Anadolu'nun kadim topraklarında, Adıyaman'ın kızıl kayalıkları arasında, yedi göbekten gelen bir sır gizlenir: Şahmaran Bin Musa Ocağı. Bu Ocak, sadece bir şifa kapısı değil; Musa'nın asasının yere dü...
İdrakin ateşi, Hüseyin Turhal’ı ocağın en gizli bölümüne, mürşitlerinden kalma elyazmalarının saklandığı mahzene yönlendirdi. Burası, sadece Hoca’nın girmeye yetkili olduğu, mum ışığının bile zor ulaştığı, rutubet ve eski kağıt kokan bir yerdi. Duvarları örümcek ağları değil, manevi bir mühür koruyordu. Hüseyin, elindeki titrek fenerle ilerlerken, şiirin üçüncü kıtasını mırıldanıyordu: “Kenzül Havas Kur’an okuduk, / Çifir ebced ile esrarı bulduk, / İlim denizinde bir damla olduk, / Her devirde vardır elimiz bizim.” Bu kıta, yolculuğun yöntemini işaret ediyordu: Kenzül Havas ve Çifir Ebced. Kenzül Havas (Gizli Sırlar Hazinesi): Doğanın ve Kur'an ayetlerinin gizli özelliklerini ve enerjilerini kullanma ilmi. Çifir Ebced: Harflerin sayısal değerlerini kullanarak (Cifir) olayların geleceğine ve bâtınî manalarına (Ebced) ulaşma yöntemi. Hüseyin, raflardan tozlu ve ağır bir kitaba uzandı. Kitabın kapağında, birbirine dolanmış yılanlar ve yedi gezegeni simgeleyen yıldızlar çiziliydi. Bu, ocağın en önemli eserlerinden, Havas ilminin anahtarı olan Dürerü'l-Esrar (Sırların İncileri) idi. Kitabı masaya serdi. İlk sayfalarda, Ebced tablosu ve harflerin sembolik manaları vardı. Hüseyin, bu ilmi yıllardır biliyordu, ancak şimdi, bu bilginin sadece zihinsel bir alıştırma değil, kozmik bir anahtar olduğunu hissediyordu. Ayetleri sadece okumak yerine, harf harf analiz etmeye başladı. Her harfin bir frekans, bir sayısal değer ve bir gezegensel karşılığı vardı. Bir ayeti oluşturan harflerin toplamı, o ayetin zahiri manasından çok daha derin, esrar dolu bir matematiksel yapıyı ortaya çıkarıyordu. Birkaç gün boyunca, yemek yemeyi ve uyumayı unuttu. Masanın üzerinde, kâğıtlar, cetveller, geometrik şekiller ve hesaplamalar yığılmıştı. Bir yandan Kur'an ayetlerini Çifir Ebced'e vuruyor, diğer yandan çıkan sayıların mistik karşılıklarını Kenzül Havas kitaplarında arıyordu. Büyük bir iddia peşindeydi: Peygamberler silsilesinde var olan **"Elimiz"**in gücünü, sayısal şifreler aracılığıyla yeniden aktive etmek. Bir akşamüstü, bir hesaplamanın sonucunda, ocağın kurucusuna atfedilen bir manevi kapının açılacağına dair bir sonuca ulaştı. Kalbi coşkuyla doldu. İşte, sırlar çözülüyordu! Kudret, zekânın ve ilmin eliyle yeniden ona akacaktı. Gururun ince gölgesi, ruhunun köşesine usulca süzüldü. Tam o anda, elindeki kalem kırıldı. Ardından, fenerin ışığı titredi ve söndü. Oda zifiri karanlığa büründü. Hüseyin’in içinden bir ses yükseldi: “İlim denizinde bir damla olduk!” Karanlıkta otururken, anladı. Bu ilimler, ona kudret vermek için değil, tevazu öğretmek için vardı. Sırlar, zekâsıyla çözülebilecek bulmacalar değildi; onlar, ancak kalp temizliği ve tam teslimiyet ile kendini açan kutsal gerçeklerdi. O, yedi bin yıllık bir silsilenin parçasıydı, ama bu silsilede bir damla olmaktan öteye gidemezdi. Tıpkı dev bir okyanusta, varlığını yalnızca suyun bütünlüğünde bulabilen tek bir damla gibi. Kırılan kalem ve sönen fener, ona kibirden arınmayı, ilmin sonsuzluğunda kendi hiçliğini görmeyi öğreten birer uyarıydı. Hüseyin Turhal, karanlıkta gülümsedi. Gururu kırılmış, ama ruhu hafiflemişti. Tekrar yanan fenerin ışığında, yüzlerce yıllık elyazmalarına baktı. Artık onlara sadece bir bilgi kaynağı olarak değil, bir hikmet ve tevazu dersi olarak yaklaşıyordu. O, kadim elin gücünü taşımak için önce o elin hadsizliğini ve tevazuunu öğrenmeliydi. Ve bu tevazu, onu silsilenin en büyük öğretmenlerinden birine, Hz. Musa’nın hikmetine doğru yönlendirecekti.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.