1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1022
Okunma
Rivayet odur ki seyit rıza derler adına
Kovuğunda suyuna çirok yoğurur Munzur
Uzun masallar asılırmış beyaz sakalına
Her telinde bir dengbejin stran sesi
Sırrı aklında uyurmuş dört kitap
Harı kar eritirmiş niyaz nefesi
Mühürlü dilin cemi sükûtuyla
Devlet korkak anadan yaşın parçalar
Hozat suçsuz tujik
Yalan haki giyinmiş ağalar, bey paşalar
Dadanır öteden bir klamlık cana kurşun
Tutuşur çalı çırpıya kuru dallar
Ederi on paralık çingen cellât
Beride kırk liraya satılıķ saati seyit rıza’nın
Tanrı sağanağın boşadığından beri
Kısa yaza susarmış kış beyazı gülüşü
Güdermiş düzgün baba dilde birikenleri
Sükûn eylermiş bawa arada kel sözlere
Tanrı yeryüzüne saldığında haramileri
Yürüdü hakka destursuz Uşené kureyşi
Rahatı yerinde değilmiş zaza seyit rıza’nın
Testiden kırık kalbine varamamış sular
Uykudaymış ay köprüsü Erzincan’da
Yüzsüz olduğunu söylememiş aynalar
Olmamış ikiyüzlü devlet kadar riyakâr
Askıda kalıplanmış paslı yaş sancılar
Karışmış terin pulu alnından özlü söze
Fetva doğramış kundağını telaşla seyit rıza’nın
Dağlar b’ağlamış saçın tek teliyle
Kâmili öğütlerle getirmiş zorbayı dize
Geçmiş kursağından rızığı helâl lokma
Kırılmış aklın terazisi tam ortasından
Kilidi açık kapıdan yapışmış ecel yakasına
Yağmalamış cesareti sığınağında toprak
B’irfaniyem varsa affola kusuru seyit rıza’nın
5.0
100% (2)