İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
Sana Yazdım
Ne şu, ne bu, ben Suat Zobu; Bunu ben yazdım, SANA YAZDIM......
16. Bölüm

Toplumsal

40 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Medeniyet Bende

Boşuna uğraşma çığırdan çıkmam
Kızıp sağa sola bağırır sanma
Ben hatır bilirim gönlünü yıkmam
Belayla musibet çağırır sanma

Türlü türlü huylar edindin yeni
Niye kınıyorsun bilmem sen beni
Sabah akşam orta yerde aleni
Yiyip içip sonra geğirir sanma

Ne ağa ne beyim garip adamım
Benim kendimedir efkarım gamım
İçim dışım aynı gördün saydamım
Beklenmedik şeyler doğurur sanma

Medeniyet bende kültür de bende
Atalardan birikimim bedende
Yarın da böyleyim böyleydim dün de
Boşuna yalelli çığırır sanma

Ben ölmedim buradayım diriyim
Dostuma dost düşmanıma iriyim
Efendi biriyim sakin biriyim
Deli dana gibi böğürür sanma

Suat Zobu’yum ben şaşmam bir milim
Vara yoğa dönmez susuyor dilim
Ben adalet gözetirim adilim
Yoksulu garibi söğürür sanma


Eşek Destanı

İşimi hep sağlama almak yegâne çabam
“Taşı taş gibi tutun” derdi rahmetli babam
Adımını atarken ileriyi görmeli
Beğenmezlik etmeyip işe önem vermeli
Helalinden kazanıp kanaatkâr olmalı
Mevla insan yaratmış gene insan kalmalı

Yaşam katı kurallı ne yazıdır ne tura
İki kere düşmezmiş eşek aynı çukura
Yol yordamı öğrenir yalnız bir kez giderek
Deveye yol gösterir kılavuzluk ederek
Sabırlıdır her zaman yetinir az bir şeyle
İşi olmaz ağayla uğraşmaz paşa beyle

Yol yaparken eskiden eşekleri salarak
Eğimi bulurlarmış izlerini alarak
Yormayan bir eğimle çıkarmış eşek dağa
Ön sezili davranıp uğramazmış batağa
Beladan uzak durur çalıyı dolaşırmış
Ne bir *oka bulaşır ne itle dalaşırmış

Eşek deyip geçmemek gerekir çoğu zaman
İki ayak olandan aman aman el aman
Eşeğe hakarettir onlara eşek demek
Eşek olmak kolay mı gerekir çaba emek
Harama el atmışsa olur hep çıban başı
Versen bile doymazlar tüketir dağı taşı

İki ayaklı olan nice eşekler vardır
Azgınlığı sınırsız hem de dağlar kadardır
Kafasında yer etmiş eğriyi doğru görür
Yazık ki fikri neyse ömrünce öyle yürür
Seni beni beğenmez onunki sağlam yoldur
Hasletleri sayılmaz kendince makbul kuldur

Öyleleri vardır ki kendini bir halt sanır
Onu gören insanlar insanlıktan utanır
Şaşırır maazallah bakmaz üçbeş akçeye
Her şeyi yer bitirir dadanırsa bahçeye
Suat Zobu’m arife gerekmez kurşun fişek
Bazı sapıklar var ki hem de eşşoğlu eşşek


Bu Şehir Sensiz Çok Issız

Bu şehrin böyle ıssız olduğunu bilmezdim
Tüm boşluklar seninle doluyormuş demek ki
Oturup kalktığımız yerleri bir bir gezdim
Güzellikler seninle oluyormuş demek ki

Kuğulu Park duruyor şu an eski yerinde
Seninle yaşadığım anlar saklı derinde
Ararsın demiştin ya hani günün birinde
Söylenilen akılda kalıyormuş demek ki

Kahkahaların sinmiş o kafenin içine
Keşke diyorum keşke her yan çınlasa yine
Bunun için bulurum gitsen Çin’e Maçin’e
İçerim senin ile ılıyormuş demek ki

Eskiden de üzülür fakat yanmazdım köze
Yapılıp edilenler asla gelmezdi göze
Gideceğim diyordun hani kalmadan güze
Zaman baharla yazı çalıyormuş demek ki

Gönlünü kırmış olmam benim içimde yara
Kahrolup üzülsem de inan etmiyor para
Farkına vardım yalnız çekilmiyor Ankara
Suat seninle hayat buluyormuş demek ki


İçimde Yangın Var!

Ne söyleyim ne deyim kesildim ekmek aştan
Önüme bal koysan da yiyemiyom kardeşim
İçerimde yangın var duman çıkıyor baştan
Söylenecek çok şey var diyemiyom kardeşim.

Kimisi fitne fücur kimi çok beyefendi
Şeytanın oyununa yetmez insanın fendi
Maalesef gitgide umutlarım tükendi
Garibi gurebayı duyamıyom kardeşim

Yüce Milletimizdir ülkeye değer katan
Seksen beş milyonuz biz kalbi beraber atan
Bayrağımız baş tacı candan azizdir vatan
Yurdumun sevdasından cayamıyom kardeşim

Yanlış şeyler yapamaz adam olan adama
Yaradan düşürmesin bizi hicrana gama
İnsanları yanlışa yönlendirmek var ama
İnan ki hiç kimseye kıyamıyom kardeşim

Suat Zobu böyleyim yalan yanlış yok bende
Bugün rengim ne ise aynıydı aynı dün de
Renkten renge giremem değişemem bir günde
Hiç kimsenin gözünü boyamıyom kardeşim


Anam Anam

On yıl oldu Anam koyup gidişin
Senin yerin asla dolmadı Anam
Kulağımda durur “yavrum” deyişin
Başka ses hatırda kalmadı Anam.

Büyüttün bizleri yoklukla azla
Severdin yürekten en derin hazla
Görürdüm daima namaz niyazla
Dünyaya tamahın olmadı Anam

Yokluk nedir Anam bilenler bilir
Yaşanılan ne varsa hatıra gelir
Bir yumurta nasıl beş dürüm olur
Kimseler sırrını bilmedi Anam

Yemekler yapardın sevgi katarak
Verirdin bizlere eşit tutarak
Sıkıntın olsa da içe atarak
Yüzünde gülücük solmadı Anam

Belki yirmi belki otuz yaşında
Çamaşır yıkardın yassı taşında
Çimdirirdin bizi ocak başında
O günler geriye gelmedi Anam

Ana baba size saygı güderiz
Sırtta taşısak da yetersiz deriz
Suat haklarını nasıl öderiz
Kantarlar tartıya almadı Anam


Sağduyulu Olalım

çok yoruldum Hasan çok
hayat ne kadar zor
insanın yüzü gülebilmeli
insan olan insanlığı bilmeli

benim duruşum böyle Hasan
duruşum böyle
bu yıl kesin
iki bayram kutlayacağız
naçizane görüşüm böyle

Kırgınlığı bırakıp barışmanın zamanı
Medeni ölçülerde yarışmanın zamanı
İnsanca insanlığa karışmanın zamanı
Hayırlısı Türkiye’m Çorum Ankara Bolu
Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu

Yedi düvel birleşip üstümüze gelmesin
Aramıza karışıp içimizi bilmesin
Dostlarımız üzülüp düşmanımız gülmesin
Ayrımcılık olmasın aşalım sağı solu
Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu

Türkiye’m layık değil yokluğa yoksulluğa
Diliyorum Allah’tan eriştirsin bolluğa
Düşmeyelim ellere kul olmaya kulluğa
Ülkemizde özgürce yaşayıp dolu dolu
Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu

Bilemem kışkırtma mı yoksa gaz mı verildi
Şimdilerde ortalık gerim gerim gerildi
Sağduyulu insanlar öldü öldü dirildi
Sakin olun arkadaş birdir akılın yolu
Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu

Atatürk’ün izinde yürüyelim elele
Bugün birlik günüdür Türküler gelsin dile
Suat Zobu’m kırgınlık olmasın bile bile
Suruç İskilip Tatvan Keşan Pozantı Kulu
Bu yıl yüzüncü yılı kutlayalım coşkulu

ah Hasan ahh!
şimdi tam da
tam da
"Titreyip kendimize dönme vakti!"

haksız mıyım Hasan
haksız mıyım Arkadaş!


Uyu Uyu Yat Uyu Uyu Sen Hep Uyu

İlim bilim yarışırken dünyada
Dedim uyu sen hep uyu, yutkundu!
Olan oldu Hanya ile Konya’da
Dedim hissetmez beş duyu, yutkundu!

Çok şanslı yazılmış alın yazısı
Bin kere köşelik oldu bazısı
Atlas libas örtünüyor tazısı
Dedim değirmenin suyu, yutkundu!

Çifter çifter yumurtluyor kazları
Kışın varsıl yaşar hele yazları
Kuş sütlü yemekte verir pozları
Dedim doyurur orduyu, yutkundu!

Çevrene bakıver kimse gülmüyor
Emin değil yarınını bilmiyor
Olacak bulacak sonu gelmiyor
Dedim dibi delik kuyu, yutkundu!

Hayat sana güzel her şey eğlence
Yazık ihtiyara yazıktır gence
Rabbena hep bana doğru mu sence
Dedim gör Suat Zobu’yu, yutkundu!


Özür Dilerim! Beceriksiz Biriyim

Köşeyi dönüp de multi milyoner
Olamadım beceriksiz biriyim
Ben ne yana dönsem o yana döner
Bulamadım beceriksiz biriyim

Minnetsiz dolaştım yazı yabanı
Elden bırakmadım kara sabanı
Dik durdum ömrümce ayak tabanı
Yalamadım beceriksiz biriyim

Oku demiş Rabbim uyup okudum
İnsan tezgahında dostluk dokudum
Haram şerbetinden yalnız bir yudum
Alamadım beceriksiz biriyim

Olamadım ağa paşa yakını
Asla bulamadım minare kını
Gariban yetimin dulun hakkını
Çalamadım beceriksiz biriyim

Emanet alarak yapmam fiyaka
Olmadık şeylerle satamam caka
Soyumdan görmedim ben de yalaka
Kalamadım beceriksiz biriyim

Nice insan gördüm karadan kara
Gönüle açıyor onulmaz yara
Masum olan insanlara iftira
Dolamadım beceriksiz biriyim

Yok ki övüneyim kat’ım yat’ımla
Köroğlu misali uçan atımla
Kibir deryasına asil (!) zat’ımla
Dalamadım beceriksiz biriyim

Suat Zobu’m Vatan Millet dendi mi
O zaman yıkarım sabır bendimi
Her şeye boş verip şöyle kendimi
Salamadım beceriksiz biriyim


Güzel Memleketim Yeşil İskilip

İnsan doğduğu, çocukluğunun geçtiği yerleri unutamıyor. Doğup büyüdüğümüz köyümüze, ilçemize şiir yazmadan olur mu?
Bülbül ne demiş "İlle vatanım, ille vatanım."
Bu şiir benim ilçeme ve bütün köylerine. Güzel İskilip’imiz elbette daha güzellerine layık.

Selam olsun.

Derinden özlerim gözümde tüter
Güzel memleketim Yeşil İskilip
Çığrışır bağında bülbüller öter
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Kışı güzel olur başkadır yazı
Kırmızı vişnesi beyaz kirazı
Çokları gurbette, kalan birazı
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Parkında oturmak açar nefesi
Cıvıl cıvıl gelir kuşların sesi
Yine dumanlanmış Yivlik Tepesi
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Meydan Mahallesi çayın başında
Şeyh Yavsi yatıyor beş yüz yaşında
Künyesi geçmişi yazar taşında
Güzel memleketim Yeşil İskilip

İnsanın zamana yetmiyor fendi
Büyüktü alimdi nurluydu kendi
Yerliköy’de yatar İpek Efendi
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Dönüyor sürekli feleğin çarkı
İskilip Kalesi hele de parkı
Hissedilir limonatanın farkı
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Kalenin üzeri şahin yuvası
Görünür bakınca Irmak ovası
Toprağı mis kokar başka havası
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Kuzuluk parçalı karşısı Hallı
Çiçeği böceği arısı ballı
Kimi ağa paşa kimi zavallı
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Ahmetçe Elmalı Ahlatçık yakın
Ordan Akpınar‘a selam bırakın
Aluç, Onaç, Göl’e yakından bakın
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Örenseki bacaları tütüşür
Avhatyaka’sında bülbül ötüşür
Yerliköy Çukurköy pirinç yetişir
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Aşağışeyhler’e bir güneş vurur
Beyoğlan dediğin derede durur
Başmakçı başında rüzgar savurur
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Harun Çetmi Kuzköy Kızılcabayır
Akcasu önünde bir ulu çayır
Seyirçay’dan gel de gözünü ayır
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Seki Sorkun Yalak tepenin yüzü
Çomu Karmış görür Sakaröküz’ü
Karaburun Karlık Kayağzı düzü
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Yanoğlan ormandır akışır sular
Çatkara yolunu İbik’e ular
Karaağaç Dereseki Musular
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Asarcık Soğucak yenilir aşı
Karagöz Yenice tepenin başı
Dağkıyısı Kavak çetindir kışı
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Sümbül biter Örübağ’ın bağında
Sarıkavak İkikise sağında
Kar mı kalkar Güneyaluç dağında
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Bayat Çayı Suhilan’dan akıyor
Derekargın İskilip’e bakıyor
Hacıhalil çam havası kokuyor
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Çavuşoğlu İkipınar Doğangir
Karaçukur Kılıçdere hepsi bir
Eskiköy Saraycık hatıra gelir
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Kurusaray Kutluözü biziz biz
Yavu’yla Şeyh Köyü canımdan aziz
Yalakçay balığı leziz mi leziz
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Şehirkuruçayı Yaylacıkseki
Yemyeşil ormanı cennetin eki
Hasret çekip özlenmesin niye ki
Güzel memleketim Yeşil İskilip

İster yirmisinde ister kırkında
Soğuk limonata içip parkında
İnsan o ayrıcalığın farkında
Güzel memleketim Yeşil İskilip

İyiyi güzeli doğruyu seçen
Havanı soluyan suyundan içen
Düşer toprağına Irmağı geçen
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Keşkek bulgur leblebiden almalı
Üzümü cevizi çileği balı
Pazar Elmabeli veyahut Salı
Güzel memleketim Yeşil İskilip

Bizim İskilip’in meşhur dolması
Yanında turşuyla yemeğin hası
Sarımsaklı cacık bir de helvası
Güzel memleketim Yeşil İskilip

İnsan yaşlansa da değişmez huyu
Toprağı çekiyor Suat Zobu’yu
Abı hayat gibi Yivlik’in suyu
Güzel memleketim Yeşil İskilip


Vara Çoban Olaydım

Şehire göçtük de iyi mi ettik
Düşünmedik köyden beterdi belki
Bir çaba bir telaş ömür tükettik
Tahmin etsek şehir iterdi belki

Yukarda gözüm yok taban olaydım
Kırlarda yazıda yaban olaydım
Vara ben köyümde çoban olaydım
Üç beş koyun keçi yeterdi belki

Köy önüne birkaç ağaç dikerdik
Çabalardık terimizi dökerdik
Beş on dönüm tarlamızı ekerdik
Bağımız bahçemiz biterdi belki

Çoluk çocuğumuz kırda oynayıp
Yırtık giysek bile olmazdı ayıp
Fakir hanemizde çorba kaynayıp
İnceden bacamız tüterdi belki

Olur ya değişip alın yazımız
Olurdu bir köpek veya tazımız
Tavuk culuk horoz birkaç kazımız
Tanyeri atarken öterdi belki

Tek düze yaşamımızı bilirdik
Yorgun argın akşam eve gelirdik
Suat’ım huzurla orda ölürdük
Güneşimiz mesut batardı belki

Sözlük
Vara: Keşke
Yazıyaban: Kırsal alan, ıssız yer
Tazı: Av köpeği
Culuk: Hindi
Yorgun argın: Yorulmuş


Soğuk Kuyu Lastik Vurandan Beri

Günler geçer Perşembe’den Salı’ya
Yolum uğrar dikenlere çalıya
Sen basarsın yumuşacık halıya
Benim altımdaki hasırdır hasır

Ben yerimde saydım hep buradayım
Ne akrabam oldu ne emmim dayım
Ben konduda yaşam savaşındayım
Senin malikanen kasırdır kasır

Bana yardım etme zahmet eylersin
Zengin oldun gayrısını neylersin
Sen ağzına gelenleri söylersin
Benim konuştuğum kusurdur kusur

Bana acı sana tatlıdır sular
Birisi bitmeden birine ular
Senin tekelerin ikiz yavrular
Benim koyunlarım kısırdır kısır

Yüzüne söyleyim gelmişken yeri
Dışta kaldım kimse almaz içeri
Soğuk kuyu lastik vurandan beri
Ayağımda duran nasırdır nasır

Gâhi ova gâhi dağın başında
Emeğim var toprağında taşında
Suat Zobu oldum altmış yaşında
Benim için günler asırdır asır


Ahh Dedem Bir Gün Gelsen!

Ahh! Dedem ahh! Bir gün gelsen buraya
Çakalları kovalardın taş ile
Neler oldu kimler girdi araya
Soruyoruz gözümüzde yaş ile

Şimdi gözde olan kimler var kimler
İnsanımı dilim dilim dilimler
Fink atıyor piyasada zalimler
Yalan dolan dalavere iş ile

Çizmeyi aşanlar en güzel yerde
Nedense her zaman düşeriz derde
Değerlerim sürünüyor yerlerde
Kündelendik sonuçlandı tuş ile

Kılı kırk yararak hakkı arardı
Ah dedem ahh baston işe yarardı
Çoklarının kafasını kırardı
Palavralar yarışıyor kuş ile

Bizler anlamadık bu nasıl işti
Başımızda boza piştikçe pişti
Eski dendi bazıları değişti
Ne yazık ki damgalandık fiş ile

Uçtuk uçuyoruz geliştik diye
Yerimizde sayıyoruz hep niye
Yıllar sonra bize kalan hediye
Hayalimiz yitip gitti düş ile

Suat Zobu’m dava nasıl uluydu
Yüreğimiz iman ile doluydu
Yollarımız Atatürk’ün yoluydu
Kala kaldık bir yaralı döş ile

❀Her Şey Gelir Geçer

Aslını inkâra kalkarsa kişi
Bedende bulunan GEN’e bak GEN’e
Yalan söylemekle yürümez işi
İstersen araştır DÜN’e bak DÜN’e

Her şey gelir geçer kafana takma
İşini kendin yap ele bırakma
Şöyleyim böyleyim diyene bakma
Gözle görünüyor GÜN’e bak GÜN’e

Doğruyu yanlışı tersten evirip
Her gün koca koca çamlar devirip
Açıktan gizliden işler çevirip
Uyanıklık yapan HİN’e bak HİN’e

Onu çık bunu çık geriye kalan
Garip gurebaya oluyor olan
Uçarım kaçarım sözleri yalan
Akıllı davranan CİN’e bak CİN’e

Herkes unutsa da ben unutmadım
İnandı zannetme asla yutmadım
Yutup da kendimi hiç avutmadım
Bizi kandıracak JÖN’e bak JÖN’e

İnsanın fıtratı görünür göze
Bakma davranışa inanma söze
İçinde ne varsa yansıtır yüze
Gıyabını boş ver TEN’e bak TEN’e

Başkaları için olmaz tasası
Sorarsan kendisi insanın hası
Cümle alem ona kurar! kumpası
Herkese duyulan KİN’e bak KİN’e

İçinden gelerek dinlersen beni
Kesin istiyorum şunu bilmeni
Gözünden tanıyor aletler seni
Hele gavurdaki FEN’e bak FEN’e

Ben insanım bakın hala diriyim
Dosta cüce düşmanıma iriyim
Atatürk yolunda giden biriyim
Bende değişmeyen YÖN’e bak YÖN’e


Arada Aynaya Baksan

Sanma mükemmelsin sanma kusursuz
İnsan arasına çıksan görürsün
Asma suratını nursuz mu nursuz
Arada aynaya baksan görürsün

Ayak yere basmaz şiraze kaçık
Hayaller olmasın uçuk mu uçuk
Her şey belli olsun açık mı açık
Bir kez vaziyeti çaksan görürsün

"Neden"i "niçin"i anlayın varın
Tüm yaşananların tüm olanların
Aslı belli olur elbette yarın
Durumu kafana taksan görürsün

İşimiz düşmesin muhannet kula
Altını gümüşü çevirir pula
Ben razı olurum hasıra çula
Yokuştan yukarı aksan görürsün

Mevsim bahar mıdır bilmem yaz mıdır
Ömrümüz uzun mu bilmem az mıdır
Yaraya basılan acep tuz mudur
İçerden içerden yaksan görürsün

Arif olan anlar inceden ince
Ayıkmalı gerçekleri görünce
Ölüm hak elbette yaşlıya gence
Kafada tabuyu yıksan görürsün


Kimse Bıkmıyor !

Bir deli kuyuya bir taş atınca
Kırk akıllı gelse çıkmıyor Emmi
Yaşam bitip artık güneş batınca
Gence ihtiyara bakmıyor Emmi

Erir gelir yüce dağların karı
Horhor çeşmesini besler suları
Hem de çoğu zaman akar yukarı
Yoksula damlası akmıyor Emmi

Değişen bir şey yok aynı terane
Kafa aynı kafa beyin virane
Dıştan güzel içten çürümüş hane
Yazık ki hoş koku kokmuyor Emmi

Şan şöhret liyakat olunca konu
Kimse düşünmüyor nicedir sonu
Ben bunu bilirim söylerim bunu
Kimse kafasına takmıyor Emmi

Gariban böreği nereden bilsin
Bir günden bir güne mümkün mü gülsün
Değişiklik olsun yenisi gelsin
Yerine yapışan bıkmıyor Emmi

Durmaz ağzındaki lafı demeden
Gene bildiğini ediyor eden
Vaatler ganidir hem bol keseden
Geleceğe ışık yakmıyor Emmi

Eşsiz Hint Kumaşı görür kendini
Nedense kimsenin bitmiyor kini
Dolup taşan kibir dolu bendini
Kazma kürek balyoz yıkmıyor Emmi


Maşallah!

