Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
6. Bölüm

Seyrü Sülük Yolculuğunun Beş Yaşındaki Çocuğun Anlayacağı Basitlikte İzahı

25 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
I. Giriş: İki Dünyanın Buluşması



Çocuğun Gözüyle ve Akademinin Kaleminde Seyr ü Sülûk

İnsan bilinci, karmaşık manevi ve felsefi kavramları anlamlandırma çabasında, onları somut ve tanıdık imgelerle ilişkilendirme eğilimindedir. Bu, yetişkin bir akademisyen için bile geçerliyken, bir çocuğun saf ve henüz kavramlarla dolu olmayan zihni için bu, bir zorunluluktur. “Seyr ü sülûk” gibi, tasavvufun merkezinde yer alan, disiplinli, derin ve çok katmanlı bir yolculuk fikrini anlatmak, bu nedenle, bir metaforlar ve hikayeler diline ihtiyaç duyar.

Bu makalenin amacı, söz konusu kavramı iki paralel düzlemde incelemektir: İlki, 5 yaşındaki bir çocuğun içselleştirebileceği basit, güven verici ve umut dolu bir metafor olarak; ikincisi ise, bu basit metaforun arkasındaki felsefi, teolojik ve psikolojik derinliği, “civcivin tavuğa dönüşüm hikayesi” üzerinden akademik bir titizlikle sorgulayarak, analiz ederek ve sentezleyerek ortaya koymaktır.

Çocuğa verilecek cevap, bir tohumun ağaca, bir tırtılın kelebeğe veya bir civcivin tavuğa dönüşümündeki doğal, kaçınılmaz ve güzel gelişim vurgusunu taşımalıdır. Bu, çocuğun zihninde yolculuğun "zor" ve "yıpratıcı" değil, "doğal" ve "güzelleştirici" bir süreç olarak yer etmesini sağlar. Akademik analiz ise, bu doğal sürecin aslında ne denli bilinçli bir çaba, mücadele (mücahede) ve içsel bir devrim (tefekkür) gerektirdiğini, antitezler ve sentezlerle irdeleyecektir.

Bu çalışma, aynı hakikatin iki farklı dilde ifadesidir: Biri kalbin sezgisel ve sade dili, diğeri ise aklın eleştirel ve derinlemesine araştıran dilidir.



II. Çocuğun Dünyasında Seyr ü Sülûk: "Küçük Tohumun Büyük Yolculuğu"



"Merhaba küçük dostum! Seninle çok özel bir yolculuktan bahsetmek istiyorum. Adına ‘İçindeki Güzelliği Keşfetme Yolculuğu’ diyebiliriz. Tıpkı şu gördüğün elmanın içindeki minicik, kahverengi tohum gibi düşün kendini.



1. Tohum Aşaması (Başlangıç – Nefs-i Emmare): Şu an sen, içinde harika şeyler olabilecek bir tohumsun. Bazen canın çikolata yemek ister, bazen oyuncağını paylaşmak istemezsin. Bu, tohumun toprağın altında karanlıkta kalması gibidir. Tohum henüz ne olduğunu bilmez, sadece var olduğunu hisseder. İçindeki ‘ben’ duygusu çok kuvvetlidir.



2. Filizlenme ve Kök Salma (Uyanış – Nefs-i Levvame / Mülhime): Tohum, toprağa dikilir, su verilir ve güneş görür. Bu, senin güzel davranışlar öğrenmen, ‘lütfen’ demen, ‘teşekkür etmen’, paylaşman ve büyüklerinin seni sevgiyle yönlendirmesi gibidir. Bazen yanlış bir şey yaptığında için birazcık sızlar (“Ay, oyuncağını kırdım, keşke yapmasaydım” dersin). İşte bu, filizin toprağın üstüne çıkıp ışığı görmesidir. İçine minik minik iyilik fikirleri, ilhamlar gelmeye başlar.



3. Büyüme ve Yapraklanma (Gelişim – Nefs-i Mutmainne): Filiz, büyür, güçlenir, yaprakları çıkar. Artık daha güzel görünmeye başlar. Sen de, yaptığın her güzel davranışla, her yardımseverlikle, her sabırla biraz daha büyür, güzelleşir ve huzur dolmaya başlarsın. Kendini iyi, mutlu ve güvende hissedersin. Tıpkı ağacın rüzgarda huzurla sallanması gibi.



4. Çiçek Açma ve Meyve Verme (Olgunluk – Nefs-i Safiye): En sonunda, ağaç çiçek açar. Çiçekler etrafa güzel koku yayar, arıları, kelebekleri cezbeder. Sonra o çiçekler, senin yediğin o lezzetli, kırmızı, sulu elmaya dönüşür. Meyve, sadece kendi için var olmaz; başkalarını besler, onlara lezzet ve enerji verir.



İşte bu yolculuğa Seyr ü Sülûk denir. Yani, ‘güzel bir yolculuğa çıkıp, içindeki en güzel meyveyi yetiştirmek’. Bu yolculukta bazen zorlanırsın (tohumun toprağı delmesi gibi), bazen sabretmen gerekir (meyvenin olgunlaşmasını beklemek gibi). Ama sonunda, etrafına sevgi, güzellik ve iyilik saçan, olgun bir insan olursun. Tıpkı bir civcivin, büyüyüp annesi gibi yumurtlayabilen, yavrularını koruyan ve besleyen bir tavuğa dönüşmesi gibi!"



Özet (Çocuk için): "Seyr ü sülûk, içimizdeki minicik, iyilik tohumunu sulayıp, büyütüp, etrafımızdaki herkesi mutlu eden bir meyve ağacına dönüşme yolculuğudur. Her aşamada biraz daha büyürsün, güzelleşirsin ve etrafına ışık saçarsın!"



III. Metaforik Çerçevenin Akademik İnşası: Civciv-Tavuk Ekseni ve Seyr ü Sülûk'un Epistemolojisi



Çocuğa anlatılan bu basit hikaye, aslında insan ontolojisine (varlık bilgisine) dair çok derin bir önermeler dizisi barındırır. Civcivin tavuğa dönüşümü, salt biyolojik bir olgunlaşma değil, aynı zamanda potansiyelin aktüelleşmesi (kılıkta gizli olan hakikatin açığa çıkması), kimlik kazanımı ve fonksiyonellik edinimi sürecidir. İşte seyr ü sülûk da, insanın biyolojik olgunluğundan ziyade, ruhani ve ahlaki potansiyelini (insan-ı kamil potansiyelini) gerçekleştirme sürecidir.



Tez: Seyr ü sülûk, insan nefsinin (benliğinin), pasif bir civciv konumundan, aktif ve verimli bir tavuk konumuna geçişini hedefleyen, rehberlik (mürşid) temelinde, disiplinli (riyazet) ve sistematik (tarikat) bir transformasyon (dönüşüm) programıdır.



Antitez 1 (Sorgulama): Bu dönüşüm doğal ve kendiliğinden olmaz mı? Nasıl ki her civciv, beslenip büyütülürse zamanla tavuk olur, insan da yaş aldıkça, tecrübe kazandıkça olgunlaşmaz mı? Seyr ü sülûk bu doğal sürece yapay bir müdahale değil midir?



Sentez 1: İnsan, hayvandan farklı olarak irade (cüz’i irade) ve şuur sahibidir. Civcivin tavuk olma süreci tamamen içgüdüsel ve biyolojik kodlara tabidir. İnsan ise bu süreci kendi iradesiyle hızlandırabilir, yavaşlatabilir veya saptırabilir. Nefsin emmare hali, kişiyi sürekli olarak “civciv” kalma, sorumsuz, benmerkezci ve sadece tüketen bir konumda tutmak ister. Seyr ü sülûk, bu doğal eğilime (fıtrata değil, nefsin sapkın eğilimlerine) karşı verilen bilinçli bir mücadeledir. Yani, doğal olan, insanın olgunlaşma potansiyeline sahip olmasıdır; ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi doğal (kendiliğinden) değil, ancak iradi bir çabayla (suluk) mümkündür. Bu, bir gül fidanının doğal potansiyelinin, ancak budanarak, sulanarak ve ilgilenilerek güzel bir güle dönüşmesine benzetilebilir.



Antitez 2 (Eleştiri): Bu süreç, bireyin özerkliğini ve eleştirel aklını askıya alarak, mutlak itaat (teslimiyet) gerektiren bir otoriter yapıya dönüşmez mi? Mürşid-i kamil figürü, eleştirilmez, mutlak doğruyu bilen bir otorite olarak kurgulanmıyor mu?



Sentez 2: Bu, tasavvuf tarihi boyunca en ciddi tartışma konularından biridir. Sağlıklı bir seyr ü sülûk anlayışında mürşidin rolü, bir diktatör veya bir efendi değil, bir “eğitmen”, “yol gösterici” (rehber) ve “şefkatli bir anne tavuk” metaforuyla anlaşılmalıdır. Nasıl ki anne tavuk, civcivlerine yiyecek bulmayı, tehlikelerden korunmayı öğretir ve onları kanatlarının altına alırsa, mürşid de müridine hakikati bulma yöntemlerini öğretir, nefsin tuzaklarına (bencillik, kibir, öfke, haset gibi) karşı onu uyarır ve manevi olarak himaye eder. Mürşidden beklenen, müridin iradesini elinden almak değil, onun iradesini doğru yönde, disiplinli bir şekilde kullanmasını sağlayacak bir “manevi antrenman programı” sunmaktır. Müride düşen ise, körü körüne itaat değil, bu programa gönüllü olarak katılım (irade) ve öz disiplin (mücahede) göstermektir. Tasavvuftaki “ölmeden önce ölünüz” hadisi, bireyin nefsinin arzularına olan kör itaatini (köleliğini) yok etmesi, onun yerine Hakikat’e olan bilinçli bir bağlılık (özgür irade) geliştirmesi anlamındadır.



IV. Seyr ü Sülûk'un Anatomisi: Kavramsal Bir Derinlik Analizi



1. Kelime Anlamı ve Felsefi Çıkarımlar:



· Seyr (سیر): Yolculuk etmek, yürümek. Buradaki yolculuk, fiziksel bir mekân değişikliğinden ziyade, halden hale geçişi, içsel bir devinimi ve mertebeler kat etmeyi ifade eder. Durağanlığın (statik olmanın) zıddıdır. İnsanın, olduğu yerde saymayıp, daima bir üst mertebeye doğru çabasını simgeler.



· Sülûk (سلوك): Bir yola girmek, o yolda usulünce yürümek. Bu ise, yolculuğun disiplinli, sistemli ve kurallı olan boyutuna işaret eder. Sülûk, seyr’e nazaran daha teknik ve metodolojik bir anlam taşır. Rastgele bir gezinti değil, bir varış noktası (insan-ı kamil) olan, belirli bir rotası (tarikat) ve trafik kuralları (edep, adab) bulunan bir seyahattir.



2. Terim Anlamı ve Tasavvufi Boyut:


Seyr ü sülûk, bir mürşid-i kâmil rehberliğinde, nefsi terbiye etmek, ahlakı güzelleştirmek ve kalbi, Allah’tan (c.c.) gayrı her şeyin sevgisinden (mâsivâ) arındırarak, Hakikat’e ve Marifetullah’a (Allah’ı bilmeye ve tanımaya) ulaşma yolculuğudur.



Bu tanımın üç sacayağı vardır:



· Psikolojik Boyut (Nefs Terbiyesi): İnsanın içsel dünyasına yönelik bir psiko-terapi sürecidir. Nefsin patolojik eğilimleri (öfke, kıskançlık, kibir, oburluk, cimrilik vb.) tespit edilir ve bunların yerine erdemler (sabır, şükür, tevazu, kanaat, cömertlik vb.) ikame edilmeye çalışılır.



· Ahlaki Boyut (Ahlakı Güzelleştirme): Psikolojik dönüşümün toplumsal hayata yansımasıdır. Bireyin, toplum içindeki davranışlarını güzelleştirmeyi, adaletli, merhametli ve dürüst bir birey haline gelmesini hedefler.



· Metafizik/Kozmolojik Boyut (Marifetullah): Yolculuğun nihai hedefidir. İnsanın, kendi özünü ve yaratıcısını tanıması, varlığın sırlarına ve anlamına vakıf olmasıdır. Bu, yolculuğun en derin ve en sübjektif boyutudur.



3. İki Boyutlu Yolculuk: Seyr ilallah ve Seyr fillah



· Seyr ilallah (Allah’a Doğru Yolculuk): Civcivin, yumurtadan çıkıp, anne tavuğun sesini takip ederek onun yanına ulaşma çabası gibidir. Bu, fenâ (yok olma) sürecidir. Kul, maddi ve nefsani bağlardan, benlik iddiasından (ego) kurtularak Allah’a yönelir. Bu, aktif bir arınma ve arayış sürecidir.



· Seyr fillah (Allah’ta Yolculuk): Civcivin, artık anne tavuğun kanatları altında, onun koruması ve sıcaklığı içinde büyümesi, olgunlaşması ve sonunda kendisi de yumurta verebilen bir tavuk haline gelmesidir. Bu, bekâ (kalıcı olma, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanma) sürecidir. Kul, artık kendi benliği için değil, O’nun kudreti, rahmeti ve tecellisi için bir “araç” haline gelir. Etrafına, tıpkı tavuğun civcivlerine şefkatle davrandığı gibi, rahmet ve hikmet saçar.



V. Seyr ü Sülûk'un Bileşenleri (Unsurları): Sistemin İşleyiş Mekanizması



1. Mürşid-i Kâmil (Rehber): Yol bilen, tecrübeli, hedefe ulaşmış ve artık başkalarını da o yolda yürütebilecek liyakate sahip olan kişidir. Civciv-tavuk metaforunda bu, anne tavuktur. Anne tavuk, yolu bilir (yiyeceğin nerede olduğunu, tehlikeleri bilir), kendisi yumurtadan çıkmış ve büyümüştür (kâmildir) ve civcivleri eğitme, koruma içgüdüsüne (şefkat ve merhamete) sahiptir. Mürşidsiz bir yolculuk, rehbersiz bir ormanda dolaşmaya benzer; kişi kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır.



2. Mürid (Yolcu): Yolculuğa gönül veren, rehberine güvenen (itimat) ve onun talimatlarını yerine getirme konusunda irade gösteren kişidir. Bu, civcivin, annesinin peşinden gitme, onun çağrısına kulak verme ve onun kanatları altına sığınma içgüdüsüdür. Müridlik, pasif bir teslimiyet değil, aktif bir talep ve çaba halidir.



3. Tarikat (Yol / Metod): Yolculuğun yapıldığı belirli bir yol ve usuldür (Nakşibendî, Mevlevî, Kadirî gibi). Her yolun kendine has zikir, rabıta, vird ve terbiye metotları vardır. Bu, farklı anne tavukların civcivlerini büyütürken farklı yöntemler (farklı ötüşler, farklı beslenme alanları) kullanmasına benzetilebilir. Nihai hedef aynıdır (tavuk olmak), ancak izlenen yollar ve vurgular çeşitlilik gösterebilir.



4. Riyazet ve Mücahede (Çaba ve Efor): Yolcunun nefsine zor gelen şeyleri yapması (ibadet, zikir, az yemek, az uyumak, tefekkür) ve nefsinin isteklerine karşı koymasıdır. Bu, civcivin yumurtayı delip çıkmak için verdiği mücadeleye benzer. Bu mücadele olmadan civciv asla dışarı çıkamaz ve ölür. Aynı şekilde, insan da nefsinin kabuğunu (enaniyetini) kırmadan hakiki manada var olamaz. Riyazet, manevi bir antrenmandır; nefsi güçlendirir ve onu hakikate taşıyacak kıvama getirir.



VI. Yolculuğun Aşamaları: Nefs Mertebelerinin Civciv-Tavuk Ekseni Üzerinden Analizi



1. Nefs-i Emmare (Kötülüğü Emreden Nefis): Yumurtanın içindeki civciv. Dış dünyadan tamamen habersiz, kendi sınırlı kabuğunun içinde yaşar. Tek amacı, kendi varlığını sürdürmektir (besin almak, büyümek). “Ben” duygusu mutlaktır. Dışarı çıkmak, kabuğunu kırmak onun için bir tehdit ve zorluktur.



2. Nefs-i Levvame (Kendini Kınayan Nefis): Civcivin, yumurta kabuğunu ilk kez gagalamaya başlaması. Bir çatlak oluşur ve dışarıdan bir ışık sızar. Civciv, içerideki karanlık ve sınırlı dünya ile dışarıdaki aydınlık ve özgür dünya arasında bir gerilim hisseder. Yaptığı (yumurtada kalmak) ile yapması gereken (çıkmak) arasında bir çelişki yaşar. Bu, pişmanlık ve kınama halidir.



3. Nefs-i Mülhime (İlhama Kavuşan Nefis): Civcivin, anne tavuğun ötüşünü ve yumurta kabuğunun dışındaki dünyanın seslerini duymaya başlaması. Kalbe, içgüdüsel olarak “dışarı çık!” emri (ilham) gelir. Artık hedef bellidir. İçeride kalmak artık dayanılmaz hale gelir.



4. Nefs-i Mutmainne (Huzura Ermiş Nefis): Civcivin, yumurtadan başarıyla çıkması ve anne tavuğun sıcak kanatları altına sığınması. Büyük bir mücadeleden sonra ulaşılan huzur, güven ve tatmin halidir. Korku ve endişe yerini sükunete bırakmıştır. Artık yeni ve geniş bir dünyanın üyesidir.



5. Nefs-i Radiye ve Mardiyye (Razı Olan ve Razı Olunmuş Nefis): Civcivin büyüyüp genç bir tavuk olması ve sürünün bir parçası olarak hayatın akışına uyum sağlaması. Hava nasıl olursa olsun, yiyecek bulmak zor da olsa, bu duruma razı olmak ve hayatı olduğu gibi kabul etmektir. Anne tavuğun (mürşidin) onayını almış, sürüye (Hakikat topluluğuna) kabul edilmiştir.



6. Nefs-i Safiye (Arınmış Nefis): Artık olgunlaşmış, kendi yumurtalarını verebilen ve kendi civcivlerini büyütebilen bir tavuk olması. Kendi benliği için değil, başkalarının yetişmesi ve beslenmesi için vardır. Nefsinden tamamen arınmış, tamamen fonksiyonel, faydalı ve üretken bir varlık haline gelmiştir. İşte bu, İnsan-ı Kâmil mertebesidir.



VII. Sonuç ve Genel Değerlendirme



Seyr ü sülûk, insanın varoluşsal bir macerasıdır. Bu macera, 5 yaşındaki bir çocuğa anlatıldığı üzere, tohumun meyveye veya civcivin tavuğa dönüşümündeki kadar masum, doğal ve umut vericidir. Ancak bu basit metaforun ardında, insan iradesinin, aklının ve ruhunun en zorlu, en disiplinli ve en derinlikli mücadelesi yatar.

Civciv-tavuk metaforu üzerinden yaptığımız bu akademik inceleme, sürecin hiç de kendiliğinden olmadığını; aksine, içgüdüsel bir çağrıya (ilham) kulak vermeyi, bir rehbere (mürşid) duyulan güveni (itimad), zorlu bir kabuğu kırma mücadelesini (mücahede) ve nihayetinde ulaşılan huzur (mutmainne) ve olgunluk (safiye) halini gözler önüne sermektedir.

Bu yolculuk, “ben”in sınırlarını aşarak “biz”e ve nihayetinde “O”na ulaşma çabasıdır. İnsanı, sadece tüketen bir varlık (civciv) olmaktan çıkarıp, üreten, besleyen, koruyan ve şefkat saçan bir varlık (tavuk/insan-ı kamil) haline getirmeyi hedefler. Bu, sadece bireysel bir kurtuluş projesi değil, aynı zamanda toplumsal barış, ahlak ve huzurun da temelini oluşturan kolektif bir insanlık idealidir.

Çocuğa anlatılan sevgi dolu hikaye ile akademinin soğuk ama adil analizi, nihayetinde aynı hakikati işaret eder: İnsan, potansiyelini gerçekleştirmek üzere çıktığı bu yolculukta, ancak bilgi, sevgi, disiplin ve rehberlik ile hakiki anlamda “insan” olabilir.


Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL