2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1016
Okunma

Yurdumun kış çığlığı derinden olur,
Boğucu soğuğunu göçmen kuşlar iyi bilir,
Gitmeye kıyamazlar bu diyardan da,
Gitmek sadece mecburiyetten olur...
Ey sevda!
Konuştuğun dilin manasını kaç gönül anlayabilir?
Zaman ne de uzun mesafedir,
Gündüzü savrulup gidiyor fakat,
Gecenin zamanı bekleyen gözlerdir...
Keşke kanatlarından asılı kalsaydım o göçmen kuşların,
Mecburi gidişlerden bende payımı alsaydım,
Gurbetin manasını yar’in yanında tatsaydım...
Özlemlerime kilit vurdum turnam,
Yarin gurbetinde bekliyor olacağım...
Cemreler düşünceye,
Topraklar yarıp göğsünden renkerini çıkarıncaya kadar...
Mezarlarda ot bitinceye ,
Benden saklanan güneş belirinceye kadar...
Sözlerin bittiği yerden,
Pencereden buğular çekilinceye kadar...
Bakıp göğün yıldızlarına onu izliyor olacağım...
Şimdi yol alma vaktin,
Yorulma, hırpalanma,
Yüzünü gözünü hiç asma,
Selam söyle gideceğin yurda...
Ağlayışıma aldırma sen
Her gidiş hüznünden akan yaşlardır bunlar,
Geçecek, gidecek hepsi
ve gelecek umutlarımız var...
Sen yar yurduna gidiyorsun,
Ben yine gurbet kalıyorum, olsun
Bilirim ki yar’in de gurbet telaşı var...
Aybüke
5.0
100% (5)