Derin bir yurt sevgisi, tarih bilinci, bireysel ve toplumsal duyarlılık taşıyan güçlü bir şiir kitabı olarak çok katmanlı ve kapsamlı bir çalışmadır.
Kitap, yedi tematik bölümde toplanan şiirlerle Tü...
“Atatürk benim Başöğretmenim Ne öğrendimse Ondan öğrendim...” Hasan Ali Yücel *** Öğretmence Duygular IV. Bölüm
*** Bir Öğretmenim Vardı
Bir zamanlar bir öğretmenim vardı Elinde tahta bavul, boynunda kravat Gönlü yaylalar gibi geniş Ve engin ovalar kadar rahat Ne bir korku, ne bir serzeniş Üstünde mavi gök, altında yağız toprak Tozlu, çamurlu, karlı yolları aşarak Cehaletle savaşa A’dan başlardı...
Beyaz badanalı okullarda kucak kucak Köy çocukları “çalı dibinde açan çiçek” Bakışları temmuz güneşinden sıcak Dinlerdi sesini kurt kuş, börtü böcek Dereye tepeye, dağa bayıra şarkı yakarak Penceresinden sevgi taşardı.
Teneke soba etrafında titrerken çocuklar O kara tahta başında çoktan derste Ne kara kışa, ne esen yele aldırır Ne yobazlık, ne aymazlık onu yıldırır Tekmil köylü, akıllısı, delisi; kedisi, köpeği Selam durup bilgiye koşardı Benim böyle bir öğretmenim vardı…
***
Öğretmen
Ben bir öğretmenim Yurt sevgisi İliklerime kadar işlemiş Unutulmuş köylerin birinde Memleketimin her yerinde Kitabımla, kalemimle Duymayı, düşünmeyi ve erdemi Özgürlüğü, sevmeyi İşlerim derslerimde…
Işıl ışıl yanar gözleri her çocuğun Her biri kır çiçeği güzelliğinde Bir yağmur bereketinde derslerim Kuraklığı yutan su Boğarım cehaleti Gittiğim her yerde
Bir elimde kitap, bir elimde defter Benim işte o meçhul asker Çocukları benim varım, yoğum Çocuklarla güler, çocuklarla ağlarım Onlardır masmavi denizlerim Onlarla süslüdür dağlarım Sevgi kokar dört yanım Tepeden tırnağa kadar Çocukça olur düşlerim...
Sayılmaz geçen aylar yıllar Birisi ağlasa içim yanar Sevincinde kuş olur deli gönül uçar Onlardan bana kalan anılar Saçlarıma düşen beyazlar…
Benim bu memleketin derdi çilesi Benim onun aynası İçime çöreklenir geri kalma tasası Sanır mısın ders biter, iş biter Uçuşur gözlerimde çocuklar Onlarla süslenir gündüzler geceler…
***
En güzel Manzara
Minik bir kız, entarisi yamalı Ayakta nalın, burnu hızmalı Saçlar dağınık, ellerinde kir Bakışlar tedirgin ve ürkek Sınıfa girdi titreyerek.
Tutuşturdum eline bir tebeşir O yazdıkça harfleri bir bir Yavrunun minnet dolu bakışları Isıttı, aydınlattı odaları; O an sanki omzuma bir el uzandı Baktım Başöğretmenim sırtımı sıvazladı.
O yazdıkça usul usul tahtaya Tebeşir mutluluktan uçuyor Tahta benzer sürülmüş tarlaya Sevgi kokuyor, emek kokuyor Gün yanığı körpe yanakta Demet demet güller açıyor.
Korktu cahil, korktu kara softa Sersemletti onu bu güzel manzara Nasıl kaçarsa ışıktan yarasa Gömdü başını karanlığa Gider ayakları Orta çağa.
Minik kızın sesi tatlı, gevrek Okudukça sayfaları heceleyerek Bu dava, bu savaş sürecek Bilgi ile cehalet arasında Taş devrinden sonsuza dek.
Okuyan, düşünen karşısında Cehalet ve bağnazlık Değiştirerek bin bir kılık Kör bir şeytan sıfatında Bir köşeye sinsice sinerek Hep pusuda bekleyecek.
İşte, öğretmen en ön safta Bir başkomutan edasıyla Elinde kalem, önünde defter En sarsılmaz bir asker Bilgi kalesini o bekleyecek…
*** Nerde Benim Okulum?
Aldı Öğretmen: Şu karşı yaylada, mavi dumanlı, Al bayrak dalgalı, beyaz duvarlı, Köy evleri ardı sıra sıralı, Bir okulum vardı, nerde kaldı?
Aldı Okul: Taze baharın andız fidanı, Çiçekler açmış tertemiz alnı, Yüzüne vurmuş bilginin şavkı, Güzel öğretmenim nerde kaldı?
Aldı Öğretmen: Bir garip çeşmecik yanda çağlardı, Atatürk’üm mavi mavi bakardı, Çocuklarım şurda oyun oynardı, Bir okulum vardı, nerde kaldı?
Aldı okul: Öperdi, okşardı çoluk çocuğu, Kitap elinde, durmaz okurdu, Yüceltmek isterdi sevgili yurdu. Güzel öğretmenim nerde kaldı?
Aldı Öğretmen: Yere düşmüş kalmış, yazı tahtası, Orda burda kırık masa, sırası, Kesilmiş çınarı, çökmüş çatısı, Bir okulum vardı, nerde kaldı?
Uzatma Velim, sözün kısası, Çarpık düzenin utanç levhası, Virane olur mu kültür yuvası, Bir okulum vardı, nerde kaldı?
***
Gençlik yıllarıma, Köy Öğretmeninin Destanı
Tatil bitip Eylül ayı gelince Çocuklar kavuşurdu sonsuz sevince Okul bahçesinde bin bir eğlence İşin başlardı senin öğretmenim…
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken Al bayrak mavi göğe ağarken Atatürk’ü ta yürekten anarken Coşkun artardı senin öğretmenim.
Aralıkta kara kışın basardı Kar, fırtına yollarını kaplardı Okulun çatısı şıp şıp akardı Dumanın tüterdi senin öğretmenim.
Baharda beşlerin fidan dikerdi Birlerin oturmuş alfabe sökerdi Köy kızları seni bir başka süzerdi Kanın kaynardı senin öğretmenim.
Müfettişin sınıfına girerse, Yerindeyse kelle, göbek ve ense Çocuklar korkup sıralara sinerse Derdin azardı senin öğretmenim. ... Her 23 Nisan Bayramında Şiirler okuturdun her çocuğa Kimi asker olurdu, kimi de ağa Keyfin artardı senin öğretmenim.
Mayıs’ta ayrılık vakti yaklaşır İki gözü iki çeşme yavrular ağlaşır Sıla hasretiyle bağrın tutuşur Hasretin yakardı senin öğretmenim.
Öğretmenim bunu herkes anlasa Yalanlı dolanlı diller olmasa Tayin listesinin alt sırasında Adın yazardı senin öğretmenim…
*** Son Öğüt
Okula başladığın günü hatırla Kalem tutardı minik minik Ellerin titrek titrek Belki o günler hafızanda şimdi silik İri iri bakardı Güzel gözlerin ürkek ürkek Bir parmak kalkardı incecik Ikınarak, sıkınarak derdin “ Çişim geldi öğretmenim...”
Bendim kemerini çözen Doğruyu, güzeli gösteren Elimde tozlu tebeşir Kucak dolusu bilgiyi Sana belleten bir bir Bendim saçlarını okşayan Sevgisine hiç doymayan…
Yıllar geçti büyüdün Şimdi bir makama oturdun Koltuğuna kuruldun Kimseleri beğenmez oldun Fakat unutma sen yine de çocuğum, Ne kadar gür olsa da bir ağaç Eğri de olsa köküne muhtaç…
*** Yurdumun Çocukları
Gökte yıldızlar kadar sayısız Yıldızlar kadar yalnız Geçmez ki gününüz kazasız, belasız Yurdumun güzel çocukları!
Bugün bayram Doldurun sokakları Sallayın al bayrakları Kızartın o yüzleri Sizleri yılda bir gün anan...
Dağ başlarında yanık Kavallı çoban Gurbetten gurbete savrulan Güneşte yanan, soğukta donan Yurdumun güzel çocukları!
Bugün bayram Doldurun sokakları, Sallayın al bayrakları, Kızartın o yüzleri, Sizleri bir koltukla avutan.
Kır çiçekleri kadar güzel Her biri bir ömre bedel Akar boz bulanık bir sel Yurdumun güzel çocukları!
Bugün bayram Doldurun sokakları Sallayın al bayrakları Kızartın o yüzleri Yurdumu yıllarca uyutan...
*** Çişim Geldi Öğretmenim!
On dakikalık dinlenme Size yeter artar deme Daha bitmeden tekerleme Zil çaldı öğretmenim…
Diyeceksin ders matematik Olmalıymışız her an dakik Problemler de karizmatik Kafam karıştı öğretmenim…
Havuzları dolduranlar boşaltsın Ters işlemin Allah canını alsın Hızları da sürücüler hesaplasın Çişim geldi öğretmenim…
Bahçede ötüşür kuşlar Kırlarda kelebekler arılar Ne yüklem sorar, ne özne arar Kim çıkardı bunları öğretmenim…
Bize Keloğlan masalı anlat Bir de Hoca fıkrası patlat İstemiyoruz asık surat Güldür bizi öğretmenim…
Akşam babam “maç, maç” diye tutturur Anneminki hep dedikodudur Bana derler: “Derse otur!” Bitmez ödevler öğretmenim…
Çelik-çomak, bez bebeğiniz Sokaktı, bahçeydi yeriniz Yoktu ne tost ne de testiniz Çocukluk sizinki öğretmenim…
Param çok, oyuncaklarım var Ama bir odacık bana dar Tehlike dolu sokaklar Bizimkisi hapislik öğretmenim…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.