8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1354
Okunma

Hüzün sokağı müdavimi olanlara ithafen yazılmıştır.....
Bugün Hüzün sokağına düştü yine yolum,
sık sık uğramaya başladım zaten bu sokağa,
müdavimi oldum.
O sokak dev bir mıknatıs,
bacaklarımda kilolarca demir yüklü sanki,
çekiyor beni her an kendine Hüzün sokağı.
Hep hüzün sokağındayım,
bir gün alkolik olacağım, korkuyorum.
Bu sokak çok kalabalık/ belli ki herkes hüzünlü,
lokantalar/ barlar silme dolu,
herkes kapmış bir sevgili, doldurmuşlar lokantaları,barları,
Birde Hüzün sokağının adına yaraşır hüzünlü türküleri,
kafamı dağıtır.
Bir kadeh kesmiyor beni,
unutmak için dertleri, dikiyorum kafaya sayısız kadehleri.
Bu nasıl derttir/ kadehler bitiyor unutamıyorum,
bu nasıl yaradır/ nasıl sevdadır,
kapanmıyor dert dolu sayfalarım.
Kalmadı gitmediğim doktor/ Lokman hekim,
Doktora derdimi anlattım o benden dertli,
Lokman hekim yok aşk hastalığının bulunamadı ilacı diyor.
Büyü var diyerek inanmadığım halde büyücüye gidiyorum,
sende büyü var/ ver para çözeyim diyor sahtekar.
Yok yok işte yok bir çare,
bu gidişle Hüzün sokağına kuracağım çadırımı,
uzaktan uzaktan dinleyeceğim barlardan gelen ezgileri,
yanıma bir nebze derdimi hafifleten bir kaç şişe bira,
birazda çerez alacağım.
Cepte de fazla para yok kahretsin,
Bira beni içecek/ çerezler beni yiyecek,
Gün gelecek bu aşık Hüzün sokağında ölecek.
Tanırlar beni bu sokağın insanları,
eğer ölürsem söyledi zaten,
Heykel tıraş Abidin Heykelimi dikecek...
Kazım Doğan
5.0
100% (1)