0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
731
Okunma

Gel...
Gel artık
Hal kalmadı
Sabır ufuklara uzandı
Yüreğin yarası
sır olarak saklandı
Lakin
direnecek takat,
tahammül kalması
Gözlerden
yaş değil,
kan aklamaya başladı,
fer uzaklaştı
Göçüp gitmenin vakti
yaklaştı, ne kapım kapandı,
ne de umut karardı
Gel gel ki
gözlerim açık gitmesin,
hasret
belimi bükmesin,
bir lahzada olsa
içimde ukde kalmasın
Bir...
Dilbere
meftun olursun
İşte o zaman tutku
ve arzunun kulusun
Hesapsız
bir merak ve heyecan
için zafiyete vurgunsun
Her
imkanı sanki
adanmış gibi ona
hasrederek yaşayan sanıksın
Cezbine
kapıldığın ve esaretine
razı olduğun
dilberi ne kadar tanırsın
Suretine
bu kadar düşkün olman,
sir’etine karşı kayıtsız durman
akıl tutulması yaşamandır,
niçin avunan ve aldatansın
Sende...
Vakti saati gelince
Sessizce göçüp gideceksin
Ruhunda
saklı duran hesaba gireceksin
Nefsin
ne derse desin, akıl, vicdan
ve iradene kefilsin
Sen ahseni takvim üzeri
yaratılan nadide
bir ibretsin, zafiyeti neylersin
Ne
kadar okumak,
anlamak, tanımak ve
emin olmaktan imtina etsen,
işte o kadar asabiyete, nefsi
zaaflara düşkün bir meziyetsin
Sakın ha
"kaderim böyle
yazılmış" demeyesin,
sen o zaman aklı,
iradeyi, ruhu, vicdanı
mes’uliyetinden ve habersizsin
Mustafa Cilasun