Tü tü tü maşallah nazardan yana
İlimden bilimden fenden anlıyor
Böylesi bir daha gelmez cihana
Bugünden yarından dünden anlıyor

Kareymiş üçgenmiş merkezmiş çapmış
Okumuş ilimi bilimi kapmış
Bütün buluşları kendisi yapmış
Kandan DNA’dan genden anlıyor

Tanımlamak için bulunmaz tabir
Ganidir yetenek bellidir bir bir
Hesap kitap matematik kavidir
On’dan yüz’den hem de bin’den anlıyor

Bazı tabip olup yara sarıyor
Bazı araştırıp çözüm arıyor
Neresi neredir neye yarıyor
Deriden sayadan gönden anlıyor

İlkokul dört imiş sordum tahsili
Öyle havalı ki öyle afili
Rusça Çince Hintçe yabancı dili
Buda’dan Tao’dan dinden anlıyor

Kimdir bu yetenek diye sorarlar
Benim arkadaşım sürpriz biri var
Bazen mühendistir bazen de mimar
Uzunluktan boydan enden anlıyor


Kündeye Getirildik

Allem gallem ederek getirildik kündeye
Yapılan tüm planlar bir bir bozulur elbet
Fitne fücur şeytanı yutturarak ben diye
Edilen kalleşlikler sonra yazılır elbet

Sürekli sinir stres sürekli eleştiri
Öfkeli tavırlardan vallahi çok sıkıldık
Bağırmadan olmaz mı sakin olsa her biri
Hiçbirini ummazdık orta yerden yıkıldık

Gülmeyen suratlar hep, niye öfke doludur
İnsanların yüzüne gülünmüyor nedense
Bu kadar kibir niye herkes Allah kuludur
Bir türlü orta yola gelinmiyor nedense

Kapılarak hayale boşa koşup yorulduk
Gençlikte coşkun suyduk yaşadık yıllar yılı
Suat Zobu’m yaş kemal açıkçası durulduk
Bizlerin kara bahtı gülmez oldu hâsılı

Bugün yarın umarak yaşadık yıllar yılı


Gerisi Önemli Değil!

Karınca misali dursa
Çerisi önemli değil
Ölümden öte köy varsa
Berisi önemli değil

Ad’a değil bak gözüne
Fesatsa vurur yüzüne
Özüne bak sen özüne
Derisi önemli değil

Yüzünde nur yoksa zatın
Götürün yabana atın
Cinsi cinstir saf kan at’ın
Dorusu önemli değil

Eğer ki iffetli ise
Olmaya niyetli ise
Gelin asaletli ise
Dürüsü önemli değil

Dünya dünbugün kadardır
Üstü fani altı dardır
Karıncada beyin vardır
İrisi önemli değil

Bu devranda gelir geçer
Sultan Süleyman da göçer
Ecel şerbetini içer
Serisi önemli değil

Gurur kibir şahsa mahsus
İşte budur büyük husus
Surat asma yeter ki sus
Süresi önemli değil

Yurt sevgisi döner aşka
Oturur gönülde köşke
İnan Atatürk’ten başka
Birisi önemli değil

Bir çizik çekemem düne
Boşa gitmez altmış sene
Suat Zobu ’yum ben gene
Gerisi önemli değil


Biz Böyle Değildik!

Halkın çoğu şaşırmış insanlar hepten şokta
Yaşayıp mutlu mesut, olmak artık imkânsız
Kendi kendine yetip açıkçası ayakta
Hayata tutunup da, kalmak artık imkânsız

Bazıları kendini Hint Kumaşı sanıyor
Hiç anlayamıyorum insanlar da kanıyor
Fiyatlar uçtu gitti ortalıksa yanıyor
Araba veyahut ev, almak artık imkânsız

Köyler zaten boşaldı şehirler çekilmiyor
Ağaçlar yok oluyor yerine dikilmiyor
Tarlalar susuz kaldı bahçeler ekilmiyor
Yeşil soğan bir marul yolmak artık imkânsız

Analarımız bizi köy yerinde doğurdu
Öğrendik zağar iti öğrendik biz boz kurdu
Kalaylı helkelere kalıp gibi yoğurdu
Hayvanından sağıp da, çalmak artık imkânsız

Denilebilir mi ki şu şu baki kalacak
Adalet hakim olup hak yerini bulacak
Geleceğin nasıldır yarın neler olacak
Tahmin edip açıkça bilmek artık imkansız

Bize reva gördüler kardeş efkârı gamı
Başımıza yıktılar akan çatıyı damı
Hele ki şimdilerde adam gibi adamı
Diyar diyar arasan, bulmak artık imkânsız

Kurda kuşa yem olur, gider kemiğin etin
Ekmek aslan ağzında yollar çetin mi çetin
Orta halli bir yaşam olsa bile niyetin
Ferahlayıp huzurla dolmak artık imkânsız

Yüksek okul mezunu çok yazık işsiz mutsuz
Geleceği karanlık yarınından umutsuz
Yaşamak çorba ister çorbaya gerekli tuz
Sorunsuz yaşayarak, gülmek artık imkânsız

Yüzlerimiz gülmüyor somurtkanız topumuz
Ne gelen var ne giden açılmıyor kapımız
Maalesef bozuldu ailelik yapımız
Yaşlanıp da evinde, ölmek artık imkânsız


İlle Ankara

Adana sıcağı yakıyor burda,
Terler şırıl şırıl akıyor burda,
İnsan çok kalınca bıkıyor burda,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Gözünü seveyim güzel Ankara,
İçimde özlemsin içimde yara,
Resmini çizerim taşa duvara,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Ulus Kızılay’ın durur mu hala,
Elmadağ, Çankaya, Gölbaşı, Bala,
Falcılar bulup da baktırdım fala,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Yazın çok güzelsin kışın da başka,
Yolların uzanır sevdaya aşka,
Şimdi Güvenpark’ta olsaydım keşke,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Anıtkabir üstü doğan hilale,
Keçiören Mamak, Yenimahalle,
Altınpark, Seğmenler, Sincan’da lale,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Etlik’ten aşağı Samsun yoluna,
İniver sevdanı takıp koluna,
Mevla’m nasip etsin seven kuluna,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Hüseyin Gazi’den güneş doğunca,
Bütün Ankara’yı nur’a boğunca,
İkindin üzeri bulut ağınca,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Ankara sevdadır Ankara aşktır,
Günülde kurulu en güzel köşktür,
Aşığa dermandır maşuğa meşktir,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Yukarı Ayrancı çıkın Oran’a,
Atakule derler duran durana,
Yeminim Allah’a hem de Kur’ana,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Etimesgut orda Çayyolu burda,
Dikmen’e kar düşer kışın durur da,
Mogan’a da Ay’ın şavkı vurur da,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Sakarya Caddesi, Gazi, Batıkent,
Tunalı, Kuğulu, İncek, Konutkent,
Cebeci, Siteler, Önder, Yaşamkent,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Solfasol Köyü’nde Bayramı Veli,
Ulus’ta türbesi yatar ezeli,
Tezveren, Karyağdı Gülbaba gülü,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Konya Yolu Kepekli’den aşınca,
Görünür her taraf başlı başınca,
Hasretliği gönlümüzden taşınca,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Kazan’dan ötesi Kızılcahamam,
Çubuk turşusunu görüp duramam,
Polatlı, Altındağ tamam mı tamam,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Kalecik pekmezi Bala’nın narı,
Beypazar kurusu Keklik Pınarı,
Haymana, Nallıhan yarıdan yarı,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Akyurt’tan sonrası Çankırı Çorum,
Memleket kokuyor çok özlüyorum,
Şereflikoçhisar Evren diyorum,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Ayaş’ta dut yedim Güdül’de üzüm,
Çamlıdere’ye de dayanmaz özüm,
Milletin Meclisi aydınlık yüzüm,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Pursaklar şurası yolumun üstü,
Kimsenin kimseye olamaz kastı,
Atatürk bayrağı Kaleye astı,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Bir denizi eksik incidir inci,
Şehirler içinde bence birinci,
Kızılırmak’tan da gelir pirinci,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara

Atamız çok sevmiş burda yatıyor,
Yurdumuzun kalbi burda atıyor,
Adıyla sanıyla değer katıyor,
Varsa da Ankara, yoksa Ankara


Bana Anlatma

Anlatma boşuna iyi bilirim
Deyyus dakikada bulur deyyusu
Sen yeni gidersin bense gelirim
Benim Türklüğüme kurulur pusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Görür görmez sapar yolundan cinler
Ne tavır değişir ne de söz dinler
Sinyal mi gönderir acep beyinler
Kafa takılıdır tırlaktır usu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Acep yaptığını doğru mu sanır
Davul mu çalınır nasıl uyanır
Yüzünde mi yazar nereden tanır
Her türlü pisliğin durur tortusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Bir bir saysam inan tükenmez neden
Gördük ettiğiyle kalıyor eden
Sen sen ol inanma sakın bilmeden
Yaramın üstüne dökme tuzlu su
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Rüzgâr dönüverir estiği yerden
Arınmaz bir türlü pasaktan kirden
Ne olur ne biter değişir birden
Zıkkımın kökünden olur turşusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Kartal yuvasına baykuş tünemez
Bir serçe şahini asla yenemez
Bütün bunlar tesadüftür denemez
Anlamadım gitti işin doğrusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Bizim inancımız kutsal mı kutsal
Doğu batı duysun böyle haber sal
Yaşananlar hayal söylenen masal
Sarımsak gizlense çıkar kokusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Çoktur söylenecek sözümüz sözdür
Şükür görüyoruz gözümüz gözdür
Çoğu utanmıyor bu nasıl yüzdür
Olanı yok etmek kesin arzusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu

Ne olur basmayın benim yarama
Senlik benlik karışmasın arama
Üç maymun olmayı seçmek var ama
Bizlerde duruyor Allah korkusu
Deyyus dakikada bulur deyyusu


Ahh Kardeşim ahh;

Başını kaldırıp şöyle çevrene
Bakma demiş olsan bakmazdım inan
Evinde kal sakın ola evrene
Çıkma demiş olsan çıkmazdım inan

Eğme suratını eğme kaşını
Zehir etme ekmeğini aşını
El alem derdine gözün yaşını
Dökme demiş olsan dökmezdim inan

Bugünü bırakma asla yarına
Sen sen ol güvenme sakın varına
Boş yere kendini elin narına
Yakma demiş olsan yakmazdım inan

İnan ettiğini bulurmuş eden
Cevapsız kalırmış niçin ve neden
Bunca meşakkatten bunca çileden
Bıkma demiş olsan bıkmazdım inan

Ümide kapılma yaşamdan yana
Sakın her durumdan çıkarma mana
Ne olursa olsun aman kafana
Takma demiş olsan takmazdım inan

Dondurur Temmuz’da bütün kanını
Kışın ateş kaplar dört bir yanını
Vara yoğa sakın ola canını
Sıkma demiş olsan sıkmazdım inan

Olaylar olaylar sorun yumağı
Kurutur boğazı yorar dimağı
Arı kovanına sakın çomağı
Sokma demiş olsan sokmazdım inan

Aksilikler çıkar yorma kendini
İçinde tut her an öfkeyi kini
Sabırlı davran da taşıp bendini
Yıkma demiş olsan yıkmazdım inan


Sahip Çık!

Fikir insanının eskisi olmaz
Ayrı gayrı uçan sen olma oğul
Sizler cevhersiniz yeriniz dolmaz
Mısırdaki koçan sen olma oğul

Hüzünler dolmasın nurlu yüzüne
Oğul oğul titre ve dön özüne
Zifir kara ak görünür gözüne
Yad’da ışık saçan sen olma oğul

Sonra gerilirsin öfke dolarsın
İçerin kararır erken solarsın
Gün gelir tükürdüğünü yalarsın
Eşten dosttan kaçan sen olma oğul

Şahsını şeytana satandan olma
Kendini çöplüğe atandan olma
Ellerin yurdunda yatandan olma
Türk’e kefen biçen sen olma oğul

Bıçağın kemiğe dayanır ucu
Dışlayıp derler ki şucu’yla bu’cu
Yüz senedir tuttuğumuz orucu
Erken vakit açan sen olma oğul

Yaradan nurunu düşürür öze
Yarattığı çok şey görünmez göze
Gerekmez arife çok fazla söze
Kuralından geçen sen olma oğul

Oğul iyi adam desinler sana
Dünya bir yanadır ülken bir yana
Sahip çık bayrağa hem de vatana
Öz yurdundan göçen sen olma oğul


Bizler Çorum Lisesi’ni Bitirdik

Adını andıkça gurur duyarız
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik
Atatürk’ün çizgisine uyarız
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Değildi elimiz bal ile yağda
Öğretti hocalar kaldı dimağda
On sekiz yaşında en güzel çağda
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Çantamızda kalem defter silgiyle
Yetiştik kültürle dolduk bilgiyle
Dinlerdik dersleri her gün ilgiyle
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Aşık olduk masum masum bakıştık
Hayalen olsa da ne çok yakıştık
Sağ sol oldu bazen fena takıştık
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Evlat vardı Müdür Aydın Armağan
Müslüman’dan sonra bilgiyle yağan
Sonra niceleri ufuktan doğan
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Kimler geldi kimler geçti buradan
Eftekin’le Çöplü çıktı aradan
Ne şans eseridir ne de kur’adan
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Ergül Baş bahçede vuruldu birden
Hocalardan biri kaldırdı yerden
O dönem kötüydü geçmiştik serden
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Matematik dersen Abdullah Yaka
Öğretirdi asla etmezdi şaka
Yaparsan alırdın sökmez fiyaka
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Lisemiz iyiydi atma yabana
Bilgiyi yayardı bütün tabana
Minnet duyuyoruz Nursel Çoban’a
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Evlat’ın tortoru durur dillerde
Onun anıları tüm nesillerde
Böyle Lise yoktur başka illerde
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Güzel şeyler hatırlıyor akıllar
Efsane öğretim efsane yıllar
Üniversiteye giderdi yollar
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Okul ne çıbandı ne de siğildi
Çalıştık azimle gönül eğildi
Her babayiğidin harcı değildi
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Kantindeydi simidimiz çayımız
Arkadaştan geliyordu payımız
Yüzlerce binlerce oldu sayımız
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik (Bu kıta Neriman Demir ilhamıyla / Teşekkürler)

Adı değişse de Çorum Lisesi
Bizde değişmiyor onun nefesi
Duyulur yurdumda her yandan sesi
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

Hasretliği burnumuza tütünce
Aklımıza düşer ziller ötünce
Dağıldık dört yana okul bitince
Bizler Çorum Lisesi’ni bitirdik

1979 Çorum Lisesi mezunuyum. Gurur duyuyorum.
Herkese selam olsun. Öğretmenlerimizden hayatta olanların ellerinden öperek sağlıklı ömürler, vefat edenlere de Allah’tan rahmet dilerim…


Sessiz Kalmak

Böyle sapıklıklar yoktu eskiden
Bu gidiş iyiye gitmiyor hoca
Gördük ettiğiyle kalıyor eden
Küfür müfür fayda etmiyor hoca

Bu toplum farkında değil mi an’ın
O senin evladın o senin canın
İçine ettiler bütün dünyanın
Edep haya namus yetmiyor hoca

Bizim insanımız böyle değildi
Ne oldu, doğrular nerde eğildi
Anadan atadan böyle mi bildi
Ahlakın çöküşü bitmiyor hoca

Bir şey olmaz bir şey olmaz öyle mi
Allah aşkına din, ahlak böyle mi
Ne olur bırakın böyle söylemi
Yapılanlar size batmıyor hoca

Sabi sübyan nedir tepki koyan yok
Ayıptır günahtır diye sayan yok
Ayet’e hadise asla uyan yok
Hiç kimsede şafak atmıyor hoca

Alenen her türlü haltı yiyorlar
“Dürüstlük fazilet!” çok biliyorlar (!!!)
Sessiz kalmak kabullenmek diyorlar
Bunları hesaba katmıyor hoca
Konuşmak beş para etmiyor hoca


Seni Seni

--- olan yere üç heceli istediğiniz kelimeyi koyun lütfen.

Neyi hedeflersin bilmem ki neyi
Öncesinde peyliyorsun ---
Senaryo gereği kurup her şeyi
Neye göre söylüyorsun ---

Hayır yap hayır yap dersin ya hani
Senin de yapmana var mıdır mâni
Söylüyorum işte, anlarsın yani
Kem küm edip şeyliyorsun ---

Paylaşım olmalı var ise yemek
Yemek için elbet gerekir emek
Doğru mu hep bana hep bana demek
Göstermelik haylıyorsun ---

Bir günden bir güne gel bana inat
İyilik et götür denizlere at
Kendin hariç başkasına nasihat
Gece gündüz eyliyorsun ---

Ettiğiyle kalır bilirsin eden
Türkçe konuşursun Türküm demeden
Türkü hakir görüyorsun sen neden
Irkçı deyip paylıyorsun ---

Gelsin börek çörek içilsin çaylar
Değişsin hesaplar verilsin paylar
Hani diyorsun ya şurayı boylar
Sen nereyi boyluyorsun ---

Gerçeği gördükçe ayıktım ben de
Eğri, doğru olmaz aynı bedende
Ne çok yetenek var maşallah sende
Neyi neden toyluyorsun ---
Nereleri boyluyorsun ---


Doktur Bey

Sanırlar derdim var derman ararım
Bir şey yohtır derdim garı doktur bey
Bir değil ikidir kesin kararım
Biri esmer biri sarı doktur bey

Bir günüm olmadı tohluk içinde
Ne yandan bakarsan pohluk içinde
Ömrümüz geçmiştir yohluk içinde
Heç bunun olmaz mı var’ı doktur bey

Ararım merhemi yaramı saram
Bir rüya görmüşem eğle çok param
Ruslarla muslarla eyidir aram
Gidiiir biri geliiir biri doktur bey

Almanya Fransa gedip gelirem
Ukrayna mukrayna eyi bilirem
Nasıl olsa yarın bir gün ölürem
Biraz da yaşıyak bari doktur bey

Bakamam oğluma bakmam toruna
Son model araba gider zoruna
Çıkarım yakında dünya turuna
Gidecek yer sürü sürü doktur bey

Görülmüş mü bir şey mezere getmiş
Duyanlar desin ki ne iyi etmiş
Çok değildir yaşım en fazla yetmiş
Gerçeği inan ki yarı doktur bey

Her gören bir şeyler içmiş zanneder
Arpayı buğdayı biçmiş zanneder
Aşna fişne bizden geçmiş zanneder
Çok şükür her yanım diri doktur bey

Sanma benim kafam fazla karışık
Derler adam kendisiyle barışık
Aldanma sadece yüzüm buruşuk
Dışardan görünen deri doktur bey

Çoktan düşünürüm değildir yeni
Hedefim var istiyorum bilmeni
Griler karalar kesmiyor beni
Görelim yeşili moru doktur bey

Kış değil ömrümün tam da yazıyım
Yaşam hevesinin hoş avazıyım
Oysaki ben ikisine razıyım
Hani yetmiş tene huri doktur bey

Bulmak için ummanlara dalmışam
Nasibim olmamış hava almışam
Elalem atlı ben yaya kalmışam
Felek dememiş ki yürü doktur bey

Yılan yola gelir tatlı bir dille
Kişi şansı yaver olmalı ille
Ummadığım yerden her zaman sille
Gelen vuru giden vuru doktur bey

Onurumdan taviz vermedim şükür
Hiç kimseyi hakir görmedim şükür
Harama elimi sürmedim şükür
Kazancım hep alın teri doktur bey

Birileri kafamızı didiyor
Sabredin diyerek vaaz ediyor
Tüm nimetler başkasına gidiyor
Azıcık da gelsin beri doktur bey

Bakıp güya geleceği görenler
Çaktırmadan götürüyor erenler
Bize dayan diye akıl verenler
Görünce kaçıyor zoru doktur bey

Doğruluk azaldı yalanlar dolu
Garibin ahını alanlar dolu
Açıktan gizliden çalanlar dolu
Yırtılmış yüzünün zarı doktur bey

Bu işlere kafa yordum yoralı
Bende saklı çözümlerin kralı
Önerilerim var sıra sıralı
Bir bir saysam yetmez veri doktur bey

Doktur beyim var ya şu bu bahane
Ummadığın yerde her türlü nane
Diycahsın “iyi de bundan bana ne”
İşte bura tam da yeri doktur bey

Ne umut edirem ne söz verirem
Sanmam bir gün muradıma erirem
Ben her zaman ileriyi görirem
Keskindir gözümün feri doktur bey

Derdim bir mi benim saymakla bitmez
Yazarsam kâğıtlar kalemler yetmez
Cevap olsa valla zoruma gitmez
Kafamdadır bin bir soru doktur bey

Bilmem ne söylenir acep ne denir
Soran olmaz sofranızda ne yenir
Eminim ki bütün dertler tükenir
Melek üfleyince Sur’u doktur bey


Oyunuzu Bana Verin!

