2
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1318
Okunma

Köyden kente göçüp geldi
Zemin kattta kendine yetecek
Bir daire satın aldı fakat
Alışamadı yeni hayata!..
Öğretmen bir kız torunu vardı
Kendisi dul, kızı bekardı
İkisi birlikte yaşarlardı...
Köydeki alışkanlıklarını
Atamamıştı bir türlü;
Sabahları erkenden kalkar
Evinin önünü süpürür,
Tahrası elinde
Ağaçların dallarını budar
Toplar, kurutur kucak kucak,
Yufka ekmek yaparken
Bahçeye bir ocak
Sacın altında yakardı...
Duvar dibindeki yabanıl otları
Çapalar bir bir söküp atardı;
Bir gün ne olduğunu bilmeden
Diktiğim hurmayı da yolmuş!..
-Niye söktün o fidanı?!
Diye sordum
-Dibinde yılan olur, çıyan olur
Korkarım ben! dedi;
Bilmiyordu ki o canlıların nesli
Kentte çoktan tükendi...
Yayla dönüşümüzde yoktu
Köyüne gitmiş;
Sağlıklı görünüyordu
Pek bir şeysi yok gibiydi
Fakat yorgundu içten içe...
Önceki gün ölüm haberi geldi
Kendi köyü Mandırlar’da
Toprağına defnedildi...
Yetmişiki’sinde göçünü sardı;
Zemin kattaki evinde
Bugün dua ile pişisi vardı!..
..
Kıpır kıpırdın Müşerref teyze
Değil mi ki köyden geldin
Hayatını ağacın
Taşın toprağın içinde buldun!
Ah Müşerref teyze
Hurmayı bilmeden yolmuş
Bilse neden yolsun;
Nur içinde yat
Mekanın cennet olsun!..
Şaban AKTAŞ
20.08.2016
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