SAHARA REBORN: Sahra'nın Yeniden Doğuşu M.S. 8000 - M.Ö. 5000
Sahra Çölü, bugün dünyanın en kurak ve geniş çöl alanlarından biridir; ancak yaklaşık 15.000 ila 5.000 yıl önce bu topraklar göllerle dolu, otlaklarla kaplı ve yaşamla iç içe bir ekosisteme sahipti. B...
Sahne Sahara’nın mutfağına kayar. Yemek masasında sessizlik vardır, yalnızca çatalın tabağa dokunan sesi duyulur. Birden annesinin sesiyle irkilir:
Nalan: ”Bugün hangi hikâyeleri dinledin bakalım?”
Sahara, başını kaldırırken hafifçe fısıldadı:
Sahara: ”Sadece… dünyanın bir zamanlar göğe bakmaktan korktuğu günleri.”
Nalan: ”Ne gibi?”
Sahara: ”Baba! Anne! Hikayede çok garip bir şey oldu!”
Nalan çatalını bırakıp doğrulurken:
Nalan: ”Ne oldu yavrum? Neler gördün?”
Okan kollarını açtı:
Okan: ”Hadi anlat bakalım.”
Sahara: ”Simülasyonda… Afrika’da insanlar altın çağı yaşıyordu. Her şey… o kadar parlak ve güzel görünüyordu ki… ama sonra, birden… 5000 yıllık karanlık çağa gömüldüler. Halk birbirine düştü, şehirler sustu, bin tanrı uydurup taptılar, bilgi kayboldu. Her şey bir anda… yok olmuş gibi!”
Nalan yüzünü elleriyle kapladı, derin bir nefes aldı:
Nalan: ”Narmer’in dönemini öğrenmiş olmalı… gerçekten de böyle korkunçtu.”
Okan kaşlarını çattı, hafifçe yere baktı:
Okan: ”Bu dönemi çocukken robotum anlatmıştı. Tüm bilgiler… Kayıtlar Salonu’na gömülmüş.”
Sahara başını salladı, gözleri parladı:
Sahara: ”Evet! Ama Nil-7… simülasyonda bana gösterdi. Her şey hâlâ oradaymış. İnsanlık onu yeniden keşfetmek için… binlerce yıl beklemiş.”
Sahara yemeğini bitirene kadar bu konuyu konuştular...
35.1. YENİ GÖREV
Masadan kalkmak üzereyken birden babasının sesi ağır bir ciddiyetle yükselir:
Okan: ”Sahara… seninle konuşmamız gereken bir şey var.”
Sahara başını kaldırır. Annesiyle babasının gözlerinde hem endişe hem de gurur vardır.
Nalan: ”Yeni görev açıklandı. Bir yıldız gemisi… uzak bir dünyaya koloni kurmak için gidiyor.”
Sahara’nın kalbi hızla atmaya başlar.
Okan: ”Ve biz seçildik. Sen de bizimle geliyorsun.”
Bir anlık sessizlikten sonra annesi gülümsedi:
Nalan: ”Nil-7 de geliyor tabii. Onsuz olmaz.”
Sahara, tabağını unutup başını çevirdi. Nil-7’nin gözleri hafifçe yanıp söndü; sanki çok önceden her şeyi biliyormuş gibi sessizce onları izliyordu.
Nil-7: "Anlattığım hikayeler seni bu göreve hazırlamak içindi. Artık koloni görevi için hazırsın. Sıfırdan başlayıp yeni bir uygarlık kurabilecek bilişsel donanımdasın. Benim hikâyelerim, sadece geçmişi anlatmak değildi Sahara. Senin yolculuğun için, zihninde bir pusula kuruyordum."
35.2. YENİ ORGAN
Nalan, hafifçe başını salladı, gözlerinde hem ciddiyet hem de güven vardı.
Babası Okan: ”Gitmeden önce yapmamız gereken bir şey var, Sahara…”
Sahara gözlerini onlara çevirdi, kalbi hızla atıyordu. ”Nedir o?” diye sordu.
Okan derin bir nefes aldı. ”Senin için özel bir hazırlık. Bu, sadece yolculuğun için değil, ömrün için de gerekli.”
Masadaki küçük, parlak kutuyu Sahara’ya doğru itti. İçinde, metalik ve organik dokuların birleşimiyle neredeyse canlı gibi kıpırdayan bir organ duruyordu. Sahara, kutuyu dikkatle inceledi.
“Nil-7… bu organ… bana anlatabilir misin? Nasıl çalışıyor? Neden benim için tasarlandı? Eğer bunu yapmazsak… ne olur?”
Nil-7 hafifçe parladı ve sakin bir sesle yanıtladı.
“Sahara, bu organ senin nefesinle vücudunda oluşan serbest radikalleri topluyor ve etkisiz hâle getiriyor. Hücrelerin zarar görmüyor, ömrün korunuyor. Tasarımı, doğal antioksidan enzimlerini temel alıyor; ama kendi damar ağını kuruyor, metabolizmanla bütünleşiyor ve kan akışıyla aktif çalışıyor.”
Sahara kaşlarını çattı. ”Peki… bunu takmazsam? Normal nefes alıp, yaşamaya devam edersem ne olur?”
Nil-7 gözlerini hafifçe kısarak yanıtladı.
“Tabii ki yaşayabilirsin. Ama her nefes, hücrelerine mikrohasar bırakıyor. Eğer organı takmazsan, zamanla vücudun her organı yavaş yavaş çöküyor. Yirmi yıl, otuz yıl… belki elli yıl sonra, kalbin, böbreklerin, kasların, hatta beynin bile tek tek yıpranmaya başlayacak. Hücrelerin artık kendini onaramayacak. Yaşlanma kaçınılmaz olacak ve yaşamın ağır bir çöküşle dolacak. Bu organ, sadece ömrünü korumakla kalmıyor; görevini ve yeteneklerini sürdürmeni de sağlıyor.”
Sahara dudaklarını araladı. ”Başka özellikleri de var mı?”
Nil-7 hafifçe titredi. ”Evet. Küçük biyosensörleri sayesinde enerji seviyelerini, bağışıklık sistemini ve hormonlarını sürekli izliyor. Minik yaraları hızla onarıyor, metabolizmanı optimize ediyor ve seni koloni görevine hazır tutuyor. Her nefes artık seni güçlendiriyor; sadece yaşamını değil, yeteneklerini de koruyor.”
Sahara, otodoktorun başında dururken kaşlarını çattı.
“Peki… neden şimdi? Neden bu organı bana daha önce takmadınız? Ya da neden daha geçe bırakmıyorsunuz?”
Nil-7’nin gözleri hafifçe yanıp söndü. Sesi derin ve kararlıydı:
“Çünkü zamanın terazisi vardır, Sahara. İnsan bedeni, yirmi yaşına kadar kendi savunmasını kusursuzca yapar. Çocukluk ve gençlik boyunca hücrelerin antioksidan kalkanı çok güçlüdür. Oksijenin her nefeste ürettiği serbest radikalleri anında temizler, tek bir yara izi bile bırakmaz. Bu yüzden çocukların teni pürüzsüz, kasları esnektir.”
Sahara dikkatle dinliyordu; her kelime kalbine işliyordu.
Nil-7 devam etti:
“Fakat yirmi yaşından sonra bu kalkan zayıflamaya başlar. Önce yavaş, sonra hızlanarak. Yirmilerinde küçük izler bırakır, otuzlarında mikrohasarlar birikir, kırklarda bu izler görünür olur. Ve elli yıl sonra, organların tek tek çökmeye başlar. Kalp damarları sertleşir, kaslar gevşer, beyin hücreleri zayıflar. İşte yaşlanma budur: nefesin kendi bedenine karşı açtığı görünmez savaş.”
Sahara’nın boğazı kurudu. ”Yani… bu organ takılmazsa… elli yıl içinde ben de çökeceğim. Fakat neden şimdi? Ben daha 9 yaşındayım. Neden 20 yaşıma gelmemi beklemiyoruz?”
Nil-7 hafifçe yanıp söndü ve sessizce yanıtladı:
“Sahara… senin durumun farklı. Normalde organlar yirmi yaş civarında takılır, çünkü çocuk bedeni kendi savunmasını kusursuz yönetir. Ama senin yolculuğun özel. Uzun süreli uyku kapsüllerinde kalacaksın ve kolonileşmeye başlamadan önce metabolizmanın ve hücrelerin, uyku kapsülünün stresine dayanıklı olmalı.”
Sahara kaşlarını çattı. ”Uyku kapsülü… stres mi yapıyor?”
Nil-7 devam etti:
“Evet. Kapsül içinde vücut uzun süre hareketsiz kalacak, kan akışı yavaşlayacak, metabolik denge değişecek. Bu süreç, senin yaşını yavaşlatıyor gibi görünse de, hücrelerine mikrohasar bırakıyor. Eğer organı şimdi takmazsak, uyku kapsülü yolculuğunun sonunda hücrelerin yorgun ve zayıf olacak. Organ, bu mikrohasarları önlüyor, damarlarını ve metabolizmanı optimize ediyor. Yani erken takılıyor: hem yolculuk boyunca koruma sağlıyor, hem de senin doğal büyümeni engellemiyor.”
Nil-7'nin ışıkları sakin bir ritimde titredi:
“Senin nefesin artık yolculuğunu ve ömrünü koruyacak. Her nefesin seni güçlendirecek, Sahara. Bu yüzden zamanlama kritik: dokuz yaş, uyku kapsülüne hazırlık için en uygun an.”
Sahara dudaklarını araladı ve hafifçe gülümsedi. Artık korku yerini meraka ve heyecana bırakıyordu.
Okan hafifçe gülümsedi. ”Hazır mısın?” diye sordu Okan. ”Hazırsan, Sahara… otodoktor seni bekliyor.”
Sahara başını salladı., heyecan ve korku arasında gidip gelen duygularla, babası, kutuyu otodoktora yerleştirirken tereddütle seslendi:
“Baba… canım acıyacak mı?”
Babası sakin bir tonda yanıtladı:
“Hayır, Sahara. Organ yerine entegre edilirken, otodoktor mikrocerrahi ve nanoteknoloji kullanıyor. Hücreler arasındaki boşluklardan geçiyor, damarlarını kendi kendine açıyor ve sadece çok hafif bir karıncalanma hissi veriyor. Ağrı hissetmeyeceksin, sadece organın aktifleştiğini fark edeceksin.”
Cihaz hafifçe titreşti, karın boşluğunu taradı ve iki böbreğin arasındaki boşluğu belirledi.
Sahara derin bir nefes aldı. Otodoktor, organı İki böbreğin arasındaki retroperitoneal boşluğuna yönlendirdi. İlk temasla birlikte organ embriyo gibi kendi damarlarını açtı, böbreklere ve çevre dokulara bağlandı. Kan akışı başladığında, hafif bir sıcaklık yayıldı ve Sahara, karın boşluğunda hafif bir karıncalanma hissetti; organ, kendi damarlarını yavaşça açıyordu.
Nil-7 yanıp söndü, sessizce onay verdi.
“İşte şimdi, nefesin seni değil, görevini ve ömrünü besliyor. Artık sadece uzun ömürlü değil, aynı zamanda yeni Sahra’nın öncüsüsün.”
Sahara dudaklarını araladı ve hafifçe gülümsedi. Omzundaki titreşim, organın çalıştığını hissettiriyordu. Artık korku yoktu; sadece merak, heyecan ve sorumluluk vardı. Sahara gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı ve organın hafif sıcaklığıyla bütünleşti. Artık hazırdı. Yeni görev, yeni dünya ve yeni Sahra onu bekliyordu.
35.3. KAPANIŞ
Sahara uyumadan önce Nil-7'nin kulağına fısıldadı:
“Kayıtlar Salonu 2025’te tespit edildi, ama neden 2125’e kadar 100 yıl beklendi? Neden hemen kazmadılar?”
Nil-7: Gözlerindeki ışık halkaları hafifçe titreşti, sesi sakin ama derin bir tonda yankılandı.
“Küçük hanım, 2025’te Giza’nın altında gizli yapılar bulduklarında, dünya bir an için nefesini tuttu. Yeraltı rezonans haritalama, mikro titreşim analizleri ve uydu radarları, Kayıtlar Salonu’nun varlığını işaret ediyordu. Ama insanlık, hakikati bulduğunda bile bazen ona hazır olmuyor. O dönemde, bazı güçlü sesler; mesela, Mısır’ın antik mirasını koruma görevini üstlenmiş isimler, Zahi Hawass gibi; bu bulguları sorguladı, hatta yalanladı. Onlar, piramitlerin sırlarının kutsal olduğunu ve açığa çıkarılmasının kültürel mirası zedeleyeceğini savundular. Bilimsel topluluk da temkinliydi; teknolojinin sınırları, bulguların kesinliğini tartışmaya açtı ve bazıları bu iddiaları ‘abartılı’ buldu.
Ama asıl mesele, Sahara, insanlığın kalbiydi. 2025’te dünya, savaşlar, iklim krizleri ve siyasi çalkantılarla boğuşuyordu. Kayıtlar Salonu’nun keşfi, bir umut ışığı olabilirdi, ama aynı zamanda korku da uyandırdı. İnsanlar, geçmişin bilgisinin kendilerini değiştirebileceğinden çekindi. Hükümetler, bu bilginin kontrolünü ele geçirme telaşına düştü; bazıları, Narmer gibi, bilgiyi gömmenin daha güvenli olduğunu düşündü. Kazılar için izinler, fonlar, uluslararası anlaşmalar… Bütün bunlar, bürokrasinin ve korkunun bataklığında yavaşladı.
100 yıl boyunca, teknoloji gelişti, ama insanlık önce kendi nefsini fethetmek zorundaydı. 2125’te, nihayet, yeni nesil bilim insanları ve kaşifler, cesaretle o taş kapıyı açtı. Kayıtlar Salonu’na inildiğinde, insanlık hazırdı; ya da en azından, hazır olmaya karar vermişti. Çünkü bazen, küçük hanım, gerçeği bulmak yetmez; onu kucaklamak için doğru zamanı beklemek gerekir.”
...
Okan uyumadan önce Nalan'ın kulağına fısıldadı: ”Hayatım! Yeni Dünyalar Kolonizasyon Yönetim Kurumundan şimdi haber geldi, rotada stratejik bir revizyon yapılmış...”
İKİNCİ KİTAP BİTTİ
3. KİTAP: "YENİ SAHRA" tıkla.
Sahara ve ailesinin yıldızlararası kolonist olarak yeni bir gezegende yeni bir uygarlık kurmasını, aynı zamanda insanlığın “yeni bir Sahra” inşa etmesini anlatacak.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.