4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
862
Okunma
Gönül denen sade soyut kavramın
Tarifine gücü yetmeyen benim
“Ben” diye kaygısı kalmaz adamın
Dili şeker şerbet tatmayan benim
Gençlik elindeyken solmam sanırsın
Bir tüy değse kırk yerinden kanarsın
Kışta üşüyorsun yazda yanarsın
Aslında dumanı tütmeyen benim
Aldığını yansıtmana hayranım
Sevgiliyle selamlaşman bayramım
Sen asılsan ben nasıl bir kavramım
Seni her mecrada gütmeyen benim
Nere bakar nere dönük her anın
Aynasın ki, nazargahtır ünvanın
Hak vergisi tacın tahtın divanın
Hakikat yurduna katmayan benim
Sana endam eder heybetli dağlar
Sofraya dönüşür bahçeler bağlar
Deniz enginleşir, ırmaklar çağlar
Testiye doldurup tutmayan benim
Gelecek geçmişle kaygısızlaşır
Sevenler sever ki muhabbet taşır
Çilesi aşkından, buna alışır
Aklı bu işlere yatmayan benim
Farz edin ki yere düşmüş gazelim
Ne fark eder ha “gök” ha “yer” güzelim
Saçtan tahtaya da varmıyor elim
Sevdiği aklımdan gitmeyen benim
Gözükara’m buralarda duramam
Yutkunurum yutkunurum soramam
Gece gündüz yürüyorum varamam
Vuslatsız yolları bitmeyen benim