Ben kesin adayım enflasyon falan
Azz olacak gelin bana oy verin
Bir tek ben doğruyum! Gerisi yalan
Bazz olacak gelin bana oy verin

Hizaya gelecek bütün lavuklar
İşinden olacak tüm dalkavuklar
Çifter çifter yumurtlayan tavuklar
Kazz olacak gelin bana oy verin

Elbette işsizlik olunca konu
Kökten çözeceğim ben zaten onu
"BİR GÜN" çalışmayla haftanın sonu
Tezz olacak gelin bana oy verin

Demeyin bulunmaz emmimle dayım
Ben zaten burada Ankara ‘dayım
Gelirden giderden olmuyor payım
Sözz olacak gelin bana oy verin

Tezek vereceğim ocak tütecek
Bir ayda üç maaş kesin yetecek
Hava ılıyacak kışlar bitecek
Yazz olacak gelin bana oy verin

Medeni olmaktır size yakışan
Geleceğe umut ile bakışan
Mutluluktan çıngı çıngı çakışan
Gözz olacak gelin bana oy verin

Yürüyen merdiven olacak Mars’a
Mars’tan da herkese bedava arsa
Yollar yapacağım İzmir’den Kars’a
Düzz olacak gelin bana oy verin

Yani kem küm yani olacak yani
Para dağılacak gani mi gani
Derseniz çeşmenin kaynağı hani
Vızz olacak gelin bana oy verin

Ben çok çalışkanım dürüstüm özde
Gerçekleşecek ”HİÇ GELMEYEN” güzde
Siz bana inanın inanın yüzde
Yüzz olacak gelin bana oy verin


Dümdüz Yolda Düşüyorum

Ağzımda dişlerin hepsi de yapma
Sanki tekrar dişiyorum Emmoğlu
Diyorsun sarplara yokuşa sapma
Dümdüz yolda düşüyorum Emmoğlu

Ettiği şeylerle kalıyor eden
Ne yazık ki geri gelmiyor giden
Üç metreye siğdirirken eskiden
Ayağıma işiyorum Emmoğlu

Kral olunmazmış ipek giyerek
Avunuruz şöyle böyle diyerek
Şimdilerde yağlı tuzlu yiyerek
Mezarımı eşiyorum Emmoğlu

Kış yaz çamurlara suya batardık
Irmağa giderdik balık tutardık
Son güz olur tarlalarda yatardık
Ağustos’ta üşüyorum Emmoğlu

Felek başımıza çorap ördükçe
Yaşam değişmiyor böyle sürdükçe
Her gün yeni yeni şeyler gördükçe
Biraz daha pişiyorum Emmoğlu

Güzel vaatlere hemen kanarım
Yanarım ömrüme düne yanarım
Anamı babamı köyü anarım
Geçmişimi deşiyorum Emmoğlu
Dünü tekrar yaşıyorum Emmoğlu

Siğdirmek: Çişini yapmak
Dişemek: Çocuklarda yeni diş çıkarmak


Aç Kaldım

Haşlama eti de ne çok severdim
Şekerin yüzünden yiyemez oldum
Ciğerle pilava ömrümü verdim
Acıkıp keyfimce doyamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Yufka ekmeğiyle dürümü dürsem
İçine balkaymak tereyağ sürsem
Kelleyi paçayı sofrada görsem
Acıyı tatlıyı sayamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Patlıcan lahana asla dolmazmış
Makarna olmazmış ekmek olmazmış
Tatlıya tuzluya sıra gelmezmiş
Böreği sofraya koyamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Baklava olsaydı turşu olsaydı
Lahmacun fırından sıcak gelseydi
Kızartma balıkla sofra dolsaydı
Rokadan şalgamdan cayamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Tarhana çorbası çorbanın hası
Tereyağı döksem doldursam tası
Bizim Hanım var ya onun ustası
Yanına soğanı soyamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Brokoli adı bile zor derim
Nasıl pişiririm ben nasıl yerim
Bulgur pilavıydı bütün becerim
Mantarın adını diyemez oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum

Kereviz ıspanak ben ne anlarım
Pırasa deyince sızlar yanlarım
Kabaktan hoşlanmaz Suat, canlarım
Kebabın adını duyamaz oldum
Şekerin yüzünden yiyemez oldum


Geçince Hüzzam Faslı

Senin ismin Leyla farz et ki Aslı
Geçince hüzzamdan sevdanın faslı
Hayal bu ya başın omzuma yaslı
Gözüm yaşararak andım sevdiğim

Ayrılık rüzgârı ne yaman esti
Esti de inan ki soluğum kesti
Kapım çalındıkça her akşamüstü
İnan seni geldi sandım sevdiğim

Dert dolu yağmurlar vururken cama
Gönül ummayınca düşüyor gama
Dışarım ellere gülüyor ama
İçerden içerden yandım sevdiğim

Dönüp duruyorum ben yana yana
Koskoca Ankara dar oldu bana
Bu kadar zor muydu ulaşmak sana
Sözlerine nasıl kandım sevdiğim

Bu nasıl gidişti aniden gittin
Çaresiz bıraktın perişan ettin
Zemheride erim erim erittin
Buz kestim Temmuz’da dondum sevdiğim
Senin hasretinle yandım sevdiğim


Ben İnsanım

Ben; benim, enimle boyum bellidir
Hiç istemem hakir görmesin kimse
Ben garibim herkes kelli fellidir
Ucuz tezgahlara sermesin kimse

Bir bilinmez yola yürüyorum ben
Bedenim yük oldu sürüyorum ben
Eğriyi doğruyu görüyorum ben
Önüme perdeler germesin kimse

Eski günler nerde her şey zamane
Dünyada ben gibi acep kaç tane
Dolaşır dururum deli divane
Tavrımı kınayıp yermesin kimse

Umurunda olmaz küsemem dağa
Bilirim sonuçta yenilmez doğa
Kafamı takarak var ile yoğa
Doldurup önlere sürmesin kimse

Anam babam dedem kardeşim bacım
Ben insanım insan kalmak amacım
Benim kendimedir sevincim acım
N’olur defterimi dürmesin kimse

Vatana Millete sevda doluyum
Yıllar geçse bile değişmez huyum
Mustafa oğluyum Suat Zobu’yum
Yalan yanlış bilgi vermesin kimse


Tatlı Söz

Derler ki delikten bile çıkarır
Tatlı söz yılana yetiyor usta
Sözü ölçüp biçen amaca varır
Gizemi burada bitiyor usta

Bazen kırkı geçer yenilen nane
Fikri sabit kafa olur virane
Söyler söyler söyler aynı terane
Yerli yersiz çıkıp ötüyor usta

Öncelik adama adamlık gerek
Dilini görünce dersin engerek
Allame-i cihan sanki mübarek
Günbegün kendinden itiyor usta

İnsanlar fanidir ebedi kalmaz
İt çakal aslanın yerini almaz
İnsan evladında döneklik olmaz
Dönekler ortamda yitiyor usta

Bizler Türk’üz ırk olarak uluyuz
İnsanız insancıl Allah kuluyuz
Atatürk yolunda sevgi doluyuz
Çok şükür bacamız tütüyor usta


Orta Yerde Kaldım

“Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır”

Diyor Koca Veysel.
-
Anadolu’da “kazmayınan, belinen” şeklinde kullanılan pek çok kelime var. Halk dilinde söylenip de yazıya geçmeyen veya başka tabirle İstanbul ağzında pek kullanılmayan sözcükler de çok. Yada, dil bilimci olmadığım için tam tabir edemiyorum böyle değişik ekler olabiliyor demek daha doğru olabilir.

Peşinen belirteyim ki bu şiirimde bana ilham kaynağı Aşık Veysel’in türküsü değil de “Kışınan” kelimesi oldu.
Örnekleme açısından “Dost Dost Diye” türküsünden alıntı yaptım.

"Kış ile" şeklinde de kullanılabilirdi ama bence "Kışınan" şekli daha sıcak.

Bu arada Aşık Veysel’i de saygı ile anmış olalım.
Mekânı cennet olsun.
-
Baharım olmadı yazım olmadı
Benim ömrüm geçip gitti kışınan oy oy
Çoğu bulamadım azım olmadı
Avutuldum dolu diye boşunan

Tatlı söze gülüşüne hasretim
Yarınım belirsiz düne hasretim
Gün yüzü görmedim güne hasretim
Zindandayım yağmurunan yaşınan

Farkında olmadım içime aktı
Kor düşürdü köz köz ateşte yaktı
Giden gitti beni benle bıraktı
Orta yerde kaldım garip başınan

Yorgan döşek yatır beni sar beni
Zemheride kavuruyor har beni
Sofra kurmuş ağırlıyor yar beni
Zıkkımın köküyle pişen aşınan

Yüreğim ağzımda öldüm dirildim
Ferman çıktı diyar diyar sürüldüm
Toplumdan dışlandım hakir görüldüm
Dostlar taşladılar kara taşınan

Dayanmaz yüreğim çatlıyor bağrım
Ciğere ciğere işliyor ağrım
Yar katında kabul olunca çağrım
Uçtum havalara uçtum kuşunan


Anam Beni Everecek

Anam beni everecek bu sene,
Ana topal, mopal, ille Ferdane,
Dedim “Aklına koy, Ana sen gene”
Dedi “Bakak hele, başka birine”
Ayşegül, Fahriye, ille Ferdane.

Mahalleyi bizim evde doyurmuş,
Herkeslere “Kız bul” diye duyurmuş,
Nazlı varmış, akşamaca uyurmuş,
Kusur değil, uyuyorsa işi ne,
Az duysa da Ana, ille Ferdane…

Halime’nin ayrı oynar her yanı,
Kaşları ip gibi, başta türbanı,
Tavuktan kestirir, bize kurbanı,
Allah yazsın onu, dengi dengine,
Olmaz dedim, Ana ille Ferdane…

Düriye’nin biraz çürükmüş dişi,
Hamarat değilmiş, yavaşmış işi,
Yemek pişiremez, yenilmez aşı,
Olsun varsın n’olur, düşün sen yine,
Olmaz Anacığım, ille Ferdane…

Gizem güya hayatından bıkmışmış,
İmamın oğluyla, adı çıkmışmış,
Geçen gün gizlice, eve tıkmışmış,
Hepsi yalan, iyi düşün, bir dene,
Dedim Ana olmaz, ille Ferdane…

Bula bula kimi bulmuş bak hele,
Muhtar kızı hani, sidikli Lale,
Diyor ki, saçları bak, lüle lüle,
Apakçaymış, sanki çıkmamış güne,
Dilsiz milsiz ama, ille Ferdane…

Demiş benim oğlum, mühendis mimar,
İçki kumar yoktur, çıkmaz sesi var,
Evine sadıktır ölene kadar,
Varmam demiş, kesip atmış şu Döne,
Varmazsa varmasın, varır Ferdane…

Bayıldım Ayşe’ye, geçse de yaşı,
Biraz burnu büyük, biraz da başı,
Kusur mu olurmuş, gözünde şaşı,
Manken mi alırsın, Suat kendine,
Neyine gerekli senin Ferdane…


Artık Uyumanın Zamanı Değil

Bu terör belası aldı yürüdü,
Artık uyumanın zamanı değil!
Ülkemi dört yandan matem bürüdü,
Artık uyumanın zamanı değil!

Kimse ayrılamaz bunu unutun,
Ovada yok edin dağları tutun,
Kınamak yetersiz kökten kurutun,
Artık uyumanın zamanı değil!

Yeni türemedi çoktandır vardı,
Lanet olsun terör her yeri sardı,
Şimdi bir de canlı bomba çıkardı,
Artık uyumanın zamanı değil!

Bu işin şifresi bin yıllık kinde,
Sebep ne ülkede ne de bu dinde,
Emperyalist güçler işin içinde,
Artık uyumanın zamanı değil!

Maksat savaşarak bizden kopmak mı,
Kardeş kavgasından kemik kapmak mı,
Bölgeyi bağımsız ülke yapmak mı (!),
Artık uyumanın zamanı değil!

Bizler kardeşiz ki; öyle olacak,
Tüm ülke insanı bütün kalacak,
Terörün yerini barış alacak,
Artık uyumanın zamanı değil!


Şiirlerim Vardı

Ben seçmedim ama seçtiler seni
Verdiğin sözlerde durmadın Hasan
Yanıltsaydın keşke, keşke sen beni
Hiçbir neticeye varmadın Hasan

Konuşup dururdun gündüz ve gece
Seni anlatmaya yetmezdi hece
Bize dev dediler sen çıktın cüce
İşinin hakkını vermedin Hasan

Bre Hasan nedir senin bu halin
Senden kaynaklıdır bütün vebalin
Haramı bilmezsin yoktur helalin
Yetimin hakkını sormadın Hasan

Asıktır suratın sirke satıyor
Ortalığı birbirine katıyor
Doğru bir şey dense sana batıyor
Dostluk köprüsünü kurmadın Hasan

İnsan insan ise bilir kendini
Arif olan yener öfkeyi kini
Bozacaktın oyunların hepsini
Açık yaraları sarmadın Hasan

Ölümsüzsün sanki çakmışsın kazık
Hasan sana hem de köylüye yazık
Unutma kefenle gitmiyor azık
Bu işlere kafa yormadın Hasan

Sokaklar çamurdan geçilmez oldu
Suları bulandı içilmez oldu
Tarlada ekinler biçilmez oldu
Arpayı buğdayı dermedin Hasan

Sıktıkça köylünün kalmadı dişi
Salma dedin aldın sarı çebişi
Gidişat perişan etti İbiş’i
Yarasına merhem sürmedin Hasan

Sanırdık bu yola ömrünü verdin
Dediler ki köyün derdidir derd’in
Güzel güzel şeyler vaat ederdin
Asıra damganı vurmadın Hasan

Eleştiriyorum kızma sen bana
Talih yardım etti muhtar olmana
Benim garip köyüm mecbur mu sana
Fakir fukarayı görmedin Hasan

Pohpohladın durdun zengin ağanı
Görmedin kimsesiz yetim doğanı
Zoraki bulduğun kuru soğanı
Yufka ekmeğine dürmedin Hasan

Bütün köyümüzü düşürdün gama
Herkes neden niçin sorar adama
Sözlerini yazdın buğulu cama
Gerçeği ortaya sermedin Hasan

Ne söyleyim Hasan zenginsin zengin
Arasam dünyada bulunmaz dengin !
Unutma dağlar var dağlardan engin
Başın ile göğe ermedin Hasan

Şiirlerim vardı oysa heybemde


Ot Desen

Aklıma geleni söyleyim hadi
Şu anda ne oldu önce ne idi
Yedikçe semirdi vay gidi gidi
Net desen

Çorakta yetişen verir mi başak
Alışmış sürekli çevresi şak şak
Aslan mı kedi mi yoksa ki vaşak
Bit desen

Deveyi bulunca hamuduyla yer
Ne emek var ne de akıtılan ter
Ne zerre bir fikir ne de karakter
Ot desen

İçerde kırk tilki kuyruk dolanmış
Baştan başa çamurlara bulanmış
Kafayı tırlatmış beyin sulanmış
Et desen

Vücut pörsük pörsük sanma ki diri
Kendisi yabani kafası geri
Hem korkak hem ödlek tam öyle biri
Höt desen


Kim Yitirmiş ki !

Kim yitirmiş mutluluğu bulayım
Çoktaaaaan Kaf Dağı’nın ardında kaldı
Mucize olsun ki mutlu olayım
Şimdi masalların yurdunda kaldı

Dünyadan silinip gidecek izim
Çoktandır feleğim şaştı azizim
Dağıldım ne yazık faş oldu gizim
Gönül, sevdasının derdinde kaldı

Kalbime saplanır onulmaz ağrı
Bir görünmez düşman bir sinsi uğru
Savrulur yaşamım deryaya doğru
Dümensiz kayığın mürdünde kaldı

Zaman zaman içim düşüyor gama
İsimler yazarım buğulu cama
Yaşım altmışlara dayandı ama
Yazık gönül yirmi dördünde kaldı

İyi olur derken ararız dünü
Dertle boğuşuruz görmeyiz günü
İyiye gitmiyor gidişat yönü
Umudum insanın merdinde kaldı

Hissim nerde durup nerde kalacak
Kazanım boşaldı nasıl dolacak
Endişem var yarın neler olacak
Dert tasa Suat’ın sırtında kaldı

Mürdün: 1. Sırık. 2. Akarsulardaki kayıkları yürütmek, itmek için kullanılan sırık.
Faş olmak: Açığa çıkmak



Ayna

Bence;
sevgi aynadır, aldığını gösterir
Eğer ihmal olursa sır’ları içten erir !

Düşün;
sevgiden yana ne verdin ne istersin
Sevgi denilen ayna, ver ki onu göstersin !

İnan;
tüm yaşam boyu önemli ayna payı
Ya sevdirir yürekten ya dar eder dünyayı !


Nerede?

Şu dünyada çeşit çeşit insan var
Fakir fukarayı gören nerede
Ağasından tut da beyine kadar
İnsanlığa değer veren nerede

Kimi Kaf Dağı’nda görür kendini
Kimi aratmıyor şeytanı cini
Kandırmak mümkün mü hinoğlu hini
Sözünde tavrında fren nerede

İstismar sömürü aldı yürüdü
Pek çok şeyi belirsizlik bürüdü
İnsani değerler hepten çürüdü
Haksızlığa göğüs geren nerede

Kimisi adamdır hakkı yenemez
Kimi yoldan çıkmış geri dönemez
Kimisine insan bile denemez
Eğriyi yanlışı yeren nerede

Kimi çakmış sanki dünyaya kazık
Kiminin doğuştan mayası bozuk
Kiminin şerrinden herkese yazık
Doğruyu ortaya süren nerede

Boş geçirme ömrün olmasın hay huy
Sen bir Türk’sün Türklüğünle gurur duy
İnsan gibi davran insanlığa uy
Güzel adetlerin tören nerede


Bizimköyden Mektup 3

Şu telefon soyha çıgdı çıhalı
Goñşu bile goremiyok İrbağam
Televizyon goñşuluğu yıhalı
Bi muhabbet guramıyok İrbağam

Gonu goñşu suratını asıyo
Payalanıp gendisini gasıyo
Ağşamınan sivrisiñek basıyo
Dışarlarda duramıyok İrbağam

Kel Mevlüt’le şöyle gonuşup yarım
Ne kûser ne arhasından atarım
Gızsam bile yarbaşında dutarım
Biz fazla da ıramıyok İrbağam

Size selamı var Zarif Hala’nıñ
Boz eşşaâ gunnadıya Pala’nıñ
Biñi bir paradır şindi yalanıñ
Hatir bile soramıyok İrbağam

Irazca damboyu yuğseddi tezâ
Gızılırmâ düşmüş Tıptıp’ın bızâ
Andız’ın davarı yiyince cezâ
Kimseleri gıramıyok İrbağam

Galmadı guccüğü böyüğü saymak
Ne yoğurt çalmak var ne yayık yaymak
Bulamıyok artık ne bal ne gaymak
Yufga ekmâ süremiyok İrbağam

Bulgur eder sohularda düverdik
Ah İrbağam insanları severdik
Bıldır bu vahıtlar oğlan everdik
Bi yıl oldu gôremiyok İrbağam

Bahar gelir tavuk culuk gûrklerdi
Mıkdar arpalığa atı ôrklerdi
Goca Hamdi tallaları ferklerdi
O günnere eremiyok İrbağam

Tallaya yahudda gıra giderken
Azzık gorduk uşak guzu gûderken
Baldırcan gômerdik ekmek ederken
Şindi bulup düremiyok İrbağam

Gındır’ın İsmal’i kômüş süserken
Çantı Memet kavakları keserken
Yamaç’tan örüsger fazla eserken
Perde bile geremiyok İrbağam

Tayfun’uñ geçen gûn golu gırıldı
Akmaz’ıñ Memet’iñ gafa yarıldı
Goca Kezzik eltisine darıldı
Yüzlerine vuramıyok İrbağam

Hiç kimse demez bâ bahça ekelim
Ekelim dibine kerme dökelim
Mal maşat galmadı zahmet çekelim
Altlarını kûremiyok İrbağam

Bi sefer de düzgün yapsa bi işi
İriligde arı sokmuş İbiş’i
Gurbannık ayırdık sarı çebişi
Böyük mala giremiyok İrbağam

Aş bişerdi ortagôlüñ duzuynan
Yol yürürdük yohuşuynan düzüynen
Sizi görsem bi yol dünya gôzüynen
Selam bile veremiyok İrbağam

Hiçbir kimse çalışmazdı fermanla
Gadınnar yuñ ariyodu kirmanla
Fistan gôynek dikiyodu sen anla
Şindi çorap öremiyok İrbağam

Aslında anadır gadın halbuki
Çoğu çocuk doormuyor niye ki
Bi çocuk oluyo en fazla iki
Eskisibi üremiyok İrbağam

Yıllar yılı gendimizi avudduk
Ayrıldık İrbağam başga yol dudduk
Son zamanlar eşi dosdu unudduk
Arhamızı aramıyok İrbağam

Boşa çiynemişik yalan dünyayı
Şaşırdık iyice hafdayı ayı
Geceleri gôrdüğümüz üryayı
Hayıllara yoramıyok İrbağam

Şindi saña sorsam lafıñ deyimi
Oğlum İrbam anañ babañ iyi mi
Lan hayırsız unudduñ mu kôyümü
Siz geliñ biz varamıyok İrbağam


Ayıptır Söylemesi

Ha Şaziment ha .

[Şiirdeki her şey bilinçli]

Ayıptır söylemesi olan var olmayan var
Benden fazla seven yok sanıyorum Şaziment.
Konuşarak baş başa her gün sabaha kadar
Yalan olan sözüne kanıyorum Şaziment.

Ay düşmüş saçlarını sererek dizlerime
Hiç kırpmadan öylece uzan bak gözlerime
Karşılık ver gülerek anlam kat sözlerime
Kerem misali nara yanıyorum Şaziment.

Ağrı Dağı nedir ki benim sevdam yanında
Ne zaman seni görsem tavan yapar anında
Dolaşmak istiyorum damarında kanında
Her gün yetmiş bir kere anıyorum Şaziment

Ben insanım Şaziment insan olmak zaafım
Hainliği bilemem kötülükten muafım
Biraz biraz deliyim azıcık da tuhafım
Ezelinden kendimi tanıyorum Şaziment

Dünya derin bir kuyu baksan görünmez dibi
Böyle takdir buyurmuş onun Yüce Sahibi
İnsanlığın kaderi tıpkı benimki gibi
Gözlem yapıp sürekli sınıyorum Şaziment.

