5
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1983
Okunma

Yaktığım kınalar elde solmadan
’Garip geldin garip gittin ay oğlum sen’
Al duvaklı gelin yüzü görmeden
Al bayrağı sarıp gittin ay oğlum sen
Şehit düşmüş al kınalı kuzusu
Sönmez ateş ciğerimde sızısı
Halep’e gidenin dönmez bazısı
Yüreğimi yarıp gittin ay oğlum sen
Çöllere mi varıp gittin ay oğlum sen?!
Biri Halep biri Er/bil ırak’ta
Anaların gözü yolda merakta
Beni acılarım ile bırak da
Ateşlere sarıp gittin ay oğlum sen
Yandı bağrım kor alevlerde yandı
Can bedenler al kanlara boyandı
Ölüm geldi ümüğüme dayandı
Düğümü dar vurup gittin ay oğlum sen
Bir körkurşun gelir canım alır mı
Anaların ahı dilde kalır mı
Halep’e giden er geri gelir mi
Dünyayı mı sarıp gittin ay oğlum sen
Mehmetçiksin başka adın yok senin
Vatan aşkı kâlbinde bir ok senin
Yemez içmez gözün gönlün tok senin
Tek bayrağı sarıp gittin ay oğlum sen
Sen gidersin oğul gözde yaş kalır
Başucunda bir dikili taş kalır
Feryadını duyan dertli baş kalır
Aktaş’a dert sarıp gittin ay oğlum sen
Şaban AKTAŞ
24.12.2016
(*) Dün ekrandan gördüğüm bir annenin şehit oğlunun bayrağa sarılı tabutunu uğurlarken yürekleri sızlatan son feryadı, son çığlığıdır...
Allah kimseye ecelsiz ölümlerden zorbalık ve zulümden gelen evlat acısı göstermesin!