Şamil bir hüznü yudumlanır şehrabatta Sokaklar sıcak ,çok sıcak lakin Yürekte kurumayan nemdir temayül kerahat sessizliği ve karartılar anne tozu,erime seansları ve inabe yangınları Belki vaktin muğlaklığı Belki de çıkmaz sokaklar Ve martılar kente hiç uğramayan martılar
Güzel günler yakınlığına ümit Alev kucaklamak gibi hâr Çocuk masumluğunda beklenir bahar Şimdi vazgeçilmişlerin kara kaplı defterinde liste başında demli çay ,simit ,beyaz peynir Ey şehriyar (kimileri İstanbul demekte sana) mesafelerde amansızlık var
Kıvanç arşivlerinde huzur Entropisini yitirmekle övünen semtler Eylemsizliğin kaçınılmazlığına direnen bahtiyarlar Ev yoksa kıldan çadırlar ararlar Coğrafyaların en amansız sınırlarında
Yine yarım Yine biraz Yine nısf..
Böyle kalsın,hüznümüz gibi...
Farzımuhal
Paylaş:
7 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
... belli ki şairin dili mahir, dağarcığı zengin. güzel tabirlerle uzun uzun işlenmiş bir şehir betimlemesi; fakat şiir ne diyor sonra? mevcudu hiç küçültmeden, dahası olmalıydı diyebilirim yalnız: ardı ardına dizilen betimleme cümlelerinin ötesinde, şiir ne diyor bize, ne demeli?
Çok teşekkür ederim güzel açıklama ve bilgilendirme için. Ben sadece şiirseverim dolayısıyla bazen yanlış anlaşılsam da soru sormaktan ve öğrenmekten çekince duymuyorum. Minnettarım size ki zaman ayırıp yanıtlamışsınız.
Ne demek istediğinizi şimdi anlıyorum. Ama Özgür Bey'i de anlıyorum. Yani konu sanat olunca herkesin kendine göre vermek istediği bir sunum biçimi ve duygu hali var sanırım. Bir çok duygu yarım yaşarken diğeri onu tamamlasın diye ve bir çok anlam da bizim şekillendirdiğimiz kurgularken yaşamı ,yaşarken sıfır noktasında diye düşününce ; kural ve düzen, anlam ve anlatım da bari sınır koymayalım demek isterim kendimce nacizane.
Değerli Özgür Bey,
Özel bir yazım gücünüz olduğunu keşfetmek için âlim olmaya gerek yok, iyi yazamam ama iyi bir okuyucuyum. Ne noktadasınız bilmiyorum ancak yazım gücünüzün farklılığını bence çok iyi değerlendirmelisiniz. İleride imza almaya sırada beklediğimde öncelik isterim ona göre.
Arkadaşım , öncelikle yorumun ve kısmı eleştirin için teşekkür ederim . Birkaç hususu açıklamak istiyorum
Şiir yazarken duygusal komponentler yanında zihin konforunun çok önemli olduğuna inanıyorum.Bazen içiniz kaynar, titrer yahut etkilenirsiniz mesela annesinden koparılan bir yavrudan ,bazen tarihe not düşmek için (susmamak için yani) yazmak istersiniz yahut başka bir sebeple...Kendim için söyleyeyim zihin konforu olmayınca işte şiir tam orada "yarım"kalabiliyor.Bazen de işaret ettiğiniz gibi yarım olması daha iyi oluyor.Bu şiiri de karalayanının zihin konforuna sahip olmadığı bir anın şiiri kategorisine alınız.
Şiirde tasvirin olması lakin konunun olmamasına çok katılamıyorum.Şiirin manasını (en azından bir kısmını ) döşünde taşıyan biri olarak diyebilirim ki o şiirde iki şehir,çokça hasret ,anne özlemi,memleketin ahvali (ötelenen, ırgalanan, khk zülmuyle işsiz kalan vs vs),entropisini yitiren semtlerin küskünleri,sürgünleri , göçmenleri var.Kıldan çadırlara girmiyorum.
Haklı ve yerinde eleştirinize küçük bir tavzih yapma gereği hissettim.
