Bu şiirimi ne yazık ki Yusuf Çelik adında bir şahıs kendi adıyla yayınlamış oysa bu şiir Kırşehir de çıkan bir gazetede daha önce yayınlanmıştır. gerekirse ispatı yapılır...

FENA MI OLUR

Mecnun gibi susuz kalmış çöllerde
Mucize göl etsek fena mı olur
Hasretten yananı yaban ellerde
Söndürüp kül etsek fena mı olur

Ferhat’ın Şirini gözyaşı döker
Ah ile vah ile boynunu büker
Çaresiz bu aşkın derdini çeker
Dağları yol etsek fena mı olur

Hangi kara sevda muratla bitmiş
Bülbül bile gülde efkarla ötmüş
Vaz geçmem diyerek yeminler etmiş
Olmazı ol etsek fena mı olur

Bir kere gönlünü verdiyse yâre
Lokman hekim gelse bulunmaz çare
Sönmüyor kor ateş düştüğü yere
Acıyı bal etsek fena mı olur

Mahşere dek sürer kalpteki yara
Günahım var ise çeksinler dar’a
Ölüm var bilinmez kimdedir sıra
Tövbeyi bol etsek fena mı olur

Kötü söz söyleyen kişiyle gezen
Anayı Babayı horlayıp üzen
Tepeden bakarak fakiri ezen
Dilini lâl etsek fena mı olur

Muhtaç oluyoruz komşu külüne
Atalar söylemiş böyle biline
İki muhabbetin vursak beline
Çağırıp el etsek fena mı olur

İsmihan Erdoğmuş/Safiri/ 2.10.2017

Faslı Muhabbet atışmasından dörtlüklerim…