Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğine ait ahlaki ve felsefi bir metni, 16.-17. yüzyıl Osmanlı Anadolu'sunun en önemli toplumsal çalkantıları olan Celali İsyanları bağlamında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Metnin merkezinde yer alan "Rızalık" (karşılıklı razı olma), "tazmin" (zararı ödeme) ve "eline, beline, diline sahip ol" gibi ilkeler, bir yandan ideal bir toplumsal düzenin anahtarı olarak sunulurken, diğer yandan bu düzenin bozulmasının yarattığı meşru bir tepkinin de zeminini hazırlamıştır. Makale, söz konusu metni, Celali İsyanları'nın sosyo-ekonomik (Marksist), psiko-sosyal, felsefi ve tarihsel sebepleri ile karşılaştırmalı olarak inceleyecek; heterodoks Sufi çevrelerdeki "adalet" ve "rıza" arayışının, devletle olan "rızalık" ilişkisi bozulduğunda nasıl bir "başkaldırı" potansiyeli barındırdığını ortaya koyacaktır.
Anahtar Kelimeler: Celali İsyanları, Alevilik-Bektaşilik, Rızalık, Tımar Sistemi, Osmanlı Tarihi, Heterodoksi, Sosyal Tarih, Marksist Tarih Yazımı.
Giriş
Osmanlı klasik düzeninin çözülüşünün bir simgesi olan Celali İsyanları, geleneksel olarak "eşkıyalık" ve "asayişsizlik" olarak yaftalanmıştır. Ancak, dönemin Alevi-Bektaşi çevrelerinde okunan ve bizatihi bir "yaşam kılavuzu" niteliğindeki etik metinler, bu isyanları anlamak için çok daha derin bir şifre anahtarı sunar. Bu metin, merkezinde "rızalık" olan bir toplum modeli önerir. Bu çalışma, bu ideal model ile Celali isyancılarının içine düştüğü "rızasız" gerçeklik arasındaki uçurumu inceleyerek, isyanları yalnızca bir şiddet eylemi olarak değil, derin bir ahlaki ve ekonomik çöküşe verilen bir tepki olarak yeniden okumayı önermektedir.
1. Bölüm: Metnin Felsefi Çerçevesi: Rızalık Toplumu ve Kâmil İnsan
Metin, dört ayak üzerine kurulu bir insan ve toplum tanımı yapar:
Bireysel Ahlak ("Eline, beline, diline sahip ol"): Kişinin kendi nefsi üzerindeki hakimiyeti.
Sorumluluk Bilinci ("Ayağına taş dolansa suç sende mi?"): Başa gelen her türlü musibetin kaynağını dışarıda değil, özde arama erdemi.
Telafi ve Tazmin Ethici ("Döktüğünü doldur, yıktığını yap"): Verilen zararın, maddi ve manevi olarak ödenmesi zorunluluğu.
Rızalık ile Olgunlaşma: Tazminatın nihai hedefi, mağdurun gönlünü almak (rızalık) ve toplumsal barışı tesis etmektir. Bu döngü tamamlanmazsa, kişi "kâmil" olamaz.
Bu çerçeve, küçük, kapalı, ahlaki normlarla yönetilen bir topluluk (cemaat) için ideal bir modeldir.
Celali İsyanları, yukarıdaki "rızalık toplumu" modelinin tamamen tersyüz edildiği bir ortamda patlak vermiştir. Metnin öngördüğü her ilke, devlet eliyle ihlal edilmiştir:
"Eline Sahip Ol" vs. "Elini Yanlış Cebe Atma": Tımar sisteminin bozulması, topraksız kalan reayanın ve işsiz kalan sipahilerin "elini yağmacılığa" uzatmasının temel sebebidir. Devlet, üreticiye toprak vermek yerine onu topraksız bırakmış, "helal kazanç" yolunu tıkamıştır.
"Koymadığını Alma" vs. Ağır Vergiler: Sürekli savaşların yükünü omuzlayan halk, ağır ve olağanüstü vergilerle (avarız) soyulmuştur. Bu, metnin en temel yasağının devlet tarafından kitlesel ölçekte ihlalidir.
"İncinme, İncitme" vs. Yerel Yöneticilerin Baskısı: Yolsuzluk ve zulüm yapan yerel yöneticiler (sancakbeyleri, kadılar), halkı sürekli "incitmiş", ancak merkezi otorite bu duruma çoğu zaman seyirci kalmıştır.
