0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1347
Okunma

şimdi…
hüzünler çürüyor
gecenin esmer teninde
kuşların bile konmaya korktuğu
sürgün Kentlerde
geçilmez sınırlar, aşılmaz duvarlar
öyle geçit vermez
haritası kayıp buluşmalara...
dağ gibi, taş gibi
duydum suyun ağıdını,
taşın iniltisini
gece ay çıkarken sessiz gökyüzü
kim paylaşacak
hüzün dumanlarını gökyüzünde
yere düşüyor inleyerek
yoksunluk havası
ölsem bu yüzden ne gam
bütün zemherileri içime hapsettim.
Yorgun kör yokuşlar,
çıplak ayak izleri
ayın şavkı munzur a vurumuş
Vakitsiz bütün vedalar
Gökte yıldız yok bu gece
suskun bir karanlık
Artık Yetmez
nefesim son bir veda ya..
gel gör ki;
dağlı bulutlar
asi yağmurlar yağdı üstüme
inanmak belki zor şimdi,
patikalarında küskün çiçekler büyütüp
şimdi ayrı düştüğüm
tüm yangınların öyküsünü
bir kıvılcımla tutuşturup,
bütün izlerini
uçuruma düşmüş bir çığlığa teslim ettim...