0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
776
Okunma

Edip...
Derin bir sükunet içindeydi
Zihninde ve sinesinde dinmeyen sancıların
İzleri, ibret perdeleri, mazi muhayyilesi vaktindeydi
Yeryüzünde kan döken, fesat çıkartan canlar belliydi
Bedenler ruhsuz bir şeklide bu hilkate sahipti, mahlukattan ileriydi
Ne zaman ruh bahşedildi ve akıl, irade, vicdan verildi muhakeme edilmeliydi
Hak, hakikat, doğru ve adil olanı hilkat bilirdi, batıl olana cehalet ve asabiyet cüret ederdi
Akıl ve iz’an, ruhsuz, kalpsiz, marifetsiz ilim ve irfandan nasiplenemezdi, çünkü iman ve akide zaruretti
Şair...
Elbette duramazdı
Yüreğine düşeni saklayamazdı
Ruhundan nükseden hicran damlalarını atamazdı
Her harf, hece, kelime sinede inkişaf eden umutlardı
Yürek devletinin, emek işçisinin, mazlum ve mağdur sesinin
Zalime haddini bildiren cehlin adamı, anlamı, davası olan vicdandı
Heves ve arzularından geçecek kadar feda olmayı tercih eden Furkandı
Mustafa Cilasun