Kollarını gökyüzüne uzattı boynunu sağa sola kırdı, her şey buz gibiydi, Ararat’ın zirvesine ulaşmaya çalışırken ormanla kar-şılaşmak onu şaşırtmıştı. Geldiği yoldan geriye baktığında hiçbir şey görünmüyordu, şu anda tek istediği sı-cak bir mağarada Muhammed’in kollarının arasında uyumaktı. Her yerde saf. Beyazlık vardı ve kar körü olmaktan korkuyordu. Tamamı buz. Altında kalan kayalar bile artık heyecan yaratmıyordu her şeye ve her canlıya aşina olmuştu, gece uzaktan gelen kurt sesleri dahi artık. Onu korkut-muyordu, kim bilir belki de sevgilisinin yanında olmak ona cesaret veriyordu. Bir kiralık katile âşık olacağı hiç aklına gel-mezdi. Kafasındaki. Sorular bitmiyordu Ayşe’nin, bu kutsal kitap sayesinde dünyanın sayılı zenginlerinden olabileceklerdi, ancak en-dişeliydi bu nadide eser ona büyük bir fe-laket getirecekmiş gibi hissediyordu. Muhammed sırt çantasını açarken ellerini birbirine sürtüyordu. Arazi birden çorak olmuştu, uzun süre yü-rüdüğü için birden yığıldı, Muhammed. Gökyüzünü sarp bir kıyı gibi yaran ağaç tepelerine. Bakarken aklından iki ihtimal geçti. Birincisi medeniyetten o kadar uzakta kaybolmuştu ki bu heybetli dağın ayak ba-sılmayan yerinde olduğunu hissediyordu. Efsaneye göre Nuh’un gemisi büyük tu-fandan sonra bu dağın zirvesine yerleşmiş-ti. Belki de bastığım bu toprağın üzerinde bir zamanlar heybetli gemi vardı diye düşün-dü M. İkinci ve daha umut verici bir olasılık ise komandoların bu kadar yükseğe çıkma ih-timallerinin çok az olmasıydı. Gün ışığı hızla azalıyordu Ayşe ayakları-nın altındaki zemini zar zor görebiliyordu. Aniden tüm güzelliği ile bir kardelen çıktı karşısına ve bir sevinç çığlığı atmak istedi.
Tüm güzelliği ile bir kuş yanaştı birden kardelenin yanına ışığın altında iki arkadaş kuş gagalarını birbirine sürtüyordu. Ayşe lise yıllarındaki ilk öpücüğünü hatır-ladı, erkek arkadaşı. İle sık ağaçların ara-sında saklanıp ateşli öpüşmeler yaşarken kuşlar onları izleyip sevinçle öter, kuş. Cı-vıltıları ile birlikte ateşli sevişmenin so-nunda ıslandığını hissederdi. Birden Berivan omzuna dokundu. -“Uzaklara dalıp gittin, Ayşe” dedi. Berivan ondan yaşça büyüktü. Kırklı yaş-ların sonundaydı ve ondan daha uzundu, telsizi omuz hizasında asılıydı ve korkunç derecede zayıftı; bedeni etten de dinçlikten de yoksundu, derisi normalden daha kalın gözüküyordu, gençliğini dağlarda savaşa-rak geçirmenin bir sonucuydu belki bu du-rum. Muhtemelen bir zamanlar çok güzeldi.
O iri gözleri çukura çökmüş ağır bir yor-gunlukla çevrelenmişti. Saçı uçuk sarıydı temiz hiçbir yanı yoktu, rengi çekip gitmişti ve pis kokuyordu. Ör-güt liderine kadınlığını sunarken temizle-niyor mu acaba diye kendi kendine sordu Ayşe. Bedeni parçalarına ayrılıp bırakılmış. Bir. Korkuluk gibiydi. Parmaklarıyla ayaklarına inen yeşil renkli şalın yıpranmış yıpranmış kenarlarından tutuyordu; çukura. Çökmüş gözleri gibi şal da onun bir parçası olmuştu. Ayşe kardeleni koparmak için eğildiği an-da kurşun başını sıyırıp. Geçmişti ani bir çığlık sessizliği bozdu, çapraz ateş altında kalmışlardı, ormanlık alanı keşfe çıkan düşman izlerini takip etmişti. Berivan ise kurşunların altında yeşil şalın-dan medet umar gibiydi, ucunu havaya kaldırıp yeşil şalını onlara göstermeye ça-lışıyordu. -“hayatta olduğun için şanslısın, Ayşe dedi elini uzatarak çabuk benimle gel.”
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.