Ah çayın buğusunda demlenen gül gülüşü!
Şerhi suya yapılan eda naz tavır kamet
Gül endamın çay tüter ince bellide düşü
Leyla gecenin kızı gönüllerde ikamet
Nilgün Nil’den ziyade gönle akan bir nehir
Bu dizeleri yazan şaşkınlıkla müştehir



Harflerin rüyasına girer efsane peri
Erguvan renkli zaman takvimlerdeki mahpus
İklimimiz öksüzdür o gül gideli beri
Nil günün suretinde bir efsaneye mahsus
Nilgün Nil’den ziyade gönle akan bir nehir
Bu dizeleri yazan fakir, değil müştehir



Gönle akan bir nehir menderesler çizer hep
Peltek Se’nin sinesi adeta yangın yeri
Gönlümüzdeki yara ela gözlüden sebep
İpek yeleli atın gümüştendir eyeri
Nilgün Nil’den ziyade gönle akan bir nehir
Bu dizeleri yazan şaşkınlıkla müştehir



Nilgün Nil’den ziyade hayalimizi süsler
Muhacir duyguların incindiği demler sır
Bayramı beklemeden barışmalı tüm küsler
Gönülden özleyene bayram olmalı asır
Nilgün Nil’den ziyade gönle akan bir nehir
Bu dizeleri yazan fakir, değil müştehir


Peltek Se dille dişi kavuşturur usuldan
İncelen düşünceler yâre dair daima
Esirgemez yaradan yardımını bir kuldan
Hurufat gece gündüz bir peri eder ima
Nilgün Nil’den ziyade gönle akan bir nehir
Bu dizeleri yazan şaşkınlıkla müştehir
Ankara, 07.02.2018 İbrahim KİLİK

*Şöhretli. Meşhur. Namdar.
Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım