Esrarlı havuza düştüm yıkandım.
Geçmişim silinmiş an’a uyandım.

Her gördüğüm şeyi her bir olayı,
Yorumlamak için yoktu kolayı.

Yorumlar ininde yürürken aklım,
Her şeyde bir tatlı iz bulacaktım.

Bazen bir sahraya düştüğüm oldu,
Aslanın önünde koştuğum oldu.

Bazen eşkıyalar sardı dört yanım,
Mızraklar çekildi çekildi kanım.

O çöl sahibinin sırrını buldum.
Bütün korkulardan birden kurtuldum.

Zaman hapishanem ömür kuyumdu.
Aklımsa sırları eriten mumdu.

Çözüldükçe sırlar gül açtı her zan,
Yıkıldı engeller kırıldı zaman.

Yollar ayrı ayrı yollar karışık,
Aradım huzura dair bir ışık.

Sordum hangisinden giden bahtiyar?
Gizemli bir şifre verdi ihtiyar.

Sağ yolda askerlik kural nizam var,
Fakat ne bir hüzün ne de bir gam var.

Sol yol tam serbesttir özgürdür güya,
Lakin bin bir çeşit korkulu rüya.

Sağ yolda gidenler erzak silahlı,
Birazcık zahmet ya, rahat ferahlı.

Şerefli bir asker oldum yürüdüm.
Sultandan şahane ihsanlar gördüm.

Üç ay mesafede çiftlik verdiler,
Yirmi dört altınla hem gönderdiler.

Bir günlük mesafe ticaret yolu,
Bir sürü imkanla fırsatla dolu.


Kazanan kullara yapmadan kulluk,
Yolculuğu olur huzur mutluluk.

Yirmi üç altını önce savurdum,
Sonra pişman olup dizime vurdum.

Kalan bir altını bilete verdim.
Sonsuz çiftliğinde murada erdim...