Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
18. Bölüm

Skolastik Bir Perspektiften Rızalık Kavramı ve 'Köpek Metaforu'nun Felsefi Analizi

19 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
İrade, Niyet ve Tazmin: Orta Çağ Skolastisizmi Işığında Alevi-Bektaşi Rızalık Öğretisinin İncelenmesi

Bir Metafor Olarak Köpek

"Hak, Muhammed, Ali. Ey Dede! Sana dil verdim, haktan ve hakikatten yana baş kaldır. Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap. Bu yolda incinme, incitme; dar gel, doğru söyle." İşte bu yola girene, RIZALIK yolunda denir.

Şu örnek üzerine düşünelim: Bir köpek kümese girer ve tavukları yer. O bir hayvandır ve bu eyleminin iyi ya da kötü olduğunu bilemez. Aynı şekilde, bazı insanlar da sûrette insan olabilir (yani insan suretindedir), ancak yaptığı bir eylemin iyi mi kötü mü olduğunun bilincinde değilse, o sîrette hayvan (yani özü itibarıyla) olarak kalır.

Kişi, yaptığı eylemin iyi veya kötü olduğunun bilincine varırsa, işte o zaman sûrette insan, sîrette de insan olma yoluna girer. Fakat kemale ermek için bu da yetmez. O kişi, yediği tavukların parasını, zarar verdiği sahibine öder ve onun rızalığını alırsa, artık sûrette insan, sîrette insan-ı kâmil olma mertebesine yükselir ve gerçek rızalık yolunda ilerler.

Bu yolun özü, kişinin tüm sıkıntıları kendinden bilmesidir. "Ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim." sözü bu hakikati ifade eder. Nasıl ki el, gövdenin kaşındığı yeri bilirse, can da kendi derdinin dermanını içinde taşır.

Bu yolun yolcuları ikiye ayrılır: Ârifler ve kâmiller, daima özünü yoklar; cahiller ise daima kendini aklar. İnsan-ı kâmil, sürekli özünü yoklayarak eksiğini ve kusurunu bulur. Maddi veya manevi olarak zarar verdiği her mazlumun zararını, ziyanını tazmin eder ve nihayetinde rızalık yoluna girer. İşte esas olan da budur.

Alevi metnindeki "kümesdeki köpek" metaforu, insanlık durumuna dair derin bir fenomendir. Köpek, eyleminin etik sonuçlarından habersizdir; onun için eylem, sadece içgüdüsel bir doyumdur. Buradan hareketle, bu metafor insanın bilinç, özgürlük ve sorumluluk üçgenindeki yerini anlamak için kullanabilir.


Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşlarından olan "rızalık" kavramını, Orta Çağ Skolastik felsefesinin kavram ve metodolojisi (özellikle niyet, irade, failin durumu ve tazminat teorileri) ile karşılaştırmalı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın merkezine, metinde geçen "kümeste tavuk yiyen köpek" metaforu yerleştirilmiştir. Bu metafor, Skolastik düşüncedeki "hayvan-insan" ayrımı, "irade" ve "niyet" kavramları üzerinden analiz edilecek; bir eylemin ahlaki değerinin, failin niyeti ve eylemden sonraki telafi (tazmin) süreci ile nasıl değiştiği Thomas Aquinas, Anselmus ve Augustinus'un argümanları referans alınarak ortaya konulacaktır. Sonuç olarak, "rızalık yoluna girmenin", Skolastik anlamda bir "doğal yasa" (lex naturalis) ve insanı "kâmil" bir varlık haline getiren teleolojik bir süreç olduğu argümanı geliştirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Rızalık, Skolastisizm, Thomas Aquinas, Niyet Etiği, Doğal Yasa, Tazmin, İnsan-ı Kâmil, Alevi-Bektaşi Felsefesi.

