0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
608
Okunma
Eylül
Bilmediğin bir gecenin karanlık sabahıdır
Dinmeyen yağmurlarını yağdırır şehirlere
Hınca hınç dolu sokaklar, cadde gözyaşıdır
Çocukların vakitsiz uyanan korku çığlığıdır
Annelerin sevgililerin atıldığı çöl hasretidir
Eylül paşa emirlerin yağdığı şaşalı gecedir
Ufku haps edilmiş ülkenin devre arasında
Tek kale tek takım golleri sıraladığı sahadır
Eylül bütün yaraların irinle sarı sarı aktığı
Yaprak dökümü değil insan dökümünün,
Tekrarlanan gülle dikenin mevsim arasında
Ekinin bağların bahçelerin yaprak dökümü
Varoluştan beri hüküm süren karanlığın
Tek elde ballanıp kaymaklandığı devranın
Bin bir bahane ile parıltı sergilenmesinden
Her geçen gün dünde bu günde var olan
Çıkar ve tahakküm efsanelerinin şahanesi
İnsan emeği ve insan kanından beslenen
Eylül bazen temmuz bazen mayıs mayalanan
Kendini tekrarlamadıkça içten içte hayıflanan
Şeytani tezgahların şahı sultani saraylarında
Kundakta kuluçkalanan iblisin çocuklarının
Çekirge sürüsü gibi cennet kapısına dayanan
Dünyayı yüzlerce kez yok edişlerinin adıdır
Ahmet Coşkun
5.0
100% (3)