0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
768
Okunma
ne çok özlemiştim belediye otobüslerini,kalabalığını
binmeden önce soğukta beklenilen uzun kuyruğu
hastane çıkışında seninle beraber
bakıyordum etrafıma;
çatlamış yumurtasından çıkan
ve uyku mahmuru gözlerini açan kuş misali...
kolay değil!
aylardır kışlada kapanmıştım dünyaya
hasrettim sana;hasrettim tenine
seviştik sabahakadar ve sen
gecenin köründe konuştun eski patronunla
aklımdan hiç çıkmadı kimdi ne kadar ilgiliydi
sonra beni saklardın babandan evin gizli odalarına...
gün ışırken çıkardım yola,sabah kızıllığında ulaşırdım zeytinburnuna
dolambaçlı yollardan geçip ;büyük bir çukurun ortasında,başlardım ders anlatmaya
senin için gelmiştim buraya,
senin için tramvay kuyruklarında bekler
kalabalık alt geçitlerde korsan kitaplara bakardım
eski bir demir yığınına biner kimse ile konuşmadan sirkeciye giderdim
bekarlık sultanlıktır derler ya,işte en mutlu bendim
eminönünde bol soğanlı ekmeğimi ısırırken,
çöp tenekelerinden savrulurken kağıtlar,
karanlık basmıştı kağıthaneye
ve sen beni yolcu edecektin ;
işte o zaman hissettim
hani birden aklına gelir anlarsın ;
zamanım gelmişti; son kez baktın bana 75-M’den
Şehreminide seni yolcu ederken yitirdi gözlerim
kırmızı tramvaya binip tünele indiğimiz ,
ve elele karlı sokaklarında yürüdüğümüz günlerin sonu gelmişti
kimbilir yine yenikapı sahilinde o büyük taş yığınlarının ardında
iki damla gözyaşı süzülüyordur yanaklarından ve beni anıyorsundur
ben ise işten gelen yorgun avuçlarımla kalemi alıp seni yazıyorumdur.
5.0
100% (1)