Sevgili İpek sana da çok teşekkür ediyorum.Hani yazarsın ya buzun üstüne ve görürsün bir erime seansı öncesinde birisi okumuş olur şiirini nasıl sevinirsin işte öyle
Sevgili İpekyildiz, incelikli uyarınız için teşekkür ederim. Bu tür yazışmalar şiirin de şiire yazılan yorumkarın da boşuna olmadığına delalet.
Sorunuza gelirsek: Elbette şiir de başkaca kyrgusal sanat ürünleri de illa bir sona, bir sonuca bağlanacak diye bir şey yok. Bilakis, son zamanlarda özelkikle sinemada en etkili eserler, izleyiciyi kendi sonuçlarıyla baş başa bırakanlar arasından çıkıyor. Sonuçta bir kompozisyon metni değil ki şiirin başı sonu belli olsun. Hatta öyle ki çoğu zaman o bilinemezlik, kestirilemezlik halidir şiire asıl gücünü veren.
Gelgelelim venim yorumda kast ettiğim tam olarak o değildi. Şiirin bir yere bağlanmasıyla tasvirden öte bir şey demesi arasında ince bir nüans var. Zannımca şair de onun farkında. Zira şiirin yarım kaldığını ya da kenfisinin şiiri yarım bıraktığını şair şiirde de açıkça beyan ediyor zaten. Tam da buradan hareket edebiliriz: Ben diyorum ki o yarım kalışı dahi okura şair değil şiirin kendisi vermeli. Öyle olursa şiir bir kat daha güçlenir. "Bu şiir de böyle yarım kalsın" deyip bitirmektense herhangi bir güçlü dizede kestirip atmak o yarım kalma hüznünü daha iyi verecektir.
Bir de şunu demiştim sanırım: Ne kadar iyi ve güçlü olursa olsun, salt tasvir şiiri kurtarmaz. Hele de dağarcığınız zenginse sayfalarca tasvir edebilirsiniz; ama bunların bir şiire dönüşmesi için bir şeye belki birkaç şeye daha ihtiyaç vardır.
Bu şiir ve şairi için demiyorum yalnızca. Sonuçta şairin sadece bir şiirini okuyup yorumladım. Şairi takip eden bir okur olarak sizin daha fazla anlam bulmanız olağandır. Bu dile daha aşinasınız sonuçta.
Tekrar teşekkür ederim şiir üzre dil dökme kanalı açtığınız için. Sevgiler...
İlla Bi sonuca mı bağlamalı şiiri şair, gerçekten bu mu beklenir yazılandan? İnanın samimiyetimle soruyorum yorumunuzu tesadüfen gördüğüm ve anlıyamadığım için!
Çünkü ben Özgür Bey'in yazdıklarını her okuduğumda farklı farklı sonuçlara gidebilmeyi kafamda seviyorum.
Çok teşekkür ederim güzel açıklama ve bilgilendirme için. Ben sadece şiirseverim dolayısıyla bazen yanlış anlaşılsam da soru sormaktan ve öğrenmekten çekince duymuyorum. Minnettarım size ki zaman ayırıp yanıtlamışsınız.
Ne demek istediğinizi şimdi anlıyorum. Ama Özgür Bey'i de anlıyorum. Yani konu sanat olunca herkesin kendine göre vermek istediği bir sunum biçimi ve duygu hali var sanırım. Bir çok duygu yarım yaşarken diğeri onu tamamlasın diye ve bir çok anlam da bizim şekillendirdiğimiz kurgularken yaşamı ,yaşarken sıfır noktasında diye düşününce ; kural ve düzen, anlam ve anlatım da bari sınır koymayalım demek isterim kendimce nacizane.
Değerli Özgür Bey,
Özel bir yazım gücünüz olduğunu keşfetmek için âlim olmaya gerek yok, iyi yazamam ama iyi bir okuyucuyum. Ne noktadasınız bilmiyorum ancak yazım gücünüzün farklılığını bence çok iyi değerlendirmelisiniz. İleride imza almaya sırada beklediğimde öncelik isterim ona göre.
Arkadaşım , öncelikle yorumun ve kısmı eleştirin için teşekkür ederim . Birkaç hususu açıklamak istiyorum
Şiir yazarken duygusal komponentler yanında zihin konforunun çok önemli olduğuna inanıyorum.Bazen içiniz kaynar, titrer yahut etkilenirsiniz mesela annesinden koparılan bir yavrudan ,bazen tarihe not düşmek için (susmamak için yani) yazmak istersiniz yahut başka bir sebeple...Kendim için söyleyeyim zihin konforu olmayınca işte şiir tam orada "yarım"kalabiliyor.Bazen de işaret ettiğiniz gibi yarım olması daha iyi oluyor.Bu şiiri de karalayanının zihin konforuna sahip olmadığı bir anın şiiri kategorisine alınız.
Şiirde tasvirin olması lakin konunun olmamasına çok katılamıyorum.Şiirin manasını (en azından bir kısmını ) döşünde taşıyan biri olarak diyebilirim ki o şiirde iki şehir,çokça hasret ,anne özlemi,memleketin ahvali (ötelenen, ırgalanan, khk zülmuyle işsiz kalan vs vs),entropisini yitiren semtlerin küskünleri,sürgünleri , göçmenleri var.Kıldan çadırlara girmiyorum.
Haklı ve yerinde eleştirinize küçük bir tavzih yapma gereği hissettim.
Sevgili İpek sana da çok teşekkür ediyorum.Hani yazarsın ya buzun üstüne ve görürsün bir erime seansı öncesinde birisi okumuş olur şiirini nasıl sevinirsin işte öyle
Sevgili İpekyildiz, incelikli uyarınız için teşekkür ederim. Bu tür yazışmalar şiirin de şiire yazılan yorumkarın da boşuna olmadığına delalet.
Sorunuza gelirsek: Elbette şiir de başkaca kyrgusal sanat ürünleri de illa bir sona, bir sonuca bağlanacak diye bir şey yok. Bilakis, son zamanlarda özelkikle sinemada en etkili eserler, izleyiciyi kendi sonuçlarıyla baş başa bırakanlar arasından çıkıyor. Sonuçta bir kompozisyon metni değil ki şiirin başı sonu belli olsun. Hatta öyle ki çoğu zaman o bilinemezlik, kestirilemezlik halidir şiire asıl gücünü veren.
Gelgelelim venim yorumda kast ettiğim tam olarak o değildi. Şiirin bir yere bağlanmasıyla tasvirden öte bir şey demesi arasında ince bir nüans var. Zannımca şair de onun farkında. Zira şiirin yarım kaldığını ya da kenfisinin şiiri yarım bıraktığını şair şiirde de açıkça beyan ediyor zaten. Tam da buradan hareket edebiliriz: Ben diyorum ki o yarım kalışı dahi okura şair değil şiirin kendisi vermeli. Öyle olursa şiir bir kat daha güçlenir. "Bu şiir de böyle yarım kalsın" deyip bitirmektense herhangi bir güçlü dizede kestirip atmak o yarım kalma hüznünü daha iyi verecektir.
Bir de şunu demiştim sanırım: Ne kadar iyi ve güçlü olursa olsun, salt tasvir şiiri kurtarmaz. Hele de dağarcığınız zenginse sayfalarca tasvir edebilirsiniz; ama bunların bir şiire dönüşmesi için bir şeye belki birkaç şeye daha ihtiyaç vardır.
Bu şiir ve şairi için demiyorum yalnızca. Sonuçta şairin sadece bir şiirini okuyup yorumladım. Şairi takip eden bir okur olarak sizin daha fazla anlam bulmanız olağandır. Bu dile daha aşinasınız sonuçta.
Tekrar teşekkür ederim şiir üzre dil dökme kanalı açtığınız için. Sevgiler...
İlla Bi sonuca mı bağlamalı şiiri şair, gerçekten bu mu beklenir yazılandan? İnanın samimiyetimle soruyorum yorumunuzu tesadüfen gördüğüm ve anlıyamadığım için!
Çünkü ben Özgür Bey'in yazdıklarını her okuduğumda farklı farklı sonuçlara gidebilmeyi kafamda seviyorum.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.