Şu hayatta beni nasıl bilirsen
Hatırla ardımdan an garip garip
Bir gün baş ucuma çıkıp gelirsen
Tatlıyı acıya ban garip garip

Mutlak son karşımda durma gel diyor
Vakti yok beklemez kervan gidiyor
Sanki kuş kafeste figan ediyor
Eskimiş bedende can garip garip

Ne çarığı kalmış ne de tabanı
Ayıramaz olmuş dostu yabanı
Virane yaylanın yaslı çobanı
Dağılmış sürüde çan garip garip

Gözler ayrı bakar dil başka söyler
Bülbül feryat eder gül başka söyler
Muradı bir türlü hal başka söyler
Ağustos ayında don garip garip

Bir gün sefer olur asıl köyüme
Sitemim nazım yok emmi dayıma
Tek parça esvabım uyar boyuma
Sarar iki yandan en garip garip

Ömür defterine bak satır satır
Her kelime ayrı bir dert anlatır
Durmayan akışı seyreyle otur
Çaresiz kalıyor fen garip garip

Dertler katmer katmer,yoktur ilacı
Ne şöhreti bilir ne tahtı tacı
Mutluluk beklerken artıyor acı
Dünü aratıyor gün garip garip

Şafak vakti yola olurdu revan
Yıllardır geçmiyor bu yoldan kervan
Sanki geldi geçti o da bir devran
Yolcu uğramıyor han garip garip

Kurudu dereler durdu akışın
Uzaklara dalıp gitti bakışın
Çıka çıka sonu geldi yokuşun
Şimdi de geriye in garip garip

Kul Hakkı kendini avutma boşa
Kitaba sünnete uygunca yaşa
Adın yazılırken bir soğuk taşa
Yalnızlar köyüne kon garip garip