Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
ŞAHMARAN BİN MUSA OCAĞI Roman Hüseyin TURHAL
Anadolu'nun kadim topraklarında, Adıyaman'ın kızıl kayalıkları arasında, yedi göbekten gelen bir sır gizlenir: Şahmaran Bin Musa Ocağı. Bu Ocak, sadece bir şifa kapısı değil; Musa'nın asasının yere dü...
24. Bölüm

Bölüm 5: İlahi Reçeteler ve 21 Günün Sırrı

3 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

I. 21 Günlük Teslimiyet
Hüseyin Hoca’nın Dergâh’ı, artık Ece ve Kerem için bir umut kaynağı ve manevi bir karargâhtı. İkisi de arınmanın ilk şokunu atlatmış, şimdi tedavinin en uzun soluklu aşamasına başlamıştı: 21 gün sabah akşam su içme ritüeli ve üzerlerinde taşıyacakları koruyucu Hamail.
Hoca, Ece’ye, üzerinde dualarla sabitlenmiş 7 boyutlu boylama hamail koruma muskasını ipek bir keseyle teslim etti. Muskayı kalbinin yakınına taşıması talimatını verdi. Kerem’e ise, düşük yıldızını yükseltecek ve kısmet bağlarını çözecek özel bir vefk tılsım esma dua silsilesi yazılmış benzer bir hamail verdi.
İlahi reçetelerle okunan su, bu 21 gün boyunca onların hem ilacı hem de yoldaşıydı. Ece, ilk yedi günde yaşadığı karmaşanın aksine, bu süreçte derin bir huzur hissetti. Zihni berraklaşıyor, iş yerindeki performansı hızla yükseliyordu. Üzerindeki o görünmez baskı kalkmıştı; artık stres onun yakasına yapışamıyordu. Ancak bu, kolay bir sabır değildi. Yirmi bir gün, dünyanın koşturmacası içinde sürekli bir manevi disiplini sürdürmek, büyük bir teslimiyet gerektiriyordu.
Kerem ise, arınmış bedeniyle birlikte, iş arayışlarında inanılmaz bir değişim gözlemliyordu. Kapalı olan kapılar birer birer açılmaya başlamış, hatta eski nişanlısından gelen bir telefonla sınanmıştı. Ancak Hamail’in koruması altındaki bilinci, bu zehirli kısmete geri dönmek yerine, daha hayırlı kapılara yönelmesini sağladı. Edep ile gelen, bu süre zarfında hem manen hem de madden lütfunu hissetmeye başlamıştı.
II. Tıbbın Çözüm Bulamadığı Vaka
Tedavi süreçleri devam ederken, Dergâh’ın kapısından giren yeni bir vaka, Hüseyin Hoca’nın omuzlarındaki yükün ne denli büyük olduğunu gösterdi. Gelen, 50’li yaşlarında, eğitimli ve varlıklı bir ailenin annesi olan Leyla Hanım’dı.
Leyla Hanım, üç yıldır modern tıbbın çözüm bulamadığı gizemli bir hastalıkla pençeleşiyordu. Doktorlar, sürekli değişen ve çelişen semptomlara bir teşhis koyamıyordu: Bir gün felç geçiriyormuş gibi kasılıp kalıyor, ertesi gün şiddetli bir ağrıyla kıvranıyor, sonraki gün ise saatlerce uyuyordu. Tüm testler temiz çıkıyordu; doktorlar en sonunda durumu "psikolojik" olarak etiketlemişti.
Ancak Leyla Hanım'ın ailesi, bunun ötesinde bir şey olduğundan emindi. Aile dostları, Leyla Hanım’ın rüyalarında sürekli olarak, bilmediği bir dilde konuşan gölgeler gördüğünü anlattı. Aile, bu durumun bir cin musallatı olduğundan şüpheleniyordu.
Hüseyin Hoca, Leyla Hanım’ın titreyen bedenine ve boş bakışlarına baktı. Diğer vakaların aksine, bu vaka yalnızca bir büyü veya nazar değil, aynı zamanda ruhsal bir varlığın tam anlamıyla beden üzerindeki hakimiyetini gösteriyordu.
Hoca, ciddi bir ifadeyle ailesine döndü: “Bu, derin bir meseledir. Kara büyüler çözülür burda evet, ama bu vakada Kur’an Rukiye okunur sırıda ve Ladin ilmi Havas esrar da devreye girmeli. Bu, ilacın ötesinde, ilahi bir müdahale gerektirir.”
Hoca, Leyla Hanım’ın dosyasını bir kenara ayırdı. Bu vaka, Cifir ilmi ledün esrar hurifi ve ocağın en derin bilgilerini kullanmasını gerektirecekti. Ece ve Kerem'in tedavisi sabırla sürerken, Hoca şimdi, en zorlu sınavı için manevi hazırlıklara başlamak zorundaydı. Yılanı Asuman etme misyonu, en karanlık ve tehlikeli haliyle karşısındaydı.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL