Boşuna uğraşma çığırdan çıkmam Kızıp sağa sola bağırır sanma Ben hatır bilirim gönlünü yıkmam Belayla musibet çağırır sanma
Türlü türlü huylar edindin yeni Niye kınıyorsun bilmem sen beni Sabah akşam orta yerde aleni Yiyip içip sonra geğirir sanma
Ne ağa ne beyim garip adamım Benim kendimedir efkarım gamım İçim dışım aynı gördün saydamım Beklenmedik şeyler doğurur sanma
Medeniyet bende kültür de bende Atalardan birikimim bedende Yarın da böyleyim böyleydim dün de Boşuna yalelli çığırır sanma
Ben ölmedim buradayım diriyim Dostuma dost düşmanıma iriyim Efendi biriyim sakin biriyim Deli dana gibi böğürür sanma
Suat Zobu’yum ben şaşmam bir milim Vara yoğa dönmez susuyor dilim Ben adalet gözetirim adilim Yoksulu garibi söğürür sanma
❀ Eşek Destanı
İşimi hep sağlama almak yegâne çabam “Taşı taş gibi tutun” derdi rahmetli babam Adımını atarken ileriyi görmeli Beğenmezlik etmeyip işe önem vermeli Helalinden kazanıp kanaatkâr olmalı Mevla insan yaratmış gene insan kalmalı
Yaşam katı kurallı ne yazıdır ne tura İki kere düşmezmiş eşek aynı çukura Yol yordamı öğrenir yalnız bir kez giderek Deveye yol gösterir kılavuzluk ederek Sabırlıdır her zaman yetinir az bir şeyle İşi olmaz ağayla uğraşmaz paşa beyle
Yol yaparken eskiden eşekleri salarak Eğimi bulurlarmış izlerini alarak Yormayan bir eğimle çıkarmış eşek dağa Ön sezili davranıp uğramazmış batağa Beladan uzak durur çalıyı dolaşırmış Ne bir *oka bulaşır ne itle dalaşırmış
Eşek deyip geçmemek gerekir çoğu zaman İki ayak olandan aman aman el aman Eşeğe hakarettir onlara eşek demek Eşek olmak kolay mı gerekir çaba emek Harama el atmışsa olur hep çıban başı Versen bile doymazlar tüketir dağı taşı
İki ayaklı olan nice eşekler vardır Azgınlığı sınırsız hem de dağlar kadardır Kafasında yer etmiş eğriyi doğru görür Yazık ki fikri neyse ömrünce öyle yürür Seni beni beğenmez onunki sağlam yoldur Hasletleri sayılmaz kendince makbul kuldur
Öyleleri vardır ki kendini bir halt sanır Onu gören insanlar insanlıktan utanır Şaşırır maazallah bakmaz üçbeş akçeye Her şeyi yer bitirir dadanırsa bahçeye Suat Zobu’m arife gerekmez kurşun fişek Bazı sapıklar var ki hem de eşşoğlu eşşek
❀ Bu Şehir Sensiz Çok Issız
Bu şehrin böyle ıssız olduğunu bilmezdim Tüm boşluklar seninle doluyormuş demek ki Oturup kalktığımız yerleri bir bir gezdim Güzellikler seninle oluyormuş demek ki
Kuğulu Park duruyor şu an eski yerinde Seninle yaşadığım anlar saklı derinde Ararsın demiştin ya hani günün birinde Söylenilen akılda kalıyormuş demek ki
Kahkahaların sinmiş o kafenin içine Keşke diyorum keşke her yan çınlasa yine Bunun için bulurum gitsen Çin’e Maçin’e İçerim senin ile ılıyormuş demek ki
Eskiden de üzülür fakat yanmazdım köze Yapılıp edilenler asla gelmezdi göze Gideceğim diyordun hani kalmadan güze Zaman baharla yazı çalıyormuş demek ki
Gönlünü kırmış olmam benim içimde yara Kahrolup üzülsem de inan etmiyor para Farkına vardım yalnız çekilmiyor Ankara Suat seninle hayat buluyormuş demek ki
❀ İçimde Yangın Var!
Ne söyleyim ne deyim kesildim ekmek aştan Önüme bal koysan da yiyemiyom kardeşim İçerimde yangın var duman çıkıyor baştan Söylenecek çok şey var diyemiyom kardeşim.
Kimisi fitne fücur kimi çok beyefendi Şeytanın oyununa yetmez insanın fendi Maalesef gitgide umutlarım tükendi Garibi gurebayı duyamıyom kardeşim
Yüce Milletimizdir ülkeye değer katan Seksen beş milyonuz biz kalbi beraber atan Bayrağımız baş tacı candan azizdir vatan Yurdumun sevdasından cayamıyom kardeşim
Yanlış şeyler yapamaz adam olan adama Yaradan düşürmesin bizi hicrana gama İnsanları yanlışa yönlendirmek var ama İnan ki hiç kimseye kıyamıyom kardeşim
Suat Zobu böyleyim yalan yanlış yok bende Bugün rengim ne ise aynıydı aynı dün de Renkten renge giremem değişemem bir günde Hiç kimsenin gözünü boyamıyom kardeşim
❀ Anam Anam
On yıl oldu Anam koyup gidişin Senin yerin asla dolmadı Anam Kulağımda durur “yavrum” deyişin Başka ses hatırda kalmadı Anam.
Büyüttün bizleri yoklukla azla Severdin yürekten en derin hazla Görürdüm daima namaz niyazla Dünyaya tamahın olmadı Anam
Yokluk nedir Anam bilenler bilir Yaşanılan ne varsa hatıra gelir Bir yumurta nasıl beş dürüm olur Kimseler sırrını bilmedi Anam
Yemekler yapardın sevgi katarak Verirdin bizlere eşit tutarak Sıkıntın olsa da içe atarak Yüzünde gülücük solmadı Anam
Belki yirmi belki otuz yaşında Çamaşır yıkardın yassı taşında Çimdirirdin bizi ocak başında O günler geriye gelmedi Anam
Ana baba size saygı güderiz Sırtta taşısak da yetersiz deriz Suat haklarını nasıl öderiz Kantarlar tartıya almadı Anam
❀ Sağduyulu Olalım
çok yoruldum Hasan çok hayat ne kadar zor insanın yüzü gülebilmeli insan olan insanlığı bilmeli
benim duruşum böyle Hasan duruşum böyle bu yıl kesin iki bayram kutlayacağız naçizane görüşüm böyle
Kırgınlığı bırakıp barışmanın zamanı Medeni ölçülerde yarışmanın zamanı İnsanca insanlığa karışmanın zamanı Hayırlısı Türkiye’m Çorum Ankara Bolu Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu
Yedi düvel birleşip üstümüze gelmesin Aramıza karışıp içimizi bilmesin Dostlarımız üzülüp düşmanımız gülmesin Ayrımcılık olmasın aşalım sağı solu Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu
Türkiye’m layık değil yokluğa yoksulluğa Diliyorum Allah’tan eriştirsin bolluğa Düşmeyelim ellere kul olmaya kulluğa Ülkemizde özgürce yaşayıp dolu dolu Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu
Bilemem kışkırtma mı yoksa gaz mı verildi Şimdilerde ortalık gerim gerim gerildi Sağduyulu insanlar öldü öldü dirildi Sakin olun arkadaş birdir akılın yolu Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu
Atatürk’ün izinde yürüyelim elele Bugün birlik günüdür Türküler gelsin dile Suat Zobu’m kırgınlık olmasın bile bile Suruç İskilip Tatvan Keşan Pozantı Kulu Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu
ah Hasan ahh! şimdi tam da tam da "Titreyip kendimize dönme vakti!"
haksız mıyım Hasan haksız mıyım Arkadaş!
❀ Uyu Uyu Yat Uyu Uyu Sen Hep Uyu
İlim bilim yarışırken dünyada Dedim uyu sen hep uyu, yutkundu! Olan oldu Hanya ile Konya’da Dedim hissetmez beş duyu, yutkundu!
Çok şanslı yazılmış alın yazısı Bin kere köşelik oldu bazısı Atlas libas örtünüyor tazısı Dedim değirmenin suyu, yutkundu!
Çifter çifter yumurtluyor kazları Kışın varsıl yaşar hele yazları Kuş sütlü yemekte verir pozları Dedim doyurur orduyu, yutkundu!
Çevrene bakıver kimse gülmüyor Emin değil yarınını bilmiyor Olacak bulacak sonu gelmiyor Dedim dibi delik kuyu, yutkundu!
Hayat sana güzel her şey eğlence Yazık ihtiyara yazıktır gence Rabbena hep bana doğru mu sence Dedim gör Suat Zobu’yu, yutkundu!
❀ Özür Dilerim! Beceriksiz Biriyim
Köşeyi dönüp de multi milyoner Olamadım beceriksiz biriyim Ben ne yana dönsem o yana döner Bulamadım beceriksiz biriyim
Minnetsiz dolaştım yazı yabanı Elden bırakmadım kara sabanı Dik durdum ömrümce ayak tabanı Yalamadım beceriksiz biriyim
Oku demiş Rabbim uyup okudum İnsan tezgahında dostluk dokudum Haram şerbetinden yalnız bir yudum Alamadım beceriksiz biriyim
Olamadım ağa paşa yakını Asla bulamadım minare kını Gariban yetimin dulun hakkını Çalamadım beceriksiz biriyim
Emanet alarak yapmam fiyaka Olmadık şeylerle satamam caka Soyumdan görmedim ben de yalaka Kalamadım beceriksiz biriyim
Nice insan gördüm karadan kara Gönüle açıyor onulmaz yara Masum olan insanlara iftira Dolamadım beceriksiz biriyim
Yok ki övüneyim kat’ım yat’ımla Köroğlu misali uçan atımla Kibir deryasına asil (!) zat’ımla Dalamadım beceriksiz biriyim
Suat Zobu’m Vatan Millet dendi mi O zaman yıkarım sabır bendimi Her şeye boş verip şöyle kendimi Salamadım beceriksiz biriyim
❀ Güzel Memleketim Yeşil İskilip
İnsan doğduğu, çocukluğunun geçtiği yerleri unutamıyor. Doğup büyüdüğümüz köyümüze, ilçemize şiir yazmadan olur mu? Bülbül ne demiş "İlle vatanım, ille vatanım." Bu şiir benim ilçeme ve bütün köylerine. Güzel İskilip’imiz elbette daha güzellerine layık.
Selam olsun.
Derinden özlerim gözümde tüter Güzel memleketim Yeşil İskilip Çığrışır bağında bülbüller öter Güzel memleketim Yeşil İskilip
Kışı güzel olur başkadır yazı Kırmızı vişnesi beyaz kirazı Çokları gurbette, kalan birazı Güzel memleketim Yeşil İskilip
Parkında oturmak açar nefesi Cıvıl cıvıl gelir kuşların sesi Yine dumanlanmış Yivlik Tepesi Güzel memleketim Yeşil İskilip
Meydan Mahallesi çayın başında Şeyh Yavsi yatıyor beş yüz yaşında Künyesi geçmişi yazar taşında Güzel memleketim Yeşil İskilip
İnsanın zamana yetmiyor fendi Büyüktü alimdi nurluydu kendi Yerliköy’de yatar İpek Efendi Güzel memleketim Yeşil İskilip
Dönüyor sürekli feleğin çarkı İskilip Kalesi hele de parkı Hissedilir limonatanın farkı Güzel memleketim Yeşil İskilip
Kalenin üzeri şahin yuvası Görünür bakınca Irmak ovası Toprağı mis kokar başka havası Güzel memleketim Yeşil İskilip
Kuzuluk parçalı karşısı Hallı Çiçeği böceği arısı ballı Kimi ağa paşa kimi zavallı Güzel memleketim Yeşil İskilip
Ahmetçe Elmalı Ahlatçık yakın Ordan Akpınar‘a selam bırakın Aluç, Onaç, Göl’e yakından bakın Güzel memleketim Yeşil İskilip
Örenseki bacaları tütüşür Avhatyaka’sında bülbül ötüşür Yerliköy Çukurköy pirinç yetişir Güzel memleketim Yeşil İskilip
Aşağışeyhler’e bir güneş vurur Beyoğlan dediğin derede durur Başmakçı başında rüzgar savurur Güzel memleketim Yeşil İskilip
Harun Çetmi Kuzköy Kızılcabayır Akcasu önünde bir ulu çayır Seyirçay’dan gel de gözünü ayır Güzel memleketim Yeşil İskilip
Seki Sorkun Yalak tepenin yüzü Çomu Karmış görür Sakaröküz’ü Karaburun Karlık Kayağzı düzü Güzel memleketim Yeşil İskilip
Yanoğlan ormandır akışır sular Çatkara yolunu İbik’e ular Karaağaç Dereseki Musular Güzel memleketim Yeşil İskilip
Asarcık Soğucak yenilir aşı Karagöz Yenice tepenin başı Dağkıyısı Kavak çetindir kışı Güzel memleketim Yeşil İskilip
Sümbül biter Örübağ’ın bağında Sarıkavak İkikise sağında Kar mı kalkar Güneyaluç dağında Güzel memleketim Yeşil İskilip
Bayat Çayı Suhilan’dan akıyor Derekargın İskilip’e bakıyor Hacıhalil çam havası kokuyor Güzel memleketim Yeşil İskilip
Çavuşoğlu İkipınar Doğangir Karaçukur Kılıçdere hepsi bir Eskiköy Saraycık hatıra gelir Güzel memleketim Yeşil İskilip
Kurusaray Kutluözü biziz biz Yavu’yla Şeyh Köyü canımdan aziz Yalakçay balığı leziz mi leziz Güzel memleketim Yeşil İskilip
Şehirkuruçayı Yaylacıkseki Yemyeşil ormanı cennetin eki Hasret çekip özlenmesin niye ki Güzel memleketim Yeşil İskilip
İster yirmisinde ister kırkında Soğuk limonata içip parkında İnsan o ayrıcalığın farkında Güzel memleketim Yeşil İskilip
İyiyi güzeli doğruyu seçen Havanı soluyan suyundan içen Düşer toprağına Irmağı geçen Güzel memleketim Yeşil İskilip
Keşkek bulgur leblebiden almalı Üzümü cevizi çileği balı Pazar Elmabeli veyahut Salı Güzel memleketim Yeşil İskilip
Bizim İskilip’in meşhur dolması Yanında turşuyla yemeğin hası Sarımsaklı cacık bir de helvası Güzel memleketim Yeşil İskilip
İnsan yaşlansa da değişmez huyu Toprağı çekiyor Suat Zobu’yu Abı hayat gibi Yivlik’in suyu Güzel memleketim Yeşil İskilip
❀ Vara Çoban Olaydım
Şehire göçtük de iyi mi ettik Düşünmedik köyden beterdi belki Bir çaba bir telaş ömür tükettik Tahmin etsek şehir iterdi belki
Yukarda gözüm yok taban olaydım Kırlarda yazıda yaban olaydım Vara ben köyümde çoban olaydım Üç beş koyun keçi yeterdi belki
Köy önüne birkaç ağaç dikerdik Çabalardık terimizi dökerdik Beş on dönüm tarlamızı ekerdik Bağımız bahçemiz biterdi belki
Çoluk çocuğumuz kırda oynayıp Yırtık giysek bile olmazdı ayıp Fakir hanemizde çorba kaynayıp İnceden bacamız tüterdi belki
Olur ya değişip alın yazımız Olurdu bir köpek veya tazımız Tavuk culuk horoz birkaç kazımız Tanyeri atarken öterdi belki
Tek düze yaşamımızı bilirdik Yorgun argın akşam eve gelirdik Suat’ım huzurla orda ölürdük Güneşimiz mesut batardı belki
Sözlük Vara: Keşke Yazıyaban: Kırsal alan, ıssız yer Tazı: Av köpeği Culuk: Hindi Yorgun argın: Yorulmuş
Ben yerimde saydım hep buradayım Ne akrabam oldu ne emmim dayım Ben konduda yaşam savaşındayım Senin malikanen kasırdır kasır
Bana yardım etme zahmet eylersin Zengin oldun gayrısını neylersin Sen ağzına gelenleri söylersin Benim konuştuğum kusurdur kusur
Bana acı sana tatlıdır sular Birisi bitmeden birine ular Senin tekelerin ikiz yavrular Benim koyunlarım kısırdır kısır
Yüzüne söyleyim gelmişken yeri Dışta kaldım kimse almaz içeri Soğuk kuyu lastik vurandan beri Ayağımda duran nasırdır nasır
Gâhi ova gâhi dağın başında Emeğim var toprağında taşında Suat Zobu oldum altmış yaşında Benim için günler asırdır asır
❀ Ahh Dedem Bir Gün Gelsen!
Ahh! Dedem ahh! Bir gün gelsen buraya Çakalları kovalardın taş ile Neler oldu kimler girdi araya Soruyoruz gözümüzde yaş ile
Şimdi gözde olan kimler var kimler İnsanımı dilim dilim dilimler Fink atıyor piyasada zalimler Yalan dolan dalavere iş ile
Çizmeyi aşanlar en güzel yerde Nedense her zaman düşeriz derde Değerlerim sürünüyor yerlerde Kündelendik sonuçlandı tuş ile
Kılı kırk yararak hakkı arardı Ah dedem ahh baston işe yarardı Çoklarının kafasını kırardı Palavralar yarışıyor kuş ile
Bizler anlamadık bu nasıl işti Başımızda boza piştikçe pişti Eski dendi bazıları değişti Ne yazık ki damgalandık fiş ile
Uçtuk uçuyoruz geliştik diye Yerimizde sayıyoruz hep niye Yıllar sonra bize kalan hediye Hayalimiz yitip gitti düş ile
Suat Zobu’m dava nasıl uluydu Yüreğimiz iman ile doluydu Yollarımız Atatürk’ün yoluydu Kala kaldık bir yaralı döş ile
❀Her Şey Gelir Geçer
Aslını inkâra kalkarsa kişi Bedende bulunan GEN’e bak GEN’e Yalan söylemekle yürümez işi İstersen araştır DÜN’e bak DÜN’e
Her şey gelir geçer kafana takma İşini kendin yap ele bırakma Şöyleyim böyleyim diyene bakma Gözle görünüyor GÜN’e bak GÜN’e
Doğruyu yanlışı tersten evirip Her gün koca koca çamlar devirip Açıktan gizliden işler çevirip Uyanıklık yapan HİN’e bak HİN’e
Onu çık bunu çık geriye kalan Garip gurebaya oluyor olan Uçarım kaçarım sözleri yalan Akıllı davranan CİN’e bak CİN’e
Herkes unutsa da ben unutmadım İnandı zannetme asla yutmadım Yutup da kendimi hiç avutmadım Bizi kandıracak JÖN’e bak JÖN’e
İnsanın fıtratı görünür göze Bakma davranışa inanma söze İçinde ne varsa yansıtır yüze Gıyabını boş ver TEN’e bak TEN’e
Başkaları için olmaz tasası Sorarsan kendisi insanın hası Cümle alem ona kurar! kumpası Herkese duyulan KİN’e bak KİN’e
İçinden gelerek dinlersen beni Kesin istiyorum şunu bilmeni Gözünden tanıyor aletler seni Hele gavurdaki FEN’e bak FEN’e
Ben insanım bakın hala diriyim Dosta cüce düşmanıma iriyim Atatürk yolunda giden biriyim Bende değişmeyen YÖN’e bak YÖN’e
❀ Arada Aynaya Baksan
Sanma mükemmelsin sanma kusursuz İnsan arasına çıksan görürsün Asma suratını nursuz mu nursuz Arada aynaya baksan görürsün
Ayak yere basmaz şiraze kaçık Hayaller olmasın uçuk mu uçuk Her şey belli olsun açık mı açık Bir kez vaziyeti çaksan görürsün
"Neden"i "niçin"i anlayın varın Tüm yaşananların tüm olanların Aslı belli olur elbette yarın Durumu kafana taksan görürsün
İşimiz düşmesin muhannet kula Altını gümüşü çevirir pula Ben razı olurum hasıra çula Yokuştan yukarı aksan görürsün
Mevsim bahar mıdır bilmem yaz mıdır Ömrümüz uzun mu bilmem az mıdır Yaraya basılan acep tuz mudur İçerden içerden yaksan görürsün
Arif olan anlar inceden ince Ayıkmalı gerçekleri görünce Ölüm hak elbette yaşlıya gence Kafada tabuyu yıksan görürsün
❀ Kimse Bıkmıyor !
Bir deli kuyuya bir taş atınca Kırk akıllı gelse çıkmıyor Emmi Yaşam bitip artık güneş batınca Gence ihtiyara bakmıyor Emmi
Erir gelir yüce dağların karı Horhor çeşmesini besler suları Hem de çoğu zaman akar yukarı Yoksula damlası akmıyor Emmi
Değişen bir şey yok aynı terane Kafa aynı kafa beyin virane Dıştan güzel içten çürümüş hane Yazık ki hoş koku kokmuyor Emmi
Şan şöhret liyakat olunca konu Kimse düşünmüyor nicedir sonu Ben bunu bilirim söylerim bunu Kimse kafasına takmıyor Emmi
Gariban böreği nereden bilsin Bir günden bir güne mümkün mü gülsün Değişiklik olsun yenisi gelsin Yerine yapışan bıkmıyor Emmi
Durmaz ağzındaki lafı demeden Gene bildiğini ediyor eden Vaatler ganidir hem bol keseden Geleceğe ışık yakmıyor Emmi
Eşsiz Hint Kumaşı görür kendini Nedense kimsenin bitmiyor kini Dolup taşan kibir dolu bendini Kazma kürek balyoz yıkmıyor Emmi
❀ Maşallah!
Tü tü tü maşallah nazardan yana İlimden bilimden fenden anlıyor Böylesi bir daha gelmez cihana Bugünden yarından dünden anlıyor
Kareymiş üçgenmiş merkezmiş çapmış Okumuş ilimi bilimi kapmış Bütün buluşları kendisi yapmış Kandan DNA’dan genden anlıyor
Tanımlamak için bulunmaz tabir Ganidir yetenek bellidir bir bir Hesap kitap matematik kavidir On’dan yüz’den hem de bin’den anlıyor
Bazı tabip olup yara sarıyor Bazı araştırıp çözüm arıyor Neresi neredir neye yarıyor Deriden sayadan gönden anlıyor
İlkokul dört imiş sordum tahsili Öyle havalı ki öyle afili Rusça Çince Hintçe yabancı dili Buda’dan Tao’dan dinden anlıyor
Kimdir bu yetenek diye sorarlar Benim arkadaşım sürpriz biri var Bazen mühendistir bazen de mimar Uzunluktan boydan enden anlıyor
❀ Kündeye Getirildik
Allem gallem ederek getirildik kündeye Yapılan tüm planlar bir bir bozulur elbet Fitne fücur şeytanı yutturarak ben diye Edilen kalleşlikler sonra yazılır elbet
Sürekli sinir stres sürekli eleştiri Öfkeli tavırlardan vallahi çok sıkıldık Bağırmadan olmaz mı sakin olsa her biri Hiçbirini ummazdık orta yerden yıkıldık
Gülmeyen suratlar hep, niye öfke doludur İnsanların yüzüne gülünmüyor nedense Bu kadar kibir niye herkes Allah kuludur Bir türlü orta yola gelinmiyor nedense
Kapılarak hayale boşa koşup yorulduk Gençlikte coşkun suyduk yaşadık yıllar yılı Suat Zobu’m yaş kemal açıkçası durulduk Bizlerin kara bahtı gülmez oldu hâsılı
Bugün yarın umarak yaşadık yıllar yılı
❀ Gerisi Önemli Değil!
Karınca misali dursa Çerisi önemli değil Ölümden öte köy varsa Berisi önemli değil
Ad’a değil bak gözüne Fesatsa vurur yüzüne Özüne bak sen özüne Derisi önemli değil
Yüzünde nur yoksa zatın Götürün yabana atın Cinsi cinstir saf kan at’ın Dorusu önemli değil
Eğer ki iffetli ise Olmaya niyetli ise Gelin asaletli ise Dürüsü önemli değil
Dünya dünbugün kadardır Üstü fani altı dardır Karıncada beyin vardır İrisi önemli değil
Bu devranda gelir geçer Sultan Süleyman da göçer Ecel şerbetini içer Serisi önemli değil
Gurur kibir şahsa mahsus İşte budur büyük husus Surat asma yeter ki sus Süresi önemli değil
Yurt sevgisi döner aşka Oturur gönülde köşke İnan Atatürk’ten başka Birisi önemli değil
Bir çizik çekemem düne Boşa gitmez altmış sene Suat Zobu ’yum ben gene Gerisi önemli değil
❀ Biz Böyle Değildik!
Halkın çoğu şaşırmış insanlar hepten şokta Yaşayıp mutlu mesut, olmak artık imkânsız Kendi kendine yetip açıkçası ayakta Hayata tutunup da, kalmak artık imkânsız
Bazıları kendini Hint Kumaşı sanıyor Hiç anlayamıyorum insanlar da kanıyor Fiyatlar uçtu gitti ortalıksa yanıyor Araba veyahut ev, almak artık imkânsız
Köyler zaten boşaldı şehirler çekilmiyor Ağaçlar yok oluyor yerine dikilmiyor Tarlalar susuz kaldı bahçeler ekilmiyor Yeşil soğan bir marul yolmak artık imkânsız
Analarımız bizi köy yerinde doğurdu Öğrendik zağar iti öğrendik biz boz kurdu Kalaylı helkelere kalıp gibi yoğurdu Hayvanından sağıp da, çalmak artık imkânsız
Denilebilir mi ki şu şu baki kalacak Adalet hakim olup hak yerini bulacak Geleceğin nasıldır yarın neler olacak Tahmin edip açıkça bilmek artık imkansız
Bize reva gördüler kardeş efkârı gamı Başımıza yıktılar akan çatıyı damı Hele ki şimdilerde adam gibi adamı Diyar diyar arasan, bulmak artık imkânsız
Kurda kuşa yem olur, gider kemiğin etin Ekmek aslan ağzında yollar çetin mi çetin Orta halli bir yaşam olsa bile niyetin Ferahlayıp huzurla dolmak artık imkânsız
Yüksek okul mezunu çok yazık işsiz mutsuz Geleceği karanlık yarınından umutsuz Yaşamak çorba ister çorbaya gerekli tuz Sorunsuz yaşayarak, gülmek artık imkânsız
Yüzlerimiz gülmüyor somurtkanız topumuz Ne gelen var ne giden açılmıyor kapımız Maalesef bozuldu ailelik yapımız Yaşlanıp da evinde, ölmek artık imkânsız
❀ İlle Ankara
Adana sıcağı yakıyor burda, Terler şırıl şırıl akıyor burda, İnsan çok kalınca bıkıyor burda, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Gözünü seveyim güzel Ankara, İçimde özlemsin içimde yara, Resmini çizerim taşa duvara, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Ulus Kızılay’ın durur mu hala, Elmadağ, Çankaya, Gölbaşı, Bala, Falcılar bulup da baktırdım fala, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Yazın çok güzelsin kışın da başka, Yolların uzanır sevdaya aşka, Şimdi Güvenpark’ta olsaydım keşke, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Anıtkabir üstü doğan hilale, Keçiören Mamak, Yenimahalle, Altınpark, Seğmenler, Sincan’da lale, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Etlik’ten aşağı Samsun yoluna, İniver sevdanı takıp koluna, Mevla’m nasip etsin seven kuluna, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Hüseyin Gazi’den güneş doğunca, Bütün Ankara’yı nur’a boğunca, İkindin üzeri bulut ağınca, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Ankara sevdadır Ankara aşktır, Günülde kurulu en güzel köşktür, Aşığa dermandır maşuğa meşktir, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Yukarı Ayrancı çıkın Oran’a, Atakule derler duran durana, Yeminim Allah’a hem de Kur’ana, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Etimesgut orda Çayyolu burda, Dikmen’e kar düşer kışın durur da, Mogan’a da Ay’ın şavkı vurur da, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Sakarya Caddesi, Gazi, Batıkent, Tunalı, Kuğulu, İncek, Konutkent, Cebeci, Siteler, Önder, Yaşamkent, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Solfasol Köyü’nde Bayramı Veli, Ulus’ta türbesi yatar ezeli, Tezveren, Karyağdı Gülbaba gülü, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Konya Yolu Kepekli’den aşınca, Görünür her taraf başlı başınca, Hasretliği gönlümüzden taşınca, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Kazan’dan ötesi Kızılcahamam, Çubuk turşusunu görüp duramam, Polatlı, Altındağ tamam mı tamam, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Kalecik pekmezi Bala’nın narı, Beypazar kurusu Keklik Pınarı, Haymana, Nallıhan yarıdan yarı, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Akyurt’tan sonrası Çankırı Çorum, Memleket kokuyor çok özlüyorum, Şereflikoçhisar Evren diyorum, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Ayaş’ta dut yedim Güdül’de üzüm, Çamlıdere’ye de dayanmaz özüm, Milletin Meclisi aydınlık yüzüm, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Pursaklar şurası yolumun üstü, Kimsenin kimseye olamaz kastı, Atatürk bayrağı Kaleye astı, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Bir denizi eksik incidir inci, Şehirler içinde bence birinci, Kızılırmak’tan da gelir pirinci, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
Atamız çok sevmiş burda yatıyor, Yurdumuzun kalbi burda atıyor, Adıyla sanıyla değer katıyor, Varsa da Ankara, yoksa Ankara
❀ Bana Anlatma
Anlatma boşuna iyi bilirim Deyyus dakikada bulur deyyusu Sen yeni gidersin bense gelirim Benim Türklüğüme kurulur pusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Görür görmez sapar yolundan cinler Ne tavır değişir ne de söz dinler Sinyal mi gönderir acep beyinler Kafa takılıdır tırlaktır usu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Acep yaptığını doğru mu sanır Davul mu çalınır nasıl uyanır Yüzünde mi yazar nereden tanır Her türlü pisliğin durur tortusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Bir bir saysam inan tükenmez neden Gördük ettiğiyle kalıyor eden Sen sen ol inanma sakın bilmeden Yaramın üstüne dökme tuzlu su Deyyus dakikada bulur deyyusu
Rüzgâr dönüverir estiği yerden Arınmaz bir türlü pasaktan kirden Ne olur ne biter değişir birden Zıkkımın kökünden olur turşusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Kartal yuvasına baykuş tünemez Bir serçe şahini asla yenemez Bütün bunlar tesadüftür denemez Anlamadım gitti işin doğrusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Bizim inancımız kutsal mı kutsal Doğu batı duysun böyle haber sal Yaşananlar hayal söylenen masal Sarımsak gizlense çıkar kokusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Çoktur söylenecek sözümüz sözdür Şükür görüyoruz gözümüz gözdür Çoğu utanmıyor bu nasıl yüzdür Olanı yok etmek kesin arzusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
Ne olur basmayın benim yarama Senlik benlik karışmasın arama Üç maymun olmayı seçmek var ama Bizlerde duruyor Allah korkusu Deyyus dakikada bulur deyyusu
❀ Ahh Kardeşim ahh;
Başını kaldırıp şöyle çevrene Bakma demiş olsan bakmazdım inan Evinde kal sakın ola evrene Çıkma demiş olsan çıkmazdım inan
Eğme suratını eğme kaşını Zehir etme ekmeğini aşını El alem derdine gözün yaşını Dökme demiş olsan dökmezdim inan
Bugünü bırakma asla yarına Sen sen ol güvenme sakın varına Boş yere kendini elin narına Yakma demiş olsan yakmazdım inan
İnan ettiğini bulurmuş eden Cevapsız kalırmış niçin ve neden Bunca meşakkatten bunca çileden Bıkma demiş olsan bıkmazdım inan
Ümide kapılma yaşamdan yana Sakın her durumdan çıkarma mana Ne olursa olsun aman kafana Takma demiş olsan takmazdım inan
Dondurur Temmuz’da bütün kanını Kışın ateş kaplar dört bir yanını Vara yoğa sakın ola canını Sıkma demiş olsan sıkmazdım inan
Olaylar olaylar sorun yumağı Kurutur boğazı yorar dimağı Arı kovanına sakın çomağı Sokma demiş olsan sokmazdım inan
Aksilikler çıkar yorma kendini İçinde tut her an öfkeyi kini Sabırlı davran da taşıp bendini Yıkma demiş olsan yıkmazdım inan
❀ Sahip Çık!
Fikir insanının eskisi olmaz Ayrı gayrı uçan sen olma oğul Sizler cevhersiniz yeriniz dolmaz Mısırdaki koçan sen olma oğul
Hüzünler dolmasın nurlu yüzüne Oğul oğul titre ve dön özüne Zifir kara ak görünür gözüne Yad’da ışık saçan sen olma oğul
Sonra gerilirsin öfke dolarsın İçerin kararır erken solarsın Gün gelir tükürdüğünü yalarsın Eşten dosttan kaçan sen olma oğul
Şahsını şeytana satandan olma Kendini çöplüğe atandan olma Ellerin yurdunda yatandan olma Türk’e kefen biçen sen olma oğul
Bıçağın kemiğe dayanır ucu Dışlayıp derler ki şucu’yla bu’cu Yüz senedir tuttuğumuz orucu Erken vakit açan sen olma oğul
Yaradan nurunu düşürür öze Yarattığı çok şey görünmez göze Gerekmez arife çok fazla söze Kuralından geçen sen olma oğul
Oğul iyi adam desinler sana Dünya bir yanadır ülken bir yana Sahip çık bayrağa hem de vatana Öz yurdundan göçen sen olma oğul
❀ Bizler Çorum Lisesi’ni Bitirdik
Adını andıkça gurur duyarız Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik Atatürk’ün çizgisine uyarız Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Değildi elimiz bal ile yağda Öğretti hocalar kaldı dimağda On sekiz yaşında en güzel çağda Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Çantamızda kalem defter silgiyle Yetiştik kültürle dolduk bilgiyle Dinlerdik dersleri her gün ilgiyle Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Aşık olduk masum masum bakıştık Hayalen olsa da ne çok yakıştık Sağ sol oldu bazen fena takıştık Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Evlat vardı Müdür Aydın Armağan Müslüman’dan sonra bilgiyle yağan Sonra niceleri ufuktan doğan Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Kimler geldi kimler geçti buradan Eftekin’le Çöplü çıktı aradan Ne şans eseridir ne de kur’adan Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Ergül Baş bahçede vuruldu birden Hocalardan biri kaldırdı yerden O dönem kötüydü geçmiştik serden Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Matematik dersen Abdullah Yaka Öğretirdi asla etmezdi şaka Yaparsan alırdın sökmez fiyaka Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Lisemiz iyiydi atma yabana Bilgiyi yayardı bütün tabana Minnet duyuyoruz Nursel Çoban’a Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Evlat’ın tortoru durur dillerde Onun anıları tüm nesillerde Böyle Lise yoktur başka illerde Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Güzel şeyler hatırlıyor akıllar Efsane öğretim efsane yıllar Üniversiteye giderdi yollar Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Okul ne çıbandı ne de siğildi Çalıştık azimle gönül eğildi Her babayiğidin harcı değildi Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Kantindeydi simidimiz çayımız Arkadaştan geliyordu payımız Yüzlerce binlerce oldu sayımız Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik (Bu kıta Neriman Demir ilhamıyla / Teşekkürler)
Adı değişse de Çorum Lisesi Bizde değişmiyor onun nefesi Duyulur yurdumda her yandan sesi Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Hasretliği burnumuza tütünce Aklımıza düşer ziller ötünce Dağıldık dört yana okul bitince Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
1979 Çorum Lisesi mezunuyum. Gurur duyuyorum. Herkese selam olsun. Öğretmenlerimizden hayatta olanların ellerinden öperek sağlıklı ömürler, vefat edenlere de Allah’tan rahmet dilerim…
❀ Sessiz Kalmak
Böyle sapıklıklar yoktu eskiden Bu gidiş iyiye gitmiyor hoca Gördük ettiğiyle kalıyor eden Küfür müfür fayda etmiyor hoca
Bu toplum farkında değil mi an’ın O senin evladın o senin canın İçine ettiler bütün dünyanın Edep haya namus yetmiyor hoca
Bizim insanımız böyle değildi Ne oldu, doğrular nerde eğildi Anadan atadan böyle mi bildi Ahlakın çöküşü bitmiyor hoca
Bir şey olmaz bir şey olmaz öyle mi Allah aşkına din, ahlak böyle mi Ne olur bırakın böyle söylemi Yapılanlar size batmıyor hoca
Sabi sübyan nedir tepki koyan yok Ayıptır günahtır diye sayan yok Ayet’e hadise asla uyan yok Hiç kimsede şafak atmıyor hoca
Alenen her türlü haltı yiyorlar “Dürüstlük fazilet!” çok biliyorlar (!!!) Sessiz kalmak kabullenmek diyorlar Bunları hesaba katmıyor hoca Konuşmak beş para etmiyor hoca
❀ Seni Seni
--- olan yere üç heceli istediğiniz kelimeyi koyun lütfen.
Neyi hedeflersin bilmem ki neyi Öncesinde peyliyorsun --- Senaryo gereği kurup her şeyi Neye göre söylüyorsun ---
Hayır yap hayır yap dersin ya hani Senin de yapmana var mıdır mâni Söylüyorum işte, anlarsın yani Kem küm edip şeyliyorsun ---
Paylaşım olmalı var ise yemek Yemek için elbet gerekir emek Doğru mu hep bana hep bana demek Göstermelik haylıyorsun ---
Bir günden bir güne gel bana inat İyilik et götür denizlere at Kendin hariç başkasına nasihat Gece gündüz eyliyorsun ---
Ettiğiyle kalır bilirsin eden Türkçe konuşursun Türküm demeden Türkü hakir görüyorsun sen neden Irkçı deyip paylıyorsun ---
Gelsin börek çörek içilsin çaylar Değişsin hesaplar verilsin paylar Hani diyorsun ya şurayı boylar Sen nereyi boyluyorsun ---
Gerçeği gördükçe ayıktım ben de Eğri, doğru olmaz aynı bedende Ne çok yetenek var maşallah sende Neyi neden toyluyorsun --- Nereleri boyluyorsun ---
❀ Doktur Bey
Sanırlar derdim var derman ararım Bir şey yohtır derdim garı doktur bey Bir değil ikidir kesin kararım Biri esmer biri sarı doktur bey
Bir günüm olmadı tohluk içinde Ne yandan bakarsan pohluk içinde Ömrümüz geçmiştir yohluk içinde Heç bunun olmaz mı var’ı doktur bey
Ararım merhemi yaramı saram Bir rüya görmüşem eğle çok param Ruslarla muslarla eyidir aram Gidiiir biri geliiir biri doktur bey
Almanya Fransa gedip gelirem Ukrayna mukrayna eyi bilirem Nasıl olsa yarın bir gün ölürem Biraz da yaşıyak bari doktur bey
Bakamam oğluma bakmam toruna Son model araba gider zoruna Çıkarım yakında dünya turuna Gidecek yer sürü sürü doktur bey
Görülmüş mü bir şey mezere getmiş Duyanlar desin ki ne iyi etmiş Çok değildir yaşım en fazla yetmiş Gerçeği inan ki yarı doktur bey
Her gören bir şeyler içmiş zanneder Arpayı buğdayı biçmiş zanneder Aşna fişne bizden geçmiş zanneder Çok şükür her yanım diri doktur bey
Sanma benim kafam fazla karışık Derler adam kendisiyle barışık Aldanma sadece yüzüm buruşuk Dışardan görünen deri doktur bey
Çoktan düşünürüm değildir yeni Hedefim var istiyorum bilmeni Griler karalar kesmiyor beni Görelim yeşili moru doktur bey
Kış değil ömrümün tam da yazıyım Yaşam hevesinin hoş avazıyım Oysaki ben ikisine razıyım Hani yetmiş tene huri doktur bey
Bulmak için ummanlara dalmışam Nasibim olmamış hava almışam Elalem atlı ben yaya kalmışam Felek dememiş ki yürü doktur bey
Yılan yola gelir tatlı bir dille Kişi şansı yaver olmalı ille Ummadığım yerden her zaman sille Gelen vuru giden vuru doktur bey
Onurumdan taviz vermedim şükür Hiç kimseyi hakir görmedim şükür Harama elimi sürmedim şükür Kazancım hep alın teri doktur bey
Birileri kafamızı didiyor Sabredin diyerek vaaz ediyor Tüm nimetler başkasına gidiyor Azıcık da gelsin beri doktur bey
Bakıp güya geleceği görenler Çaktırmadan götürüyor erenler Bize dayan diye akıl verenler Görünce kaçıyor zoru doktur bey
Doğruluk azaldı yalanlar dolu Garibin ahını alanlar dolu Açıktan gizliden çalanlar dolu Yırtılmış yüzünün zarı doktur bey
Bu işlere kafa yordum yoralı Bende saklı çözümlerin kralı Önerilerim var sıra sıralı Bir bir saysam yetmez veri doktur bey
Doktur beyim var ya şu bu bahane Ummadığın yerde her türlü nane Diycahsın “iyi de bundan bana ne” İşte bura tam da yeri doktur bey
Ne umut edirem ne söz verirem Sanmam bir gün muradıma erirem Ben her zaman ileriyi görirem Keskindir gözümün feri doktur bey
Derdim bir mi benim saymakla bitmez Yazarsam kâğıtlar kalemler yetmez Cevap olsa valla zoruma gitmez Kafamdadır bin bir soru doktur bey
Bilmem ne söylenir acep ne denir Soran olmaz sofranızda ne yenir Eminim ki bütün dertler tükenir Melek üfleyince Sur’u doktur bey
❀ Oyunuzu Bana Verin!
Ben kesin adayım enflasyon falan Azz olacak gelin bana oy verin Bir tek ben doğruyum! Gerisi yalan Bazz olacak gelin bana oy verin
Hizaya gelecek bütün lavuklar İşinden olacak tüm dalkavuklar Çifter çifter yumurtlayan tavuklar Kazz olacak gelin bana oy verin
Elbette işsizlik olunca konu Kökten çözeceğim ben zaten onu "BİR GÜN" çalışmayla haftanın sonu Tezz olacak gelin bana oy verin
Demeyin bulunmaz emmimle dayım Ben zaten burada Ankara ‘dayım Gelirden giderden olmuyor payım Sözz olacak gelin bana oy verin
Tezek vereceğim ocak tütecek Bir ayda üç maaş kesin yetecek Hava ılıyacak kışlar bitecek Yazz olacak gelin bana oy verin
Medeni olmaktır size yakışan Geleceğe umut ile bakışan Mutluluktan çıngı çıngı çakışan Gözz olacak gelin bana oy verin
Yürüyen merdiven olacak Mars’a Mars’tan da herkese bedava arsa Yollar yapacağım İzmir’den Kars’a Düzz olacak gelin bana oy verin
Yani kem küm yani olacak yani Para dağılacak gani mi gani Derseniz çeşmenin kaynağı hani Vızz olacak gelin bana oy verin
Ben çok çalışkanım dürüstüm özde Gerçekleşecek ”HİÇ GELMEYEN” güzde Siz bana inanın inanın yüzde Yüzz olacak gelin bana oy verin
❀ Dümdüz Yolda Düşüyorum
Ağzımda dişlerin hepsi de yapma Sanki tekrar dişiyorum Emmoğlu Diyorsun sarplara yokuşa sapma Dümdüz yolda düşüyorum Emmoğlu
Ettiği şeylerle kalıyor eden Ne yazık ki geri gelmiyor giden Üç metreye siğdirirken eskiden Ayağıma işiyorum Emmoğlu
Kral olunmazmış ipek giyerek Avunuruz şöyle böyle diyerek Şimdilerde yağlı tuzlu yiyerek Mezarımı eşiyorum Emmoğlu
Kış yaz çamurlara suya batardık Irmağa giderdik balık tutardık Son güz olur tarlalarda yatardık Ağustos’ta üşüyorum Emmoğlu
Felek başımıza çorap ördükçe Yaşam değişmiyor böyle sürdükçe Her gün yeni yeni şeyler gördükçe Biraz daha pişiyorum Emmoğlu
Güzel vaatlere hemen kanarım Yanarım ömrüme düne yanarım Anamı babamı köyü anarım Geçmişimi deşiyorum Emmoğlu Dünü tekrar yaşıyorum Emmoğlu
Siğdirmek: Çişini yapmak Dişemek: Çocuklarda yeni diş çıkarmak
❀ Aç Kaldım
Haşlama eti de ne çok severdim Şekerin yüzünden yiyemez oldum Ciğerle pilava ömrümü verdim Acıkıp keyfimce doyamaz oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Patlıcan lahana asla dolmazmış Makarna olmazmış ekmek olmazmış Tatlıya tuzluya sıra gelmezmiş Böreği sofraya koyamaz oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Baklava olsaydı turşu olsaydı Lahmacun fırından sıcak gelseydi Kızartma balıkla sofra dolsaydı Rokadan şalgamdan cayamaz oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Tarhana çorbası çorbanın hası Tereyağı döksem doldursam tası Bizim Hanım var ya onun ustası Yanına soğanı soyamaz oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Brokoli adı bile zor derim Nasıl pişiririm ben nasıl yerim Bulgur pilavıydı bütün becerim Mantarın adını diyemez oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Kereviz ıspanak ben ne anlarım Pırasa deyince sızlar yanlarım Kabaktan hoşlanmaz Suat, canlarım Kebabın adını duyamaz oldum Şekerin yüzünden yiyemez oldum
❀ Geçince Hüzzam Faslı
Senin ismin Leyla farz et ki Aslı Geçince hüzzamdan sevdanın faslı Hayal bu ya başın omzuma yaslı Gözüm yaşararak andım sevdiğim
Ayrılık rüzgârı ne yaman esti Esti de inan ki soluğum kesti Kapım çalındıkça her akşamüstü İnan seni geldi sandım sevdiğim
Dert dolu yağmurlar vururken cama Gönül ummayınca düşüyor gama Dışarım ellere gülüyor ama İçerden içerden yandım sevdiğim
Dönüp duruyorum ben yana yana Koskoca Ankara dar oldu bana Bu kadar zor muydu ulaşmak sana Sözlerine nasıl kandım sevdiğim
Bu nasıl gidişti aniden gittin Çaresiz bıraktın perişan ettin Zemheride erim erim erittin Buz kestim Temmuz’da dondum sevdiğim Senin hasretinle yandım sevdiğim
❀ Ben İnsanım
Ben; benim, enimle boyum bellidir Hiç istemem hakir görmesin kimse Ben garibim herkes kelli fellidir Ucuz tezgahlara sermesin kimse
Bir bilinmez yola yürüyorum ben Bedenim yük oldu sürüyorum ben Eğriyi doğruyu görüyorum ben Önüme perdeler germesin kimse
Eski günler nerde her şey zamane Dünyada ben gibi acep kaç tane Dolaşır dururum deli divane Tavrımı kınayıp yermesin kimse
Umurunda olmaz küsemem dağa Bilirim sonuçta yenilmez doğa Kafamı takarak var ile yoğa Doldurup önlere sürmesin kimse
Anam babam dedem kardeşim bacım Ben insanım insan kalmak amacım Benim kendimedir sevincim acım N’olur defterimi dürmesin kimse
Vatana Millete sevda doluyum Yıllar geçse bile değişmez huyum Mustafa oğluyum Suat Zobu’yum Yalan yanlış bilgi vermesin kimse
❀ Tatlı Söz
Derler ki delikten bile çıkarır Tatlı söz yılana yetiyor usta Sözü ölçüp biçen amaca varır Gizemi burada bitiyor usta
Bazen kırkı geçer yenilen nane Fikri sabit kafa olur virane Söyler söyler söyler aynı terane Yerli yersiz çıkıp ötüyor usta
Öncelik adama adamlık gerek Dilini görünce dersin engerek Allame-i cihan sanki mübarek Günbegün kendinden itiyor usta
İnsanlar fanidir ebedi kalmaz İt çakal aslanın yerini almaz İnsan evladında döneklik olmaz Dönekler ortamda yitiyor usta
Bizler Türk’üz ırk olarak uluyuz İnsanız insancıl Allah kuluyuz Atatürk yolunda sevgi doluyuz Çok şükür bacamız tütüyor usta
❀ Orta Yerde Kaldım
“Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sâdık yârim kara topraktır”
Diyor Koca Veysel. - Anadolu’da “kazmayınan, belinen” şeklinde kullanılan pek çok kelime var. Halk dilinde söylenip de yazıya geçmeyen veya başka tabirle İstanbul ağzında pek kullanılmayan sözcükler de çok. Yada, dil bilimci olmadığım için tam tabir edemiyorum böyle değişik ekler olabiliyor demek daha doğru olabilir.
Peşinen belirteyim ki bu şiirimde bana ilham kaynağı Aşık Veysel’in türküsü değil de “Kışınan” kelimesi oldu. Örnekleme açısından “Dost Dost Diye” türküsünden alıntı yaptım.
"Kış ile" şeklinde de kullanılabilirdi ama bence "Kışınan" şekli daha sıcak.
Bu arada Aşık Veysel’i de saygı ile anmış olalım. Mekânı cennet olsun. - Baharım olmadı yazım olmadı Benim ömrüm geçip gitti kışınan oy oy Çoğu bulamadım azım olmadı Avutuldum dolu diye boşunan
Tatlı söze gülüşüne hasretim Yarınım belirsiz düne hasretim Gün yüzü görmedim güne hasretim Zindandayım yağmurunan yaşınan
Farkında olmadım içime aktı Kor düşürdü köz köz ateşte yaktı Giden gitti beni benle bıraktı Orta yerde kaldım garip başınan
Yorgan döşek yatır beni sar beni Zemheride kavuruyor har beni Sofra kurmuş ağırlıyor yar beni Zıkkımın köküyle pişen aşınan
Yüreğim ağzımda öldüm dirildim Ferman çıktı diyar diyar sürüldüm Toplumdan dışlandım hakir görüldüm Dostlar taşladılar kara taşınan
Anam beni everecek bu sene, Ana topal, mopal, ille Ferdane, Dedim “Aklına koy, Ana sen gene” Dedi “Bakak hele, başka birine” Ayşegül, Fahriye, ille Ferdane.
Mahalleyi bizim evde doyurmuş, Herkeslere “Kız bul” diye duyurmuş, Nazlı varmış, akşamaca uyurmuş, Kusur değil, uyuyorsa işi ne, Az duysa da Ana, ille Ferdane…
Halime’nin ayrı oynar her yanı, Kaşları ip gibi, başta türbanı, Tavuktan kestirir, bize kurbanı, Allah yazsın onu, dengi dengine, Olmaz dedim, Ana ille Ferdane…
Düriye’nin biraz çürükmüş dişi, Hamarat değilmiş, yavaşmış işi, Yemek pişiremez, yenilmez aşı, Olsun varsın n’olur, düşün sen yine, Olmaz Anacığım, ille Ferdane…
Gizem güya hayatından bıkmışmış, İmamın oğluyla, adı çıkmışmış, Geçen gün gizlice, eve tıkmışmış, Hepsi yalan, iyi düşün, bir dene, Dedim Ana olmaz, ille Ferdane…
Bula bula kimi bulmuş bak hele, Muhtar kızı hani, sidikli Lale, Diyor ki, saçları bak, lüle lüle, Apakçaymış, sanki çıkmamış güne, Dilsiz milsiz ama, ille Ferdane…
Demiş benim oğlum, mühendis mimar, İçki kumar yoktur, çıkmaz sesi var, Evine sadıktır ölene kadar, Varmam demiş, kesip atmış şu Döne, Varmazsa varmasın, varır Ferdane…
Bayıldım Ayşe’ye, geçse de yaşı, Biraz burnu büyük, biraz da başı, Kusur mu olurmuş, gözünde şaşı, Manken mi alırsın, Suat kendine, Neyine gerekli senin Ferdane…
❀ Artık Uyumanın Zamanı Değil
Bu terör belası aldı yürüdü, Artık uyumanın zamanı değil! Ülkemi dört yandan matem bürüdü, Artık uyumanın zamanı değil!
Kimse ayrılamaz bunu unutun, Ovada yok edin dağları tutun, Kınamak yetersiz kökten kurutun, Artık uyumanın zamanı değil!
Yeni türemedi çoktandır vardı, Lanet olsun terör her yeri sardı, Şimdi bir de canlı bomba çıkardı, Artık uyumanın zamanı değil!
Bu işin şifresi bin yıllık kinde, Sebep ne ülkede ne de bu dinde, Emperyalist güçler işin içinde, Artık uyumanın zamanı değil!
Maksat savaşarak bizden kopmak mı, Kardeş kavgasından kemik kapmak mı, Bölgeyi bağımsız ülke yapmak mı (!), Artık uyumanın zamanı değil!
Bizler kardeşiz ki; öyle olacak, Tüm ülke insanı bütün kalacak, Terörün yerini barış alacak, Artık uyumanın zamanı değil!
❀ Şiirlerim Vardı
Ben seçmedim ama seçtiler seni Verdiğin sözlerde durmadın Hasan Yanıltsaydın keşke, keşke sen beni Hiçbir neticeye varmadın Hasan
Konuşup dururdun gündüz ve gece Seni anlatmaya yetmezdi hece Bize dev dediler sen çıktın cüce İşinin hakkını vermedin Hasan
Bre Hasan nedir senin bu halin Senden kaynaklıdır bütün vebalin Haramı bilmezsin yoktur helalin Yetimin hakkını sormadın Hasan
Asıktır suratın sirke satıyor Ortalığı birbirine katıyor Doğru bir şey dense sana batıyor Dostluk köprüsünü kurmadın Hasan
İnsan insan ise bilir kendini Arif olan yener öfkeyi kini Bozacaktın oyunların hepsini Açık yaraları sarmadın Hasan
Ölümsüzsün sanki çakmışsın kazık Hasan sana hem de köylüye yazık Unutma kefenle gitmiyor azık Bu işlere kafa yormadın Hasan
Sokaklar çamurdan geçilmez oldu Suları bulandı içilmez oldu Tarlada ekinler biçilmez oldu Arpayı buğdayı dermedin Hasan
Sıktıkça köylünün kalmadı dişi Salma dedin aldın sarı çebişi Gidişat perişan etti İbiş’i Yarasına merhem sürmedin Hasan
Sanırdık bu yola ömrünü verdin Dediler ki köyün derdidir derd’in Güzel güzel şeyler vaat ederdin Asıra damganı vurmadın Hasan
Eleştiriyorum kızma sen bana Talih yardım etti muhtar olmana Benim garip köyüm mecbur mu sana Fakir fukarayı görmedin Hasan
Pohpohladın durdun zengin ağanı Görmedin kimsesiz yetim doğanı Zoraki bulduğun kuru soğanı Yufka ekmeğine dürmedin Hasan
Bütün köyümüzü düşürdün gama Herkes neden niçin sorar adama Sözlerini yazdın buğulu cama Gerçeği ortaya sermedin Hasan
Ne söyleyim Hasan zenginsin zengin Arasam dünyada bulunmaz dengin ! Unutma dağlar var dağlardan engin Başın ile göğe ermedin Hasan
Şiirlerim vardı oysa heybemde
❀ Ot Desen
Aklıma geleni söyleyim hadi Şu anda ne oldu önce ne idi Yedikçe semirdi vay gidi gidi Net desen
Çorakta yetişen verir mi başak Alışmış sürekli çevresi şak şak Aslan mı kedi mi yoksa ki vaşak Bit desen
Deveyi bulunca hamuduyla yer Ne emek var ne de akıtılan ter Ne zerre bir fikir ne de karakter Ot desen
İçerde kırk tilki kuyruk dolanmış Baştan başa çamurlara bulanmış Kafayı tırlatmış beyin sulanmış Et desen
Vücut pörsük pörsük sanma ki diri Kendisi yabani kafası geri Hem korkak hem ödlek tam öyle biri Höt desen
❀ Kim Yitirmiş ki !
Kim yitirmiş mutluluğu bulayım Çoktaaaaan Kaf Dağı’nın ardında kaldı Mucize olsun ki mutlu olayım Şimdi masalların yurdunda kaldı
Dünyadan silinip gidecek izim Çoktandır feleğim şaştı azizim Dağıldım ne yazık faş oldu gizim Gönül, sevdasının derdinde kaldı
Kalbime saplanır onulmaz ağrı Bir görünmez düşman bir sinsi uğru Savrulur yaşamım deryaya doğru Dümensiz kayığın mürdünde kaldı
Zaman zaman içim düşüyor gama İsimler yazarım buğulu cama Yaşım altmışlara dayandı ama Yazık gönül yirmi dördünde kaldı
İyi olur derken ararız dünü Dertle boğuşuruz görmeyiz günü İyiye gitmiyor gidişat yönü Umudum insanın merdinde kaldı
Hissim nerde durup nerde kalacak Kazanım boşaldı nasıl dolacak Endişem var yarın neler olacak Dert tasa Suat’ın sırtında kaldı
Mürdün: 1. Sırık. 2. Akarsulardaki kayıkları yürütmek, itmek için kullanılan sırık. Faş olmak: Açığa çıkmak
❀ Ayna
Bence; sevgi aynadır, aldığını gösterir Eğer ihmal olursa sır’ları içten erir !
Düşün; sevgiden yana ne verdin ne istersin Sevgi denilen ayna, ver ki onu göstersin !
İnan; tüm yaşam boyu önemli ayna payı Ya sevdirir yürekten ya dar eder dünyayı !
❀ Nerede?
Şu dünyada çeşit çeşit insan var Fakir fukarayı gören nerede Ağasından tut da beyine kadar İnsanlığa değer veren nerede
Kimi Kaf Dağı’nda görür kendini Kimi aratmıyor şeytanı cini Kandırmak mümkün mü hinoğlu hini Sözünde tavrında fren nerede
İstismar sömürü aldı yürüdü Pek çok şeyi belirsizlik bürüdü İnsani değerler hepten çürüdü Haksızlığa göğüs geren nerede
Kimisi adamdır hakkı yenemez Kimi yoldan çıkmış geri dönemez Kimisine insan bile denemez Eğriyi yanlışı yeren nerede
Kimi çakmış sanki dünyaya kazık Kiminin doğuştan mayası bozuk Kiminin şerrinden herkese yazık Doğruyu ortaya süren nerede
Boş geçirme ömrün olmasın hay huy Sen bir Türk’sün Türklüğünle gurur duy İnsan gibi davran insanlığa uy Güzel adetlerin tören nerede
❀ Bizimköyden Mektup 3
Şu telefon soyha çıgdı çıhalı Goñşu bile goremiyok İrbağam Televizyon goñşuluğu yıhalı Bi muhabbet guramıyok İrbağam
Hiç kimse demez bâ bahça ekelim Ekelim dibine kerme dökelim Mal maşat galmadı zahmet çekelim Altlarını kûremiyok İrbağam
Bi sefer de düzgün yapsa bi işi İriligde arı sokmuş İbiş’i Gurbannık ayırdık sarı çebişi Böyük mala giremiyok İrbağam
Aş bişerdi ortagôlüñ duzuynan Yol yürürdük yohuşuynan düzüynen Sizi görsem bi yol dünya gôzüynen Selam bile veremiyok İrbağam
Hiçbir kimse çalışmazdı fermanla Gadınnar yuñ ariyodu kirmanla Fistan gôynek dikiyodu sen anla Şindi çorap öremiyok İrbağam
Aslında anadır gadın halbuki Çoğu çocuk doormuyor niye ki Bi çocuk oluyo en fazla iki Eskisibi üremiyok İrbağam
Yıllar yılı gendimizi avudduk Ayrıldık İrbağam başga yol dudduk Son zamanlar eşi dosdu unudduk Arhamızı aramıyok İrbağam
Boşa çiynemişik yalan dünyayı Şaşırdık iyice hafdayı ayı Geceleri gôrdüğümüz üryayı Hayıllara yoramıyok İrbağam
Şindi saña sorsam lafıñ deyimi Oğlum İrbam anañ babañ iyi mi Lan hayırsız unudduñ mu kôyümü Siz geliñ biz varamıyok İrbağam
❀ Ayıptır Söylemesi
Ha Şaziment ha .
[Şiirdeki her şey bilinçli]
Ayıptır söylemesi olan var olmayan var Benden fazla seven yok sanıyorum Şaziment. Konuşarak baş başa her gün sabaha kadar Yalan olan sözüne kanıyorum Şaziment.
Ay düşmüş saçlarını sererek dizlerime Hiç kırpmadan öylece uzan bak gözlerime Karşılık ver gülerek anlam kat sözlerime Kerem misali nara yanıyorum Şaziment.
Ağrı Dağı nedir ki benim sevdam yanında Ne zaman seni görsem tavan yapar anında Dolaşmak istiyorum damarında kanında Her gün yetmiş bir kere anıyorum Şaziment
Ben insanım Şaziment insan olmak zaafım Hainliği bilemem kötülükten muafım Biraz biraz deliyim azıcık da tuhafım Ezelinden kendimi tanıyorum Şaziment
Dünya derin bir kuyu baksan görünmez dibi Böyle takdir buyurmuş onun Yüce Sahibi İnsanlığın kaderi tıpkı benimki gibi Gözlem yapıp sürekli sınıyorum Şaziment.
Hinlik yapan hinleri kınıyorum Şaziment
❀ Yine Duman Duman Yivlik Kayası
Yine duman duman Yivlik Kayası Ordan İskilip’e baksam diyorum Elimi atıp da kulak arkası Özlemle bir türkü yaksam diyorum
Kuş olsam da rüzgar ile yarışsam Çiçekle böcekle gülle barışsam Karışsam toprağa taşa karışsam Yivlik Suyu ile aksam diyorum
Uzaktan uzağa göreydim bazı Arada geçirsem baharı yazı İskilip’e mahsus beyaz kirazı İki kulağıma taksam diyorum
Hacaren Kanara Çağıl’dan beri Şöyle doya doya seyretsem Şe’ri Bence İskilip’in en güzel yeri Kalenin başına çıksam diyorum
Çıksam Irmak boyu belki görünür Görünür doyumsuz hale bürünür Park uzak değil ki yayan yürünür Eşe dosta selam çaksam diyorum
❀ Bakın Bakalım
Biz mi yanlıştayız onlar mı acep, Yıllardır oynanan oyuna bakın, Karamsar mı olduk kara mıdır hep, Biz yasta onların toyuna bakın…
Ezilmiş garibim bir gün görmemiş, Gün görüp ömründe sefa sürmemiş, Mevlam vermeyince dirhem vermemiş, Cüssesi nedir ki boyuna bakın…
Yıllar geçti ama kimse aymıyor, Bunca yapılan var gene caymıyor, Ne kanun ne yasa bir şey saymıyor, Ben şuyum demiyor soyuna bakın…
❀ Git İşina
Karışma yaşamıma Kalmadı hiç hevesim Ot tıkadın canıma Kesildi tüm nefesim
Su içsem yemek yesem Sana mı soracağım Birine bir şey desem Tekmil mi vereceğim
Git işine işine Herkes kendi işine Ben kendimi bıraktım Yaşamın gidişine
Sen yoksun gündemimde Çoktan seni unuttum Hayatım var benim de Ben de başka yol tuttum
Karişma yaşamuma Kalmadi hiç hevasum kalmadi hiç Ot tikadun canima Kesildı tüm nefesum kesildı tüm
Su içsam yemek yesam Sana mi soracağum sana mi sor Birina bir şey desam Tekmil mu verecağum tekmil mu ver
Git işina işina Herkes kendu işina herkes kendu Ben kendumu biraktum Hayatun gidişina hayatun gi
Sen yoksun gündemumda Çoktan senu unittum çoktan senu u Hayatum var benum da Ben da başka yol tuttim ben da başka yol
Ha uşak
❀ Yaz Yeğenim
Bu kadar çok yabancı kelime kullandığım için özür dilerim - Yaz yeğenim dediğimi şimdi yaz Geçen fırsat ardından ah eylemem Elbet Yaradan’a ederim niyaz Olmayacak işe de vah eylemem
Ben insan oğluyum olmam şımarık Ayağımda olsa yeterli çarık Müslümanım şükür gerekmez sarık Aracı birini ilah eylemem
Kimi yaya yürür kiminde de cip (Jeep) İnsanlar değişken hepsi ayrı tip Kutsallık vererek onu yüceltip Tutup kendime padişah eylemem
Yaz yeğenim varsın zebun olayım Para pul yönünden geri kalayım Yalan mı söyleyim günah alayım Keneleşip kendim felah eylemem
Sabırlardan sabır versin Allah’ım O’dur benim dar günümde penahım Bayrakta yıldızım, bayrakta mah’ım Ondan gayrı yerde iflah eylemem
Yaradan yaratmış kemikten etten Açıkça korkarım koğu gıybetten Yecüc Mecüc çıkamasın o setten Kişi çevresinde semah eylemem
Şeytan girmez Rabbim ile arama Gerekirse tuz basarım yarama Lanet haksızlığa lanet harama Çevirip yüzümü tamah eylemem
Ben insanım insanlığı dokurum Fen öğrenir ilim bilim okurum Yaz yeğenim işte böyledir durum Bilmediğim yeri dergah eylemem
Benim atam Oğuzların koludur Bende sevda Vatan Bayrak doludur Benim yolum Atatürk’ün yoludur Başkasını kendime şah eylemem
❀ Değişen Değişene
Bizim köyde bu ara tuhaf şeyler oluyor Çoğu kendi halinde bazıları değişti Kafadar kafadarı dakikada buluyor Koyun kendi derdinde kuzuları değişti
Yüzlerce yıl geçmiş de aynı kalmış bu yöre Atadan böyle gördük töremiz aynı töre Duvara siğdiriyor hem de göz göre göre Ağalar aynı ağa tazıları değişti
Abuk sabuk konuşup işkembeden atarlar Vallah billah deveyi hamutuyla yutarlar Yalandan söz verip de üzerine yatarlar Ön dişler aynı gibi azıları değişti
Devir öyle bir devir her şey riya mı riya Olacak bulacakla vaat edilen rüya Ekip biçip murada erecekmişiz güya Toprağı sürmüyorlar kazıları değişti
Kalıp sanki tek kalıp tümünün boyu eşit Hepsi tamamen tuhaf vallahi çeşit çeşit Kiminin aklı uçuk kimi de değil reşit Atama dil uzatır yazıları değişti
❀ Bana İnan.
Niçin inanmazsın benim sözüme, Aşkın badesinden içmez mi sandın? Gerçeği anlardın baksan gözüme, Yalanı gerçekten seçmez mi sandın?
Zehrinde ben varım, hem ilacında, Sevinçte, kaygıda hem de acında, Körkütük bir aşkın tam annacında, Mutlanıp göklere uçmaz mı sandın?
Adını duyunca tutmaz dizlerim, Ne kadar severim, nasıl özlerim, Çıkılmaz yokuşu önden düzlerim, Önün sıra yollar açmaz mı sandın?
Yüzüme bakıp da gülse diyorum, Gelip beni böyle bulsa diyorum, Gittiği yerlerden gelse diyorum, Yolların buradan geçmez mi sandın?
Başka sevda dolaşırsa kanında, Uyanıkken veya uyku anında, Duysam ki başkası vardır yanında, Beni bu dünyadan göçmez mi sandın?
Annacı: Karşısı
❀ Bedirhan
Bizim inşaatta işçiydi önce Uzun süre hasta yattı Bedirhan Yüreğim sızlardı onu görünce Gözü nemli veda etti Bedirhan
Bir türlü gitmezdi yüzde sarısı Kendi hasta idi hem de karısı Bir telefon gelmiş gece yarısı Valizi alıp da gitti Bedirhan
Ayağı hafiften biraz aksardı Fazla konuşmazdı bir derdi vardı Beni görür cigarayı sarardı Tabakayı öne itti Bedirhan
Yak hele bir tane garip boğandan Şefim usanılmaz kuru soğandan Mevlam nasibini kesmez doğandan Bir çift laf güleryüz yetti Bedirhan
Mevla’m vermeyince dirhem vermemiş, Bir günden bir güne sefa sürmemiş, Ezilmiş garibim hiç gün görmemiş, Her şeyi içine attı Bedirhan
Duman eksilmezmiş karlı dağında Aşı kavrulmazmış kendi yağında Üç çocuğu varmış okul çağında Umutlar yavaştan bitti Bedirhan
Borç almış senet’e imzayı atmış Ödeyemez olmuş faizde batmış Birileri para diye dayatmış Duydum ne var ne yok sattı Bedirhan
Yaşamdan ümidi kesmişti çoktan Diyordu ne gelse elbette Hak’tan Yakası bir türlü kurtulmaz yoktan Bir kuru ekmeğe fitti Bedirhan
Nedir ki insanın boyuyla eni Geri getirmezmiş zaman gideni Kalp krizi imiş ölüm nedeni Sonunda eceli tattı Bedirhan
❀ İleni
Çatık kaşlarınla çirkin yüzünle Adın sanın kayıp olsun inşallah Varın yoğun dışın için hüzünle Dilerim her yanın dolsun inşallah
Tavrım aynı ağzınla kuş tutsan da Mağrurluk bir yanda kibir bir yanda Tam başardım derken işte o anda Allah’ım elinden alsın inşallah
Muhtaç ol inşallah rahat uykuya Yiyecek ekmeğe içecek suya Allah’tan dileğim elbette bu ya Bağ bahçen kuruyup solsun inşallah
Görmeyim yüzünü kesilsin sesin Adın unutulsun sen kimsin nesin Boğazın tıkansın en son nefesin Çıkmadan içinde kalsın inşallah
Sen alınma sana varana kadar Senin gibi daha nice kafadar Belki de şurada üç beş günün var Kalan ömrünü de çalsın inşallah
Her canlı ölümü tadar böyle bil İnsanlar fanidir ölümsüz değil Çok yakın zamanda büyük Azrail İğne deliğinde bulsun inşallah
❀ Gözüne Kurban
Herkes faydalansın sen de uzaktan Bak deme Emmoğlu gözüne kurban Bir şeyi kurtarmak için tuzaktan Yak deme Emmoğlu gözüne kurban
Aklından çıkarma sonuçta kulsun Layık layığını her zaman bulsun Sanmam ki kibirin seveni olsun Çok deme Emmoğlu gözüne kurban
Gel sen vicdanına elini yasla Ömer ol onunla mutlak kıyasla Yetim hakkı yemek asla ve asla Hak deme Emmoğlu gözüne kurban
Bizler genellikle dururuz sakin Çoğu içimizde kalır velakin Bardağı taşıran nefret ile kin Yok deme Emmoğlu gözüne kurban
Her şey unutulur baki insanlık Yaşam boyu böyle sanma bir anlık Gün güneş aydınlık gece karanlık Ak deme Emmoğlu gözüne kurban
En hassas mevzular olunca konu Elbette düşünmek gerekir bunu Her işe her işe gel de burnunu Sok deme Emmoğlu gözüne kurban
❀ O Zaman
İnsanlığın gelişimi ! YERSENİZ
Bizler eski toprağız elbet gördük geçirdik Bir gün olsun huzurla dolamazdık o zaman Yoktu ki söyleyeyim desem yedik içirdik Yiyecek ekmek bile bulamazdık o zaman
Avlanırdık ok yayla aç kalırsak cinnetti Serçe bile vurursak canımıza minnetti Kiralık mağaramız sanki bize cennetti Kıldan çadırda dahi kalamazdık o zaman
Okur yazar değildik yazı icat olmamış Avlanmaya götürsen tazı icat olmamış Karacoğlan çalmazdı sazı icat olmamış Sazı bırak Lir bile çalamazdık o zaman
Ulaşım ferahladı tekerleği bulunca Dumanla haberleştik ateş icat olunca Karışıklık olurdu etraf duman dolunca Doğru dürüst sinyali salamazdık o zaman
Hiç işimiz olmazdı kartla pulla parayla Dağlarda yaşıyorduk isli paslı çırayla Derelerde çimerdik su bulursak sırayla Tarlayı bağ bahçeyi sulamazdık o zaman
Kazma kürek bulunmaz yoktu ki alet yapan Medeniyet nerede alır kaçardı kapan Topraklar işlenmezdi nerde tarlayla tapan Bahçeden marul bile yolamazdık o zaman
Aç susuz çalışırdık nerde yiyecek azık Her şey ateş pahası tümü kazık mı kazık Sadece avret yeri örtülüydü ne yazık Üstümüze giyecek alamazdık o zaman
Ferah bir gün görmezdik yaşıyorduk hep darda Anlatmakla bitmez ki aslında çok şey var da Dinazorlar gezerdi gündüzleri kırlarda Yarınımızdan emin olamazdık o zaman
❀ Yolun Doğrusu
Çevremizle dost olalım kavga ne Onurlu bir yaşam sürek Emmoğlu “Ağzın eğri gözün kör” mü bahane Omuzu omuza verek Emmoğlu
Otur hele adamlığı tarif et İnsan eyle evladını arif et Sağa sola sataşmak mı marifet Savaş değil barış gerek Emmoğlu
Hüsnü kuruntuyla yandıkça yandık Herkes bize kuyu kazıyor sandık Yalandan dolandan gayrı usandık Yeter bizler de gün görek Emmoğlu
Demi devran böyle sürüp gidemez Kandırmakla hayat devam edemez Koyun muyuz bizi kimse güdemez Doğruyu ortaya serek Emmoğlu
Diliyorum ülkem darda kalmasın Terör bitsin göğ ekinler solmasın Her zaman da kuru soğan olmasın Beraber yiyelim börek Emmoğlu
Hakkımızda kim ne diyorsa desin Haksızlık görürsen yükselsin sesin Yetim hakkı yiyen kokumu yesin Toptan defterini dürek Emmoğlu
Yeltenen var bizi bizden seçmeye Deli Dumrul Köprüsü’nden geçmeye Boş bulunup Türk’e kefen biçmeye Lazım mangal gibi yürek Emmoğlu
Vakit saat gelip tamam oldu mu Yalancının erken sönermiş mumu Palavrayla bitmez denizin kumu Sallansa da kürek kürek Emmoğlu
"Karanlık" "Aydınlık" söyle hangisi Düşün taşın dağıt kafanda sisi Doğru yoldur Atatürk’ün çizgisi Beraber menzile erek Emmoğlu.
❀ Çaldı Götürdü
Hırsızın büyüğü zamanmış meğer Günbegün ömrümü çaldı götürdü Gittikçe azaldı kalmadı değer Varımı yoğumu aldı götürdü
Hiç düzüm olmadı yokuşlar çıktım Kolaya hasretim zorluktan bıktım Gün akşama döndü çok geç ayıktım Boğazıma tıkaç oldu götürdü
Sandım ki kazandım sandım hakladım Dedim ki kurtardım dedim akladım Kaf Dağı’nın arkasına sakladım En gizli yerinde buldu götürdü
Hiç kimse felekle başa çıkmadı Şu bu baki diye ışık yakmadı Bakmadı yaşlıya gence bakmadı Çiçeği dalından yoldu götürdü
Kimi felek diye tanımlar onu Her canlının mutlak geliyor sonu Vadenin zamanı olunca konu Namını dört yana saldı götürdü
İnsanın zamana yetmiyor fendi Yenilmez denilen yiğidi yendi Saat saat gün gün ay ay tükendi Cenaze namazı kıldı götürdü
❀ Beni Bana Bırakın
N’olur bugün beni bana bırakın Şişenin dibini bulana kadar Kalkmam için ısrar etmeyin sakın Demlenip de kafam dolana kadar
Bugün efkardayım bugün dardayım Yürek yangınıyla yanan hardayım Tam da sınırdayım tam da ordayım Kısa çöp hakkını alana kadar
Dostlarla hafifler gizli gelen şer Aydınlanıverir karanlık makber Hoca dese bile Allahüekber Dokunmayın sabah olana kadar
Gönül çelmek için olmuyor hile Varsın yere çalsın çektiğim çile Boşuna mum olup erisem bile Bir deri bir kemik kalana kadar
Uğraşmayın bir şey etmez teselli İçimin aynası yüzümden belli Düşündükçe derdim artar temelli Saçımı başımı yolana kadar
Terslikler çok zaman yürek sızısı Taa doğuştan şanslı olur bazısı Değişmiyor imiş alın yazısı Toprağın altına dalana kadar Böyle sürüp gider ölene kadar
❀ Ben Harabat Ehlindenim
Şu fani dünyayı gezdim gezeli İçi dışı başka insanlar gördüm Ne murada erdim ne devran sürdüm Ben harabat ehlindenim ezeli
Layık olmayanlar dünya güzeli Boyasıyla cilasıyla aldattı Sıra bize geldi çamura yattı Ben harabat ehlindenim ezeli
Anladım kişinin olmaz özeli Allah’a ayandır yapılan cürüm Kimi koşar kimi baştan kötürüm Ben harabat ehlindenim ezeli
Baktım her yer güzellikle bezeli Ulu Mevla’m özenerek yaratmış Kişi güzelliğe kötüyü katmış Ben harabat ehlindenim ezeli
Dünyanın sırrını çözdüm çözeli Bildim toplam üç gün imiş sadece Bir yarı gündüzken bir yarı gece Ben harabat ehlindenim ezeli
Sonbaharda dalım döktü gazeli Mevsim kışa döndü gönül ayazda Ömrüm son deminde dilim niyazda Ben harabat ehlindenim ezeli
❀ Gönül Vazgeçmiyor
Kapısı kilitsiz dört yanı açık Çalarsa gönlümü hırsızı çalsın Satılmaz aklım var hep uçuk kaçık Kalacaksa varsın elimde kalsın
Sevdanın gemisi yüzer gölünde Gıybet olur kalır alem dilinde Kaybettim sevdamı Leyla Çölü’nde Bulacaksa varsın bileni bulsun
Benim Yaradan’dan budur niyazım Çoğum zaten yoktu yetmiyor az’ım Bir gün musallada en son namazım Kılacaksa bari dostlarım kılsın
❀ Çeşme
Fi tarihinden kalma çoktandır unutulmuş Dağ başında çeşmeydi garip garip akmıştı Kar boran tipi görmüş kışın buza tutulmuş Temmuz’da Ağustos’ta sarı sıcak yakmıştı
Birazcık azalsa da yazın serindi suyu Gece gündüz demeden kurdu kuşu içerdi Yanda söğüt ağacı gölge koyu mu koyu Kimi durur dinlenir kimi gelir geçerdi
Suyu öyle güzeldi uğramaya değerdi Abı hayat gibiydi içen şifa bulurdu Yararlanan oldukça başı göğe ererdi Sessiz sessiz akarken mutlu mesut olurdu
Unutuldu zamanla yalnızlıktan sıkıldı Bir gün geldi insanlar sağı solu kazdılar Bu gelenler kimler ki kafasına takıldı “Güzel su bulduk” diye üst makama yazdılar
Çevresini kazdılar çok da uzun sürmedi Doğa tahrip edildi çeşmecik matem doldu Söğüt söğüt olalı böyle zulüm görmedi Dalıyla yaprağıyla gün gün soldukça soldu
Kesildi çeşmeciğin can damarı kökünden O günün sonrasında bir damla su akmadı Söğüt dersen kurudu eser kalmadı dünden Bir Allah’ın kulu da gelip bir kez bakmadı
❀ Bu Gündü 12 Eylül
ı Bizler eski kuşaktık zor şartlarda okuduk Yıllar yılı sabırla oluşmuştu birikim Farklıydı benliğimiz nakış nakış dokuduk Medeni ölçülerde herkes konuya hakim Tam da böyle görmüştük yetişmiştik netekim
İmkânımız kısıtlı paramız zaten yoktu Allah’a inanırdık yurda sevdamız çoktu Bilgiye hepimiz aç gözümüz ise toktu Helal lokma yiyorduk harama yoktu çekim Öyle gördük atadan öyle bildik netekim
“Bin atlı akınlarda” diye başlardı şiir Vatan millet aşkına coşardı büyük şair Okuyorduk ne bulsak Türk’e Türklüğe dair Bilirdik Alper Tunga Mete Oğuz Fatih kim Bilge Kağan Kültigin taşa yazmış netekim
“İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya” Diye yazmıştı ozan ezberlemiştik var ya Hep ayağa kalkardı sürünmezdi Sakarya Sonrasında bükülür akardı büküm büküm Ozan Arif Karakoç Atsız vardı netekim
Hepimizin kanları bayrak millet atardı Ne hainlik düşünür ne memleket satardı Yurdu sevme ülküsü yüreklerde yatardı Kötü niyetten yana asla olmazdı hüküm Gençtik elbet kanımız kaynıyordu netekim
Yürüyüş sloganla güneş çoktan batmıştı Can almak için ölüm pusulara yatmıştı Kimisi çile çekmiş kimisi de atmıştı Kimine biz denirdi kimi ise ötekim Topyekûn sağa sola bölünmüştük netekim
Bazen kavga olurdu bazen biri kaşırdı Kiminde silah vardı kimi bıçak taşırdı Sanki gavur Müslüman cephede savaşırdı Yaralansan yaraya bakmazdı bazen hekim Kimisi sakat kaldı kimi öldü netekim
Bölünmüştü şehirler mahalle sokak sokak Kurşunlar ölüm kusar bomba silah tak tak tak Karanlık kara güne doğardı kara şafak Karışıklık içinde gelmişti Eylül Ekim Bir sabah uyandık ki düdük çalmış netekim ıı Öyle despot rejim ki baştan ayağa kibir Zulümü anlatmaya şimdi bulunmaz tabir Hemence topladılar genci yaşlıyı bir bir Yaşamlar çok ucuzdu söktüler söküm söküm Astılar suçlu suçsuz sağdan soldan netekim
Kimi toprağa düştü kimisi de delirdi Sonrasında şapkanın haberleri gelirdi Yaşadığı yeri tek Ozan Arif bilirdi Rahmetli bela okur sürekli ilenirdi Çok uzun yıllar geçti vade yetti netekim Dört kişinin omzunda yalnız gitti netekim
Bizi kırağı çalmaz acı patlıcanlarız Biz adamın hasını görür görmez anlarız
❀ Her Akşamüstü
Sorunlardan uzak bir ırmak gibi Akmak istiyorum her akşamüstü Yaşam denizinin görünmez dibi Çıkmak istiyorum her akşamüstü
Çekerim hayatın ağır yükünü Üst üste yığılır derdin yekûnu Kibritin suyunu döküp kökünü Yakmak istiyorum her akşamüstü
Sağa sola fazla aldırmam ama Yerimde mi saydım var mı aşama İyi mi kötü mü günlük yaşama Bakmak istiyorum her akşamüstü
Şöyle böyle hayat geçiyor yine Ne yaparsa kişi yapar kendine Engel olan kuralları bendine Tıkmak istiyorum her akşamüstü
Suat Zobu diyar diyar sürüldü Ömür boyu gülen nerde görüldü Mutluluk önüne duvar örüldü Yıkmak istiyorum her akşamüstü
❀ Ciğerimiz Yanıyor
Allah’ım sen yardım et ciğerimiz yanıyor Hava gerek su gerek elbette orman gerek Onulmaz yara açtı oluk oluk kanıyor Çaresiz kaldık Ya Rab yarayı sarman gerek
Yanıyoruz Ya Rabbi bizler çaresiz kaldık Beddua mı ettiler veyahut ah mı aldık Her taraftan dardayız vallahi çok bunaldık Rabbim yüce katından ilahi derman gerek
Hatalıyız bizler de elbet insan olarak Üç maymunu oynadık vurdum duymaz kalarak Affeyle ihmal ettik gafletlere dalarak Her şeyin hesabını biliriz sorman gerek
Yanan yerler sarp yokuş erişilmeyen dağdır Yüce Mevla’m lütfunla göğe bir bulut ağdır Yangınları söndürsün yağdır Allah’ım yağdır Yalvarırım mührünü bir daha vurman gerek
Ülkemizin bekası olmasın kötü kader Musibet uzak dursun gelmesin elem keder Allah’ım yardım eyle milletime dirlik ver Makus talihimizi Yarabbi kırman gerek
Çoktandır Türk Milleti gülmedi hiç neşeyle Sorunlar dizi dizi sonu nereye böyle Sebep olan kimlerse yekûnunu kahreyle “Ol” deyince olacak mukaddes ferman gerek
❀ Demedim
Duyarsız davranış böyle nasıl hal Dilimin ucuna geldi… Demedim Sağdan soldan okundukça martaval Dilimin ucuna geldi… Demedim
Manavgat Marmaris Bodrum yanıyor İnsanlar ağlıyor ciğer kanıyor Konuşan kendini uzman sanıyor Dilimin ucuna geldi… Demedim
Sebep olan kimse asmalı hemen Yerini yurdunu basmalı hemen Tutup tasmasından kasmalı hemen Dilimin ucuna geldi… Demedim
Görülmüş şey değil Çin’de Maçin’de Çözüm aranmasın “neden”, “niçin” de Kötü kokular var işin içinde Dilimin ucuna geldi… Demedim
Demeye demeye dilim şişecek Beynimin içinde boza pişecek İyi de demesem kökten düşecek Dilimin ucuna geldi… Demedim
Artık önlem alın durmayın sakın İnsanları suçlamayı bırakın Hele şu bendeki sabıra bakın Dilimin ucuna geldi… Demedim
Basiretim bağlı hepten kudurdum Yazık dört bir yandan yanıyor yurdum İçim doldu okkalıca savurdum Dilimin ucuna geldi… Demedim
Şu parti bu parti ayıptır ayıp Herkes can derdinde kayıp var kayıp İçimden geçeni topyekün sayıp Dilimin ucuna geldi… Demedim
❀ Karışırsam Namerdim!
