2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
971
Okunma
Kökleri incitilmiş bir darağacının
Kötürüm merhameti dileniyordu
Susuzluktan vicdanı çatlamış yüreğimi
Sonra da aşktan dul kalmış bir şarkı ile sevişirken
Suç üstü yakalanan dudaklarıma sus payı veriliyordu
Şehvetli bir bıçağın ucunda.
Yüzyıllık bir kapıdan tel’in edilmiş gözyaşlarımı
Kuruladığım merhametsiz bir acının koynunda
Saçlarını tarıyordu çelimsiz heykeller.
Uykusuz bir Temmuz gecesinde
Kavimler göçü uyurken idamlık bir öpüş
Yalnızlıktan can veriyordu bayat dudaklarımda.
Aynı gökyüzü avlusunda olsak ta
hiçbir zaman sandalyelerimiz hiç sırt sırta vermedi.
Aynı yalnızlıkta ıslansak ta
Hiçbir zaman gülüşümüzle kurulamadık kurak yalnızlığımızı.
Oysa biz seninle acıya erken uyandık,
sevdaya ise geç kaldık
tıpkı aynı dili konuşan iki yabancı kimse gibi.
5.0
100% (2)