıl hışım;
Sen nokta bakışlım sen satırbaşım;
Kayıttan düşse de hüzün gözyaşım;
Bir daha bir daha doluşun yeter…

Bu nasıl aşk derler bu nasıl sevda;
Kalbime nakş etmiş o yüce Mevla;
Seni seviyorum ve seni hala;
Aklımı başımdan alışın yeter…

Ben, aklı noksana, akıl soranım;
Yürek sarayında gezip duranım;
Beyhude gönlünü boşa yoranım;
Vuslat busesini bilişin yeter…

Ne zaman ölecek ölümsüz tehir;
Gözlerin gözümde saklanan nehir;
Sensizken içtiğim su olsa, zehir;
“Papatya gibisin” çalışın yeter…

İtiraz etmedim sitem’e, naza;
Yüklendin keyfince her itiraza;
Yanak nöbetinde bekleyen tuza;
Sözüm yok, yaşımı silişin yeter…

Ali ALTINLI – 18.07.2018
Saat: 23:50