Hinlik yapan hinleri kınıyorum Şaziment


Yine Duman Duman Yivlik Kayası

Yine duman duman Yivlik Kayası
Ordan İskilip’e baksam diyorum
Elimi atıp da kulak arkası
Özlemle bir türkü yaksam diyorum

Kuş olsam da rüzgar ile yarışsam
Çiçekle böcekle gülle barışsam
Karışsam toprağa taşa karışsam
Yivlik Suyu ile aksam diyorum

Uzaktan uzağa göreydim bazı
Arada geçirsem baharı yazı
İskilip’e mahsus beyaz kirazı
İki kulağıma taksam diyorum

Hacaren Kanara Çağıl’dan beri
Şöyle doya doya seyretsem Şe’ri
Bence İskilip’in en güzel yeri
Kalenin başına çıksam diyorum

Çıksam Irmak boyu belki görünür
Görünür doyumsuz hale bürünür
Park uzak değil ki yayan yürünür
Eşe dosta selam çaksam diyorum


Bakın Bakalım

Biz mi yanlıştayız onlar mı acep,
Yıllardır oynanan oyuna bakın,
Karamsar mı olduk kara mıdır hep,
Biz yasta onların toyuna bakın…

Ezilmiş garibim bir gün görmemiş,
Gün görüp ömründe sefa sürmemiş,
Mevlam vermeyince dirhem vermemiş,
Cüssesi nedir ki boyuna bakın…

Yıllar geçti ama kimse aymıyor,
Bunca yapılan var gene caymıyor,
Ne kanun ne yasa bir şey saymıyor,
Ben şuyum demiyor soyuna bakın…


Git İşina

Karışma yaşamıma
Kalmadı hiç hevesim
Ot tıkadın canıma
Kesildi tüm nefesim

Su içsem yemek yesem
Sana mı soracağım
Birine bir şey desem
Tekmil mi vereceğim

Git işine işine
Herkes kendi işine
Ben kendimi bıraktım
Yaşamın gidişine

Sen yoksun gündemimde
Çoktan seni unuttum
Hayatım var benim de
Ben de başka yol tuttum

Karişma yaşamuma
Kalmadi hiç hevasum kalmadi hiç
Ot tikadun canima
Kesildı tüm nefesum kesildı tüm

Su içsam yemek yesam
Sana mi soracağum sana mi sor
Birina bir şey desam
Tekmil mu verecağum tekmil mu ver

Git işina işina
Herkes kendu işina herkes kendu
Ben kendumu biraktum
Hayatun gidişina hayatun gi

Sen yoksun gündemumda
Çoktan senu unittum çoktan senu u
Hayatum var benum da
Ben da başka yol tuttim ben da başka yol

Ha uşak


Yaz Yeğenim

Bu kadar çok yabancı kelime kullandığım için özür dilerim
-
Yaz yeğenim dediğimi şimdi yaz
Geçen fırsat ardından ah eylemem
Elbet Yaradan’a ederim niyaz
Olmayacak işe de vah eylemem

Ben insan oğluyum olmam şımarık
Ayağımda olsa yeterli çarık
Müslümanım şükür gerekmez sarık
Aracı birini ilah eylemem

Kimi yaya yürür kiminde de cip (Jeep)
İnsanlar değişken hepsi ayrı tip
Kutsallık vererek onu yüceltip
Tutup kendime padişah eylemem

Yaz yeğenim varsın zebun olayım
Para pul yönünden geri kalayım
Yalan mı söyleyim günah alayım
Keneleşip kendim felah eylemem

Sabırlardan sabır versin Allah’ım
O’dur benim dar günümde penahım
Bayrakta yıldızım, bayrakta mah’ım
Ondan gayrı yerde iflah eylemem

Yaradan yaratmış kemikten etten
Açıkça korkarım koğu gıybetten
Yecüc Mecüc çıkamasın o setten
Kişi çevresinde semah eylemem

Şeytan girmez Rabbim ile arama
Gerekirse tuz basarım yarama
Lanet haksızlığa lanet harama
Çevirip yüzümü tamah eylemem

Ben insanım insanlığı dokurum
Fen öğrenir ilim bilim okurum
Yaz yeğenim işte böyledir durum
Bilmediğim yeri dergah eylemem

Benim atam Oğuzların koludur
Bende sevda Vatan Bayrak doludur
Benim yolum Atatürk’ün yoludur
Başkasını kendime şah eylemem


Değişen Değişene

Bizim köyde bu ara tuhaf şeyler oluyor
Çoğu kendi halinde bazıları değişti
Kafadar kafadarı dakikada buluyor
Koyun kendi derdinde kuzuları değişti

Yüzlerce yıl geçmiş de aynı kalmış bu yöre
Atadan böyle gördük töremiz aynı töre
Duvara siğdiriyor hem de göz göre göre
Ağalar aynı ağa tazıları değişti

Abuk sabuk konuşup işkembeden atarlar
Vallah billah deveyi hamutuyla yutarlar
Yalandan söz verip de üzerine yatarlar
Ön dişler aynı gibi azıları değişti

Devir öyle bir devir her şey riya mı riya
Olacak bulacakla vaat edilen rüya
Ekip biçip murada erecekmişiz güya
Toprağı sürmüyorlar kazıları değişti

Kalıp sanki tek kalıp tümünün boyu eşit
Hepsi tamamen tuhaf vallahi çeşit çeşit
Kiminin aklı uçuk kimi de değil reşit
Atama dil uzatır yazıları değişti


Bana İnan.

Niçin inanmazsın benim sözüme,
Aşkın badesinden içmez mi sandın?
Gerçeği anlardın baksan gözüme,
Yalanı gerçekten seçmez mi sandın?

Zehrinde ben varım, hem ilacında,
Sevinçte, kaygıda hem de acında,
Körkütük bir aşkın tam annacında,
Mutlanıp göklere uçmaz mı sandın?

Adını duyunca tutmaz dizlerim,
Ne kadar severim, nasıl özlerim,
Çıkılmaz yokuşu önden düzlerim,
Önün sıra yollar açmaz mı sandın?

Yüzüme bakıp da gülse diyorum,
Gelip beni böyle bulsa diyorum,
Gittiği yerlerden gelse diyorum,
Yolların buradan geçmez mi sandın?

Sevdiceğim ahvalimi görseydin,
Gönül kapılarım açıp girseydin,
Geliyorum diye müjde verseydin,
Varını yoğunu saçmaz mı sandın?

Başka sevda dolaşırsa kanında,
Uyanıkken veya uyku anında,
Duysam ki başkası vardır yanında,
Beni bu dünyadan göçmez mi sandın?

Annacı: Karşısı


Bedirhan

Bizim inşaatta işçiydi önce
Uzun süre hasta yattı Bedirhan
Yüreğim sızlardı onu görünce
Gözü nemli veda etti Bedirhan

Bir türlü gitmezdi yüzde sarısı
Kendi hasta idi hem de karısı
Bir telefon gelmiş gece yarısı
Valizi alıp da gitti Bedirhan

Ayağı hafiften biraz aksardı
Fazla konuşmazdı bir derdi vardı
Beni görür cigarayı sarardı
Tabakayı öne itti Bedirhan

Yak hele bir tane garip boğandan
Şefim usanılmaz kuru soğandan
Mevlam nasibini kesmez doğandan
Bir çift laf güleryüz yetti Bedirhan

Mevla’m vermeyince dirhem vermemiş,
Bir günden bir güne sefa sürmemiş,
Ezilmiş garibim hiç gün görmemiş,
Her şeyi içine attı Bedirhan

Duman eksilmezmiş karlı dağında
Aşı kavrulmazmış kendi yağında
Üç çocuğu varmış okul çağında
Umutlar yavaştan bitti Bedirhan

Borç almış senet’e imzayı atmış
Ödeyemez olmuş faizde batmış
Birileri para diye dayatmış
Duydum ne var ne yok sattı Bedirhan

Yaşamdan ümidi kesmişti çoktan
Diyordu ne gelse elbette Hak’tan
Yakası bir türlü kurtulmaz yoktan
Bir kuru ekmeğe fitti Bedirhan

Nedir ki insanın boyuyla eni
Geri getirmezmiş zaman gideni
Kalp krizi imiş ölüm nedeni
Sonunda eceli tattı Bedirhan


İleni

Çatık kaşlarınla çirkin yüzünle
Adın sanın kayıp olsun inşallah
Varın yoğun dışın için hüzünle
Dilerim her yanın dolsun inşallah

Tavrım aynı ağzınla kuş tutsan da
Mağrurluk bir yanda kibir bir yanda
Tam başardım derken işte o anda
Allah’ım elinden alsın inşallah

Muhtaç ol inşallah rahat uykuya
Yiyecek ekmeğe içecek suya
Allah’tan dileğim elbette bu ya
Bağ bahçen kuruyup solsun inşallah

Görmeyim yüzünü kesilsin sesin
Adın unutulsun sen kimsin nesin
Boğazın tıkansın en son nefesin
Çıkmadan içinde kalsın inşallah

Sen alınma sana varana kadar
Senin gibi daha nice kafadar
Belki de şurada üç beş günün var
Kalan ömrünü de çalsın inşallah

Her canlı ölümü tadar böyle bil
İnsanlar fanidir ölümsüz değil
Çok yakın zamanda büyük Azrail
İğne deliğinde bulsun inşallah


Gözüne Kurban

Herkes faydalansın sen de uzaktan
Bak deme Emmoğlu gözüne kurban
Bir şeyi kurtarmak için tuzaktan
Yak deme Emmoğlu gözüne kurban

Aklından çıkarma sonuçta kulsun
Layık layığını her zaman bulsun
Sanmam ki kibirin seveni olsun
Çok deme Emmoğlu gözüne kurban

Gel sen vicdanına elini yasla
Ömer ol onunla mutlak kıyasla
Yetim hakkı yemek asla ve asla
Hak deme Emmoğlu gözüne kurban

Bizler genellikle dururuz sakin
Çoğu içimizde kalır velakin
Bardağı taşıran nefret ile kin
Yok deme Emmoğlu gözüne kurban

Her şey unutulur baki insanlık
Yaşam boyu böyle sanma bir anlık
Gün güneş aydınlık gece karanlık
Ak deme Emmoğlu gözüne kurban

En hassas mevzular olunca konu
Elbette düşünmek gerekir bunu
Her işe her işe gel de burnunu
Sok deme Emmoğlu gözüne kurban


O Zaman

İnsanlığın gelişimi ! YERSENİZ

Bizler eski toprağız elbet gördük geçirdik
Bir gün olsun huzurla dolamazdık o zaman
Yoktu ki söyleyeyim desem yedik içirdik
Yiyecek ekmek bile bulamazdık o zaman

Avlanırdık ok yayla aç kalırsak cinnetti
Serçe bile vurursak canımıza minnetti
Kiralık mağaramız sanki bize cennetti
Kıldan çadırda dahi kalamazdık o zaman

Okur yazar değildik yazı icat olmamış
Avlanmaya götürsen tazı icat olmamış
Karacoğlan çalmazdı sazı icat olmamış
Sazı bırak Lir bile çalamazdık o zaman

Ulaşım ferahladı tekerleği bulunca
Dumanla haberleştik ateş icat olunca
Karışıklık olurdu etraf duman dolunca
Doğru dürüst sinyali salamazdık o zaman

Hiç işimiz olmazdı kartla pulla parayla
Dağlarda yaşıyorduk isli paslı çırayla
Derelerde çimerdik su bulursak sırayla
Tarlayı bağ bahçeyi sulamazdık o zaman

Kazma kürek bulunmaz yoktu ki alet yapan
Medeniyet nerede alır kaçardı kapan
Topraklar işlenmezdi nerde tarlayla tapan
Bahçeden marul bile yolamazdık o zaman

Aç susuz çalışırdık nerde yiyecek azık
Her şey ateş pahası tümü kazık mı kazık
Sadece avret yeri örtülüydü ne yazık
Üstümüze giyecek alamazdık o zaman

Ferah bir gün görmezdik yaşıyorduk hep darda
Anlatmakla bitmez ki aslında çok şey var da
Dinazorlar gezerdi gündüzleri kırlarda
Yarınımızdan emin olamazdık o zaman


Yolun Doğrusu

Çevremizle dost olalım kavga ne
Onurlu bir yaşam sürek Emmoğlu
“Ağzın eğri gözün kör” mü bahane
Omuzu omuza verek Emmoğlu

Otur hele adamlığı tarif et
İnsan eyle evladını arif et
Sağa sola sataşmak mı marifet
Savaş değil barış gerek Emmoğlu

Hüsnü kuruntuyla yandıkça yandık
Herkes bize kuyu kazıyor sandık
Yalandan dolandan gayrı usandık
Yeter bizler de gün görek Emmoğlu

Demi devran böyle sürüp gidemez
Kandırmakla hayat devam edemez
Koyun muyuz bizi kimse güdemez
Doğruyu ortaya serek Emmoğlu

Diliyorum ülkem darda kalmasın
Terör bitsin göğ ekinler solmasın
Her zaman da kuru soğan olmasın
Beraber yiyelim börek Emmoğlu

Hakkımızda kim ne diyorsa desin
Haksızlık görürsen yükselsin sesin
Yetim hakkı yiyen kokumu yesin
Toptan defterini dürek Emmoğlu

Yeltenen var bizi bizden seçmeye
Deli Dumrul Köprüsü’nden geçmeye
Boş bulunup Türk’e kefen biçmeye
Lazım mangal gibi yürek Emmoğlu

Vakit saat gelip tamam oldu mu
Yalancının erken sönermiş mumu
Palavrayla bitmez denizin kumu
Sallansa da kürek kürek Emmoğlu

"Karanlık" "Aydınlık" söyle hangisi
Düşün taşın dağıt kafanda sisi
Doğru yoldur Atatürk’ün çizgisi
Beraber menzile erek Emmoğlu.


Çaldı Götürdü

Hırsızın büyüğü zamanmış meğer
Günbegün ömrümü çaldı götürdü
Gittikçe azaldı kalmadı değer
Varımı yoğumu aldı götürdü

Hiç düzüm olmadı yokuşlar çıktım
Kolaya hasretim zorluktan bıktım
Gün akşama döndü çok geç ayıktım
Boğazıma tıkaç oldu götürdü

Sandım ki kazandım sandım hakladım
Dedim ki kurtardım dedim akladım
Kaf Dağı’nın arkasına sakladım
En gizli yerinde buldu götürdü

Hiç kimse felekle başa çıkmadı
Şu bu baki diye ışık yakmadı
Bakmadı yaşlıya gence bakmadı
Çiçeği dalından yoldu götürdü

Kimi felek diye tanımlar onu
Her canlının mutlak geliyor sonu
Vadenin zamanı olunca konu
Namını dört yana saldı götürdü

İnsanın zamana yetmiyor fendi
Yenilmez denilen yiğidi yendi
Saat saat gün gün ay ay tükendi
Cenaze namazı kıldı götürdü


Beni Bana Bırakın

N’olur bugün beni bana bırakın
Şişenin dibini bulana kadar
Kalkmam için ısrar etmeyin sakın
Demlenip de kafam dolana kadar

Bugün efkardayım bugün dardayım
Yürek yangınıyla yanan hardayım
Tam da sınırdayım tam da ordayım
Kısa çöp hakkını alana kadar

Dostlarla hafifler gizli gelen şer
Aydınlanıverir karanlık makber
Hoca dese bile Allahüekber
Dokunmayın sabah olana kadar

Gönül çelmek için olmuyor hile
Varsın yere çalsın çektiğim çile
Boşuna mum olup erisem bile
Bir deri bir kemik kalana kadar

Uğraşmayın bir şey etmez teselli
İçimin aynası yüzümden belli
Düşündükçe derdim artar temelli
Saçımı başımı yolana kadar

Terslikler çok zaman yürek sızısı
Taa doğuştan şanslı olur bazısı
Değişmiyor imiş alın yazısı
Toprağın altına dalana kadar
Böyle sürüp gider ölene kadar


Ben Harabat Ehlindenim

Şu fani dünyayı gezdim gezeli
İçi dışı başka insanlar gördüm
Ne murada erdim ne devran sürdüm
Ben harabat ehlindenim ezeli

Layık olmayanlar dünya güzeli
Boyasıyla cilasıyla aldattı
Sıra bize geldi çamura yattı
Ben harabat ehlindenim ezeli

Anladım kişinin olmaz özeli
Allah’a ayandır yapılan cürüm
Kimi koşar kimi baştan kötürüm
Ben harabat ehlindenim ezeli

Baktım her yer güzellikle bezeli
Ulu Mevla’m özenerek yaratmış
Kişi güzelliğe kötüyü katmış
Ben harabat ehlindenim ezeli

Dünyanın sırrını çözdüm çözeli
Bildim toplam üç gün imiş sadece
Bir yarı gündüzken bir yarı gece
Ben harabat ehlindenim ezeli

Sonbaharda dalım döktü gazeli
Mevsim kışa döndü gönül ayazda
Ömrüm son deminde dilim niyazda
Ben harabat ehlindenim ezeli


Gönül Vazgeçmiyor

Kapısı kilitsiz dört yanı açık
Çalarsa gönlümü hırsızı çalsın
Satılmaz aklım var hep uçuk kaçık
Kalacaksa varsın elimde kalsın

Yollarına umut tohumu eksem
Gönül vazgeçmiyor çile de çeksem
Düşüncem değersiz pazara döksem
Alacaksa varsın ehili alsın

Hedefim belirsiz yoktur ereğim
Kimseye yetmiyor balım böreğim
Hırsızı boşalttı bomboş yüreğim
Dolacaksa varsın sevgiyle dolsun

Sevdanın gemisi yüzer gölünde
Gıybet olur kalır alem dilinde
Kaybettim sevdamı Leyla Çölü’nde
Bulacaksa varsın bileni bulsun

Benim Yaradan’dan budur niyazım
Çoğum zaten yoktu yetmiyor az’ım
Bir gün musallada en son namazım
Kılacaksa bari dostlarım kılsın


Çeşme

Fi tarihinden kalma çoktandır unutulmuş
Dağ başında çeşmeydi garip garip akmıştı
Kar boran tipi görmüş kışın buza tutulmuş
Temmuz’da Ağustos’ta sarı sıcak yakmıştı

Birazcık azalsa da yazın serindi suyu
Gece gündüz demeden kurdu kuşu içerdi
Yanda söğüt ağacı gölge koyu mu koyu
Kimi durur dinlenir kimi gelir geçerdi

Suyu öyle güzeldi uğramaya değerdi
Abı hayat gibiydi içen şifa bulurdu
Yararlanan oldukça başı göğe ererdi
Sessiz sessiz akarken mutlu mesut olurdu

Unutuldu zamanla yalnızlıktan sıkıldı
Bir gün geldi insanlar sağı solu kazdılar
Bu gelenler kimler ki kafasına takıldı
“Güzel su bulduk” diye üst makama yazdılar

Çevresini kazdılar çok da uzun sürmedi
Doğa tahrip edildi çeşmecik matem doldu
Söğüt söğüt olalı böyle zulüm görmedi
Dalıyla yaprağıyla gün gün soldukça soldu

Kesildi çeşmeciğin can damarı kökünden
O günün sonrasında bir damla su akmadı
Söğüt dersen kurudu eser kalmadı dünden
Bir Allah’ın kulu da gelip bir kez bakmadı


Bu Gündü
12 Eylül

ı
Bizler eski kuşaktık zor şartlarda okuduk
Yıllar yılı sabırla oluşmuştu birikim
Farklıydı benliğimiz nakış nakış dokuduk
Medeni ölçülerde herkes konuya hakim
Tam da böyle görmüştük yetişmiştik netekim

İmkânımız kısıtlı paramız zaten yoktu
Allah’a inanırdık yurda sevdamız çoktu
Bilgiye hepimiz aç gözümüz ise toktu
Helal lokma yiyorduk harama yoktu çekim
Öyle gördük atadan öyle bildik netekim

“Bin atlı akınlarda” diye başlardı şiir
Vatan millet aşkına coşardı büyük şair
Okuyorduk ne bulsak Türk’e Türklüğe dair
Bilirdik Alper Tunga Mete Oğuz Fatih kim
Bilge Kağan Kültigin taşa yazmış netekim

“İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya”
Diye yazmıştı ozan ezberlemiştik var ya
Hep ayağa kalkardı sürünmezdi Sakarya
Sonrasında bükülür akardı büküm büküm
Ozan Arif Karakoç Atsız vardı netekim

Hepimizin kanları bayrak millet atardı
Ne hainlik düşünür ne memleket satardı
Yurdu sevme ülküsü yüreklerde yatardı
Kötü niyetten yana asla olmazdı hüküm
Gençtik elbet kanımız kaynıyordu netekim

Yürüyüş sloganla güneş çoktan batmıştı
Can almak için ölüm pusulara yatmıştı
Kimisi çile çekmiş kimisi de atmıştı
Kimine biz denirdi kimi ise ötekim
Topyekûn sağa sola bölünmüştük netekim

Bazen kavga olurdu bazen biri kaşırdı
Kiminde silah vardı kimi bıçak taşırdı
Sanki gavur Müslüman cephede savaşırdı
Yaralansan yaraya bakmazdı bazen hekim
Kimisi sakat kaldı kimi öldü netekim

Bölünmüştü şehirler mahalle sokak sokak
Kurşunlar ölüm kusar bomba silah tak tak tak
Karanlık kara güne doğardı kara şafak
Karışıklık içinde gelmişti Eylül Ekim
Bir sabah uyandık ki düdük çalmış netekim
ıı
Öyle despot rejim ki baştan ayağa kibir
Zulümü anlatmaya şimdi bulunmaz tabir
Hemence topladılar genci yaşlıyı bir bir
Yaşamlar çok ucuzdu söktüler söküm söküm
Astılar suçlu suçsuz sağdan soldan netekim

Kimi toprağa düştü kimisi de delirdi
Sonrasında şapkanın haberleri gelirdi
Yaşadığı yeri tek Ozan Arif bilirdi
Rahmetli bela okur sürekli ilenirdi
Çok uzun yıllar geçti vade yetti netekim
Dört kişinin omzunda yalnız gitti netekim

Bizi kırağı çalmaz acı patlıcanlarız
Biz adamın hasını görür görmez anlarız


Her Akşamüstü

Sorunlardan uzak bir ırmak gibi
Akmak istiyorum her akşamüstü
Yaşam denizinin görünmez dibi
Çıkmak istiyorum her akşamüstü

Çekerim hayatın ağır yükünü
Üst üste yığılır derdin yekûnu
Kibritin suyunu döküp kökünü
Yakmak istiyorum her akşamüstü

Sağa sola fazla aldırmam ama
Yerimde mi saydım var mı aşama
İyi mi kötü mü günlük yaşama
Bakmak istiyorum her akşamüstü

Şöyle böyle hayat geçiyor yine
Ne yaparsa kişi yapar kendine
Engel olan kuralları bendine
Tıkmak istiyorum her akşamüstü

Suat Zobu diyar diyar sürüldü
Ömür boyu gülen nerde görüldü
Mutluluk önüne duvar örüldü
Yıkmak istiyorum her akşamüstü


Ciğerimiz Yanıyor

Allah’ım sen yardım et ciğerimiz yanıyor
Hava gerek su gerek elbette orman gerek
Onulmaz yara açtı oluk oluk kanıyor
Çaresiz kaldık Ya Rab yarayı sarman gerek

Yanıyoruz Ya Rabbi bizler çaresiz kaldık
Beddua mı ettiler veyahut ah mı aldık
Her taraftan dardayız vallahi çok bunaldık
Rabbim yüce katından ilahi derman gerek

Hatalıyız bizler de elbet insan olarak
Üç maymunu oynadık vurdum duymaz kalarak
Affeyle ihmal ettik gafletlere dalarak
Her şeyin hesabını biliriz sorman gerek

Yanan yerler sarp yokuş erişilmeyen dağdır
Yüce Mevla’m lütfunla göğe bir bulut ağdır
Yangınları söndürsün yağdır Allah’ım yağdır
Yalvarırım mührünü bir daha vurman gerek

Ülkemizin bekası olmasın kötü kader
Musibet uzak dursun gelmesin elem keder
Allah’ım yardım eyle milletime dirlik ver
Makus talihimizi Yarabbi kırman gerek

Çoktandır Türk Milleti gülmedi hiç neşeyle
Sorunlar dizi dizi sonu nereye böyle
Sebep olan kimlerse yekûnunu kahreyle
“Ol” deyince olacak mukaddes ferman gerek


Demedim

Duyarsız davranış böyle nasıl hal
Dilimin ucuna geldi… Demedim
Sağdan soldan okundukça martaval
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Manavgat Marmaris Bodrum yanıyor
İnsanlar ağlıyor ciğer kanıyor
Konuşan kendini uzman sanıyor
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Kapkara dumanlar ağıyor ufka
Tutuşmuş yanıyor canım Silifke
Kabarıp duruyor içimde öfke
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Sebep olan kimse asmalı hemen
Yerini yurdunu basmalı hemen
Tutup tasmasından kasmalı hemen
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Görülmüş şey değil Çin’de Maçin’de
Çözüm aranmasın “neden”, “niçin” de
Kötü kokular var işin içinde
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Demeye demeye dilim şişecek
Beynimin içinde boza pişecek
İyi de demesem kökten düşecek
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Artık önlem alın durmayın sakın
İnsanları suçlamayı bırakın
Hele şu bendeki sabıra bakın
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Basiretim bağlı hepten kudurdum
Yazık dört bir yandan yanıyor yurdum
İçim doldu okkalıca savurdum
Dilimin ucuna geldi… Demedim

Şu parti bu parti ayıptır ayıp
Herkes can derdinde kayıp var kayıp
İçimden geçeni topyekün sayıp
Dilimin ucuna geldi… Demedim


Karışırsam Namerdim!

Uganda da yaşayan, Ugandalı biriyim,
Aslan peşinde koşan, bir ZINCI neferiyim,
Vatan, Millet, Sakarya??? Doğuştan seferiyim,
Siyasettir bana ne, karışırsam namerdim…
Kimseyle sidik için yarışırsam namerdim…

Benim bütün yaptığım hergün takdire şayan,
Çakşırımı bilirim gerisi zaten ayan,
Ugandalıyım dostlar, sessiz sakin yaşayan,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Kavga edip biriyle sürüşürsem namerdim…

Kabileden bilirim elbet ana yasayı,
Neyleyim sandalyeyi, neyleyim ben masayı,
Stres nedir tanımam, görmedim hiç tasayı,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Yaşlanıp kırış kırış buruşursam namerdim…

Kabile reisimiz buyursa ki yatın lan,
Topyekün kendinizi uçurumdan atın lan,
Elinizde ne varsa çakşıraca satın lan,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Kulis yapıp kimseyle görüşürsem namerdim…

Reisimiz gölgede sabah akşam uyursa,
Tellallar çıkarıp da dört bir yana duyursa,
Sıkın lan dişinizi işemeyin buyursa,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Altıma işemeye girişirsem namerdim…

Gurular Maurular yararlansa tesisten,
Gözgözü görmese de yollar kapansa sisten,
Şarkı Türkü söyleyip yer gök inlese sesten,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Kendimle de küsmüşüm barışırsam namerdim…

Ben ki Suat Zobu’yum değişir sanma huyum,
Önemsenmez kimsece benim bir yetmiş boyum,
Reise lazım mutlak, sandıktaki her oyum,
Siyasettir bana ne karışırsam namerdim…
Çıkar için birine erişirsem namerdim…


Ben Ben Deyip !

Sen ey kibirli gönül çıldırtma ini cini
Kaf Dağı’nda görerek bir şey sanıp kendini
… salma

Boyun borcu bakidir bir şekilde ödenir
Kul hakkı ağır olur ne yutulur ne yenir
… alma

Sakın ha böbürlenme dağlar dursun yerinde
Pire bile muntazam manası çok derinde
… dalma

Süleyman olsan n’olur çorabı çok görmüşler
İlle çorap diyene ne çoraplar örmüşler
… dolma

Ben ben deyip sürekli üste çıkan sen isen
Sağa sola bağırıp gönül yıkan sen isen
… olma

Kimse baki değildir gelsen beşyüz yaşına
İnsanlığı çiğneyip dünyada tek başına
… kalma

Zaten kalamazsın da!


Çekiyor Ekmeği Tuzu Bayat’ın

Çorum’un Bayat İlçesi
5 Mahallesi, 40 pare köyü

Her yanı yemyeşil temiz havası
Başka olur kışı yazı Bayat’ın
Ardında ormanı enfes doğası
Ovaya dönüktür yüzü Bayat’ın

Kayabaşı bağlık yeri de başka
Oraları gören geliyor aşka
Yeni Mahalle’ye gitseydik keşke
Özlem olur yakar közü Bayat’ın

Köpüklü’den geçer Barak’ın yolu
Eskialibey’in İshaklı solu
Kula’da birleşir Delice kolu
Oradan başlıyor gizi Bayat’ın

Lapa altı parça büyük Yoncalı
Orman kenarında oturur Falı
Gün gün azalıyor neler yapmalı
Kesildi nüfusça hızı Bayat’ın

Beş vakit Allah’a açılır eller
Kubbedin Köyü’nde söyleşir diller
Aşağı Yukarı Emirhalil’ler
Meşhurdur tavuğu kazı Bayat’ın

Bağ bahçe işiyle uğraşırlar hep
Halkı Ahmet Mehmet birkaç da Recep
Evci ile aynı Evci Müstecep
Yoktur aykırısı yozu Bayat’ın

Kuruçay’ın çayı kuru mu kuru
Çamlıgüney suyu duru mu duru
Bağ bahçedir Çukuröz’ün çukuru
Yaman olur karı buzu Bayat’ın

Demirci’den öte aşınca kaşı
Kalınpelit Köyü tepenin başı
Yeşildir Yenişıh toprağı taşı
Parkında çay içmek haz’ı Bayat’ın

Ayvalıca Köyü davul zurnacı
Yeşilçat Köyü’nde anayla bacı
Tevekli İleği başların tacı
Özlenir toprağı tozu Bayat’ın

Emirşah kışına dayanmaz demir
Orman olduğundan uzuyor ömür
Karakaya’da da çıkıyor kömür
Doğası madeni kozu Bayat’ın

Satıyüzü yakın gitsen de yayan
Ovanın başında kurulu Bayan
Dere Mahallesi Yatukçu ayan
Tepebayat iki gözü Bayat’ın

Asma’nın ardında durur Beydili
Çerkeş orman içi Bayat’ın gülü
Bayat Çayı vadisinde Cevizli
Bağ bahçe doludur özü Bayat’ın

Asma Tepesi’nde ağnanır duman
Yazıda yabanda kalmayın aman
Sılanın hasreti çökünce yaman
Çoğalır gönülde az’ı Bayat’ın

Sağpazar Toyhane ırmak bucağı
Akseki Kunduzlu ana kucağı
Pancarlık Köyü’nün tüter ocağı
Saray Emirhalil düzü Bayat’ın

Derekutuğun’la Tepekutuğun
Bayat toprağında duygular yoğun
Gezin ananızdan yeniden doğun
Güzellik dokunmuş bezi Bayat’ın

Ahacık’tan indi Yeniköy düze
Belören uzaktan görünür göze
Çayköy Hacıbayram yakındır bize
Sözü geçer bazı bazı Bayat’ın

Zamanlar yarına uzanır dünden
Geçmiş farklı idi elbet bugünden
Benim anam Dorukseki Köyü’nden
Anamın anası kızı Bayat’ın

Cuma günü Pazar olur Bayat’ta
Gözünüz gönlünüz kalır Bayat’ta
İnsan insanlığı bulur Bayat’ta
Çekiyor ekmeği tuzu Bayat’ın


DUAMIZI KABUL ET ALLAH'IM

Allah’ım dileğim; bizleri koru,
Vatanı, Milleti böldürtme Yarab
Acıyı tattırma, gösterme zoru,
Düşkün yanımızı bildirtme Yarab

Yıllardır bizlere garez güden var,
Hainin peşine düşüp giden var,
Bir bir sayılacak pek çok neden var,
Düşmanı bizlere güldürtme Yarab

Devletim elbette özgür olmalı,
İnsanı içinde huzur bulmalı,
Sonsuza dek Türkiye’miz kalmalı,
Devlet Ebed Müddet öldürtme Yarab

“Ayağa taş değmiş” denmesin n’olur
Hainler pusuya sinmesin n’olur
Yetimlerin hakkı yenmesin n’olur
Garibin ahını aldırtma Yarab

Bütündür ayrılmaz evladı vatan,
Şehitler, gaziler, toprakta yatan,
Seksen milyon bir kalp bayrağa atan,
Yurdumun üstünden kaldırtma Yarab

Aydınlık bir yola yakmış da çıra,
Türkün damgasını vurmuş asıra,
Yürürüz Atatürk izleri sıra,
Başkaca bir yolu buldurtma Yarab

Suat’ım içimi kâğıda döktüm,
İyi dileğimi yürekten söktüm,
Allah’ım önünde boynumu büktüm,
Umutsuz çaresiz kaldırtma Yarab
Aminn


Çağrışımlar

Rahmetli Anama, Babama, Dedelerime, Amcalarıma kısaca tüm geçmişlerimize özlemle
Kabirleri nur ile dolsun,
Mekanları cennet olsun
-
Köyüme uğradım yıllardan sonra
Geçmişin özlemi yürek yakıyor
Ömür denen uzun yollardan sonra
Erişmiş sonbahar yaprak döküyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Birkaç tike yaşam kalmış arada
Nice mutluluklar varmış burada
Çocukluk günümüz durur şurada
Kapıyı açmış da anam bakıyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Dayalı babamın kazma küreği
Bir yalnızlık var ki yırtar yüreği
Bir zaman yapılmış ekmek çöreği
Tandırın içinde misler kokuyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Köyümü görünce Anamı andım
Bir duvar dibinden gelecek sandım
İçim burkuluyor yandım da yandım
Allah’ım düşünmek boğaz tıkıyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Satı Ablam ile Anama gittik
Mezarı başında dualar ettik
Toprağı üstünde ot olup bittik
İçim daralıyor hüzün çöküyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Kökten gelen değer işliyor kana
Para pul mutluluk vermiyor bana
Amcalarım babam dedem yanyana
İnsan el açarak dua okuyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Ağabeyim Burhan yaşlanmış bu yaz
Gördüm ki neşesi biraz daha az
Saçları seyrelmiş doruklar beyaz
Dününe bugüne hasret ekiyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Hatice hastaymış enişte hasta
Sezdirmez kimseye çocuklar yasta
Göz görür de yürek dayanmaz usta
İnsanlar kadere boyun büküyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Bir sancı vurur ki yaman mı yaman
Boğaz düğüm düğüm ölüm el aman
Asma Tepesi’ne ağıyor duman
Hüzünlü havada şimşek çakıyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Benim köyüm örneklerden bir tane
Terk edilmiş Anadolu’m virane
Kapısı kilitli bilmem kaç hane
Kızılırmak olmuş zaman akıyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Bizim köy nedir ki taş ile toprak
Birkaç tane ağaç biraz da yaprak
Toprak taşa değil yaşanmışa bak
Anan baban deden öne çıkıyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor

Nerde eski günler derler ya hani
Mekanlar değişken insanlar fani
Suat Zobu işin özeti yani
Bilemem hava mı su mu çekiyor
Geçmişin özlemi yürek yakıyor


İşin Açığı

Gönül şu dünyada zevki sefayı
Sürdüm dersen yalan olur sürmedin
Yıllar yılı beklediğin vefayı,
Gördüm dersen yalan olur görmedin

Ne günler yaşadın baharlı yazlı,
Nice güzel sevdin endamı nazlı,
Varıp hatırını sözlü niyazlı,
Sordum dersen yalan olur sormadın

Sen de vefasızsın elin gözünde,
Farkına varıver kendi özünde,
Bunca vaadinde bunca sözünde,
Durdum dersen yalan olur durmadın

Dikkate almadın efkarı gamı,
Ölçmedin kaç arşın Halep’i Şam’ı,
Elin sorununa bir gün kafamı,
Yordum dersen yalan olur yormadın

Seçmedin nedense akı karayı
Yaşam sevincinden açtın arayı
Tuz bastın üstüne açık yarayı
Sardım dersen yalan olur sarmadın

Sütten çıkmış kaşık değilsen bile,
İnsanlık yolunda yapmadın hile,
Suat Zobu’m özlediğin menzile,
Vardım dersen yalan olur varmadın


Çok Mutluyum Çok.!

Bir dostum uyardı beni
Stres iyi değil imiş
Hastalıkların nedeni
Stres iyi değil imiş

Mutluluktan ölüyorum
Vara yoğa gülüyorum
Nedenini biliyorum
Stres iyi değil imiş

Hiçbir şeye kafa takmam
Altın olsa dönüp bakmam
Başımı belaya sokmam
Stres iyi değil imiş

Üzülmek mi, sanmam gayrı
Boş sözlere kanmam gayrı
Cayır cayır yanmam gayrı
Stres iyi değil imiş

Komik şeyler yazacağım
Ezberleri bozacağım
Her gün gezip tozacağım
Stres iyi değil imiş

Düzlüğe ulaştı yolum
Bağlı değil elim kolum
Artık belli sağım solum
Stres iyi değil imiş

Dışarı bakmam odamdan
Bana ne Dolar’dan zamdan
Enflasyon denilen gamdan
Stres iyi değil imiş

Eksik metre bozuk tartı
Kalitesiz yırtık pırtı
İçimden gelmez kıpırtı
Stres iyi değil imiş

Komşum açken doyacağım
Soyulmuşu soyacağım
Dış kapıya koyacağım
Stres iyi değil imiş

Düşene bir tekme daha
Bakmıyorum ah’a vah’a
Ağam paşam derim şah’a
Stres iyi değil imiş

Zayıfları ezeceğim
Derisini yüzeceğim
Gurur duyup gezeceğim
Stres iyi değil imiş

Dünyada yok baki kalan
Tüm değerler olsun talan
Bana lazım yalan dolan
Stres iyi değil imiş

Yetersiz kaldım değiştim
Semirdim haramla şiştim
Kendi kendime yetiştim
Stres iyi değil imiş

[ KARARLIYIM !! ]

Keş Destanı

Yoğurt kurutmuşlar topak mı topak
Dedik kardeş bu ne, keş dedi Necmi
Yuvarlak yapmışlar rengi de apak
Markette fiyatı beş dedi Necmi

Ağzının tadını bilsen keş yersin
Ne kadar mükemmel yiyecek dersin
Peynirden kaymaktan fazla seversin
Hemen hazırlanan aş dedi Necmi.

Keşin faydaları saymakla bitmez
Alışırsan bu keş sofradan gitmez
Bilen keşten başka şeyi tüketmez
Keşi bulabilmek düş dedi Necmi

Bize kıyak yap da buluver keşi
Düşünme birader üç ile beşi
Hey mübarek yemeklerin güneşi
İnan keşsiz hayat boş dedi Necmi

Güneşte kurumuş kıtır mı kıtır
Keşi yemeyene lazım kırk satır
Kıymet bil bal kaymak yanında yatır
Bir keş pirzolaya eş dedi Necmi

Ayyaşa keş demek Farsçadan gelir
Araştırmış Nesrin doğruyu bilir
Suat da keş para bulursa alır
Başka Farsça sözcük şeş dedi Necmi


Nerde O Eski Günler / Çok Oldu

Herkes der ki “nerde o eski günler”
Giden güne üzüleli çok oldu
Sokrat vakti bile özlenmiş dünler
Yeni günden bezileli çok oldu

Kafaya takarım ben bu hususu
Dokuz köyde birden kurulur pusu
Doğru söyleyenin derin kuyusu
Onuncuda kazılalı çok oldu

İnsanlık var teferruat gerisi
Yanlış anlaşılır bazen perisi
Doğru sözle çarmıhlarda derisi
Tulumuna yüzüleli çok oldu

Derler böyle gelmiş böyle de gitmez
Çoğa koysan almaz aza da yetmez
İki kere iki bazen dört etmez
Hesap kitap bozulalı çok oldu

Şimdi Yetersizin ayarı bozuk
Dünya şirazeden çıktı ne yazık
Minareden büyük duruyor kazık
Gölgesinde ezileli çok oldu


Kızı Çok Sevindi

İşi çok iyiydi kendi mutluydu
Elinde hediye girdi kapıdan
Evliliği onun için kutluydu
Her gün güleryüzle çıktı kapıdan

Çalışırdı tatil falan demeden
Gece mi gündüz mü hiç bilemeden
Çoğu zaman yemek bile yemeden
Gözünde uykuyla girdi kapıdan

Son zamanlar işler iyi gitmiyor
Doluya koyuyor boşa yetmiyor
Alacağı vereceği etmiyor
Düşüne düşüne çıktı kapıdan

İşleri bozuldu çaresiz kaldı
Morali sıfırdı tasaya daldı
Alacak verecek derken bunaldı
Kafada bin soru girdi kapıdan

Çoktandır huzursuz hayata dargın
Kendine kızıyor özüne kırgın
Vücutça değil de gönülden yorgun
Umarsız duyarsız çıktı kapıdan

Tartışmalar uzadıkça uzuyor
İçi sıkılıyor birden kızıyor
Büyütüyor moralini bozuyor
Kafası karışık girdi kapıdan

Sihir mi bozuldu değdi mi nazar
Her şey başa kakma ödülü azar
Vakit gece vakti günlerden Pazar
Söylene söylene çıktı kapıdan

Bunaldı düşündü ne oluyordu
Çözümler üretti beynini yordu
Bir çare düşündü belki olurdu
Elinde gül ile girdi kapıdan

Alttan almalar da para etmedi
Canım cicim aşkım demek yetmedi
Yalvarma Yetersiz hoşa gitmedi
Elinde valizle çıktı kapıdan

Sonradan olanı CAN DOSTUM duydu
Müdahale etti tavrını koydu
Büyüğünü saydı sözüne uydu
İçinde umutla girdi kapıdan

Duyup memnun oldum yazdım buraya
Hatırlı dostları girmiş araya
Dönüp gelmiş gönlündeki saraya
Elinde çiçekler girdi kapıdan

Kızı çok sevindi.


İnsan Yaşamı Boyunca Hep Öğrenir !! (ÖĞRENMEK İSTERSE TABİİ)

İlk öğretmen olan ana babadan
Kap
yazdı aklına o gün bu gündür
Elini sakındı kızgın sobadan
Hop
yazdı aklına o gün bu gündür

Büyük davranışı bekler insanlar
Durmaktan duraktan çocuk ne anlar
Yaramazlık yaptı bazı zamanlar
Şap
yazdı aklına o gün bu gündür

Taraftar değildi yıkıp bozmaya
Heves etti okumaya yazmaya
İşaret ettiler ol da kazmaya
Sap
yazdı aklına o gün bu gündür

Öğrene öğrene çoğaldı yaşı
Kolay lokma değil ekmeği aşı
Ne zaman ki fazla ağrırsa başı
Hap
yazdı aklına o gün bu gündür

Ne bir adam ne de insan saydılar
Ne kulak verdiler ne de duydular
Önüne her zaman ödev koydular
Yap
yazdı aklına o gün bu gündür

Dolmuş otobüste her gün ayakta
İş için yollara düştü şafakta
Bazen protesto etti sokakta
Jop
yazdı aklına o gün bu gündür

Ne hain ne hainliği yapandı
Ne terörist ne de yoldan sapandı
Bir Eylül sabahı eve kapandı
Rap
yazdı aklına o gün bu gündür

Suat Zobu minnet eylemez şaha
Eyvallah demedi dönüp bir daha
Bizleri yaratan Ulu Allah’a
Tap
yazdı aklına o gün bu gündür


USANDIK !

Aklı olan delirsin!
Adana’da bir duvar yazısı

Sizi bilmem ama bizler burada
Yat babo yat babo sıkıldık artık
Kalp ile tansiyon hapın şurada
Yut babo yut babo sıkıldık artık

Dışarıya kapatarak gözünü
Çıkıp görmez olduk insan yüzünü
Sürekli içine gelen sözünü
At babo at babo sıkıldık artık

Ne misafir ne dost geliyor bize
Otururuz sabah akşam diz dize
Durup durup tekrar birbirimize
Çat babo çat babo sıkıldık artık

Sıkıldık vallahi gönlümüz darda
Allah’tan evlerde internet var da
Satranç oynuyoruz bilgisayarda
Mat babo mat babo sıkıldık artık

Kitap okusan da geçmiyor vakit
İşlerimiz durdu dönmüyor nakit
Yazık ki yerine gelmiyor akit
Bat babo bat babo sıkıldık artık

Risk grubu imiş bizdeki grup
Acaba nedir ki dedim oturup
Etli sütlü yemem sözümde durup
Ot babo ot babo sıkıldık artık

Şeytan diyor durma boz diyetini
Bir baklava söyle hem de bir sini
Türkiyem #evdekal tavsiyesini
Tut babo tut babo sıkıldık artık


Boş Gitme

Gelmişsin Corona elin boş gitme
Vatanı Milleti böleni götür
Sakın hiçbirine merhamet etme
Yetimin hakkını çalanı götür

Yoksulun bacası çok cılız tüter
Viran olur evi baykuşlar öter
Atom bombasından daha da beter
Garibin ahını alanı götür

Biliyorsun liste baştan bellidir
Elinden yüzünden kaştan bellidir
Tanırsın tipinden yaştan bellidir
Türklüğe kin ile dolanı götür

Gariban zavallı hasta olmasın
Yetimin anası yasta olmasın
Hısım akrabaya dosta olmasın
Akrebi çıyanı yılanı götür.

Çin’den İtalya’dan yanaşma beri
Adım atma ülkemizden içeri
Zalimin dünyada olmasın yeri
Hainden önüne geleni götür.

Giy ki ayağına çelik potini
Geride bırakma Esat itini
Hele ki Trump’ı hele Putin’i
Türkiye’ye düşman olanı götür
Atatürk’e düşman olanı götür.

Sus Bari

Oğlun yok kızın yok ahkâm kesersin
Herkes konuşsun da bir sen konuşma
Şimşek gibi çakar yüksek esersin
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Fakir ekmeğine olmadan katık
Bağırıp durursun kaşların çatık
Elden nemalanmaz hiçbir yaratık
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Çocuğunda ateş kırka vurdu mu
Boğazı tıkandı kalbi durdu mu
“İyi olur muyum" diye sordu mu
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

İçinden “kıyamam” derken yüzüne
Gözüne baktın mı şöyle gözüne
Dünyayı yıktın mı bir çift sözüne
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Buz kesip kaldı mı küçücük gövde
Ders çalıştırdın mı bir kere evde
Yardımın oldu mu derste ödevde
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Minicik elini yüze sürmedin
Acıyı bilmedin derdi görmedin
Kıt olan parandan harçlık vermedin
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Konuşma yüzünden kin akıyor kin
Yüzün meymenetsiz sözlerin irin
Çoktandır bu elde kalmadı yerin
Herkes konuşsun da bir sen konuşma

Böyle esmek kesmek yakışmaz sana
Fidan senin değil yüreğin yana
Yahu sus da masal anlatma bana
Herkes konuşsun da bir sen konuşma


Kahreyle Allah'ım

Her gün sıra sıra şehit geliyor
Ya Rab sebep olanları kahreyle
Al bayraklı tabut yürek deliyor
Arkamızdan gülenleri kahreyle

Ya Rab sen bakisin mutlak kalıcı
Karınca hakkını filden alıcı
Onulmaz dertlere çare bulucu
Bize düşman kalanları kahreyle

Ya Rab Kahhar ismin kahretsin bir bir
Sebep olanlara dar gelsin kabir
Bilmem ne söylenir nasıldır tabir
İçi hinlik dolanları kahreyle

Dar günde bunaltma kurtulmak lazım
Duyulmaz feryadım çıkmaz avazım
Yüce Rabbim budur senden niyazım
Hainliğe dalanları kahreyle

İster devlet olsun isterse kişi
Düzgün olsa bile bozulsun işi
Cehennem dibine olsun gidişi
Bizi derde salanları kahreyle

Biz saygın ülkeyiz Atatürk kurmuş
Yüzyıla yakındır barışla durmuş
PYD YPG IŞİD kudurmuş
Bize cephe alanları kahreyle


Arabamız

Yıllardır özlemle bekledik durduk
İtalya’dan bugün geldi nihayet
Tam da on ikiden hedefi vurduk
Yerli arabamız oldu nihayet

Tarihe not düşün bugün önemli
Haber dinliyorum gözlerim nemli
Daha bir başkayız daha kıdemli
Milletçe bahtımız güldü nihayet

Dört tane tekerli önden çekerli
Tamamı buralı yüzde yüz yerli
Orijinal Çorum kaloriferli
İçimiz gururla doldu nihayet

Birisi beyazdır biri kırmızı
Aniden üç yüze çıkıyor hızı
Elli yedi yıldır içimde sızı
Tarihte yerini aldı nihayet

Çok yakında ülkemize doluşur
Hemen herkes tasarrufa alışır
Yalnız elektrik ile çalışır
Biz neymişiz dünya bildi nihayet

Kıskanan diyor ki bir vida bile
Türk malı değildir hepsi nafile
Desinler demesi kolaydır dile
Bizleri bahtiyar! kıldı nihayet

İtalya’dan geldi hem de gemiyle
Aküsü yakıtı suyu yemiyle
Tamamen bizdendir yerli tümüyle
Bizi mutluluğa saldı nihayet

Amerika çatır çatır çatlasın
Yunanistan kıskançlıktan patlasın
Ülkemiz gelişsin beşe katlasın
İtalya’dan bugün geldi nihayet
Geri imajımı sildi nihayet


Kapını Kilitle

Kapını kilitle tedbirini al
Çalanın suçu ne çaldıran sensin
Yahu dur durduğun yerde biraz kal
Boşalmış kovayı dolduran sensin

Bilirim elinin ayarı kaçtı
O elin başıma ne işler açtı
Coşup bol keseden etrafa saçtı
Gayya Kuyusu’na daldıran sensin

Darım darım daralmamın sebebi
Bahane üretme olmamış gibi
Soruyorum kimdir işin sahibi
Anladın, olmazı olduran sensin

Senin kadar inat adam görmedim
Çok söyledim “yapma” dedim mi dedim
Amacın ne sebebini bilmedim
Bitmiş egoları kaldıran sensin

Ne deyim bilemem ben ne söyleyim
Dün nasılsam yarın gene böyleyim
Haksız mıyım biraz sitem eyleyim
Olmayan saçımı yolduran sensin


Deve ile Deveci

Eskiden bir deveyle bir deveci yaşarmış
Deveci yaz kış demez, işlerine koşarmış
Yaşlanınca deveye helallik için varmış
Deve demiş ey sahip benimle sen de bittin

Eşkıyalar çevirdi badireler atlattık
Geceleri çöllerde ıssız yerlerde yattık
Günler oldu ekmeği suya banıp da tattık
İşsiz kaldın gene de beni kırlarda güttün

Dünyanın telaşıyla aktı hayat akışı
Hani soğuk olmuştu hatırlarım o kışı
Hastaydım mecalsizdim çıkamadım yokuşu
Sen bana yardım edip beni arkamdan ittin

Etle tırnak gibiydik beraberdik ikimiz
Sırtıma yük vururdun bazı yokuş bazı düz
Namusunla çalıştın koşturdun gece gündüz
Hatırlarım her zaman ekmek peşinde gittin

Seninle beraberdir benim ömür tüketmem
Devenin kini derler vallahi kin de gütmem
Hakkım helal olsun da, bir şeyi helal etmem
Ömür boyu beni bir, eşeğe mahkûm ettin


Yazsam mı..

Vatan, Millet, Bayrak bize namustur,
Bunları yazasım geliyor bazen.
Bizim için en önemli husustur,
Onları yazasım geliyor bazen.
.
Hele kardeş dinle benim sözümü,
Yıldıramaz yedi düvel gözümü,
Vatana millete verdim özümü,
Canları yazasım geliyor bazen.
.
Şaşırırsam sakın deme hatalı,
Bilemem belki de yeşili alı,
Kesemem bilesin bindiğim dalı
Kinleri yazasım geliyor bazen.
.
Vatana ihanet canlar almaca,
Kemiklere bıçak ile dalmaca,
Düşman kimdir dost kim hepsi bulmaca,
Hinleri yazasım geliyor bazen.
.
Yedikçe semirmiş tipe bak tipe,
Biniyor altında son model cipe (Jeep),
Bahane buluyor un serip ipe,
‘Don’ları yazasım geliyor bazen.
.
Gözümüz görünce yürek katlanmaz,
Duyup işitince bir şey atlanmaz,
Bozkurt diyarında çakal otlanmaz,
İnleri yazasım geliyor bazen.
.
Bizlerde koçyiğit doğurur ana,
Besleyip büyütür salar vatana,
Sütleri haramdır yurdu satana,
Ünleri yazasım geliyor bazen.
.
Yolumuz kutsaldır vatan kutsaldır,
Derler ki düşeni ayağa kaldır,
İhanet affolmaz haine saldır,
Kanları yazasım geliyor bazen.
.
Vatan dedin kalbim başka vuruyor,
Bayrak dedin akan sular duruyor,
Hain arkamızdan pusu kuruyor,
Binleri yazasım geliyor bazen.
.
Kararmış yüreği katran karası,
Vatan millet ile yoktur arası,
Belli ki duruyor kuyruk yarası,
Dinleri yazasım geliyor bazen.
.
Bütün diyarlara haber salınır,
Sofralar kurulur köşkte kalınır,
Gizli gizli icazetler alınır,
Dünleri yazasım geliyor bazen.
.
Deli Dumrullar var köprü başında,
Kimi genç kimi altmış yaşında,
Yüzünde gözünde kalem kaşında,
Cinleri yazasım geliyor bazen.
.
Densize bak, Türk’e kefen biçiyor,
Baldıran zehrini susuz içiyor,
Dur demenin vakti geldi geçiyor,
‘An’ ları yazasım geliyor bazen.
.
Tüm değerler ayaklara atıldı,
Dost bildiğim düşmanıma katıldı,
Satıldı her şeyim, bir bir satıldı,
Hanları yazasım geliyor bazen.
.
Ülkenin çıkarı olunca konu
Bilmem ki nereye varacak sonu
Dolar’ı Euro’yu hem enflasyonu
“Fon”ları yazasım geliyor bazen.
.
Kendimi tutarım gene de yazmam,
İçime kapanır kimseye kızmam,
Ucuna gelir de ağzımı bozmam,
Zanları yazasım geliyor bazen.
.
Sözcük sözcük olsun böylece doku,
Gizlenmez sonuçta çıkıyor koku,
Kısacık yazayım hepsini oku,
Yanları yazasım geliyor bazen.
.
Hasılı ketumum bilmez geçerim,
Sabrederim zehir olsa içerim,
Bugün varım yarın konar göçerim,
Sonları yazasım geliyor bazen.
.
.......yazsam mı ki....... !
15.09.15 Ankara


Ne Oldum Deme!

Kimdir necidir bilinir lakin yüzüne denmez
Bazı şeye göz yumulur bilerek mundar yenmez
Ne oldum dememek lazım ne olacak kim bilmiş
Yumurtadan çıkan civciv kabuğunu beğenmez

Her şeyin bir zamanı var çubuk yaşken eğilir
İyilik yap denize at elbette bilen bilir
Katranı kaynatsan bile şeker olmaz diyorlar
Küheylanın asaleti yedi ceddinden gelir


Ölür Kalırım

Hey erenler pazarım var
Diken alır gül satarım

Nejat BirdoğanMusa Eroğlu
-
Okumak içimden gelir
Yazmazsam ölür kalırım
Tuzak kurulursa bir bir
Bozmazsam ölür kalırım

Fazla değil param pulum
Gönül gurbetinde kulum
Sılaya düşünce yolum
Gezmezsem ölür kalırım

Kötüye giderse düzen
Çoğalıyor beni üzen
Gafil fetva verir bazen
Kızmazsam ölür kalırım

Görüp sahte gözyaşını
Yutmam cahil haşhaşını
Küçükken yılan başını
Ezmezsem ölür kalırım

Kim ne almış kim ne satmış
Kimini Fizan’a atmış
Şükür Mevla’m Türk yaratmış
Sezmezsem ölür kalırım

İki oğlum bir de karım
Onlar varsa ben de varım
İyi kötü bir mimarım
Çizmezsem ölür kalırım


Kimse Kalmamış
.
Köyüme uğradım bu yaz başında
Yaşanılan eski yazlar kalmamış
Kimi yetmiş kimi seksen yaşında
Yaşları altmıştan azlar kalmamış

Yürürdük düzleri yokuş aşardık
Çalışırdık her gün işe koşardık
Köyümüz köy iken mutlu yaşardık
Şimdi yaşanılan hazlar kalmamış

Bir göz oda varsa kasırdı kasır
Fakirin yaygısı hasırdı hasır
Halı kilim çıktı değişti asır
Hasır örülecek sazlar kalmamış

Sobalar yanardı odunla har har
Horozlar öterdi sabaha kadar
Ne tavuk ne culuk ne de pinnik var
Çay boyu gezinen kazlar kalmamış

Evler viran olmuş baykuşlar öter
Ne ocaklar yanar ne baca tüter
Beşon yıla kalmaz onlar da biter
Üç mevkiden çıkan tuzlar kalmamış

Kepir’in özleri acı Sapdere
Killik Burun nere Yılgınnık nere
Akşam eve geliyordu son kere
Mal maşat tükenmiş yozlar kalmamış

Pınarlar akardı suyu dupduru
Kalaylı helkeye vururdu nuru
O köyler boşalmış hepsi kupkuru
Türkü yakılacak kızlar kalmamış

Bir yalnızlık çökmüş beynime vurur
Geçmiş özlemiyle insan kudurur
Ne anam yaşıyor ne babam durur
Onlardan hatıra tozlar kalmamış


Daraldım

Daraldım içimde korkunç sıkıntı
Olacak bulacak boşa takıntı
Kafam karma karış gönül yıkıntı
Yazamıyom

Bağırsam sesimi Hint Yemen duyar
Yaralı bağrımda bir ağırlık var
Öyle bir ağırlık Tendürek kadar
Yazamıyom

Şeytan diyor üfür kuvvetli üfür
Essin ortalıkta hep püfür püfür
Ana avrat okkalıca bir küfür
Yazamıyom

Altta kalma ulan herif ol herif
Derdi anlatmaya yetmiyor tarif
Açıkça değil tecahülüarif
Yazamıyom

Kimisi habire ahkam kesmede
İcraat yok efil efil esmede
Ana baba kardeş dayanmaz dede
Yazamıyom

Yüreğim yanıyor beynim dönüyor
Hainler bir olmuş hakkım yeniyor
Her gün üç beş tane ocak sönüyor
Yazamıyom

Fakirin evine ateş düşüyor
Evi barkı harap hepsi üşüyor
Ocakta et değil dertler pişiyor
Yazamıyom


Duyarsız!

Elaleme ağıt yakan duyarsız
Mehmed’imi görmüyor mu gözlerin
Kılın kıpırdamaz halin ayarsız
Söyle neden kızarmıyor yüzlerin

Hain kurşun benim bağrımı delmiş
Umurunda değil kaç şehit gelmiş
Duyarsızsın milli duygun körelmiş
Bizlere kin ele sevgi sözlerin

Üç maymunsun ortalığı gererken
Ahmet Mehmet birbirine girerken
Herkes eli yağda sefa sürerken
Soruyorum neden çile bizlerin

Gözün kalır ekmeğinde aşında
Olanlar fakire gençlik yaşında
Kar boran dolanır garip başında
Acep neyine mi gerek sizlerin

Kalleş dolu sağımızla solumuz
Şükür daha çalışıyor kolumuz
Atatürk çizgisi bizim yolumuz
Başka yöne gider senin izlerin


Kimisi Şanslı

Kiminin elinde sihirli asa
Taşa değse altın eder her zaman
Ona uğramıyor bizdeki tasa
İşi tıkırında gider her zaman

Makam mevki para şımartır onu
Doyma noktası yok gelmiyor sonu
Hele hele Türklük olunca konu
Devenin kinini güder her zaman

Fakirim uğraşır kara kışınan
Doğar anasından garip başınan
Kalakalır gözlerinde yaşınan
Günü ayı yılı keder her zaman

Elinde değil ki sefayı sürsün
Bal kaymak bulamaz ekmeğe dürsün
Muhannet istemez gün yüzü görsün
Uzayan dalını budar her zaman

Garibin kaderi çıkmaz kara kir
Hayatı kararmış neylesin fakir
İnsandan sayılmaz görülür hakir
Cezayı misliyle öder her zaman

Ektiği biçtiği para etmezse
Hele bir de işleri rast gitmezse
Ne yapsın kurbana gücü yetmezse
Adağı tavuktan adar her her zaman

Elleri nasırlı yüzleri yanık
Giyimi kuşamı oluyor tanık
Derin uykularda değil uyanık
Çilesi mezara kadar her zaman


Haberin Var mı

Hani sen de kızıyordun eskiden
Mevsim hazan oldu haberin var mı
Elbet olacaktı sonunda giden
Vakit saat doldu haberin var mı

Hatırlarsın bize duyuyordu kin
Ağzı aynı konuşsa da velakin
Kabul etmez “Türk’üm” demezdi lakin
Ederini buldu haberin var mı

İdüğü belirsiz bilinmez gizdi
Dümen çevirirdi Ali Cengizdi
Karanlık biriydi esrarengizdi
Aşikâre oldu haberin var mı

Hani biliyorsun çok eskidendi
Hani ava giden avlanır dendi
Mevlüdü okundu helvası yendi
İzleri kayboldu haberin var mı

Bilirsin hinoğlu hindi vesselam
Asla gözükmedi sindi vesselam
Sonra dört kolluya bindi vesselam
Ecel çıkıp geldi haberin var mı

Ortalarda görünmezdi kendisi
Perde arkasından gelirdi sesi
Kepeği tükendi bitti nefesi
En sonunda öldü haberin var mı


Aslı Yok Yaylası

Aslı yok yaylasında bin koyunumuz var ya
Havalara girerek eser olduk Emmoğlu
Dışı seni yaksa da içi beni yakar ya
Sudan, aştan, ekmekten kısar olduk Emmoğlu

Fakirlik fukaralık bizi getirdi dize
Asgarinin altında yaşıyoruz biz bize
Çorbaya yağ koymadık et falan neyimize
Kurbanlığı tavuktan keser olduk Emmoğlu

Emekliyiz çaresiz yere yorgun serildik
Açıkçası şaşırdık öldük öldük dirildik
Nasıl bir toplum olduk gerim gerim gerildik
Kadere bahtımıza küser olduk Emmoğlu

Sorma Emmoğlu sorma halimiz hiç hal değil
Yiyoruz kuru ekmek peynir zeytin bal değil
Nereye kadar kardeş eğil daha da eğil
Gülmeyi bırak surat asar olduk Emmoğlu

Çağlar boyu böyleymiş çileyi garip çeker
İmkânımız yok oldu tükendi teker teker
Çayı çoktan unuttuk alamaz olduk şeker
Baldıran içerek kan kusar olduk Emmoğlu


6 ŞUBAT DEPREMİ İÇİN AĞIT / KARA GÜNDE YANARSA GARDAŞIM YANAR

O kara güne / Varsa imla hataları;
BİLİNÇLİ
-
Altı Şubat sabahında Maraş’ta
Başımıza balyoz indi; duy gardaş
Bomba mıdır beton çöktü bu kışta
Üstümüze kat kat bindi; duy gardaş

Oyy başım garip başım
Zehr’oldu eğmeğim aşım
Kan ağlıyor Maraş’ım oyy

Hatay derler bir ovalık diyardı
Bir zamanlar mamur bir Antep vardı
Kocaman Adana dünya kadardı
Derler harap olmuş şindi; duy gardaş

Yazım yazım kara yazım
Dinmiyor yürekte sızım oyy

Kıyamet mi kopan bilmem nasıl iş
Sağa döndüm sola döndüm yok gidiş
Soğukla yoklukla ayrıca didiş
Çaresizlik bizi yendi; duy gardaş

Yaman yaman derdim yaman
Veran oldu Adıyaman oyy

Hallarım perişan acanslar söyler
Derler ki yıkıldı kazalar köyler
Gavur Müslümanı merhamet eyler
Yarayı saramaz kendi; duy gardaş

Ölüm geldi takır takır
İmdat diyor Diyarbakır oyyy

Gardaş bu zelzele bağrımı deldi
Çoğu insanımız enkazda öldü
Azerbaycan Kıbrıs koşarak geldi
Yedi nokta yedi dendi; oyyy gardaş

Değme tabip yaram kanar
Yanarsa gardaşım yanar oyy
Benim ülkem hepten harap
Nerde Acem nerde Arap oyyy


6 ŞUBAT DEPREMİ KAHROLDUK

Görklü Muhammed’e salavat

Oyy oyyy
Patlayan bomba değil gürleyen gök değildi
Herkes kan uykusunda henüz sökmemişken tan
Kıyamet koptu sanki yerler gökler eğildi
Evler barklar binalar sarsıldı dört bir yandan

Gece ayaz mı ayaz sabahın seherinde
Anadolu bağrında Sütçü İmam şehrinde
Koptu büyük kıyamet Altı Şubat behrinde
Gümbürtüler peşinden etraf oldu toz duman

Asi yorgun kahrolmuş köpük köpük akmıyor
Ana baba gününde kim kimseye bakmıyor
Enkazların altından çoğu canlı çıkmıyor
Yıkıldı Urfa Kilis mahvoldu Adıyaman

Oyy
Kara yazılı başım zehir ekmeğim aşım
Günüm gecem karanlık dinmez oldu gözyaşım
Elbistan harap olmuş kan kusuyor Maraş’ım
Osmaniye virandır Yüce Rabbim el aman

Dizim tutmaz el yetmez tükeniyor fer bende
Kâbus mu görüyorum boncuk boncuk ter bende
Oyy
Bu gudubet günlerde tükenmiyor şer bende
Ciğeri yanan yandı koştu Can Azerbaycan
İmdat imdat el aman, aman aman oy aman

Hatay hepten yıkılmış İskenderun yerle bir
Bilmem tarif etmeye nasıl bulunur tabir
Bir yerlere öfke mi hala o lanet kibir
Gün birlik gerektirir mevsim yaman mı yaman

Pazarcık damlarında bacalar hiç tütmüyor
Çoluk çocuk perişan yemek ekmek yetmiyor
Herkes canbaş derdinde beylik para etmiyor
Sökmüyor kıdem rütbe yetmiyor şöhretle şan

Türkoğlu’nda dondu su akmıyor şakır şakır
Adana’da binalar yıkıldı takır takır
Yıkıldı Gaziantep yıkıldı Diyarbakır
Nice canlar göçükte yıkıntıda nice can

Yunanlı kurtardığı çocukla ağlamada
Malta bile yetişmiş gelmiş küçücük ada
Araplar nerde acep adı yok piyasada
Allah muhtaç etmesin hani sizde din iman

Fırsat doğdu haine puslu olunca hava
Marketler yağmalandı gitti tencere tava
Bizden değil, ipucu; hayat tümden bedava
Yani yan gelip yatan yani hazıra konan

Göçükteki dedeler kundaktaki bebeler
Yıkılmış okuluna gitmiyor talebeler
Anneler yavrusunu bulup da nasıl beler
Kolon kiriş kırılmış beton çökmüş kocaman

Malatya’dan bir ucu Elazığ’a uzandı
Çoğu kişi olayı gösteri yeri sandı
Bazısı maalesef geç de olsa uyandı
Her şeyden çok önemli önemli elbet zaman

Yayladağı uzakta ordan hiç haber gelmez
Samandağı sapadır orayı kimse bilmez
İslahiye Nurhak’ta insanın yüzü gülmez
İmdat Allah’ım imdat yardım eyle Yaradan

Çoğunun gıyabında namazları kılındı
Maalesef çok yere yazık ki geç kalındı

Deprem şehitlerimize Fatiha..


Daha Ne Deyim

Bazısı bilerek veya bilmeden
Zıt dedim zıt dedim daha ne deyim
Böylesi birine bir tekme de sen
At dedim at dedim daha ne deyim

Uğraşma eşekler benzemez ata
Kıyaslamak bile hatadır hata
Götür pazarlarda ucuz fiyata
Sat dedim sat dedim daha ne deyim

Anında yanaşır varsa çıkarı
Zekâsı düşüktür feraset yarı
Aman uzaklara götür davarı
Güt dedim güt dedim daha ne deyim

Kıçı çakıldaklı gözü çapaklı
Nasıl bir mantıktır kendisi haklı
Kuş kadar bir beyin yetersiz aklı
Kıt dedim kıt dedim daha ne deyim

Böyleleri türedikçe türüyor
Yürek hasta içeriden çürüyor
Kirli yakasına doğru yürüyor
Bit dedim bit dedim daha ne deyim

Olmadık şeylerden durum çıkarmak
Maalesef çok zor sonuca varmak
Bozuk gelmiş gider olmaz onarmak
Net dedim net dedim daha ne deyim


Ağır Taş Yerden Kalkmaz!

Az buçuk biliyorum yalan yanlış söyleme
Bize masum gözüküp şeytanın ardındasın
Ele verirsin talkın “mala minnet eyleme”
Ama kendin sürekli para pul derdindesin

Gereksiz konuşma da olduğun yerde otur
Ona buna laf atma bir kerede rahat dur
Ağır taş yerden kalkmaz işte adamlık budur
Japonya’da değilsin doğduğun yurdundasın

Köyde zengin oldun da başın göğe mi erdi
Senin baban bu köyde sığır davar güderdi
Bir hoca vardı hani “kanaat yahu!” derdi
Eller biri bulamaz sen ise dördündesin

Yaralı bir parmağa sürmüyorsun hiç ilaç
Sendeki insanlığın acaba ederi kaç
Bizler asgarilerle yaşarız aç biilaç
Bakıyorum sen ise paranın mürdündesin


Çorba Kaynamalı!

Diyorsun yardım yardım duyuyorum sürekli
Sizin yeriniz sağlam yapı mermer direkli
Yardım sizlere değil, esas bize gerekli
Adil davranmak gerek hak yerini bulmalı
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı

Yırtık öyle büyük ki hiçbir yama uymuyor
Bir kuruş arttırıp da üstüstüne koymuyor
Ne tasarrufu beyim karınları doymuyor
Üç öğün sofrasında çorba tası dolmalı
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı

Kasabın yolu yokuş manavsa el yakıyor
Garip peynir zeytine aval aval bakıyor
Ne elinden tutan var ne de sahip çıkıyor
Şu asırda insanlar gıdasını almalı
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı

Eskiden alınırdı bir ev bir de araba
Şimdilerde ne mümkün hepsi döndü seraba
Yenisine güç yetmez sırtta yırtıldı aba
Standardı düşmeden yaşam aynı kalmalı
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı

Kiralar onbeş yirmi, gelir asgariden az
Azıcık rahatlayıp nefes alsaydı biraz
Kimine bol keseden ona ise itiraz
İyilik yapıyorsan etrafa nam salmalı
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı

Irmağı kuru dere ışığı çoktan sönük
Bir ayağı çukurda yönü kabire dönük
Hayata yenik başlar final de zaten yenik
Huzurlu yaşamalı huzurla da ölmeli
Yardım yapılacaksa emekliye olmalı


Dengeler Bozuldu

Yine gittin şükür geldi demişken
Sensiz köyün tadı tuzu yok usta
Giden ayrı gelen dersen değişken
İşkembeden ahkam kesen çok usta

Şunu gördüm olmayınca olmuyor
Ne yapsak da senin yerin dolmuyor
Yapılan iş hedefini bulmuyor
Koçyiğit aç, hak etmeyen tok usta

Dengeler bozuldu sallanır ipte
Kimi yaya, kimi son model cipte (Jeep)
Çoğu zengin, yoksul ise en dipte
Ben söyleyim gerisini çak usta

Horozu çok sabah olmaz o yüzden
Bet bereket gelmez bahardan güzden
Yaşanılan çok şey kaçıyor gözden
Şeytan diyor gemileri yak usta

Kurdu bağlamışlar çakallar ulur
Mert namerde alay konusu olur
Herkes adamını dakkada bulur
Sakin ol içinden hadi çık usta

Elbette insanız hepsi tamam da
Düşküne zulmetmek yoktur yasamda
İyimser olmaya çabalasam da
İyi yönden baksan bile .ok usta


Gel Vatandaş!

Bir seçim yarışı aldı gidiyor
Bel altı bel üstü vuran vurana
Kimi uçuk şeyler vaat ediyor
Mitingler meydanlar kıran kırana

Para harcanıyor gani mi gani
Nereden geliyor kaynağı hani
Belgesel film gibi upuzun yani
Her tarafta reklam veren verene

Olacak bulacak gel vatandaş gel
Ne sağır kalacak ne kör ne de kel
Söylemlere baksan hepsi mükemmel
Bütün rakipleri yeren yerene

Köylüsü kentlisi zengin olacak
Herkesin kasası para dolacak
Küsürat oyuyla seçim alacak
Olmadık hayaller kuran kurana

Uçan arabalar çoktandır hazır
Mars’ta malikane Venüs’e nazır
Herkes mesut mutlu herkeste huzur
Yaşamın keyfini süren sürene

Arpa buğday yetişecek denizde
Gel vatandaş her şey şeffaftır bizde
Yavrulayıp süt verecek öküz de
Asırlar öteyi gören görene

Değişecek artık alın yazınız
Atlas libas örtünecek tazınız
Çifter çifter yumurtlayıp kazınız
Folluğun içine giren girene

Bin yıl geçse bile böyle sürecek
Herkes sanki mahkûm oyu verecek
Sanmıyorum gerçekleri görecek
Gözüne perdeyi geren gerene


Nasıl Özlüyorum Güzel Çorum’u

Kızılırmak gibi coşar çağlarım
Nasıl özlüyorum güzel Çorum’u
Duydum viran olmuş yeşil bağlarım
Çok iyi anladım ne olduğumu
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Elmabeli Bayat Irmak ovası
Sakaröküz derler kartal yuvası
İskilip Dolması yemeğin hası
Oraya borçluyum varım yoğumu
Şimdi özlüyorum güzel Çorum’u

Şirin Sungurlu’ya uzak Yörüklü
Alaca’ya varsam duygular yüklü
Kargı’ya ulaşsam yivrik gölüklü
Budur ahvalimiz budur yorumu
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Çiçeğe dolanmış bütün ağaçlar
Yeşile bürünmüş düzler yamaçlar
Ortaköy sakindir gönül amaçlar
Mecitözü nasıl anla sorumu
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Kırkdilim üzeri aşıp Laçin’e
Gitmeniz gerekmez Çin’e Maçin’e
Irmak üstü Oğuzlar’ın içine
Meşhur cevizleri bağın harımı
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Irmak kenarında güzel Osmancık
Koyunbaba derler inci gerdanlık
Dodurga çevresi bağlık ormanlık
Seyrine doyulmaz ömür yarımı
Ne çok özlüyorum güzel Çorum’u

Temiz havasıyla Uğurludağ’ım
Hattuşaş’ım Boğazkale otağım
Bir yaman özlemle geçiyor çağım
Mevzubahis Çorum yoksa boru mu
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Benim kalbim her gün orda atıyor
Anam babam dedem orda yatıyor
Ömrümün güneşi battı batıyor
Şimdi arıyorum çocukluğumu
Ben de özlüyorum güzel Çorum’u

Can çıkmazsa çıkmaz insanın huyu
Gözümde tütüyor havası suyu
Kendine çekiyor Suat Zobu’yu
Şimdi soruyorsan eğer durumu
Müthiş özlüyorum güzel Çorum’u


Bayram Güzelliktir

Yine bayram geldi güzel ülkeme
Dağına taşına mübarek olsun
Üç kişi beş kişi on kişi deme
Tüm vatandaşına mübarek olsun

Bayram güzelliktir bayram kaynaşma
Hoşgör iyilikten sakın ha şaşma
Töre’ne uy kötülüğe bulaşma
Yaşanan yaşına mübarek olsun

Hasretler kavuşur özlemler biter
Haneler şenlenir ocaklar tüter
Bereket saçılır az olan yeter
Ekmeğe aşına mübarek olsun

Kırgınlık kalmasın küsler barışsın
Savaşlar olmasın sevgi yarışsın
Doğu batı birbirine karışsın
SeğmenDadaş’ına mübarek olsun

Türklüğün verdiği güzel hasletle
Bayramlar geliyor hem de kısmetle
Birisi şekerle birisi etle
Bacı gardaşına mübarek olsun

Yarınlar değişir dünler değişir
Kişiden kişiye genler değişir
Mevsimler değişir günler değişir
Yazına kışına mübarek olsun

Beraber olalım birlik olalım
Atatürk’ün çizgisini bulalım
Albayrağın gölgesinde kalalım
Muğla Maraş’ına mübarek olsun


Bize Kalan

Yayan yapıldak düşmüşüz
Yol bize kaldı yol bize
Kor ateşlerde pişmişiz
Kül bize kaldı kül bize

Bulmuş bir de naz ediyor
Sapı durur çöp var diyor
Herkes börek çörek yiyor
Yal bize kaldı yal bize

Hallerim var halden bıkan
Dumanım var arşa çıkan
Beni içten içe yıkan
Zul bize kaldı zul bize

Değerli bütün insanlar
Sözlerimi bilen anlar
Dağıldı bizden olanlar
El bize kaldı el bize

İnsanlıktan nefret eden
Olmaz olsun kini güden
Vakitsizce solup giden
Gül bize kaldı gül bize

Derdim çoktur sıra sıra
Mahkumuz kuru hasıra
Hele ki bugün bu sıra
Kıl bize kaldı kıl bize

Herkese varlık onurken
Adam yerine konurken
Şampuan ile yunurken
Kil bize kaldı kil bize

Gelmişiz birazcık erken
Geçti bugün yarın derken
Herkes ipekli giyerken
Çul bize kaldı çul bize

Kimileri kapris etti
Kimisi zamansız yetti
Yakışıklı çekti gitti
Kel bize kaldı kel bize


Türk'e Yiğitler

Birisi geberdi Van’dan doğuda
Zerre kadar bile yasta değilim
Biliyorum bize düşman çoğu da
Nesini seveyim hasta değilim

Türk’ü yok etmektir bütün hayaller
Kesinlikle açık gitti gözleri
Malum devletleri kadim dost beller
Kuyruk acısından sevmez bizleri

Ele güç yetirmez Türk’e yiğitler
Birleşir anında Türk’ün düşmanı
Aynı yere işer itoğlu itler
Doğu’mda batı’mda sarmış her yanı

Bizim bizden başka dostumuz yoktur
Tarihte böyleydi şimdi de böyle
Ne yandan bakarsan gene de .oktur
Bir dostumuz var mı düşün ve söyle

Nerde Türk var hepsi zulme uğruyor
Doğu Türkistan’ı görmez gözleri
Köpek Hocalı’da Türk’ü doğruyor
Elaleme ağıt yakar sözleri

Kerkük Musul Erbil Sancar Telafer
Öte yandan Bosna Kıbrıs’la Kırım
Yok ediliyor işte Türk nefer nefer
İnsan değil miyiz nedir ayırım

Birisi geberdi varsın gebersin
Türk’e kefen biçen herkes kahrolsun
Allah’ım tez vakit cezayı versin
Gömülsün üstüne topraklar dolsun
Amin


İt Kırka Kırka

Sessiz sessiz durur güzel seslimiz
Hayalle avundu birkaç neslimiz
“Höt” denince dedik “toptan teslimiz”
Korka korka bizler bugüne geldik

Maalesef olan sığmaz hesaba
Hoşnut değil ana mutsuzdur baba
Geriye gidiyor bozuk araba
Arka arka bizler bugüne geldik

Hem serden vazgeçtik hemi de yardan
Sermaye kedide, arındı kârdan
Dibi gözükmeyen uçurumlardan
Sarka sarka bizler bugüne geldik

Sadığım diyenler bozdu ahiti
Haksızın haramla kanlandı biti
Yokluk yoksulluktan köpeği iti
Kırka kırka bizler bugüne geldik

Olaylar gudubet dertlerse dizi
Oyunlar koymuyor bizlere bizi
Mazluma zalimlik hep içimizi
Burka burka bizler bugüne geldik

Çevrede arayıp buluruz dedik
Buluruz da mutlu oluruz dedik
Ne suyundan içtik ne yemek yedik
Ürke ürke bizler bugüne geldik

Ne bir çıkar umduk ne de eğildik
Açıkça herkesi kendimiz bildik
Bu hale düşecek adam değildik
Fırka fırka bizler bugüne geldik


Ula Mısto 1

Ula Mısto seni seni vurdular da ölmedin

Mısto seni vurdular da ölmedin
Tavuklara kışt mı dedin be Mısto
Hiçbir şeyin değerini bilmedin
Bu hayata pışt mı dedin be Mısto

Ula Mısto iğne deliğinden Çin’i görürken

İğne deliğinden Çin’i görürken
Karanlıkta kara yerde yürürken
Fino köpek vara yoğa ürürken
Karşı gelip hoşt mu dedin be Mısto

Ula Mısto olmuyor bak kavun karpuz tarlada

Olmuyor bak kavun kaldı tarlada
Kavun karpuz üzüm şeftali yada
Yemeden içmeden sudan mâadâ
Benim işim yaşt mı dedin be Mısto

Ula Mısto Katranı kaynatsan olmazmış şeker

Katranı kaynatsan olmazmış şeker
Cinsini sevdiğin cinsine çeker
Yönünü belirler daim ön teker
Kılavuza puşt mu dedin be Mısto

Ula Mısto Yılan çıyan olma yada engerek

Yılan çıyan olma yada engerek
İnsanlığa öncelikle sen gerek
Konuşmak gerekmez zehir zemberek
Konuşulan boşt mu dedin be Mısto

Ula Mısto Ula Mısto ula Mısto he Mısto

Ula Mısto ula Mısto he Mısto
Haram yersen zehir zıkkım ye Mısto
Sen neymişsin sen neymişsin be Mısto
İyiye gider mi gidiş de Mısto
Uzun süre koşt mu dedin be Mısto

Ula Mısto in misin cin misin söyle nesin sen

İn misin cin misin söyle nesin sen
Ömrünce hainlik bilmeyesin sen
Özün insan sen insansın kesin sen
Kötülüğe oşt mu dedin be Mısto

Ula Mısto seni seni vurdulardı ölmedin


Ula Mısto 2

Şu dünyada neler olup bitiyor
Sağını solunu görsene Mısto
Güneş hiç doğmuyor aylar yitiyor
Birbirinden beter her sene Mısto

Mısto senin defterini dürdüler
Ağzına gözüne biber sürdüler
Sana üçün birisini verdiler
Sen de aynısını versene Mısto

Ula Mısto ülke senin yurt senin
Zengin sefa sürer niye dert senin
Ellerin nasırlı özün sert senin
Bir gün hesabını sorsana Mısto

Allah birdir tapılana bakarsın
Ula Mısto yapılana bakarsın
Boş hayale kapılana bakarsın
Bunun karşısında dursana Mısto

Senin dinin ululardan uludur
Kıblegahın Kâbe Allah yoludur
Canlı cansız elbet Allah kuludur
İşin bilincine varsana Mısto

Secde etme kula şeyhe müride
Çare yoktur hem ölüde diride
Şirke düşen baban olsa biri de
Gerçeği ortaya sersene Mısto

Ula Mısto seni seni vurdulardı ölmedin

Mısto seni vurdulardı ölmedin
Vurdular da nedenini bilmedin
Ula Mısto ömür boyu gülmedin
Olan biten her şey sır sana Mısto

Ula Mısto hele Mısto he Mısto
İçinden geçeni hadi de Mısto


Ömrümüzü Yedi Kimisi

Kıymet bilmezlerle geçti ömrümüz
Gece uykumuzu böldü kimisi
İdealist düşünürken tümümüz
Kırmızı çizgiyi deldi kimisi

Hasta olduk halimizi bilmedi
Asık surat yüzümüze gülmedi
İkibir ‘den başka bir zar gelmedi
Ta baştan kısmeti böldü kimisi

Bazı bazı yağmur akıtırdı dam
Bazen kahkahayla dolardı odam
Kimisi insandı kimisi adam
Kadiri kıymeti bildi kimisi

Bizler yanyanayken övgüler yazıp
Bizimle sevinip bizimle kızıp
Arkadan gizlice kuyuyu kazıp
Yüzümüze sahte güldü kimisi

Çabalar dururduk kışta ayazda
Sıcakta soğukta baharda yazda
Çoğu bulamadık yetindik azda
Rızkımızı elden aldı kimisi

Bizler de insanız insan nihayet
Kemikle biraz kan birazıcık et
Kimi başımıza taç oldu elbet
Gözümüzde erken öldü kimisi

Gidecek yer var mı nere gideyim
Ben Suat Zobu’yum şunu da deyim
Al atını tımarını dikeyim
Saygıyı sevgiyi sildi kimisi


Bizim Avni Âşık Oldu

Bizim Avni âşık oldu bu sene
İnan gözü bir şey görmüyor usta
Bilmem ne söylene bilmem ne dene
Şimdi selam bile vermiyor usta

Bağlanmış vallahi çelik bağ ile
Aşkı kıyaslanmaz yüce dağ ile
Sanırsın gençliğe dönmüş çağ ile
Yad yabandan güller dermiyor usta

Sorsan güzeli yok bütün dünyada
Konuşuyor mesaj yazıyor ya da
Aklı fikri birkaç karış havada
Heyecandan eve girmiyor usta

Sevda diyarına yolu sapıyor
Bir şey desen hemen nemi kapıyor
Zannedersin gizli gizli yapıyor
Sırrını ortaya sermiyor usta

Kolay kolay yüreğini yakmazdı
Vara yoğa boşa sinyal çakmazdı
Olura olmaza dönüp bakmazdı
İşte buna aklım ermiyor usta


Katilmiş

Şimdi Mahzuni’ye hak veriyorum
Amerika katil Rusya katilmiş
İyi anlıyorum yok başka yorum
Yıllar öncesinden nasıl da bilmiş
Amerika katil Çin de katilmiş

Dünyada belalar sarmış dört yanı
İnsafsız vicdansız döküyor kanı
Öldürüyor çoluk çocuk insanı
Gördük ki hiçbiri adam değilmiş
Amerika’yla İsrail katilmiş

Batılı doğulu hepsi yanında
Boğuluyor masumların kanında
İt it ile birleşiyor anında
Hepsi lügatinden insafı silmiş
İngiliz Fransız tümü katilmiş

Nemrutlar türedi eli kanlılar
Güya tarafsızlar ama yanlılar
Neden niçin bize delikanlılar
Kenara köşeye mazlum itilmiş
Arkamızdan vurmuş çoğu katilmiş

Yedi düvel sarmış benim yurdumu
Mondros deyip dağıtmışlar ordumu
İtalya Sırbistan rahat durdu mu
Yedi düvel bir olup üstüme gelmiş
Yunan ayrı Bulgar ayrı katilmiş


Bu Dünyanın Düzeni Böyle

Kabul et dünyanın düzeni böyle
Yeniden mi kuracaksın arkadaş
Dönüşü olmayan zamanın, söyle
Önünde mi duracaksın arkadaş

Aza koysan dalmaz çok da almıyor
Denginin dengini kimse bulmuyor
Baba çocuğuna kefil olmuyor
Kimi kime soracaksın arkadaş

Kutsaldı adetler kutsaldı töre
Saygı sevgi vardı insana göre
Her şey hile doldu hep dalavere
Burdan nere varacaksın arkadaş

Hayalimiz vardı kısmet olmadı
İleride derdik süre dolmadı
Allame olsa da güven kalmadı
Kılı kırka yaracaksın arkadaş

“Düzelir mi?” soruluyor bu sıkça
Tedirginiz tuhaf şeyler oldukça
Düzelir mi soruyorum açıkça
Buna kafa yoracaksın arkadaş

Benim bu feryadım halkın sesidir
Tükenen törenin son nefesidir
Kim kimdir necidir neyin nesidir
Sen damga mı vuracaksın arkadaş


Mesela Dedik ! / Yazarım

Benim arkadaşım yazdı mı yazar
Ben de ona baka baka yazarım
Benim yazdıklarım ezberi bozar
Başlarına kaka kaka yazarım

Benim yazdıklarım nal toplattırır
Ben yazarsam şalterleri attırır
Strese sokar da biber tattırır
Acısıyla yaka yaka yazarım

Laf bir kere çıkar imiş ağızdan
İsterseniz sorun oğlandan kızdan
Yanıma varılmaz son sürat hızdan
Gaz vererek çıka çıka yazarım

İçinde en derin anlam içerir
Şiiri okumak büyük zevk verir
Bazıları hasetinden geberir
Tabuları yıka yıka yazarım

Allameyim benim huyum böyledir
Kıvırtmam böyle mi yada şöyledir
Ben ne diyor isem kesin öyledir
Örnekleri soka soka yazarım

İlhamı yıldızdan nemden alırım
Kahveden çaydaki demden alırım
Hayaller kurarken uyur kalırım
Rüyalara çöke çöke yazarım

Şekil bir A ‘dadır okuyun aha
Daha da iyisi var mıdır daha
Güneş benim için doğar sabaha
Tanyerinden söke söke yazarım

Sözcük teknesinin dibini kazır
Otururum akşam guruba nazır
Grip olsam bile mendilim hazır
Sümüğümü çeke çeke yazarım

Bazen gelmez ilham çıkar ararım
Dağları dolaşır çölü tararım
Kolay olmaz kılı kırka yararım
Alnımdan ter döke döke yazarım

Ufaktan ilhamım geliyor bakın
Şimdi şiir yazmam yakın mı yakın
Sizler beni kıskanmayı bırakın
Dişlerimi sıka sıka yazarım

Alaimi sema ilham kaynağım
Şu anda eriyor tavada yağım
Şıkır şıkırdımım fazla oynağım
Orta yerde seke seke yazarım

Hoşnutluk duyarım ince bellerden
Güzelden dökülen tatlı dillerden
İlham alırım ben körden kellerden
Peruk meruk taka taka yazarım

Fonda Neşet Ertaş illaki çalar
Mazinin izleri içime dolar
Tepenin başında hayale dalar
Geçmişime aka aka yazarım

Kafaya koydum mu sinir kasılı
Kendim gerilirim duygum basılı
Tuvalete bile gitsem hasılı
Şu beynimi .ike .ike yazarım

mesela dedik hakim bey :) !