Uganda da yaşayan, Ugandalı biriyim, Aslan peşinde koşan, bir ZINCI neferiyim, Vatan, Millet, Sakarya??? Doğuştan seferiyim, Siyasettir bana ne, karışırsam namerdim… Kimseyle sidik için yarışırsam namerdim…
Benim bütün yaptığım hergün takdire şayan, Çakşırımı bilirim gerisi zaten ayan, Ugandalıyım dostlar, sessiz sakin yaşayan, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Kavga edip biriyle sürüşürsem namerdim…
Kabileden bilirim elbet ana yasayı, Neyleyim sandalyeyi, neyleyim ben masayı, Stres nedir tanımam, görmedim hiç tasayı, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Yaşlanıp kırış kırış buruşursam namerdim…
Kabile reisimiz buyursa ki yatın lan, Topyekün kendinizi uçurumdan atın lan, Elinizde ne varsa çakşıraca satın lan, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Kulis yapıp kimseyle görüşürsem namerdim…
Reisimiz gölgede sabah akşam uyursa, Tellallar çıkarıp da dört bir yana duyursa, Sıkın lan dişinizi işemeyin buyursa, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Altıma işemeye girişirsem namerdim…
Gurular Maurular yararlansa tesisten, Gözgözü görmese de yollar kapansa sisten, Şarkı Türkü söyleyip yer gök inlese sesten, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Kendimle de küsmüşüm barışırsam namerdim…
Ben ki Suat Zobu’yum değişir sanma huyum, Önemsenmez kimsece benim bir yetmiş boyum, Reise lazım mutlak, sandıktaki her oyum, Siyasettir bana ne karışırsam namerdim… Çıkar için birine erişirsem namerdim…
❀ Ben Ben Deyip !
Sen ey kibirli gönül çıldırtma ini cini Kaf Dağı’nda görerek bir şey sanıp kendini … salma
Boyun borcu bakidir bir şekilde ödenir Kul hakkı ağır olur ne yutulur ne yenir … alma
Sakın ha böbürlenme dağlar dursun yerinde Pire bile muntazam manası çok derinde … dalma
Süleyman olsan n’olur çorabı çok görmüşler İlle çorap diyene ne çoraplar örmüşler … dolma
Ben ben deyip sürekli üste çıkan sen isen Sağa sola bağırıp gönül yıkan sen isen … olma
Kimse baki değildir gelsen beşyüz yaşına İnsanlığı çiğneyip dünyada tek başına … kalma
Zaten kalamazsın da!
❀ Çekiyor Ekmeği Tuzu Bayat’ın
Çorum’un Bayat İlçesi 5 Mahallesi, 40 pare köyü
Her yanı yemyeşil temiz havası Başka olur kışı yazı Bayat’ın Ardında ormanı enfes doğası Ovaya dönüktür yüzü Bayat’ın
Kayabaşı bağlık yeri de başka Oraları gören geliyor aşka Yeni Mahalle’ye gitseydik keşke Özlem olur yakar közü Bayat’ın
Köpüklü’den geçer Barak’ın yolu Eskialibey’in İshaklı solu Kula’da birleşir Delice kolu Oradan başlıyor gizi Bayat’ın
Lapa altı parça büyük Yoncalı Orman kenarında oturur Falı Gün gün azalıyor neler yapmalı Kesildi nüfusça hızı Bayat’ın
Beş vakit Allah’a açılır eller Kubbedin Köyü’nde söyleşir diller Aşağı Yukarı Emirhalil’ler Meşhurdur tavuğu kazı Bayat’ın
Bağ bahçe işiyle uğraşırlar hep Halkı Ahmet Mehmet birkaç da Recep Evci ile aynı Evci Müstecep Yoktur aykırısı yozu Bayat’ın
Kuruçay’ın çayı kuru mu kuru Çamlıgüney suyu duru mu duru Bağ bahçedir Çukuröz’ün çukuru Yaman olur karı buzu Bayat’ın
Demirci’den öte aşınca kaşı Kalınpelit Köyü tepenin başı Yeşildir Yenişıh toprağı taşı Parkında çay içmek haz’ı Bayat’ın
Yıllardır bizlere garez güden var, Hainin peşine düşüp giden var, Bir bir sayılacak pek çok neden var, Düşmanı bizlere güldürtme Yarab
Devletim elbette özgür olmalı, İnsanı içinde huzur bulmalı, Sonsuza dek Türkiye’miz kalmalı, Devlet Ebed Müddet öldürtme Yarab
“Ayağa taş değmiş” denmesin n’olur Hainler pusuya sinmesin n’olur Yetimlerin hakkı yenmesin n’olur Garibin ahını aldırtma Yarab
Bütündür ayrılmaz evladı vatan, Şehitler, gaziler, toprakta yatan, Seksen milyon bir kalp bayrağa atan, Yurdumun üstünden kaldırtma Yarab
Aydınlık bir yola yakmış da çıra, Türkün damgasını vurmuş asıra, Yürürüz Atatürk izleri sıra, Başkaca bir yolu buldurtma Yarab
Suat’ım içimi kâğıda döktüm, İyi dileğimi yürekten söktüm, Allah’ım önünde boynumu büktüm, Umutsuz çaresiz kaldırtma Yarab Aminn
❀ Çağrışımlar
Rahmetli Anama, Babama, Dedelerime, Amcalarıma kısaca tüm geçmişlerimize özlemle Kabirleri nur ile dolsun, Mekanları cennet olsun - Köyüme uğradım yıllardan sonra Geçmişin özlemi yürek yakıyor Ömür denen uzun yollardan sonra Erişmiş sonbahar yaprak döküyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Birkaç tike yaşam kalmış arada Nice mutluluklar varmış burada Çocukluk günümüz durur şurada Kapıyı açmış da anam bakıyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Dayalı babamın kazma küreği Bir yalnızlık var ki yırtar yüreği Bir zaman yapılmış ekmek çöreği Tandırın içinde misler kokuyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Köyümü görünce Anamı andım Bir duvar dibinden gelecek sandım İçim burkuluyor yandım da yandım Allah’ım düşünmek boğaz tıkıyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Satı Ablam ile Anama gittik Mezarı başında dualar ettik Toprağı üstünde ot olup bittik İçim daralıyor hüzün çöküyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Kökten gelen değer işliyor kana Para pul mutluluk vermiyor bana Amcalarım babam dedem yanyana İnsan el açarak dua okuyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Ağabeyim Burhan yaşlanmış bu yaz Gördüm ki neşesi biraz daha az Saçları seyrelmiş doruklar beyaz Dününe bugüne hasret ekiyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Hatice hastaymış enişte hasta Sezdirmez kimseye çocuklar yasta Göz görür de yürek dayanmaz usta İnsanlar kadere boyun büküyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Bir sancı vurur ki yaman mı yaman Boğaz düğüm düğüm ölüm el aman Asma Tepesi’ne ağıyor duman Hüzünlü havada şimşek çakıyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Benim köyüm örneklerden bir tane Terk edilmiş Anadolu’m virane Kapısı kilitli bilmem kaç hane Kızılırmak olmuş zaman akıyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Bizim köy nedir ki taş ile toprak Birkaç tane ağaç biraz da yaprak Toprak taşa değil yaşanmışa bak Anan baban deden öne çıkıyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Nerde eski günler derler ya hani Mekanlar değişken insanlar fani Suat Zobu işin özeti yani Bilemem hava mı su mu çekiyor Geçmişin özlemi yürek yakıyor
❀ İşin Açığı
Gönül şu dünyada zevki sefayı Sürdüm dersen yalan olur sürmedin Yıllar yılı beklediğin vefayı, Gördüm dersen yalan olur görmedin
Ne günler yaşadın baharlı yazlı, Nice güzel sevdin endamı nazlı, Varıp hatırını sözlü niyazlı, Sordum dersen yalan olur sormadın
Sen de vefasızsın elin gözünde, Farkına varıver kendi özünde, Bunca vaadinde bunca sözünde, Durdum dersen yalan olur durmadın
Dikkate almadın efkarı gamı, Ölçmedin kaç arşın Halep’i Şam’ı, Elin sorununa bir gün kafamı, Yordum dersen yalan olur yormadın
Seçmedin nedense akı karayı Yaşam sevincinden açtın arayı Tuz bastın üstüne açık yarayı Sardım dersen yalan olur sarmadın
Sütten çıkmış kaşık değilsen bile, İnsanlık yolunda yapmadın hile, Suat Zobu’m özlediğin menzile, Vardım dersen yalan olur varmadın
❀ Çok Mutluyum Çok.!
Bir dostum uyardı beni Stres iyi değil imiş Hastalıkların nedeni Stres iyi değil imiş
Mutluluktan ölüyorum Vara yoğa gülüyorum Nedenini biliyorum Stres iyi değil imiş
Hiçbir şeye kafa takmam Altın olsa dönüp bakmam Başımı belaya sokmam Stres iyi değil imiş
Üzülmek mi, sanmam gayrı Boş sözlere kanmam gayrı Cayır cayır yanmam gayrı Stres iyi değil imiş
Komik şeyler yazacağım Ezberleri bozacağım Her gün gezip tozacağım Stres iyi değil imiş
Düzlüğe ulaştı yolum Bağlı değil elim kolum Artık belli sağım solum Stres iyi değil imiş
Dışarı bakmam odamdan Bana ne Dolar’dan zamdan Enflasyon denilen gamdan Stres iyi değil imiş
Eksik metre bozuk tartı Kalitesiz yırtık pırtı İçimden gelmez kıpırtı Stres iyi değil imiş
Komşum açken doyacağım Soyulmuşu soyacağım Dış kapıya koyacağım Stres iyi değil imiş
Düşene bir tekme daha Bakmıyorum ah’a vah’a Ağam paşam derim şah’a Stres iyi değil imiş
Zayıfları ezeceğim Derisini yüzeceğim Gurur duyup gezeceğim Stres iyi değil imiş
Dünyada yok baki kalan Tüm değerler olsun talan Bana lazım yalan dolan Stres iyi değil imiş
Yetersiz kaldım değiştim Semirdim haramla şiştim Kendi kendime yetiştim Stres iyi değil imiş
[ KARARLIYIM !! ] ❀ Keş Destanı
Yoğurt kurutmuşlar topak mı topak Dedik kardeş bu ne, keş dedi Necmi Yuvarlak yapmışlar rengi de apak Markette fiyatı beş dedi Necmi
Ağzının tadını bilsen keş yersin Ne kadar mükemmel yiyecek dersin Peynirden kaymaktan fazla seversin Hemen hazırlanan aş dedi Necmi.
Keşin faydaları saymakla bitmez Alışırsan bu keş sofradan gitmez Bilen keşten başka şeyi tüketmez Keşi bulabilmek düş dedi Necmi
Bize kıyak yap da buluver keşi Düşünme birader üç ile beşi Hey mübarek yemeklerin güneşi İnan keşsiz hayat boş dedi Necmi
Güneşte kurumuş kıtır mı kıtır Keşi yemeyene lazım kırk satır Kıymet bil bal kaymak yanında yatır Bir keş pirzolaya eş dedi Necmi
Ayyaşa keş demek Farsçadan gelir Araştırmış Nesrin doğruyu bilir Suat da keş para bulursa alır Başka Farsça sözcük şeş dedi Necmi
❀ Nerde O Eski Günler / Çok Oldu
Herkes der ki “nerde o eski günler” Giden güne üzüleli çok oldu Sokrat vakti bile özlenmiş dünler Yeni günden bezileli çok oldu
Kafaya takarım ben bu hususu Dokuz köyde birden kurulur pusu Doğru söyleyenin derin kuyusu Onuncuda kazılalı çok oldu
İnsanlık var teferruat gerisi Yanlış anlaşılır bazen perisi Doğru sözle çarmıhlarda derisi Tulumuna yüzüleli çok oldu
Derler böyle gelmiş böyle de gitmez Çoğa koysan almaz aza da yetmez İki kere iki bazen dört etmez Hesap kitap bozulalı çok oldu
Şimdi Yetersizin ayarı bozuk Dünya şirazeden çıktı ne yazık Minareden büyük duruyor kazık Gölgesinde ezileli çok oldu
❀ Kızı Çok Sevindi
İşi çok iyiydi kendi mutluydu Elinde hediye girdi kapıdan Evliliği onun için kutluydu Her gün güleryüzle çıktı kapıdan
Çalışırdı tatil falan demeden Gece mi gündüz mü hiç bilemeden Çoğu zaman yemek bile yemeden Gözünde uykuyla girdi kapıdan
Son zamanlar işler iyi gitmiyor Doluya koyuyor boşa yetmiyor Alacağı vereceği etmiyor Düşüne düşüne çıktı kapıdan
İşleri bozuldu çaresiz kaldı Morali sıfırdı tasaya daldı Alacak verecek derken bunaldı Kafada bin soru girdi kapıdan
Çoktandır huzursuz hayata dargın Kendine kızıyor özüne kırgın Vücutça değil de gönülden yorgun Umarsız duyarsız çıktı kapıdan
Tartışmalar uzadıkça uzuyor İçi sıkılıyor birden kızıyor Büyütüyor moralini bozuyor Kafası karışık girdi kapıdan
Sihir mi bozuldu değdi mi nazar Her şey başa kakma ödülü azar Vakit gece vakti günlerden Pazar Söylene söylene çıktı kapıdan
Bunaldı düşündü ne oluyordu Çözümler üretti beynini yordu Bir çare düşündü belki olurdu Elinde gül ile girdi kapıdan
Alttan almalar da para etmedi Canım cicim aşkım demek yetmedi Yalvarma Yetersiz hoşa gitmedi Elinde valizle çıktı kapıdan
Sonradan olanı CAN DOSTUM duydu Müdahale etti tavrını koydu Büyüğünü saydı sözüne uydu İçinde umutla girdi kapıdan
Duyup memnun oldum yazdım buraya Hatırlı dostları girmiş araya Dönüp gelmiş gönlündeki saraya Elinde çiçekler girdi kapıdan
Kızı çok sevindi.
❀ İnsan Yaşamı Boyunca Hep Öğrenir !! (ÖĞRENMEK İSTERSE TABİİ)
İlk öğretmen olan ana babadan Kap yazdı aklına o gün bu gündür Elini sakındı kızgın sobadan Hop yazdı aklına o gün bu gündür
Büyük davranışı bekler insanlar Durmaktan duraktan çocuk ne anlar Yaramazlık yaptı bazı zamanlar Şap yazdı aklına o gün bu gündür
Taraftar değildi yıkıp bozmaya Heves etti okumaya yazmaya İşaret ettiler ol da kazmaya Sap yazdı aklına o gün bu gündür
Öğrene öğrene çoğaldı yaşı Kolay lokma değil ekmeği aşı Ne zaman ki fazla ağrırsa başı Hap yazdı aklına o gün bu gündür
Ne bir adam ne de insan saydılar Ne kulak verdiler ne de duydular Önüne her zaman ödev koydular Yap yazdı aklına o gün bu gündür
Dolmuş otobüste her gün ayakta İş için yollara düştü şafakta Bazen protesto etti sokakta Jop yazdı aklına o gün bu gündür
Ne hain ne hainliği yapandı Ne terörist ne de yoldan sapandı Bir Eylül sabahı eve kapandı Rap yazdı aklına o gün bu gündür
Suat Zobu minnet eylemez şaha Eyvallah demedi dönüp bir daha Bizleri yaratan Ulu Allah’a Tap yazdı aklına o gün bu gündür
❀ USANDIK !
Aklı olan delirsin! Adana’da bir duvar yazısı
Sizi bilmem ama bizler burada Yat babo yat babo sıkıldık artık Kalp ile tansiyon hapın şurada Yut babo yut babo sıkıldık artık
Dışarıya kapatarak gözünü Çıkıp görmez olduk insan yüzünü Sürekli içine gelen sözünü At babo at babo sıkıldık artık
Ne misafir ne dost geliyor bize Otururuz sabah akşam diz dize Durup durup tekrar birbirimize Çat babo çat babo sıkıldık artık
Sıkıldık vallahi gönlümüz darda Allah’tan evlerde internet var da Satranç oynuyoruz bilgisayarda Mat babo mat babo sıkıldık artık
Kitap okusan da geçmiyor vakit İşlerimiz durdu dönmüyor nakit Yazık ki yerine gelmiyor akit Bat babo bat babo sıkıldık artık
Risk grubu imiş bizdeki grup Acaba nedir ki dedim oturup Etli sütlü yemem sözümde durup Ot babo ot babo sıkıldık artık
Şeytan diyor durma boz diyetini Bir baklava söyle hem de bir sini Türkiyem #evdekal tavsiyesini Tut babo tut babo sıkıldık artık
❀ Boş Gitme
Gelmişsin Corona elin boş gitme Vatanı Milleti böleni götür Sakın hiçbirine merhamet etme Yetimin hakkını çalanı götür
Yoksulun bacası çok cılız tüter Viran olur evi baykuşlar öter Atom bombasından daha da beter Garibin ahını alanı götür
Biliyorsun liste baştan bellidir Elinden yüzünden kaştan bellidir Tanırsın tipinden yaştan bellidir Türklüğe kin ile dolanı götür
Gariban zavallı hasta olmasın Yetimin anası yasta olmasın Hısım akrabaya dosta olmasın Akrebi çıyanı yılanı götür.
Çin’den İtalya’dan yanaşma beri Adım atma ülkemizden içeri Zalimin dünyada olmasın yeri Hainden önüne geleni götür.
Giy ki ayağına çelik potini Geride bırakma Esat itini Hele ki Trump’ı hele Putin’i Türkiye’ye düşman olanı götür Atatürk’e düşman olanı götür. ❀ Sus Bari
Oğlun yok kızın yok ahkâm kesersin Herkes konuşsun da bir sen konuşma Şimşek gibi çakar yüksek esersin Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Fakir ekmeğine olmadan katık Bağırıp durursun kaşların çatık Elden nemalanmaz hiçbir yaratık Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Çocuğunda ateş kırka vurdu mu Boğazı tıkandı kalbi durdu mu “İyi olur muyum" diye sordu mu Herkes konuşsun da bir sen konuşma
İçinden “kıyamam” derken yüzüne Gözüne baktın mı şöyle gözüne Dünyayı yıktın mı bir çift sözüne Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Buz kesip kaldı mı küçücük gövde Ders çalıştırdın mı bir kere evde Yardımın oldu mu derste ödevde Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Minicik elini yüze sürmedin Acıyı bilmedin derdi görmedin Kıt olan parandan harçlık vermedin Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Konuşma yüzünden kin akıyor kin Yüzün meymenetsiz sözlerin irin Çoktandır bu elde kalmadı yerin Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Böyle esmek kesmek yakışmaz sana Fidan senin değil yüreğin yana Yahu sus da masal anlatma bana Herkes konuşsun da bir sen konuşma
❀ Kahreyle Allah'ım
Her gün sıra sıra şehit geliyor Ya Rab sebep olanları kahreyle Al bayraklı tabut yürek deliyor Arkamızdan gülenleri kahreyle
Ya Rab sen bakisin mutlak kalıcı Karınca hakkını filden alıcı Onulmaz dertlere çare bulucu Bize düşman kalanları kahreyle
Ya Rab Kahhar ismin kahretsin bir bir Sebep olanlara dar gelsin kabir Bilmem ne söylenir nasıldır tabir İçi hinlik dolanları kahreyle
Dar günde bunaltma kurtulmak lazım Duyulmaz feryadım çıkmaz avazım Yüce Rabbim budur senden niyazım Hainliğe dalanları kahreyle
İster devlet olsun isterse kişi Düzgün olsa bile bozulsun işi Cehennem dibine olsun gidişi Bizi derde salanları kahreyle
Biz saygın ülkeyiz Atatürk kurmuş Yüzyıla yakındır barışla durmuş PYD YPG IŞİD kudurmuş Bize cephe alanları kahreyle
❀ Arabamız
Yıllardır özlemle bekledik durduk İtalya’dan bugün geldi nihayet Tam da on ikiden hedefi vurduk Yerli arabamız oldu nihayet
Tarihe not düşün bugün önemli Haber dinliyorum gözlerim nemli Daha bir başkayız daha kıdemli Milletçe bahtımız güldü nihayet
Dört tane tekerli önden çekerli Tamamı buralı yüzde yüz yerli Orijinal Çorum kaloriferli İçimiz gururla doldu nihayet
Birisi beyazdır biri kırmızı Aniden üç yüze çıkıyor hızı Elli yedi yıldır içimde sızı Tarihte yerini aldı nihayet
Çok yakında ülkemize doluşur Hemen herkes tasarrufa alışır Yalnız elektrik ile çalışır Biz neymişiz dünya bildi nihayet
Kıskanan diyor ki bir vida bile Türk malı değildir hepsi nafile Desinler demesi kolaydır dile Bizleri bahtiyar! kıldı nihayet
İtalya’dan geldi hem de gemiyle Aküsü yakıtı suyu yemiyle Tamamen bizdendir yerli tümüyle Bizi mutluluğa saldı nihayet
Amerika çatır çatır çatlasın Yunanistan kıskançlıktan patlasın Ülkemiz gelişsin beşe katlasın İtalya’dan bugün geldi nihayet Geri imajımı sildi nihayet
❀ Kapını Kilitle
Kapını kilitle tedbirini al Çalanın suçu ne çaldıran sensin Yahu dur durduğun yerde biraz kal Boşalmış kovayı dolduran sensin
Bilirim elinin ayarı kaçtı O elin başıma ne işler açtı Coşup bol keseden etrafa saçtı Gayya Kuyusu’na daldıran sensin
Darım darım daralmamın sebebi Bahane üretme olmamış gibi Soruyorum kimdir işin sahibi Anladın, olmazı olduran sensin
Senin kadar inat adam görmedim Çok söyledim “yapma” dedim mi dedim Amacın ne sebebini bilmedim Bitmiş egoları kaldıran sensin
Ne deyim bilemem ben ne söyleyim Dün nasılsam yarın gene böyleyim Haksız mıyım biraz sitem eyleyim Olmayan saçımı yolduran sensin
❀ Deve ile Deveci
Eskiden bir deveyle bir deveci yaşarmış Deveci yaz kış demez, işlerine koşarmış Yaşlanınca deveye helallik için varmış Deve demiş ey sahip benimle sen de bittin
Eşkıyalar çevirdi badireler atlattık Geceleri çöllerde ıssız yerlerde yattık Günler oldu ekmeği suya banıp da tattık İşsiz kaldın gene de beni kırlarda güttün
Dünyanın telaşıyla aktı hayat akışı Hani soğuk olmuştu hatırlarım o kışı Hastaydım mecalsizdim çıkamadım yokuşu Sen bana yardım edip beni arkamdan ittin
Etle tırnak gibiydik beraberdik ikimiz Sırtıma yük vururdun bazı yokuş bazı düz Namusunla çalıştın koşturdun gece gündüz Hatırlarım her zaman ekmek peşinde gittin
Seninle beraberdir benim ömür tüketmem Devenin kini derler vallahi kin de gütmem Hakkım helal olsun da, bir şeyi helal etmem Ömür boyu beni bir, eşeğe mahkûm ettin
❀ Yazsam mı..
Vatan, Millet, Bayrak bize namustur, Bunları yazasım geliyor bazen. Bizim için en önemli husustur, Onları yazasım geliyor bazen. . Hele kardeş dinle benim sözümü, Yıldıramaz yedi düvel gözümü, Vatana millete verdim özümü, Canları yazasım geliyor bazen. . Şaşırırsam sakın deme hatalı, Bilemem belki de yeşili alı, Kesemem bilesin bindiğim dalı Kinleri yazasım geliyor bazen. . Vatana ihanet canlar almaca, Kemiklere bıçak ile dalmaca, Düşman kimdir dost kim hepsi bulmaca, Hinleri yazasım geliyor bazen. . Yedikçe semirmiş tipe bak tipe, Biniyor altında son model cipe (Jeep), Bahane buluyor un serip ipe, ‘Don’ları yazasım geliyor bazen. . Gözümüz görünce yürek katlanmaz, Duyup işitince bir şey atlanmaz, Bozkurt diyarında çakal otlanmaz, İnleri yazasım geliyor bazen. . Bizlerde koçyiğit doğurur ana, Besleyip büyütür salar vatana, Sütleri haramdır yurdu satana, Ünleri yazasım geliyor bazen. . Yolumuz kutsaldır vatan kutsaldır, Derler ki düşeni ayağa kaldır, İhanet affolmaz haine saldır, Kanları yazasım geliyor bazen. . Vatan dedin kalbim başka vuruyor, Bayrak dedin akan sular duruyor, Hain arkamızdan pusu kuruyor, Binleri yazasım geliyor bazen. . Kararmış yüreği katran karası, Vatan millet ile yoktur arası, Belli ki duruyor kuyruk yarası, Dinleri yazasım geliyor bazen. . Bütün diyarlara haber salınır, Sofralar kurulur köşkte kalınır, Gizli gizli icazetler alınır, Dünleri yazasım geliyor bazen. . Deli Dumrullar var köprü başında, Kimi genç kimi altmış yaşında, Yüzünde gözünde kalem kaşında, Cinleri yazasım geliyor bazen. . Densize bak, Türk’e kefen biçiyor, Baldıran zehrini susuz içiyor, Dur demenin vakti geldi geçiyor, ‘An’ ları yazasım geliyor bazen. . Tüm değerler ayaklara atıldı, Dost bildiğim düşmanıma katıldı, Satıldı her şeyim, bir bir satıldı, Hanları yazasım geliyor bazen. . Ülkenin çıkarı olunca konu Bilmem ki nereye varacak sonu Dolar’ı Euro’yu hem enflasyonu “Fon”ları yazasım geliyor bazen. . Kendimi tutarım gene de yazmam, İçime kapanır kimseye kızmam, Ucuna gelir de ağzımı bozmam, Zanları yazasım geliyor bazen. . Sözcük sözcük olsun böylece doku, Gizlenmez sonuçta çıkıyor koku, Kısacık yazayım hepsini oku, Yanları yazasım geliyor bazen. . Hasılı ketumum bilmez geçerim, Sabrederim zehir olsa içerim, Bugün varım yarın konar göçerim, Sonları yazasım geliyor bazen. . .......yazsam mı ki....... ! 15.09.15 Ankara
❀ Ne Oldum Deme!
Kimdir necidir bilinir lakin yüzüne denmez Bazı şeye göz yumulur bilerek mundar yenmez Ne oldum dememek lazım ne olacak kim bilmiş Yumurtadan çıkan civciv kabuğunu beğenmez
Her şeyin bir zamanı var çubuk yaşken eğilir İyilik yap denize at elbette bilen bilir Katranı kaynatsan bile şeker olmaz diyorlar Küheylanın asaleti yedi ceddinden gelir
❀ Ölür Kalırım
Hey erenler pazarım var Diken alır gül satarım
Nejat BirdoğanMusa Eroğlu - Okumak içimden gelir Yazmazsam ölür kalırım Tuzak kurulursa bir bir Bozmazsam ölür kalırım
Fazla değil param pulum Gönül gurbetinde kulum Sılaya düşünce yolum Gezmezsem ölür kalırım
Kötüye giderse düzen Çoğalıyor beni üzen Gafil fetva verir bazen Kızmazsam ölür kalırım
Bağırsam sesimi Hint Yemen duyar Yaralı bağrımda bir ağırlık var Öyle bir ağırlık Tendürek kadar Yazamıyom
Şeytan diyor üfür kuvvetli üfür Essin ortalıkta hep püfür püfür Ana avrat okkalıca bir küfür Yazamıyom
Altta kalma ulan herif ol herif Derdi anlatmaya yetmiyor tarif Açıkça değil tecahülüarif Yazamıyom
Kimisi habire ahkam kesmede İcraat yok efil efil esmede Ana baba kardeş dayanmaz dede Yazamıyom
Yüreğim yanıyor beynim dönüyor Hainler bir olmuş hakkım yeniyor Her gün üç beş tane ocak sönüyor Yazamıyom
Fakirin evine ateş düşüyor Evi barkı harap hepsi üşüyor Ocakta et değil dertler pişiyor Yazamıyom
❀ Duyarsız!
Elaleme ağıt yakan duyarsız Mehmed’imi görmüyor mu gözlerin Kılın kıpırdamaz halin ayarsız Söyle neden kızarmıyor yüzlerin
Hain kurşun benim bağrımı delmiş Umurunda değil kaç şehit gelmiş Duyarsızsın milli duygun körelmiş Bizlere kin ele sevgi sözlerin
Üç maymunsun ortalığı gererken Ahmet Mehmet birbirine girerken Herkes eli yağda sefa sürerken Soruyorum neden çile bizlerin
Gözün kalır ekmeğinde aşında Olanlar fakire gençlik yaşında Kar boran dolanır garip başında Acep neyine mi gerek sizlerin
Kalleş dolu sağımızla solumuz Şükür daha çalışıyor kolumuz Atatürk çizgisi bizim yolumuz Başka yöne gider senin izlerin
❀ Kimisi Şanslı
Kiminin elinde sihirli asa Taşa değse altın eder her zaman Ona uğramıyor bizdeki tasa İşi tıkırında gider her zaman
Makam mevki para şımartır onu Doyma noktası yok gelmiyor sonu Hele hele Türklük olunca konu Devenin kinini güder her zaman
Fakirim uğraşır kara kışınan Doğar anasından garip başınan Kalakalır gözlerinde yaşınan Günü ayı yılı keder her zaman
Elinde değil ki sefayı sürsün Bal kaymak bulamaz ekmeğe dürsün Muhannet istemez gün yüzü görsün Uzayan dalını budar her zaman
Garibin kaderi çıkmaz kara kir Hayatı kararmış neylesin fakir İnsandan sayılmaz görülür hakir Cezayı misliyle öder her zaman
Ektiği biçtiği para etmezse Hele bir de işleri rast gitmezse Ne yapsın kurbana gücü yetmezse Adağı tavuktan adar her her zaman
Elleri nasırlı yüzleri yanık Giyimi kuşamı oluyor tanık Derin uykularda değil uyanık Çilesi mezara kadar her zaman
❀ Haberin Var mı
Hani sen de kızıyordun eskiden Mevsim hazan oldu haberin var mı Elbet olacaktı sonunda giden Vakit saat doldu haberin var mı
Hatırlarsın bize duyuyordu kin Ağzı aynı konuşsa da velakin Kabul etmez “Türk’üm” demezdi lakin Ederini buldu haberin var mı
İdüğü belirsiz bilinmez gizdi Dümen çevirirdi Ali Cengizdi Karanlık biriydi esrarengizdi Aşikâre oldu haberin var mı
Hani biliyorsun çok eskidendi Hani ava giden avlanır dendi Mevlüdü okundu helvası yendi İzleri kayboldu haberin var mı
Bilirsin hinoğlu hindi vesselam Asla gözükmedi sindi vesselam Sonra dört kolluya bindi vesselam Ecel çıkıp geldi haberin var mı
Ortalarda görünmezdi kendisi Perde arkasından gelirdi sesi Kepeği tükendi bitti nefesi En sonunda öldü haberin var mı
❀ Aslı Yok Yaylası
Aslı yok yaylasında bin koyunumuz var ya Havalara girerek eser olduk Emmoğlu Dışı seni yaksa da içi beni yakar ya Sudan, aştan, ekmekten kısar olduk Emmoğlu
Fakirlik fukaralık bizi getirdi dize Asgarinin altında yaşıyoruz biz bize Çorbaya yağ koymadık et falan neyimize Kurbanlığı tavuktan keser olduk Emmoğlu
Emekliyiz çaresiz yere yorgun serildik Açıkçası şaşırdık öldük öldük dirildik Nasıl bir toplum olduk gerim gerim gerildik Kadere bahtımıza küser olduk Emmoğlu
Sorma Emmoğlu sorma halimiz hiç hal değil Yiyoruz kuru ekmek peynir zeytin bal değil Nereye kadar kardeş eğil daha da eğil Gülmeyi bırak surat asar olduk Emmoğlu
Çağlar boyu böyleymiş çileyi garip çeker İmkânımız yok oldu tükendi teker teker Çayı çoktan unuttuk alamaz olduk şeker Baldıran içerek kan kusar olduk Emmoğlu
❀ 6 ŞUBAT DEPREMİ İÇİN AĞIT / KARA GÜNDE YANARSA GARDAŞIM YANAR
O kara güne / Varsa imla hataları; BİLİNÇLİ - Altı Şubat sabahında Maraş’ta Başımıza balyoz indi; duy gardaş Bomba mıdır beton çöktü bu kışta Üstümüze kat kat bindi; duy gardaş
Oyy oyyy Patlayan bomba değil gürleyen gök değildi Herkes kan uykusunda henüz sökmemişken tan Kıyamet koptu sanki yerler gökler eğildi Evler barklar binalar sarsıldı dört bir yandan
Gece ayaz mı ayaz sabahın seherinde Anadolu bağrında Sütçü İmam şehrinde Koptu büyük kıyamet Altı Şubat behrinde Gümbürtüler peşinden etraf oldu toz duman
Asi yorgun kahrolmuş köpük köpük akmıyor Ana baba gününde kim kimseye bakmıyor Enkazların altından çoğu canlı çıkmıyor Yıkıldı Urfa Kilis mahvoldu Adıyaman
Oyy Kara yazılı başım zehir ekmeğim aşım Günüm gecem karanlık dinmez oldu gözyaşım Elbistan harap olmuş kan kusuyor Maraş’ım Osmaniye virandır Yüce Rabbim el aman
Dizim tutmaz el yetmez tükeniyor fer bende Kâbus mu görüyorum boncuk boncuk ter bende Oyy Bu gudubet günlerde tükenmiyor şer bende Ciğeri yanan yandı koştu Can Azerbaycan İmdat imdat el aman, aman aman oy aman
Hatay hepten yıkılmış İskenderun yerle bir Bilmem tarif etmeye nasıl bulunur tabir Bir yerlere öfke mi hala o lanet kibir Gün birlik gerektirir mevsim yaman mı yaman
Pazarcık damlarında bacalar hiç tütmüyor Çoluk çocuk perişan yemek ekmek yetmiyor Herkes canbaş derdinde beylik para etmiyor Sökmüyor kıdem rütbe yetmiyor şöhretle şan
Türkoğlu’nda dondu su akmıyor şakır şakır Adana’da binalar yıkıldı takır takır Yıkıldı Gaziantep yıkıldı Diyarbakır Nice canlar göçükte yıkıntıda nice can
Yunanlı kurtardığı çocukla ağlamada Malta bile yetişmiş gelmiş küçücük ada Araplar nerde acep adı yok piyasada Allah muhtaç etmesin hani sizde din iman
Fırsat doğdu haine puslu olunca hava Marketler yağmalandı gitti tencere tava Bizden değil, ipucu; hayat tümden bedava Yani yan gelip yatan yani hazıra konan
Göçükteki dedeler kundaktaki bebeler Yıkılmış okuluna gitmiyor talebeler Anneler yavrusunu bulup da nasıl beler Kolon kiriş kırılmış beton çökmüş kocaman
Malatya’dan bir ucu Elazığ’a uzandı Çoğu kişi olayı gösteri yeri sandı Bazısı maalesef geç de olsa uyandı Her şeyden çok önemli önemli elbet zaman
Yayladağı uzakta ordan hiç haber gelmez Samandağı sapadır orayı kimse bilmez İslahiye Nurhak’ta insanın yüzü gülmez İmdat Allah’ım imdat yardım eyle Yaradan
Çoğunun gıyabında namazları kılındı Maalesef çok yere yazık ki geç kalındı
Deprem şehitlerimize Fatiha..
