0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1459
Okunma

AH LİSİNYA
Bir demet lâvanta
Eşim baharda toplamıştı onları
Dal dal çiçek Lisinya’dan
Evde koyduk kristal bir vazoya
Bir güzel kuruttuk
Dallar kururken
Sanma ki seni unuttuk Lisinya?!
Ne zaman canımız çektiyse
Bir dal da lâvanta çiçeği
Saldık adaçayının içine,
Mis kokulu buğul buğul
Doyulmuyor yudum yudum içimine...
Dalında kelebek arı
Burdur Gölü’ kıyısında esen
Baharda mis kokulu yayla rüzgârı
Yudum yudum güzellik
Hem ruhumuza işledi
Hem de odamızı süsledi...
’’Solmasa dünyada güzeller solmaz!’
Şimdi ben dertliyim türküler kadar’
Ah Lisinya
Sen benden daha dertlisin ya!
..
Arılar çekildi kovanına
Kış geldi, soldu gitti çiçekler
Uçup gitti kelebekler; üzülme!
İnce dallarında mor çiçekler
Baharda giyinip kuşanmış
Başına oyalı yazma bağlamış
İnce belli bir gelince güzel,
Arılar kelebekler
Düşlerimce dönüp dolaşıp
Sana geri gelecekler...
Şaban AKTAŞ
12.12.2016
Fotoğraf Şaban AKTAŞ
Lavanta Deresi /Lisinya - BURDUR
ADINI ALEVDEN HARFLERLE YAZDIM
Ben seni çok derin derinden sevdim
Adını alevden harflerle yazdım
Mağmanın tam orta yerinden sevdim
Yüreğimin orta yerine kazdım!
Koparken dünyamız gökte güneşten
Kalplere düştü aynı ateşten
Sendin güneş olup bağrımı deşen
Saçların korona, en sıcak yazdım
Kar içinde kor var yakar hasretin
Kül içinde gül var bitmez kasvetin
Ta kıyamete dek sürer vuslatın
Sen hep ilkyaz idin, bense son/yazdım
Şaban AKTAŞ
12.12.2016
NE DE GÜZEL YÜZÜN VAR?!
Ne de güzel yüzün var, seyrine mi bakayım
Bir gül gibi koklayıp, elini mi tutayım?!
Gamzeli gül yanağın, bal peteği dudağın
En tatlı bahar çağın, dilini mi yutayım?!
Aç göğsünün düğmesin, suyun sesinde sesin
Nefesimde nefesin, içimde mi tutayım?!
Şaban Aktaş
12.12.2017 - 18.40
NEZİH BAŞGELEN
Anadolu toprağında
Çok derin kök salmıs
Bir büyük çınar
Benim Nezih hocam;
O bir efsane, bir masaldır
İnanılmaz bizler için;
Bilgi dolu dağarcığı
Ekmek kadar kutsaldır...
Hitit Güneşi ile
Öyle büyümüş ki çınar
Gövdesindeki dallar
Mersin’den Sinop’a
Edirne’den Karsa’ kadar,
Onun gölgesi sarmış,
Hangi taşı kaldırsan
Altında onun saçları
Salkımsaçak ağarmış...
Ozanların dilinde
Onun türküleri var
Bilgeliğinde
Diyojen’in Fıçısı,
İskender’in kılıcı
Kördüğümleri yarar!
Kazıl/ anların her yerine
Değmiş onun fırçası,
Kazma kürek,
Matkap, delgeç keski
Kalem tutan ellerin
Müzelerde seramiklerin
Altın, gümüş, bronz
Sikkelerin patinasında
Çanak çömlek ne varsa,
Üzerinde lâhitlerin
Mermer heykellerin
Onun parmak izi kalmış...
O sevdalı bir ma/sal
Kıyılarında Akdeniz’in
Ege’nin Marmara’nın
Karadeniz’in sularında
Pul pul balıklardan
Yansır ışığı onun
Dalgalarla yarışır
Bir büyük gemi
Dümeni bilimdir
Çapası onur!...
Gâhi Yunus olur
Gâhi denizatı
O yaşatır
Arkeloji ve Sanat’ı!
Adı, Nezih
Soyadı, Başgelen;
O, yaşayan bir tarih
Bir insan hazinesi
Taşına toprağına
Dalına yaprağına
Azim ve sebat
Aşk ile gönül veren
Anadolu’dan bir eren
Bereketi toprağın
Nar ve gül; yediveren...
Adı gibi Nezih
Soyadı gibi uğraşkan
Savaşımında baş gelmiş
Bilim pehlivanı
Güleryüzlü güzel insan
Ellleri boş değil
Dolu dolu çağların
İçinden geçip gelen
Anadolu’dan
Tüm dünyaya hoşgelmiş...
Şaban AKTAŞ
10.12.2016 -11.15
AŞK ÇİÇEĞİ
"Gelmem!" başka, "Gelemem!" başka
Gelmez isen gelemem aşka
Gülen yüzün aşk çiçeği
Seninle ben solmam asla!
Sensiz gözüm açık gider
Dinmez gözyaşıyla keder
Dertlerin beni mahveder
Daha iflâh olmam asla!
Sevgi, neşe, umut bağı
İpek böceği - dut yaprağı
Aşk çiçeği - gönül dağı
Sensiz yüzüm gülmem asla!
Bakışın gönlümü çelen
Özlemin bağrımı delen
Her zorun hakkından gelen
Seninle ben ölmem asla!
Şaban Aktaş
10.12.2017 - 08.34
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
DAĞLARA ÇIKMALI
Egsoz gazı kirli duman
Çekilmez bu şehir aman
Boğulurum zaman zaman
Gidip dağlara çıkmalı!
Dağlar orman temiz hava
Dallarda kuşlara yuva
Türlü ot var derde deva
Gidip dağlara çıkmalı
Dağlar benim dert ortağım
Etekler yemyeşil bağım
Geldi geçti gençlik çağım
Bu şehirde ne yapmalı?!
Bakma geçen o yıllara
Düş ardıma düş yollara
Esip geçen şu yelllere
Saçın tel tel bırakmalı
Saçların beline kadar
Saraydım tenine kadar
Sensiz dar gelir odalar
Gidip dağlara çıkmalı!
Şaban Aktaş
09.12.2017 - 11.27
O -2
Düşler zorluyor hayatı
Bir "büyük patlama" daha olacak
Savrulacağız toz duman...
Nasıl kurulduysa bütünüyle kainat
Her yıldız bir yer
Görünmez bir dal bulduysa
Işık saçan meyve olduysa
Dallarında Tuğba Ağacı’nın
Öylece kurulacak yepyeni bir dünya!..
Her şey işte düş kadar soyut
Evren kadar somut;
Aslın O’dur,
O’ndandır her umut
O’dur seni var eden
Gerisi fasafiso
Haramzade aslını inkâr eden!..
Söyle; baki/yim (?)
Hayatı dölleyen kim
Herkesi öldürüp de
O ölmeyen kim?!
O, o işte
Gerçekte hayâlde
Ve düşte
Sen O’ndan uçan bir parça
Yüreğin
Tuğba dalında bir serçe...
O var ise ki var
Varlığı güneş gibi aşikâr
Sen de varsın,
Yok diye bir şey yok yeryüzünde
Tanrı’dan ebediyete armağansın
Suyla çağlayan, O’na b/el bağlayansın!..
Şaban AKTAŞ
09.12.2016
ZAMANLA
Uyanınca biten rüyâ;
Gel hayatı böyle anla
Yaşanmayan tüm sevdalar
Küfre dönüşür zamanla
Zaman ayır gel bu aşka
Çıkalım zirveye köşke
Demeyelim bir gün ’’Keşke!’
Küle dönüp de zamanla!
Dere boyu çayır çimen
Topraksa suyunu emen
Gel bana sevdiğim hemen
Akıp gitmeden zamanla!
Nice hâyâl nice gerçek
Anılar gelip geçecek
Çiçek çiçek börtü böcek
Uçup gidecek zamanla...
Dere boyu çimen çayır
Gel bu aşka zaman ayır
Yakar hasret cayır cayır
Küle dönersin zamanla!
Şaban AKTAŞ
08.12.2017
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
Yanartaş ( Chimaira)
5.0
100% (2)