Giriş: İki Geleneğin Kavşak Noktası

Orta Çağ Skolastik felsefesi, inancı akıl ile uzlaştırma, kavramları titizlikle tanımlama ve kategorilere ayırma eğilimindedir. Alevi-Bektaşi öğretisi ise, derin bir batıni (içsel) ve pratik ahlak anlayışı üzerine kuruludur. İlk bakışta ayrı gibi görünen bu iki gelenek, "eylemin ahlaki değeri", "irade özgürlüğü" ve "etik sorumluluk" meselelerinde şaşırtıcı benzerlikler ve zengin bir diyalog imkânı sunar. Bu makale, Skolastizmin analitik metodunu bir araç olarak kullanarak, "rızalık" kavramını felsefi bir derinlikle inceleyecektir.

1. Bölüm: Failin Durumu: Hayvan, İnsan, Kamil İnsan

Metindeki "köpek metaforu", Skolastik felsefedeki "akıl sahibi varlık" (rational being) tanımı ile doğrudan örtüşür.

Köpek (Sûrette ve Sîrette Hayvan): Thomas Aquinas'ın Summa Theologica'sında belirttiği gibi, bir hayvan "irade"den yoksundur; sadece içgüdüleriyle hareket eder. Tavukları yeme eylemini, iyi veya kötü olduğunu bilmeden, ahlaki bir değer yüklemeden yapar. Aquinas için ahlaki bir eylemin değeri, failin akıl ve irade ile o eylemi seçmesine bağlıdır. Köpek, bu kapasiteden yoksun olduğu için eyleminden sorumlu tutulamaz.

Sûrette İnsan, Sîrette Hayvan: Bu durum, Augustinus'un "ölçü, sayı ve düzen" ile kurduğu evren anlayışına aykırıdır. Augustinus'a göre kötülük, bu ilahi düzenden bir sapmadır. İnsan, akıl sahibi olmasına rağmen eylemlerinin sonucunu bilmiyorsa, Augustinus'un tanımladığı anlamda "cehalet" içindedir. Bu cehalet, onu ilahi düzenden uzaklaştırır ve eylemlerini hayvani bir düzeye indirger. Fail, Aquinas'ın terminolojisiyle "bilgisizlik içinde" (invincible ignorance) hareket ediyor olabilir, ancak bu, onu sonuçlarından tamamen muaf tutmaz.

Sûrette ve Sîrette İnsan (Bilinçli Fail): Bu aşamadaki insan, artık Aquinas'ın tanımladığı şekliyle "irade eden fail"dir (willing agent). Eyleminin iyi veya kötü olduğunun bilincindedir. Bu, Skolastik anlamda eyleme niyet (intentio) katılmasıdır. Niyet, eylemin ahlaki kalitesini belirleyen en önemli unsurdur.

2. Bölüm: Günah, Pişmanlık ve Tazmin: Rızalığın Skolastik Karşılığı

Skolastik gelenekte bir günahın affedilmesi için iki temel unsur vardır: pişmanlık (contritio cordis) ve tazmin (satisfactio operis). Bu, doğrudan "rızalık" sürecine tekabül eder.

Pişmanlık (Özünü Yoklamak): "Arif olan özünü yoklar" ifadesi, Skolastik gelenekteki "vicdan muhasebesi" ve "itiraf" (confessio) pratiği ile paralellik gösterir. Anselmus, Cur Deus Homo (Tanrı Neden İnsan Oldu) adlı eserinde, günahın Tanrı'ya karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve bu suçun ancak pişmanlık ve telafi ile düzeltilebileceğini savunur. "Özünü yoklamak", bu pişmanlığın içsel ve samimi bir şekilde yaşanmasıdır.

Tazmin (Döktüğünü Doldurmak): Skolastik düşüncede, pişmanlık tek başına yeterli değildir. Adalet, eylemin yol açtığı düzensizliğin (Augustinus'un düzen anlayışındaki bozulma) giderilmesini gerektirir. Anselmus, günahın yarattığı dengenin bozulmasını ancak bir "tazminat"ın (satisfactio) düzeltebileceğini öne sürer.

Maddi Tazmin: "Yediği tavukların parasını vermek", Skolastik anlamda restitutio'dur (iyileştirme, geri verme). Bu, adaletin yerine getirilmesi için somut bir adımdır.

Manevi Tazmin (Rızalık Almak): Mağdurun gönlünü almak, sadece hukuki bir yükümlülüğün değil, sosyal ve manevi düzenin de yeniden tesis edilmesidir. Aquinas, toplumun huzurunun (pax) en yüksek iyilerden biri olduğunu söyler. Rızalık almak, bu toplumsal huzuru ve birliği (Augustinus'un De Civitate Dei'sindeki "Dünya Devleti"ndeki düzen ideali) sağlayan bir eylemdir.

3. Bölüm: Doğal Yasa (Lex Naturalis) ve Evrensel Etik Olarak Rızalık

Thomas Aquinas, etiği dört yasa kategorisine ayırır: Ebedi Yasa, Doğal Yasa, İnsan Yasası ve İlahi Yasa. Bunlardan Doğal Yasa, insan aklıyla kavrayabildiğimiz, evrensel ve değişmez ahlaki ilkeler bütünüdür (örneğin, iyiyi yapmak, kötülükten kaçınmak).

"İncinme, incitme", "döktüğünü doldur", "ağlattığını güldür" gibi ilkeler, Aquinas'ın Doğal Yasa tanımına son derece uygundur. Akıl sahibi her insan, birine zarar verdiğinde onu telafi etmesi gerektiği sonucuna varabilir. Bu, ilahi bir vahiy değil, insan doğasında var olan aklın bir ürünüdür. Dolayısıyla, "rızalık yolu", sadece Alevi-Bektaşi öğretisine özgü bir yol değil, evrensel bir etik ilke, insan aklının keşfettiği doğal bir yasadır.

Sonuç: Teleolojik Bir Süreç Olarak Kâmil İnsan Olma

Skolastik felsefe, Aristoteles'ten miras aldığı teleoloji (erekbilim) anlayışıyla, her şeyin bir amaca (telos) doğru ilerlediğini savunur. İnsanın amacı, mutluluk (beatitudo) ve nihai olarak Tanrı'ya yaklaşmaktır.

Alevi-Bektaşi öğretisinde de "insan-ı kâmil" olma, benzer teleolojik bir süreçtir. Bu süreç:

Cahillik (Akıldan yoksunluk, hayvani durum) ile başlar.

Farkındalık (Aklı kullanma, niyet etme) ile devam eder.

Pişmanlık ve Tazmin (Özü yoklama ve restitutio) ile olgunlaşır.

Rızalık (Sosyal ve manevi düzenin tesisi) ile taçlanır.

Nihai hedefi ise kâmil insan mertebesine, yani aklın, erdemin ve sevginin mükemmel birliğine ulaşmaktır.

Dolayısıyla, Skolastik perspektiften bakıldığında, rızalık yolu, insanın doğasında bulunan aklı ve iradeyi kullanarak, yarattığı düzensizliği giderip ilahi ve toplumsal düzene katkıda bulunduğu, böylece kendi erek'ine doğru ilerlediği aktif ve etik bir yolculuktur.

Kaynakça

Birincil Kaynaklar (Skolastik Felsefe):

Aquinas, Thomas. Summa Theologica. (Özellikle I-II. Kısım, Niyet, İrade, Doğal Yasa ve Adalet üzerine sorular).

Anselmus. Cur Deus Homo (Tanrı Neden İnsan Oldu).

Augustinus. Confessiones (İtiraflar). & De Civitate Dei (Tanrı Devleti).

Birincil Kaynaklar (Alevi-Bektaşi):

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).

Kaygusuz Abdal. Budala-name.

İkincil Kaynaklar (Karşılaştırmalı Çalışmalar):

Ocak, Ahmet Yaşar. Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler.

Melikoff, Irene. Uyur İdik Uyardılar.

Copleston, Frederick. A History of Philosophy, Vol. II: Medieval Philosophy.

Kenny, Anthony. Aquinas on Mind.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL