Babam
iddia ediyorum
en sevecen en duyarlı en kahramandı babam ardında dört küçük çocuk şehre taşındığında zordu yirmi beş yaşındaydı gece gündüz çalıştı ellerinin nasırlı oluşu toprak ve taş tutuşundandı sırtını çiğnetirdi her akşam omuzunda çimento dolu harç taşıdığından ava giderdi iş olmadığı zamanlar sabah köpeğimizin sevinç çığlıkları uyandırırdı tüm ev halkını annemin sesi uğurlardı mutlaka babam kapıdan çıkmadan şarkılar söylerdi efkarlı zaman zaman hüzünlenirdi bir birinci yakardı dumanı süpürürdü hüznünü ardından en çok güldürürdü geleni gideni hoş sohbetti yakışıklıydı benim babam Atatürk’ü andırırdı mavi gözleri ilk okula başladığımda adını soran öğretmenime “Feyzi Çakmak” demem bundandı gururumdu babam arkadaşım şimdi.... ne zaman babamı düşensem yürüyoruzdur mutlaka ya toprak bir köy yolunda ya da bir türkünün neşeli notalarında yüreğimiz kocaman S.E |
hoşça kalın