❀ Daha Ne Deyim
Bazısı bilerek veya bilmeden Zıt dedim zıt dedim daha ne deyim Böylesi birine bir tekme de sen At dedim at dedim daha ne deyim
Uğraşma eşekler benzemez ata Kıyaslamak bile hatadır hata Götür pazarlarda ucuz fiyata Sat dedim sat dedim daha ne deyim
Anında yanaşır varsa çıkarı Zekâsı düşüktür feraset yarı Aman uzaklara götür davarı Güt dedim güt dedim daha ne deyim
Kıçı çakıldaklı gözü çapaklı Nasıl bir mantıktır kendisi haklı Kuş kadar bir beyin yetersiz aklı Kıt dedim kıt dedim daha ne deyim
Böyleleri türedikçe türüyor Yürek hasta içeriden çürüyor Kirli yakasına doğru yürüyor Bit dedim bit dedim daha ne deyim
Olmadık şeylerden durum çıkarmak Maalesef çok zor sonuca varmak Bozuk gelmiş gider olmaz onarmak Net dedim net dedim daha ne deyim
❀ Ağır Taş Yerden Kalkmaz!
Az buçuk biliyorum yalan yanlış söyleme Bize masum gözüküp şeytanın ardındasın Ele verirsin talkın “mala minnet eyleme” Ama kendin sürekli para pul derdindesin
Gereksiz konuşma da olduğun yerde otur Ona buna laf atma bir kerede rahat dur Ağır taş yerden kalkmaz işte adamlık budur Japonya’da değilsin doğduğun yurdundasın
Köyde zengin oldun da başın göğe mi erdi Senin baban bu köyde sığır davar güderdi Bir hoca vardı hani “kanaat yahu!” derdi Eller biri bulamaz sen ise dördündesin
Yaralı bir parmağa sürmüyorsun hiç ilaç Sendeki insanlığın acaba ederi kaç Bizler asgarilerle yaşarız aç biilaç Bakıyorum sen ise paranın mürdündesin
❀ Çorba Kaynamalı!
Diyorsun yardım yardım duyuyorum sürekli Sizin yeriniz sağlam yapı mermer direkli Yardım sizlere değil, esas bize gerekli Adil davranmak gerek hak yerini bulmalı Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
Yırtık öyle büyük ki hiçbir yama uymuyor Bir kuruş arttırıp da üstüstüne koymuyor Ne tasarrufu beyim karınları doymuyor Üç öğün sofrasında çorba tası dolmalı Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
Kasabın yolu yokuş manavsa el yakıyor Garip peynir zeytine aval aval bakıyor Ne elinden tutan var ne de sahip çıkıyor Şu asırda insanlar gıdasını almalı Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
Eskiden alınırdı bir ev bir de araba Şimdilerde ne mümkün hepsi döndü seraba Yenisine güç yetmez sırtta yırtıldı aba Standardı düşmeden yaşam aynı kalmalı Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
Kiralar onbeş yirmi, gelir asgariden az Azıcık rahatlayıp nefes alsaydı biraz Kimine bol keseden ona ise itiraz İyilik yapıyorsan etrafa nam salmalı Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
Irmağı kuru dere ışığı çoktan sönük Bir ayağı çukurda yönü kabire dönük Hayata yenik başlar final de zaten yenik Huzurlu yaşamalı huzurla da ölmeli Yardım yapılacaksa emekliye olmalı
❀ Dengeler Bozuldu
Yine gittin şükür geldi demişken Sensiz köyün tadı tuzu yok usta Giden ayrı gelen dersen değişken İşkembeden ahkam kesen çok usta
Şunu gördüm olmayınca olmuyor Ne yapsak da senin yerin dolmuyor Yapılan iş hedefini bulmuyor Koçyiğit aç, hak etmeyen tok usta
Dengeler bozuldu sallanır ipte Kimi yaya, kimi son model cipte (Jeep) Çoğu zengin, yoksul ise en dipte Ben söyleyim gerisini çak usta
Horozu çok sabah olmaz o yüzden Bet bereket gelmez bahardan güzden Yaşanılan çok şey kaçıyor gözden Şeytan diyor gemileri yak usta
Kurdu bağlamışlar çakallar ulur Mert namerde alay konusu olur Herkes adamını dakkada bulur Sakin ol içinden hadi çık usta
Elbette insanız hepsi tamam da Düşküne zulmetmek yoktur yasamda İyimser olmaya çabalasam da İyi yönden baksan bile .ok usta
❀ Gel Vatandaş!
Bir seçim yarışı aldı gidiyor Bel altı bel üstü vuran vurana Kimi uçuk şeyler vaat ediyor Mitingler meydanlar kıran kırana
Para harcanıyor gani mi gani Nereden geliyor kaynağı hani Belgesel film gibi upuzun yani Her tarafta reklam veren verene
Olacak bulacak gel vatandaş gel Ne sağır kalacak ne kör ne de kel Söylemlere baksan hepsi mükemmel Bütün rakipleri yeren yerene
Köylüsü kentlisi zengin olacak Herkesin kasası para dolacak Küsürat oyuyla seçim alacak Olmadık hayaller kuran kurana
Uçan arabalar çoktandır hazır Mars’ta malikane Venüs’e nazır Herkes mesut mutlu herkeste huzur Yaşamın keyfini süren sürene
Arpa buğday yetişecek denizde Gel vatandaş her şey şeffaftır bizde Yavrulayıp süt verecek öküz de Asırlar öteyi gören görene
Değişecek artık alın yazınız Atlas libas örtünecek tazınız Çifter çifter yumurtlayıp kazınız Folluğun içine giren girene
Bin yıl geçse bile böyle sürecek Herkes sanki mahkûm oyu verecek Sanmıyorum gerçekleri görecek Gözüne perdeyi geren gerene
❀ Nasıl Özlüyorum Güzel Çorum’u
Kızılırmak gibi coşar çağlarım Nasıl özlüyorum güzel Çorum’u Duydum viran olmuş yeşil bağlarım Çok iyi anladım ne olduğumu Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Elmabeli Bayat Irmak ovası Sakaröküz derler kartal yuvası İskilip Dolması yemeğin hası Oraya borçluyum varım yoğumu Şimdi özlüyorum güzel Çorum’u
Şirin Sungurlu’ya uzak Yörüklü Alaca’ya varsam duygular yüklü Kargı’ya ulaşsam yivrik gölüklü Budur ahvalimiz budur yorumu Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Çiçeğe dolanmış bütün ağaçlar Yeşile bürünmüş düzler yamaçlar Ortaköy sakindir gönül amaçlar Mecitözü nasıl anla sorumu Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Kırkdilim üzeri aşıp Laçin’e Gitmeniz gerekmez Çin’e Maçin’e Irmak üstü Oğuzlar’ın içine Meşhur cevizleri bağın harımı Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Irmak kenarında güzel Osmancık Koyunbaba derler inci gerdanlık Dodurga çevresi bağlık ormanlık Seyrine doyulmaz ömür yarımı Ne çok özlüyorum güzel Çorum’u
Temiz havasıyla Uğurludağ’ım Hattuşaş’ım Boğazkale otağım Bir yaman özlemle geçiyor çağım Mevzubahis Çorum yoksa boru mu Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Benim kalbim her gün orda atıyor Anam babam dedem orda yatıyor Ömrümün güneşi battı batıyor Şimdi arıyorum çocukluğumu Ben de özlüyorum güzel Çorum’u
Can çıkmazsa çıkmaz insanın huyu Gözümde tütüyor havası suyu Kendine çekiyor Suat Zobu’yu Şimdi soruyorsan eğer durumu Müthiş özlüyorum güzel Çorum’u
❀ Bayram Güzelliktir
Yine bayram geldi güzel ülkeme Dağına taşına mübarek olsun Üç kişi beş kişi on kişi deme Tüm vatandaşına mübarek olsun
Bayram güzelliktir bayram kaynaşma Hoşgör iyilikten sakın ha şaşma Töre’ne uy kötülüğe bulaşma Yaşanan yaşına mübarek olsun
Hasretler kavuşur özlemler biter Haneler şenlenir ocaklar tüter Bereket saçılır az olan yeter Ekmeğe aşına mübarek olsun
Kırgınlık kalmasın küsler barışsın Savaşlar olmasın sevgi yarışsın Doğu batı birbirine karışsın SeğmenDadaş’ına mübarek olsun
Türklüğün verdiği güzel hasletle Bayramlar geliyor hem de kısmetle Birisi şekerle birisi etle Bacı gardaşına mübarek olsun
Yarınlar değişir dünler değişir Kişiden kişiye genler değişir Mevsimler değişir günler değişir Yazına kışına mübarek olsun
Beraber olalım birlik olalım Atatürk’ün çizgisini bulalım Albayrağın gölgesinde kalalım Muğla Maraş’ına mübarek olsun
❀ Bize Kalan
Yayan yapıldak düşmüşüz Yol bize kaldı yol bize Kor ateşlerde pişmişiz Kül bize kaldı kül bize
Bulmuş bir de naz ediyor Sapı durur çöp var diyor Herkes börek çörek yiyor Yal bize kaldı yal bize
Hallerim var halden bıkan Dumanım var arşa çıkan Beni içten içe yıkan Zul bize kaldı zul bize
Değerli bütün insanlar Sözlerimi bilen anlar Dağıldı bizden olanlar El bize kaldı el bize
İnsanlıktan nefret eden Olmaz olsun kini güden Vakitsizce solup giden Gül bize kaldı gül bize
Derdim çoktur sıra sıra Mahkumuz kuru hasıra Hele ki bugün bu sıra Kıl bize kaldı kıl bize
Herkese varlık onurken Adam yerine konurken Şampuan ile yunurken Kil bize kaldı kil bize
Gelmişiz birazcık erken Geçti bugün yarın derken Herkes ipekli giyerken Çul bize kaldı çul bize
Kimileri kapris etti Kimisi zamansız yetti Yakışıklı çekti gitti Kel bize kaldı kel bize
❀ Türk'e Yiğitler
Birisi geberdi Van’dan doğuda Zerre kadar bile yasta değilim Biliyorum bize düşman çoğu da Nesini seveyim hasta değilim
Türk’ü yok etmektir bütün hayaller Kesinlikle açık gitti gözleri Malum devletleri kadim dost beller Kuyruk acısından sevmez bizleri
Ele güç yetirmez Türk’e yiğitler Birleşir anında Türk’ün düşmanı Aynı yere işer itoğlu itler Doğu’mda batı’mda sarmış her yanı
Bizim bizden başka dostumuz yoktur Tarihte böyleydi şimdi de böyle Ne yandan bakarsan gene de .oktur Bir dostumuz var mı düşün ve söyle
Nerde Türk var hepsi zulme uğruyor Doğu Türkistan’ı görmez gözleri Köpek Hocalı’da Türk’ü doğruyor Elaleme ağıt yakar sözleri
Kerkük Musul Erbil Sancar Telafer Öte yandan Bosna Kıbrıs’la Kırım Yok ediliyor işte Türk nefer nefer İnsan değil miyiz nedir ayırım
Birisi geberdi varsın gebersin Türk’e kefen biçen herkes kahrolsun Allah’ım tez vakit cezayı versin Gömülsün üstüne topraklar dolsun Amin
❀ İt Kırka Kırka
Sessiz sessiz durur güzel seslimiz Hayalle avundu birkaç neslimiz “Höt” denince dedik “toptan teslimiz” Korka korka bizler bugüne geldik
Maalesef olan sığmaz hesaba Hoşnut değil ana mutsuzdur baba Geriye gidiyor bozuk araba Arka arka bizler bugüne geldik
Hem serden vazgeçtik hemi de yardan Sermaye kedide, arındı kârdan Dibi gözükmeyen uçurumlardan Sarka sarka bizler bugüne geldik
Sadığım diyenler bozdu ahiti Haksızın haramla kanlandı biti Yokluk yoksulluktan köpeği iti Kırka kırka bizler bugüne geldik
Olaylar gudubet dertlerse dizi Oyunlar koymuyor bizlere bizi Mazluma zalimlik hep içimizi Burka burka bizler bugüne geldik
Çevrede arayıp buluruz dedik Buluruz da mutlu oluruz dedik Ne suyundan içtik ne yemek yedik Ürke ürke bizler bugüne geldik
Ne bir çıkar umduk ne de eğildik Açıkça herkesi kendimiz bildik Bu hale düşecek adam değildik Fırka fırka bizler bugüne geldik
❀ Ula Mısto 1
Ula Mısto seni seni vurdular da ölmedin
Mısto seni vurdular da ölmedin Tavuklara kışt mı dedin be Mısto Hiçbir şeyin değerini bilmedin Bu hayata pışt mı dedin be Mısto
Ula Mısto iğne deliğinden Çin’i görürken
İğne deliğinden Çin’i görürken Karanlıkta kara yerde yürürken Fino köpek vara yoğa ürürken Karşı gelip hoşt mu dedin be Mısto
Ula Mısto olmuyor bak kavun karpuz tarlada
Olmuyor bak kavun kaldı tarlada Kavun karpuz üzüm şeftali yada Yemeden içmeden sudan mâadâ Benim işim yaşt mı dedin be Mısto
Ula Mısto Katranı kaynatsan olmazmış şeker
Katranı kaynatsan olmazmış şeker Cinsini sevdiğin cinsine çeker Yönünü belirler daim ön teker Kılavuza puşt mu dedin be Mısto
Ula Mısto Yılan çıyan olma yada engerek
Yılan çıyan olma yada engerek İnsanlığa öncelikle sen gerek Konuşmak gerekmez zehir zemberek Konuşulan boşt mu dedin be Mısto
Ula Mısto Ula Mısto ula Mısto he Mısto
Ula Mısto ula Mısto he Mısto Haram yersen zehir zıkkım ye Mısto Sen neymişsin sen neymişsin be Mısto İyiye gider mi gidiş de Mısto Uzun süre koşt mu dedin be Mısto
Ula Mısto in misin cin misin söyle nesin sen
İn misin cin misin söyle nesin sen Ömrünce hainlik bilmeyesin sen Özün insan sen insansın kesin sen Kötülüğe oşt mu dedin be Mısto
Ula Mısto seni seni vurdulardı ölmedin
❀ Ula Mısto 2
Şu dünyada neler olup bitiyor Sağını solunu görsene Mısto Güneş hiç doğmuyor aylar yitiyor Birbirinden beter her sene Mısto
Mısto senin defterini dürdüler Ağzına gözüne biber sürdüler Sana üçün birisini verdiler Sen de aynısını versene Mısto
Ula Mısto ülke senin yurt senin Zengin sefa sürer niye dert senin Ellerin nasırlı özün sert senin Bir gün hesabını sorsana Mısto
Allah birdir tapılana bakarsın Ula Mısto yapılana bakarsın Boş hayale kapılana bakarsın Bunun karşısında dursana Mısto
Senin dinin ululardan uludur Kıblegahın Kâbe Allah yoludur Canlı cansız elbet Allah kuludur İşin bilincine varsana Mısto
Secde etme kula şeyhe müride Çare yoktur hem ölüde diride Şirke düşen baban olsa biri de Gerçeği ortaya sersene Mısto
Ula Mısto seni seni vurdulardı ölmedin
Mısto seni vurdulardı ölmedin Vurdular da nedenini bilmedin Ula Mısto ömür boyu gülmedin Olan biten her şey sır sana Mısto
Ula Mısto hele Mısto he Mısto İçinden geçeni hadi de Mısto
❀ Ömrümüzü Yedi Kimisi
Kıymet bilmezlerle geçti ömrümüz Gece uykumuzu böldü kimisi İdealist düşünürken tümümüz Kırmızı çizgiyi deldi kimisi
Hasta olduk halimizi bilmedi Asık surat yüzümüze gülmedi İkibir ‘den başka bir zar gelmedi Ta baştan kısmeti böldü kimisi
Bazı bazı yağmur akıtırdı dam Bazen kahkahayla dolardı odam Kimisi insandı kimisi adam Kadiri kıymeti bildi kimisi
Çabalar dururduk kışta ayazda Sıcakta soğukta baharda yazda Çoğu bulamadık yetindik azda Rızkımızı elden aldı kimisi
Bizler de insanız insan nihayet Kemikle biraz kan birazıcık et Kimi başımıza taç oldu elbet Gözümüzde erken öldü kimisi
Gidecek yer var mı nere gideyim Ben Suat Zobu’yum şunu da deyim Al atını tımarını dikeyim Saygıyı sevgiyi sildi kimisi
❀ Bizim Avni Âşık Oldu
Bizim Avni âşık oldu bu sene İnan gözü bir şey görmüyor usta Bilmem ne söylene bilmem ne dene Şimdi selam bile vermiyor usta
Bağlanmış vallahi çelik bağ ile Aşkı kıyaslanmaz yüce dağ ile Sanırsın gençliğe dönmüş çağ ile Yad yabandan güller dermiyor usta
Sorsan güzeli yok bütün dünyada Konuşuyor mesaj yazıyor ya da Aklı fikri birkaç karış havada Heyecandan eve girmiyor usta
Sevda diyarına yolu sapıyor Bir şey desen hemen nemi kapıyor Zannedersin gizli gizli yapıyor Sırrını ortaya sermiyor usta
Kolay kolay yüreğini yakmazdı Vara yoğa boşa sinyal çakmazdı Olura olmaza dönüp bakmazdı İşte buna aklım ermiyor usta
❀ Katilmiş
Şimdi Mahzuni’ye hak veriyorum Amerika katil Rusya katilmiş İyi anlıyorum yok başka yorum Yıllar öncesinden nasıl da bilmiş Amerika katil Çin de katilmiş
Dünyada belalar sarmış dört yanı İnsafsız vicdansız döküyor kanı Öldürüyor çoluk çocuk insanı Gördük ki hiçbiri adam değilmiş Amerika’yla İsrail katilmiş
Batılı doğulu hepsi yanında Boğuluyor masumların kanında İt it ile birleşiyor anında Hepsi lügatinden insafı silmiş İngiliz Fransız tümü katilmiş
Nemrutlar türedi eli kanlılar Güya tarafsızlar ama yanlılar Neden niçin bize delikanlılar Kenara köşeye mazlum itilmiş Arkamızdan vurmuş çoğu katilmiş
Yedi düvel sarmış benim yurdumu Mondros deyip dağıtmışlar ordumu İtalya Sırbistan rahat durdu mu Yedi düvel bir olup üstüme gelmiş Yunan ayrı Bulgar ayrı katilmiş
❀ Bu Dünyanın Düzeni Böyle
Kabul et dünyanın düzeni böyle Yeniden mi kuracaksın arkadaş Dönüşü olmayan zamanın, söyle Önünde mi duracaksın arkadaş
Aza koysan dalmaz çok da almıyor Denginin dengini kimse bulmuyor Baba çocuğuna kefil olmuyor Kimi kime soracaksın arkadaş
Kutsaldı adetler kutsaldı töre Saygı sevgi vardı insana göre Her şey hile doldu hep dalavere Burdan nere varacaksın arkadaş
Hayalimiz vardı kısmet olmadı İleride derdik süre dolmadı Allame olsa da güven kalmadı Kılı kırka yaracaksın arkadaş
“Düzelir mi?” soruluyor bu sıkça Tedirginiz tuhaf şeyler oldukça Düzelir mi soruyorum açıkça Buna kafa yoracaksın arkadaş
Benim bu feryadım halkın sesidir Tükenen törenin son nefesidir Kim kimdir necidir neyin nesidir Sen damga mı vuracaksın arkadaş
❀ Mesela Dedik ! / Yazarım
Benim arkadaşım yazdı mı yazar Ben de ona baka baka yazarım Benim yazdıklarım ezberi bozar Başlarına kaka kaka yazarım
Benim yazdıklarım nal toplattırır Ben yazarsam şalterleri attırır Strese sokar da biber tattırır Acısıyla yaka yaka yazarım
Laf bir kere çıkar imiş ağızdan İsterseniz sorun oğlandan kızdan Yanıma varılmaz son sürat hızdan Gaz vererek çıka çıka yazarım
İçinde en derin anlam içerir Şiiri okumak büyük zevk verir Bazıları hasetinden geberir Tabuları yıka yıka yazarım
Allameyim benim huyum böyledir Kıvırtmam böyle mi yada şöyledir Ben ne diyor isem kesin öyledir Örnekleri soka soka yazarım
Şekil bir A ‘dadır okuyun aha Daha da iyisi var mıdır daha Güneş benim için doğar sabaha Tanyerinden söke söke yazarım
Sözcük teknesinin dibini kazır Otururum akşam guruba nazır Grip olsam bile mendilim hazır Sümüğümü çeke çeke yazarım
Bazen gelmez ilham çıkar ararım Dağları dolaşır çölü tararım Kolay olmaz kılı kırka yararım Alnımdan ter döke döke yazarım
Ufaktan ilhamım geliyor bakın Şimdi şiir yazmam yakın mı yakın Sizler beni kıskanmayı bırakın Dişlerimi sıka sıka yazarım
Alaimi sema ilham kaynağım Şu anda eriyor tavada yağım Şıkır şıkırdımım fazla oynağım Orta yerde seke seke yazarım
Hoşnutluk duyarım ince bellerden Güzelden dökülen tatlı dillerden İlham alırım ben körden kellerden Peruk meruk taka taka yazarım
Fonda Neşet Ertaş illaki çalar Mazinin izleri içime dolar Tepenin başında hayale dalar Geçmişime aka aka yazarım
Kafaya koydum mu sinir kasılı Kendim gerilirim duygum basılı Tuvalete bile gitsem hasılı Şu beynimi .ike .ike yazarım
mesela dedik hakim bey :) !
