2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
575
Okunma
İçimde derin bir sancıdır düşüm
Yuvarlanır damarlarımın cidarında
Sarmışsa çepeçevre sıradanlaşan
Memleket sevdasında insani duygular
Dünya kimin umurunda
Albenisine aldandım
Esmesin müstehzi yerinde sert rüzgarlar
Ellerimiz çıkmazdı sıcak sudan
Arslan’ın soluk yelesine, değmemiş tenim
Bırakmışız nasıl olsa her şeyi yerli yerince
Sanki bağlarımızda bolluk vardır ya
Hiç bitmeyecekmiş gibi arı kovanındaki ballar
Sevgililer gelecekten umut bekler
Dökülmüş fıçılar dolusu yağlar
Sanki Haliç’e inen gemiler gibiyim
Öylesine dolu ki
Herkes başında bekler
Uzamış kuyruklar yine
Boştur içimizdeki güzergahlar
Bir volkan olur bazen dağlarında umudum
Kaderime bir kez daha ağlarım
Kükreyen Arslan sesi kulağıma gelir
Dizilmiş duvarlar önüne
Bir kurtarıcının nefesi gelir gibi
Bir Arslan kükrer yolunda
Güneş bile metrelerce doğuyor artık
Sayısız rüzgarları görürsün ufkunda
Neden hala siyah bulutlar
Hiç değişmemiş zaman sanki
Ağarmaz mı yıllar geçmiş sırma saçlar
Kışlar bile bize uzun gelir
Sevgisiz geçer gecelerim
Buğulu gözlerimde perdelenmiş sevgi
Döküldü yoğunluğundan ihtiraslı dereler
Göller suskun deniz suyuna hasret ırmakları
Şiirlerin lezzeti bile kalmamış
Sevemiyor artık eskisi kadar sevenler
Hayat değişimin girdabında
Hangi durakta duracak bu gemi
Kıyısında kurumuş bir gül dalı
Ağlamayı bilmeden oturmuşuz
Uzağında değişen duygular
Hani nerede o sevmenin sıcak nefesi
Şimdi ise
Arslan’ın soluk yelesi
Behçet Bük 1420/29.5.2016
5.0
100% (2)