6
Yorum
19
Beğeni
0,0
Puan
1708
Okunma
Kan ter içinde uyanıyorum bir kâbustan
Çocukluğumun elinden tutup getiriyor bir abla
Göz göze geliyoruz çocukla, tanımıyorum!
Pikapta Müzeyyen abla cızırdıyor gür sesi ile
“Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime”
Yere bassam pislik
Ayaklarım boka batıyor
Göğe baksam
Simsiyah bulutlar
Üzerime kurşun yağıyor!
Çığlık atıyorum var gücümle
Kimse duymuyor!
Çocukluğumu getiren ablaya bakıyorum
Yok olmuş!
Baş başa kalıyoruz çocukla…
Yine göz göze geliyoruz
Yine tanıyamıyorum!
“Annen kim senin?” diyorum usulca
Gözlerinden iki damla düşüyor ayaklarıma!
Bir şiirin içinden akıp geliveren
Hüzün kadar durağan
Mutluluk kadar
Ümitli olmak istiyorum şimdi
Yorgun akşamları dizimde uyutmak
Ninniler söylemek
Ve bir anne şefkatiyle
Karşılamak istiyorum tanyerini
Ölmüş bir yazarın kaleminden yaşamı hatmetmeyi
Irksız bir sevdayı kucaklamayı
Ve coğrafyasız bir tarihi yazmayı
Ne çok istiyor benliğim, kalemim…
Sonra çıkıp geliveriyor ansızın bir kurbağa
Ayaklarımın dibine!
Gözlerimi kapatıp, açıyorum
Onu prens olarak göremiyorum
Ama onu yine de sevebiliyorum!
Bir şiirin içinden akıp geliveren
Hüzün kadar durağan
Mutluluk kadar
Ümitli olmak istiyorum şimdi…
13:30/20.10.2017
Sevtap Kaya Nurgönül