" Bu gece sonsuzluktan mesaj aldım. Yokluğu var eden ve her şeyin ötesinde duran bir belirsizlikle doldu içime. Bir yaratan değil kuşkusuz ancak varlığı dokunuşlarımda diriltti ölen duygularımı. Bir beklentisizliğin orta yerinde sevmelerim yarı çıplakken hayata meydan bırakmıyorum artık düşüşlerimi!..
Yaşamaya değer verdiklerim arasında kayıplar yaşıyorum hala. Terk edişler amansız sarıyor çevremi dikişsiz kalıyorum yamalarımda. Kirletilen bir vicdan kadar karayım kendime belki ama sevdiklerimin kaçışlarında yaralar hala kabuklu benim sevemem daha fazla o yüzden. Kelebeklerim içimde uçuşurken ben hep sonrasını bekler olmuşum. Yaşadıklarım yaşanmıyor gibi bana. Nerdeyse beynimde bir kurşun belirecek kendi şah damarımdan sıktığım. Acılara dayanırım ben ancak bu sadece acı değil ki artık bin bir sade keder ve hüzünle sarmalanmış çevresi. Yaktığı kadar öldürüyor da ve istemesen de yeniden var eden bir aşkın içindesindir. Buna dayanmak fazla yalnızlık isteyen bir durum bende olduğu gibi!..
Elimden tutan olmadığı gibi uzatıp geri çeken her kişiden bir parça koparttım kendimce. Bildiğim tek şey maskeler takmak. Olduğum kişi ile yaşayan ben arasında katmanlarca insan gizli. Kşmse bilmez beni göremez hiç bir göz. Ben kaçıp kaçıp dökerim içimi böyle. Kıstırıldığım en iç hapishaneden firar ede ede öğrendim maskeler arası geçişlerin inceliğini. Bir yanım gülerken kan ağlayabiliyor ve en kederli akşamımda kıs kıs gülebiliyorum içimde. Kimseye dahil değilim. Sevdiklerim hep içimde. Her maskenin dokunduğu bir sevgili taşırım içimde. Sahip olduğum (sahip olduğumu düşündüğüm) ne varsa birikir içimde. Ben sevdiklerimde o kadar bencilim ki benden başkası ilgilendirmez sevdamı. Ağzı bozuk kısmım yeni açtı gözlerini hayata. Bol bol küfür saydırırım küfürbaz yanıma. Dağ yanım karlı ve ölmez adam sol yanım sirke keskinliğinde hala kor gibi sarılırken bana yokluğu sevgilinin bir söz uğruna içimi teğet geçen farkında olmadan!..
Tek fark bu çekimsiz haatın son durağında inemiyorsun. Gidiş gelişler daimadır, o yüzen duracak bir yeri yok insanın. Ettiği ne varsa yanında kar kalır. Bir sonraki trene atlayıp defolup gitmeye benzemez sevmek, her şeyini bıraktığın geçmiş treninde sarkıyordur tüm çıplaklığın ki o yüzden yeni trenden de inersin bir zaman sonra. Sana bağışlanmış bu çorak gidişlerin feri feriştahı gene yalnızlığına çıkyor. Tek tek dolaştığım tüm benliklerimde gördüğüm tek düş bu: kelebek kadar özgür olsam kona göçe severdim ben de lakin ayaklarımda umut gözyaşlarım mevcut benim. Sırtlandığım tüm zaman ve kişilerimi de alarak hain bir ızdırapla duruyorum!..
Sonsuzluk içimde benim: Tüm hatıralarım taze ve tekrar eder kendini hep, tüm sevmelerim yansıtır kendini bana, gittiğim yerler, tatığım arzular yaşatır beni, tuttuğum her yrek yaşar içimde.
Sonsuzluk içimde benim: Yaşarım güpegündüz aşırılığımı bir dost yüreğinde sevgiliymişim gibi, bir sevgili yüreğinde dostluktan mahrum selamsız sabahsız, olmayan bir ömre azalmış bir suskunlukla bakarım.
Sonsuzluk içimde benim: Geride kalan acılarımı süzerim ince sevmelerle beni ayakta tutan, gevremiş bir tanrının günahkar çocuğuyum dilimde isyanlarım, gidip gelirim hızlı hızlı ve sonunda akıtırım içimde biriken beyazlığı ipekten dokunuşlara içimdeki kelebek ejderha kesilirken.
Sonsuzluk benim içimde:
Bir mesaj aldım
İçim "O"nsuz titredi
Ben s"o"nsuzum
Ben s"o"nsuzum
Ben s"o"nsuzum
.....
S"o"nsuzluk ben!..."
dedi Tau son nefesine doğru koşarken!..