Cinler Var

Hasletimiz var derdik bozulmazdı özümüz
Genelinde öyle de yoldan çıkmış genler var
Farkına hiç varmadık kapalıymış gözümüz
Anladık gizli duran hin’in oğlu hinler var

Kimi cin sarımsaktır çıkar koku sonunda
Kimi cin de renk vermez grinin her tonunda
Kimi cin gözükse de vatansever donunda
Yürekte tükenmeyen yüz yıl sürmüş kinler var

Öyle cinler vardır ki akıl ermez işine
Durmadan takoz koyar dünyanın gidişine
Kainatı dolaşsan denk gelmezsin eşine
Cinlikten şeytanlığa terfi eden cinler var

Dervişin fikri neyse zikri öyle olmalı
Yedisinde ne ise yetmişte de kalmalı
Vatanının sevgisi hücresine dolmalı
Eski bilmem ne denen kanıksanmaz ünler var

Türk’üz biz Müslümanız Oğuz’dandır kolumuz
Hacı Bektaş Yunus’tan Mevlana’dan “Dolumuz”
Atatürk çizgisinde uzar iken yolumuz
Gördük ki maalesef başka giden yönler var

Gelememiş bir yere olmamış başarısı
Vızır vızır vızırdar sanki eşek arısı
Kuş kadar beyin varken gitmiş çoktan yarısı
Atasına sövene övgü dizen bönler var


Suçluyum Hakim Bey!!

Altmış altı suçtan müebbetteyim
Biri sevgi biri sevda aŞk da var
En büyüğü yâre muhabbetteyim
Yolunu gözlerim sabaha kadar
Habersizce gönül vermek aŞk da var
Suçluyum !

Rüyalar görürüm hayra yoramam
İçinde “O” geçmez cümle kuramam
Onun olmadığı yerde duramam
İçerisi dışarısı bana dar
Mutluluk saadet özlem aŞk da var
Suçluyum !

Hayat kaynağımdır iki gözümdür
Aydınlık tarafım güler yüzümdür
Varımdır yoğumdur canım özümdür
Gönül ihaneti acıyı tadar
Onur gurur sabır sebat aŞk da var
Suçluyum !


İnsana İnsan Gerek

Arkadaşım ahbabım, dostum kardeşim benim
Sen ki benim can dostum sen ki halden bilenim

Dünyamız çok değişti, her şeyine dikkat et
Onurluca davranıp, yaşaması saadet

Hayat fazla zorlaştı, yol ise diken dolu
Yürümek öyle zor ki, engebeli bu yolu

Koltuğunun altına, al da yürü serini,
Sen sen ol da bil lütfen, dünyadaki yerini,

Her insan bir mi olur, insana insan gerek,
Kimisi dosttur sana, kimisi de engerek,

Kimi menfaat arar, kimi çıkar peşinde
Fendine akıl ermez, şeytanlığın eşinde

Az da çok da yaşasan, ecel bir gün gelecek
İnsansan musallada, herkes insan bilecek


La Bizi Kınadı ya

Filistin bizi kınadı. Çok ipimizde ya Demek ki onların yanında PYD YPG kadar değiliz.
Macaristan Avrupa Birliğinin bizi kınamasını veto ederek engelledi.
Helal olsun.

Sürekli mağdura çıkmıştı adı
Acıyarak baktığımız Filistin
Ne oldu ne bitti bizi kınadı
Ağıtları yaktığımız Filistin

Ülkesi işgalde bağlıydı kolu
İçimiz kıprardı merhamet dolu
Akdeniz’de Rum’la birleşti yolu
Selamları çaktığımız Filistin

Herkes düşmanına buğuz ederdi
Hainler laf ile bedel öderdi
Ağıtlar yakılır yardım giderdi
Kafamıza taktığımız Filistin

Niyeti belliymiş özü belliymiş
Maskenin ardında yüzü belliymiş
Bizlere baktığı gözü belliymiş
Acısını çektiğimiz Filistin

Yıllar yılı mağdurlukta durdu bak
Dostlarıyla irtibatı kurdu bak
Çok vefalı !!! sırtımızdan vurdu bak
Gözde yaşlar döktüğümüz Filistin

Şimdi bildik doğruları eğilmiş
Ülkemiz meğerse orda siğilmiş
Gördük Macaristan kadar değilmiş
Onca fırın yıktığımız Filistin

Bizler yapılanı elbet sevmedik
Eşkıyayı teröristi övmedik
Eşin dostun arkasından sövmedik
Masalından bıktığımız Filistin


Bu resmi gördükçe içim burkulur
Ayağına zincir vurmuş vicdansız
Bunu yapan insan değil, korkulur
Varıp yurtlarını sarmış vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız

Kendinde zincir var eşinde de var
Zincirler arada olamaz duvar
Garipleri insan saymamış davar
İkisine tuzak kurmuş vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız

Onlar medeniymiş bizlerse barbar
Barbarlığı ölçen terazi mi var
Oysa insanlığı insanlık tartar
Hepsinin boynunu burmuş vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız

Yetmiş milyon katledilmiş sırayla
Kelle başı avlanmışlar parayla
Pranga vurulmuş sırtta yarayla
İşkence yaparak durmuş vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız

Aç koymuşlar kalmış kemikle deri
Merhamet kalmamış yoktur kederi
Kelle Altı (6) Dolar insan ederi
Soykırım yaparak kırmış vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız

Keşfetmek ne, zaten orası varmış
Çocuklar kırlarda özgür koşarmış
Medeniyet getirmeyi başarmış !!
Akan suya zehir kormuş vicdansız
Ellerine zincir vurmuş vicdansız


Çok Şükür

Elbette gerek görmüş hem de bu coğrafyada
Şükür olsun Yaradan bizleri Türk yaratmış
İstese yaratırdı; çölde, kutupta ya da
Türkiye’de yaşayın demiş buraya katmış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış

Emrine şükür olsun Allah yaratmış bizi
Zenci de yaratırdı istese hepimizi
Maksadını bilmeyiz nedir hikmette gizi
Sizi övdüm yarattım diyerek imza atmış
Şükür olsun Mevlaya bizleri Türk yaratmış

“İslamiyet tercihim Türklük ise kaderim”
Demiş Ahmet Yesevi ben de aynını derim
Türklükten gocunan var işte benim kederim
Konuştuğu dil Türkçe bilmem ki neden batmış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış

Türklüğün esamisi yurtta okunmaz olmuş
Savaşmış yıllar yılı hamallıkta yer bulmuş
İnsanları yozlaşmış her taraf hain dolmuş
Ermeni Yahudi’si hepsi muteber zat’mış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış

Yafes’in evlatları Oğuz Kağan Mete Han
Zafer dolu bir tarih her devirde ayrı şan
Gün gelmiş devran dönmüş zora düşünce vatan
Yedi düvel bir olmuş gelip de tüfek çatmış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış

Hasta Adam demişler işte konulan tanı
O hale gelmişiz ki düşman sarmış dört yanı
Atatürk’le yeniden bulabilmişiz canı
İngiliz Fransız’ı hepsi pusuya yatmış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış

Beğenmeyen beğenmez böyledir benim huyum
Türk olarak doğmuşum öyle gelmiş hep soyum
Sanma yoldan dönerim çünkü Suat Zobu’yum
Var ya;
Türklük bilinci tümüyle başka tatmış
Şükür olsun Rabbime bizleri Türk yaratmış


Bu Gece

Anlaşıldı bugün de uyumak haram bana
Deve dikeni olur, yatak batar bu gece
Uyuyamam dönerim o yanımdan bu yana
Yaptığım tüm planlar (polümler) kökten yatar bu gece

Ne kadar çok koyun var milyon milyon sayarım
Yünlerini kırkarım al yeşilli boyarım
Hepsinden çorap örer depolara koyarım
Bezirganlar mezatta bir bir satar bu gece

Herkes sıfır sorunlu ben de vardır kralı
Bilmem ki ne yapmalı nedir bunun kuralı
Her yanımdan taşıyor hepsi sıra sıralı
Dertlerim dizi dizi katar katar bu gece

Sorunlarım olmasa yüreğim de soğurdu
Üfleyerek yemezdim kalıp gibi yoğurdu
Diyorlar ki komşunun eşek ikiz doğurdu
Sanmam ki uyuyayım şafak atar bu gece

Her şeyi düşünerek ben mi kafa yorayım
Acep nere gideyim bilmem nerde durayım
Diyar diyar gezeyim birisine sorayım
Umut yüklü gemiyi derya yutar bu gece

Bu gece
Dile dolanan ise; "seviyorum" son hece


Şimdi Bıraktım

Yüzüme yüzüme üfleme şunu
Eskiden içerdim çoktan bıraktım
Bilirim ne mel’un şey olduğunu
En son paketini sobada yaktım
Eskiden içerdim çoktan bıraktım

On sekiz yaşında iken alıştım
Hiç olmadık zamanlarda buluştum
Defalarca bırakmaya çalıştım
Bitince dört döndüm kafama taktım
Eskiden içerdim çoktan bıraktım

Arkadaşın teki yak dedi bir gün
Çok zevkli oluyor bak dedi bir gün
Çakmağı uzattı çak dedi bir gün
Hata ettim o gün çakmağı çaktım
Eskiden içerdim çoktan bıraktım

Tam otuz iki yıl demesi kolay
Elbette içenle edemem alay
Zehirden katrandan ibaret olay
Sonunda kaybeden ben olacaktım
Eskiden içerdim çoktan bıraktım

Yıllarca öksürdüm ciğer tükendi
Kaç kere bıraktım hepsinde yendi
Sonunda başardım yetmedi fendi
Beraber yaşamak olmuyor baktım
Eskiden içerdim çoktan bıraktım

Ben o şerefsizi çoktan bıraktım


Ben mi Gudubetim

Ben mi gudubetim ben mi kötüyüm
Beladan gayrısı bulmadı beni
Bilmem ki her zaman ters midir tüyüm
Kötüden iyiye salmadı beni..

Zaman zaman zorluklara dayandım
Öz rengimden başka renge boyandım..
Bir şey mi kaçırdım geç mi uyandım
Bir Allah’ın kulu bilmedi beni..

Bin yaşasın dokunmayan engerek
Kailesiz demem neyime gerek
Kara somun oldum bazen de börek
Hiç kimse eşitçe bölmedi beni..

Altmış yıldır buna kafamı yordum
Akıl danesinin fikrini sordum
Tellerim karışmış bozuk akordum
Usül erkan bilen çalmadı beni..

Nereye uzansam kuruyor dalım
Ne yapsam ne etsem çıkmıyor falım
Ondan intizarım ona vebalım
Felek defterinden silmedi beni..

Senben oldum gerim gerim gerildim
Stres yaptım öldüm öldüm dirildim
Ucuza satıldım beleş verildim
Mezattan başkası almadı beni..


Babamı Görür Gibiyim

Bekirağ yemyeşil ekin kellede
İçinde babamı görür gibiyim
Acıkır ekmeği lazım ille de
Sarayburun üstü yürür gibiyim.

Otu çöpü uzar gör süyüm süyüm
Diken diken olur anınca tüyüm
Uzaktan uzağa görünür köyüm
Dağılgan düzünde durur gibiyim..

Çiçekler karışmış gonca güllere
Kırların kokusu sinmiş yellere
Yine Bayram gelmiş bizim ellere
Arefe gününde varır gibiyim..

Zaman geçse bile kopmuyor bağım
Mazinin varlığı yaşam kaynağım
Özlem kandilinde bitiyor yağım
Sahra Çöllerinde kurur gibiyim..

Sılanın kokusu vururken cama
Özlemin rüzgarı dolar odama
Kırk yıllık ayrılık zordur adama
Gurbet ellerinde çürür gibiyim..

Anayla babanın dolmuyor yeri
Ne yapsan gidenler gelmiyor geri
Unutmak mümkün mü eski günleri
Nabız nabız olup vurur gibiyim..

Kesin abartısız kesin hilafsız
Zaman acımasız zaman insafsız
Çaba göstersen de kesilmiyor hız
Her gün yavaş yavaş erir gibiyim

Yıllardır gurbetten aman el aman
Öyle bir hasret ki vuruyor yaman
Anarım maziyi ben zaman zaman
Yılları peşimden sürür gibiyim..


Düştüm Yoluna
Kadir Mevla’m darda koyma bizleri,
Hu diye, hu diye düştüm yoluna..
Bir bir gördüm yarattığın izleri,
Bu diye, bu diye düştüm yoluna..

Düştüm yollarına bırakma naçar,
Doksan dokuz ismin gönüller açar,
Yarattığın her şey nurunu saçar,
Şu diye, şu diye düştüm yoluna..

Yoluna kurbanım, sana kurbanım,
Verdiğin nefesle var olur canım,
Kupkuru çöllerle çevrili yanım,
Su diye, su diye düştüm yoluna..

Rabbim İman ile ihlas ver emi,
Nurunla mamur et kalp viranemi,
Günahtan temizle gönül hanemi,
Yu diye, yu diye düştüm yoluna..

Yolun sonunayız mutlak giderek,
Yaşarken ölürken illa sen gerek,
Bütün günahlara tövbe ederek,
Tu diye, tu diye düştüm yoluna..


Görün Azıcık

Düşünün ağalar anlayın beyler
Konu ülke ise durun azıcık
Seksen altı milyon acep ne söyler
Sorun kendinize sorun azıcık..

Herkes atasını kendi mi bulur
İnsanda milliyet doğuştan olur
Kişiler fanidir Millet’se kalır
Bunun bilincine varın azıcık

Vatan bayrak millet özeldir özel
Milleti sevmekse ne kadar güzel
Benliğimizde var ezelden ezel
Geçmişe bakarak görün azıcık..

“İnsan-ı kamil ne” sorulur belki
Olmazsa olmazın insanlık ilki
Gerek bu gün, yarın, her zaman bil ki
Sapmayın çizgiye girin azıcık..

Bu insanlar bizim bu ülke bizim
İslamiyet Türklük her iki gözüm
İnsanlıktan maraz doğmaz azizim
Bunun manasına erin azıcık..

Atatürk’ün yolu yolumuz olsun
Göynüsün özümüz sevgiyle dolsun
Eşitlik adalet yerini bulsun
Dostluk örgüsünü örün azıcık..


Son Demde

Anladık dünya yalan pamuk iplik bağdayız
Affeyle bizi ya Rab iman Kur’an ver hem de
Bugün yarın fark etmez ölünecek çağdayız
Bir nefes istiyorum eşhedüye son demde..


Mağrurlanma Allah Var..!

Mağrurlanma diyerek uyarılmış padişah
Padişahtan elbette büyük olan Allah var..
Kul hakkına dokunma sakın ola alma ah
İncirin çekirdeği, onu bilen Allah var..

Büyük dağlar Allah’ın küçükte de katkın yok
Mağrur olma ey gönül şükür eyle karnın tok
Düşün ki yeryüzünde bir lokmaya muhtaç çok
Kılı kırka yararak rızık bölen Allah var..

Mağrurlanma insan ol yaşamın fazla sürmez
Yeme yetim hakkını zannetme kimse görmez
Sanır mısın mizanda bunlar hesaba girmez
Karıncanın hakkını filden alan Allah var..

Mevsimler geçer gider yazın sonu güz imiş
Bu dünyadaki hissen üç beş metre bez imiş
Binlerce yıl yaşasan sorsalar da az imiş
İyi kötü hep gitmiş amma halen Allah var..

Mağrurlanma insan ol insana iyi davran
Bugünün yarını var böyle gitmez bu devran
Yaşlanır yorulursun gelir elbet öyle an
Mazlumu bu dünyada haklı kılan Allah var..

Vakitsizce bir ecel dolanırken peşinde
Kimse seni tınlamaz herkes kendi işinde
Mutluluğu ararsın hayalinde düşünde
Bencil olma her şeyden önce gelen Allah var..

Resul’e altmış üç yıl ömür vermiş yaradan
Kimler gelmiş dünyaya kimler geçmiş buradan
Ağzınla kuş tutsan da sıyrılmazsın aradan
“Dünyada biraz yaşa” diye salan Allah var..

Tüm canlılar fanidir bir de insansan şayet
“Şu kadar yıl yaşarsın” var mı hakkında ayet
Sağlıklıysa yaşamın elli yüz yıl nihayet
O da mutlak bitecek baki kalan Allah var..


Sen Yaz..!

Bir yazı yaz dostum, bir de şiir yaz
Kimsin kimlerdensin seni anlatsın.
Bir sayfa ayır ki beyaz mı beyaz
Boydan boya Türkiye’ni anlatsın

Kalemini yorma gereksiz şeye
Anlatsın olanı ağaya beye
Atatürk’ü yaz sen, en başköşeye
Şanlı tarihini dünü anlatsın..

Yaz Alparslan Malazgirt’te savaşsın
Gemiler karadan dağları aşsın
Yaz Çanakkale’de düşmanım şaşsın
“Geçilmez”in nedenini anlatsın..

Eşine dostuna olmasın kastın
Sen yaz ki okusun düşmanın dostun
Desinler doğruya parmağı bastın
Türkün yüce hasletini anlatsın..

Millet abat olsun düşmesin derde
Yükselsin bayrağım kalmasın yerde
Vatana can feda bulunsun serde
Şehidin döktüğü kanı anlatsın..

Doğruyu yanlışı kesin dene de
Mantık terazisi tartsın gene de
Yaz haftada ayda yılda senede
Geçmişinden gelen şanı anlatsın..

Türklük sevdasından oluşsun konu
Vatan millet bayrak izlesin onu
Turan’a uzansın yolların sonu
Gönüldeki hedefini anlatsın..

Yaz.


BEDİRHAN

Bizim inşaatta işçiydi önce
Uzun süre hasta yattı Bedirhan..
Yüreğim sızlardı onu görünce
Gözü nemli veda etti Bedirhan..

Bir türlü gitmezdi yüzde sarısı
Kendi hasta idi hem de karısı
Bir telefon gelmiş gece yarısı
Valizi alıp da gitti Bedirhan..

Ayağı hafiften biraz aksardı
Fazla konuşmazdı bir derdi vardı
Beni görür cigarayı sarardı
Tabakayı öne itti Bedirhan..

Yak hele bir tane garip boğandan
Şefim usanılmaz kuru soğandan
Mevlam nasibini kesmez doğandan
Bir çift laf güleryüz yetti Bedirhan..

Mevla’m vermeyince dirhem vermemiş,
Bir günden bir güne sefa sürmemiş,
Ezilmiş garibim hiç gün görmemiş,
Her şeyi içine attı Bedirhan..

Duman eksilmezmiş karlı dağında
Aşı kavrulmazmış kendi yağında
Üç çocuğu varmış okul çağında
Umutlar yavaştan bitti Bedirhan..

Borç almış senet’e imzayı atmış
Ödeyemez olmuş faizde batmış
Birileri para diye dayatmış
Duydum ne var ne yok sattı Bedirhan..

Yaşamdan ümidi kesmişti çoktan
Diyordu ne gelse elbette Hak’tan
Yakası bir türlü kurtulmaz yoktan
Bir kuru ekmeğe fitti Bedirhan..

Nedir ki insanın boyuyla eni
Geri getirmezmiş zaman gideni
Kalp krizi imiş ölüm nedeni
Sonunda eceli tattı Bedirhan..
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL