52
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3086
Okunma

haydi anne!
anlat bana
şu masalı.
çocuk öyle cesurdu ki;
korkmuyordu hiç,
ne devlerden,
ne de tılsımlı süvarilerden.
anlat anne!
bitir şu masalı
kaldığı yerden.
“.....oğlanın oku
bir kurbağanın
yanına saplanmıştı.....”
“...kısmetimdir diye bağrına basarak
evinin yolunu tutmuştu.”
söyle anneciğim!
kurbağa nasıl
alımlı bir prenses olmuştu?
anlattıklarını hep bir masal sandım
oysa ne denli gerçekmiş
şimdi anladım.
masaldaki cadılar, büyücüler, devler
anadan doğma prensler
ve efsunlanmış silahlarıyla
yenilmez süvariler
her yerde çıktı karşıma.
durmaksızın savaştım.
yenilmedim-ölmedim
ama çok yoruldum
tükendim anne!
bir masalın yarısında
insan, oğlunu bırakır da
gidermi hiç
öyle sessizce
bir türlü doyasıya sarılıp,
o mübarek elini
nur yüzünü
öpemedim.
bir bilsen seni
nasıl özledim.
kelimelere yüklesem hasretini
kırılıp dökülürdü şiirim
hece hece
ve ben seni her gece
gelir de başucumda
bir masal anlatırsın diye
hep bekledim anne
Celal Çalık