❀ Cinler Var
Hasletimiz var derdik bozulmazdı özümüz Genelinde öyle de yoldan çıkmış genler var Farkına hiç varmadık kapalıymış gözümüz Anladık gizli duran hin’in oğlu hinler var
Kimi cin sarımsaktır çıkar koku sonunda Kimi cin de renk vermez grinin her tonunda Kimi cin gözükse de vatansever donunda Yürekte tükenmeyen yüz yıl sürmüş kinler var
Öyle cinler vardır ki akıl ermez işine Durmadan takoz koyar dünyanın gidişine Kainatı dolaşsan denk gelmezsin eşine Cinlikten şeytanlığa terfi eden cinler var
Dervişin fikri neyse zikri öyle olmalı Yedisinde ne ise yetmişte de kalmalı Vatanının sevgisi hücresine dolmalı Eski bilmem ne denen kanıksanmaz ünler var
Türk’üz biz Müslümanız Oğuz’dandır kolumuz Hacı Bektaş Yunus’tan Mevlana’dan “Dolumuz” Atatürk çizgisinde uzar iken yolumuz Gördük ki maalesef başka giden yönler var
Gelememiş bir yere olmamış başarısı Vızır vızır vızırdar sanki eşek arısı Kuş kadar beyin varken gitmiş çoktan yarısı Atasına sövene övgü dizen bönler var
❀ Suçluyum Hakim Bey!!
Altmış altı suçtan müebbetteyim Biri sevgi biri sevda aŞk da var En büyüğü yâre muhabbetteyim Yolunu gözlerim sabaha kadar Habersizce gönül vermek aŞk da var Suçluyum !
Rüyalar görürüm hayra yoramam İçinde “O” geçmez cümle kuramam Onun olmadığı yerde duramam İçerisi dışarısı bana dar Mutluluk saadet özlem aŞk da var Suçluyum !
Hayat kaynağımdır iki gözümdür Aydınlık tarafım güler yüzümdür Varımdır yoğumdur canım özümdür Gönül ihaneti acıyı tadar Onur gurur sabır sebat aŞk da var Suçluyum !
❀ İnsana İnsan Gerek
Arkadaşım ahbabım, dostum kardeşim benim Sen ki benim can dostum sen ki halden bilenim
Dünyamız çok değişti, her şeyine dikkat et Onurluca davranıp, yaşaması saadet
Hayat fazla zorlaştı, yol ise diken dolu Yürümek öyle zor ki, engebeli bu yolu
Koltuğunun altına, al da yürü serini, Sen sen ol da bil lütfen, dünyadaki yerini,
Her insan bir mi olur, insana insan gerek, Kimisi dosttur sana, kimisi de engerek,
Kimi menfaat arar, kimi çıkar peşinde Fendine akıl ermez, şeytanlığın eşinde
Az da çok da yaşasan, ecel bir gün gelecek İnsansan musallada, herkes insan bilecek
❀ La Bizi Kınadı ya
Filistin bizi kınadı. Çok ipimizde ya Demek ki onların yanında PYD YPG kadar değiliz. Macaristan Avrupa Birliğinin bizi kınamasını veto ederek engelledi. Helal olsun.
Sürekli mağdura çıkmıştı adı Acıyarak baktığımız Filistin Ne oldu ne bitti bizi kınadı Ağıtları yaktığımız Filistin
Ülkesi işgalde bağlıydı kolu İçimiz kıprardı merhamet dolu Akdeniz’de Rum’la birleşti yolu Selamları çaktığımız Filistin
Herkes düşmanına buğuz ederdi Hainler laf ile bedel öderdi Ağıtlar yakılır yardım giderdi Kafamıza taktığımız Filistin
Niyeti belliymiş özü belliymiş Maskenin ardında yüzü belliymiş Bizlere baktığı gözü belliymiş Acısını çektiğimiz Filistin
Yıllar yılı mağdurlukta durdu bak Dostlarıyla irtibatı kurdu bak Çok vefalı !!! sırtımızdan vurdu bak Gözde yaşlar döktüğümüz Filistin
Şimdi bildik doğruları eğilmiş Ülkemiz meğerse orda siğilmiş Gördük Macaristan kadar değilmiş Onca fırın yıktığımız Filistin
❀ Bu resmi gördükçe içim burkulur Ayağına zincir vurmuş vicdansız Bunu yapan insan değil, korkulur Varıp yurtlarını sarmış vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
Kendinde zincir var eşinde de var Zincirler arada olamaz duvar Garipleri insan saymamış davar İkisine tuzak kurmuş vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
Onlar medeniymiş bizlerse barbar Barbarlığı ölçen terazi mi var Oysa insanlığı insanlık tartar Hepsinin boynunu burmuş vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
Yetmiş milyon katledilmiş sırayla Kelle başı avlanmışlar parayla Pranga vurulmuş sırtta yarayla İşkence yaparak durmuş vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
Aç koymuşlar kalmış kemikle deri Merhamet kalmamış yoktur kederi Kelle Altı (6) Dolar insan ederi Soykırım yaparak kırmış vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
Keşfetmek ne, zaten orası varmış Çocuklar kırlarda özgür koşarmış Medeniyet getirmeyi başarmış !! Akan suya zehir kormuş vicdansız Ellerine zincir vurmuş vicdansız
❀ Çok Şükür
Elbette gerek görmüş hem de bu coğrafyada Şükür olsun Yaradan bizleri Türk yaratmış İstese yaratırdı; çölde, kutupta ya da Türkiye’de yaşayın demiş buraya katmış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
Emrine şükür olsun Allah yaratmış bizi Zenci de yaratırdı istese hepimizi Maksadını bilmeyiz nedir hikmette gizi Sizi övdüm yarattım diyerek imza atmış Şükür olsun Mevlaya bizleri Türk yaratmış
“İslamiyet tercihim Türklük ise kaderim” Demiş Ahmet Yesevi ben de aynını derim Türklükten gocunan var işte benim kederim Konuştuğu dil Türkçe bilmem ki neden batmış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
Türklüğün esamisi yurtta okunmaz olmuş Savaşmış yıllar yılı hamallıkta yer bulmuş İnsanları yozlaşmış her taraf hain dolmuş Ermeni Yahudi’si hepsi muteber zat’mış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
Yafes’in evlatları Oğuz Kağan Mete Han Zafer dolu bir tarih her devirde ayrı şan Gün gelmiş devran dönmüş zora düşünce vatan Yedi düvel bir olmuş gelip de tüfek çatmış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
Hasta Adam demişler işte konulan tanı O hale gelmişiz ki düşman sarmış dört yanı Atatürk’le yeniden bulabilmişiz canı İngiliz Fransız’ı hepsi pusuya yatmış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
Beğenmeyen beğenmez böyledir benim huyum Türk olarak doğmuşum öyle gelmiş hep soyum Sanma yoldan dönerim çünkü Suat Zobu’yum Var ya; Türklük bilinci tümüyle başka tatmış Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış
❀ Bu Gece
Anlaşıldı bugün de uyumak haram bana Deve dikeni olur, yatak batar bu gece Uyuyamam dönerim o yanımdan bu yana Yaptığım tüm planlar (polümler) kökten yatar bu gece
Ne kadar çok koyun var milyon milyon sayarım Yünlerini kırkarım al yeşilli boyarım Hepsinden çorap örer depolara koyarım Bezirganlar mezatta bir bir satar bu gece
Herkes sıfır sorunlu ben de vardır kralı Bilmem ki ne yapmalı nedir bunun kuralı Her yanımdan taşıyor hepsi sıra sıralı Dertlerim dizi dizi katar katar bu gece
Sorunlarım olmasa yüreğim de soğurdu Üfleyerek yemezdim kalıp gibi yoğurdu Diyorlar ki komşunun eşek ikiz doğurdu Sanmam ki uyuyayım şafak atar bu gece
Her şeyi düşünerek ben mi kafa yorayım Acep nere gideyim bilmem nerde durayım Diyar diyar gezeyim birisine sorayım Umut yüklü gemiyi derya yutar bu gece
Bu gece Dile dolanan ise; "seviyorum" son hece
❀ Şimdi Bıraktım
Yüzüme yüzüme üfleme şunu Eskiden içerdim çoktan bıraktım Bilirim ne mel’un şey olduğunu En son paketini sobada yaktım Eskiden içerdim çoktan bıraktım
On sekiz yaşında iken alıştım Hiç olmadık zamanlarda buluştum Defalarca bırakmaya çalıştım Bitince dört döndüm kafama taktım Eskiden içerdim çoktan bıraktım
Arkadaşın teki yak dedi bir gün Çok zevkli oluyor bak dedi bir gün Çakmağı uzattı çak dedi bir gün Hata ettim o gün çakmağı çaktım Eskiden içerdim çoktan bıraktım
Tam otuz iki yıl demesi kolay Elbette içenle edemem alay Zehirden katrandan ibaret olay Sonunda kaybeden ben olacaktım Eskiden içerdim çoktan bıraktım
Yıllarca öksürdüm ciğer tükendi Kaç kere bıraktım hepsinde yendi Sonunda başardım yetmedi fendi Beraber yaşamak olmuyor baktım Eskiden içerdim çoktan bıraktım
Ben o şerefsizi çoktan bıraktım
❀ Ben mi Gudubetim
Ben mi gudubetim ben mi kötüyüm Beladan gayrısı bulmadı beni Bilmem ki her zaman ters midir tüyüm Kötüden iyiye salmadı beni..
Zaman zaman zorluklara dayandım Öz rengimden başka renge boyandım.. Bir şey mi kaçırdım geç mi uyandım Bir Allah’ın kulu bilmedi beni..
Bin yaşasın dokunmayan engerek Kailesiz demem neyime gerek Kara somun oldum bazen de börek Hiç kimse eşitçe bölmedi beni..
Altmış yıldır buna kafamı yordum Akıl danesinin fikrini sordum Tellerim karışmış bozuk akordum Usül erkan bilen çalmadı beni..
Nereye uzansam kuruyor dalım Ne yapsam ne etsem çıkmıyor falım Ondan intizarım ona vebalım Felek defterinden silmedi beni..
Bekirağ yemyeşil ekin kellede İçinde babamı görür gibiyim Acıkır ekmeği lazım ille de Sarayburun üstü yürür gibiyim.
Otu çöpü uzar gör süyüm süyüm Diken diken olur anınca tüyüm Uzaktan uzağa görünür köyüm Dağılgan düzünde durur gibiyim..
Çiçekler karışmış gonca güllere Kırların kokusu sinmiş yellere Yine Bayram gelmiş bizim ellere Arefe gününde varır gibiyim..
Zaman geçse bile kopmuyor bağım Mazinin varlığı yaşam kaynağım Özlem kandilinde bitiyor yağım Sahra Çöllerinde kurur gibiyim..
Sılanın kokusu vururken cama Özlemin rüzgarı dolar odama Kırk yıllık ayrılık zordur adama Gurbet ellerinde çürür gibiyim..
Anayla babanın dolmuyor yeri Ne yapsan gidenler gelmiyor geri Unutmak mümkün mü eski günleri Nabız nabız olup vurur gibiyim..
Kesin abartısız kesin hilafsız Zaman acımasız zaman insafsız Çaba göstersen de kesilmiyor hız Her gün yavaş yavaş erir gibiyim
Yıllardır gurbetten aman el aman Öyle bir hasret ki vuruyor yaman Anarım maziyi ben zaman zaman Yılları peşimden sürür gibiyim..
❀ Düştüm Yoluna Kadir Mevla’m darda koyma bizleri, Hu diye, hu diye düştüm yoluna.. Bir bir gördüm yarattığın izleri, Bu diye, bu diye düştüm yoluna..
Düştüm yollarına bırakma naçar, Doksan dokuz ismin gönüller açar, Yarattığın her şey nurunu saçar, Şu diye, şu diye düştüm yoluna..
Yoluna kurbanım, sana kurbanım, Verdiğin nefesle var olur canım, Kupkuru çöllerle çevrili yanım, Su diye, su diye düştüm yoluna..
Rabbim İman ile ihlas ver emi, Nurunla mamur et kalp viranemi, Günahtan temizle gönül hanemi, Yu diye, yu diye düştüm yoluna..
Yolun sonunayız mutlak giderek, Yaşarken ölürken illa sen gerek, Bütün günahlara tövbe ederek, Tu diye, tu diye düştüm yoluna..
❀ Görün Azıcık
Düşünün ağalar anlayın beyler Konu ülke ise durun azıcık Seksen altı milyon acep ne söyler Sorun kendinize sorun azıcık..
Herkes atasını kendi mi bulur İnsanda milliyet doğuştan olur Kişiler fanidir Millet’se kalır Bunun bilincine varın azıcık
Vatan bayrak millet özeldir özel Milleti sevmekse ne kadar güzel Benliğimizde var ezelden ezel Geçmişe bakarak görün azıcık..
“İnsan-ı kamil ne” sorulur belki Olmazsa olmazın insanlık ilki Gerek bu gün, yarın, her zaman bil ki Sapmayın çizgiye girin azıcık..
Bu insanlar bizim bu ülke bizim İslamiyet Türklük her iki gözüm İnsanlıktan maraz doğmaz azizim Bunun manasına erin azıcık..
Atatürk’ün yolu yolumuz olsun Göynüsün özümüz sevgiyle dolsun Eşitlik adalet yerini bulsun Dostluk örgüsünü örün azıcık..
❀ Son Demde
Anladık dünya yalan pamuk iplik bağdayız Affeyle bizi ya Rab iman Kur’an ver hem de Bugün yarın fark etmez ölünecek çağdayız Bir nefes istiyorum eşhedüye son demde..
❀ Mağrurlanma Allah Var..!
Mağrurlanma diyerek uyarılmış padişah Padişahtan elbette büyük olan Allah var.. Kul hakkına dokunma sakın ola alma ah İncirin çekirdeği, onu bilen Allah var..
Büyük dağlar Allah’ın küçükte de katkın yok Mağrur olma ey gönül şükür eyle karnın tok Düşün ki yeryüzünde bir lokmaya muhtaç çok Kılı kırka yararak rızık bölen Allah var..
Mağrurlanma insan ol yaşamın fazla sürmez Yeme yetim hakkını zannetme kimse görmez Sanır mısın mizanda bunlar hesaba girmez Karıncanın hakkını filden alan Allah var..
Mevsimler geçer gider yazın sonu güz imiş Bu dünyadaki hissen üç beş metre bez imiş Binlerce yıl yaşasan sorsalar da az imiş İyi kötü hep gitmiş amma halen Allah var..
Mağrurlanma insan ol insana iyi davran Bugünün yarını var böyle gitmez bu devran Yaşlanır yorulursun gelir elbet öyle an Mazlumu bu dünyada haklı kılan Allah var..
Vakitsizce bir ecel dolanırken peşinde Kimse seni tınlamaz herkes kendi işinde Mutluluğu ararsın hayalinde düşünde Bencil olma her şeyden önce gelen Allah var..
Resul’e altmış üç yıl ömür vermiş yaradan Kimler gelmiş dünyaya kimler geçmiş buradan Ağzınla kuş tutsan da sıyrılmazsın aradan “Dünyada biraz yaşa” diye salan Allah var..
Tüm canlılar fanidir bir de insansan şayet “Şu kadar yıl yaşarsın” var mı hakkında ayet Sağlıklıysa yaşamın elli yüz yıl nihayet O da mutlak bitecek baki kalan Allah var..
❀ Sen Yaz..!
Bir yazı yaz dostum, bir de şiir yaz Kimsin kimlerdensin seni anlatsın. Bir sayfa ayır ki beyaz mı beyaz Boydan boya Türkiye’ni anlatsın
Kalemini yorma gereksiz şeye Anlatsın olanı ağaya beye Atatürk’ü yaz sen, en başköşeye Şanlı tarihini dünü anlatsın..
Yaz Alparslan Malazgirt’te savaşsın Gemiler karadan dağları aşsın Yaz Çanakkale’de düşmanım şaşsın “Geçilmez”in nedenini anlatsın..
Eşine dostuna olmasın kastın Sen yaz ki okusun düşmanın dostun Desinler doğruya parmağı bastın Türkün yüce hasletini anlatsın..
Millet abat olsun düşmesin derde Yükselsin bayrağım kalmasın yerde Vatana can feda bulunsun serde Şehidin döktüğü kanı anlatsın..
Doğruyu yanlışı kesin dene de Mantık terazisi tartsın gene de Yaz haftada ayda yılda senede Geçmişinden gelen şanı anlatsın..
Türklük sevdasından oluşsun konu Vatan millet bayrak izlesin onu Turan’a uzansın yolların sonu Gönüldeki hedefini anlatsın..
Yaz.
❀ BEDİRHAN
Bizim inşaatta işçiydi önce Uzun süre hasta yattı Bedirhan.. Yüreğim sızlardı onu görünce Gözü nemli veda etti Bedirhan..
Bir türlü gitmezdi yüzde sarısı Kendi hasta idi hem de karısı Bir telefon gelmiş gece yarısı Valizi alıp da gitti Bedirhan..
Ayağı hafiften biraz aksardı Fazla konuşmazdı bir derdi vardı Beni görür cigarayı sarardı Tabakayı öne itti Bedirhan..
Yak hele bir tane garip boğandan Şefim usanılmaz kuru soğandan Mevlam nasibini kesmez doğandan Bir çift laf güleryüz yetti Bedirhan..
Mevla’m vermeyince dirhem vermemiş, Bir günden bir güne sefa sürmemiş, Ezilmiş garibim hiç gün görmemiş, Her şeyi içine attı Bedirhan..
Duman eksilmezmiş karlı dağında Aşı kavrulmazmış kendi yağında Üç çocuğu varmış okul çağında Umutlar yavaştan bitti Bedirhan..
Borç almış senet’e imzayı atmış Ödeyemez olmuş faizde batmış Birileri para diye dayatmış Duydum ne var ne yok sattı Bedirhan..
Yaşamdan ümidi kesmişti çoktan Diyordu ne gelse elbette Hak’tan Yakası bir türlü kurtulmaz yoktan Bir kuru ekmeğe fitti Bedirhan..
Nedir ki insanın boyuyla eni Geri getirmezmiş zaman gideni Kalp krizi imiş ölüm nedeni Sonunda eceli tattı Bedirhan..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.