Van Gölü Canavarı
Önsöz
Değerli Okuyucu,
Elinizdeki bu satırlar, beni yıllarca peşinden sürükleyen bir suyun ve bir sırrın hikayesidir: Van Gölü.
Van Gölü Canavarı... O, bizim coğrafyamızın en büyük, en kadim efsanelerinden biri. Basit bir halk masalı, bir medyanın fantezisi ya da bir turistik cazibeden ibaret değildir. O, bir direniştir. Bölge insanının göle, suya, oradaki bilinmeyene duyduğu derin saygının somutlaşmış halidir.
Ben bu hikâyeyi kaleme alırken, Canavar’ın varlığını bilimsel olarak kanıtlamakla ilgilenmedim. Benim asıl sorum şuydu: Bir efsane, neden ve kimi rahatsız eder? Gölün derinliklerinde bir şey varsa, bu neden bu kadar büyük bir baskıyla, resmi bir otoriteyle, hatta ulusal bir komplo ile örtbas edilmek istenir?
Bu romanda, hayatını yollara adamış bir gezginin (Ömer), topraklarına ve sırlarına sıkı sıkıya bağlı bir yerelin (Tuba) ve mesleğinin kurallarına hapsolmuş bir polisin (Komiser Ali) yollarının kesişmesine tanık olacaksınız. Ömer’in tükenmek bilmeyen merakı, Tuba’nın aktardığı kadim bilgi ve Komiser Ali’nin resmi emirler karşısında sınanan vicdanı... Üçü de aynı anda hem efsaneyi arıyor hem de efsaneyi öldürmeye çalışan asıl canavarların peşine düşüyor.
Unutmayın ki, bazı sırlar suyun altında kalmayı hak eder. Çünkü o sırlar, o coğrafyanın korunması için en büyük kalkan olabilir. Umuyorum ki bu hikâye, sizi sadece Van Gölü’nün karanlık derinliklerine değil, aynı zamanda gerçeğin ve adaletin ne kadar derine gizlenebileceğine dair bir düşünce yolculuğuna çıkarır.
Keyifli okumalar dilerim.
Hüseyin TURHAL