Rızalık Yerine Zorbalık: Metin, bir hatayı telafi etmenin yolunu gösterir. Osmanlı devlet aparatı, 16. yüzyılda bu telafiyi sağlayacak mekanizmaları işletememiş, tersine, sorunları daha da derinleştirmiştir. Toplum ile devlet arasındaki "rıza" bağı kopmuştur.
Bu ortamda, metnin "Ey dede, dil verdim baş kaldır" çağrısı, bir iç muhasebe çağrısı olmaktan çıkıp, sosyal bir başkaldırıya dönüşmüş olarak yorumlanabilir.
3. Bölüm: Psiko-Sosyal ve Dini Motivasyon: "Surette İnsan"dan "Celali"ye
Metin, insan olma halini bir bilinç ve eylem sürecine bağlar. Celali isyancılarının profilini bu süreçle anlamak mümkündür:
"Sûrette İnsan, Sîrette Hayvan": Tımarını kaybetmiş, açlıkla yüz yüze kalmış bir eski sipahi veya köylü, hayatta kalma mücadelesi verirken eylemlerinin "iyi-kötü" etik boyutunu düşünemez hale gelebilir. Bu, metindeki "köpek" metaforunun kitlesel bir tezahürüdür.
Bilinçlenme ve Meşruiyet Arayışı: Ancak birçok Celali lideri (Kalenderoğlu, Karayazıcı), sıradan bir eşkıya değildi. Derviş kimlikleri veya etraflarına topladıkları heterodoks Sufiler (Kalenderiler), onlara bir "bilinç" ve meşruiyet zemini sağlıyordu. Adaletsizliğe karşı çıkışlarını dini bir terminolojiyle ("zulme karşı cihat") ifade etmeleri, onları "sîrette hayvan" olmaktan çıkarıp, kendi dünyalarında "zalime karşı mücadele eden insan" konumuna yükseltiyordu. Bu, metnin "yaptığının bilincine varırsa sûrette insan olur" aşamasına bir örnek teşkil eder.
4. Bölüm: Tarihsel Sonuçlar ve Modern Yansımalar
Celali İsyanları, devletle toplum arasındaki "rızalık"ın tamamen yitirildiği bir noktaya ulaşmış ve Anadolu'yu temelinden sarsmıştır. Sonuçları itibarıyla:
Büyük Kaçgun: Köylünün toprağını terk edip şehirlere veya dağlara sığınması, üretimin durma noktasına gelmesi.
Merkezi Otoritenin Güçlenmesi: İsyanları bastırmak için devletin daha baskıcı ve merkeziyetçi bir yapıya evrilmesi.
Toplumsal Hafıza: Alevi-Bektaşi topluluklarında, devletle olan ilişkide "rıza"nın ne denli kırılgan olduğuna dair derin bir tarihsel hafızanın oluşması.
Sonuç
"Eline, beline, diline sahip ol" metni, mikro düzeyde bir cemaatin ahlaki manifestosudur. Celali İsyanları ise, bu manifestoda yazılı olan tüm ilkelerin makro düzeyde, devlet eliyle çiğnendiği bir ortamın kaçınılmaz sonucudur. İsyanları yalnızca şiddet olayları dizisi olarak değil, "rızalık" üzerine kurulu bir dünya görüşünün, bu rıza ortadan kalktığında dönüşebileceği trajik bir "başkaldırı" olarak okumak, hem Osmanlı tarihini hem de Anadolu'nun sosyolojik dinamiklerini anlamamıza yardımcı olacaktır. Bu, tarihsel bir olgu olmanın ötesinde, adalet, hakkaniyet ve rıza kavramlarının toplumsal düzen için taşıdığı hayati öneme dair evrensel bir derstir.
Kaynakça
Birincil Kaynaklar (Alevi-Bektaşi):
Buyruk (İmam Cafer Buyruğu).
Vilayetname-i Hacı Bektaş-ı Veli.
Celali İsyanları Üzerine Temel Eserler:
Akdağ, Mustafa. Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası: Celali İsyanları. Yapı Kredi Yayınları. (En temel Türkçe kaynak).
Barkey, Karen. Bandits and Bureaucrats: The Ottoman Route to State Centralization. Cornell University Press. (Osmanlı merkezileşmesi ve eşkıyalık ilişkisini inceler).
Griswold, William J. *The Great Anatolian Rebellion, 1591-1611*. Klaus Schwarz Verlag. (Özgün bir celali isyanını detaylı inceler).
Sosyo-Ekonomik Tarih:
İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt 2. Eren Yayıncılık.
Faroqhi, Suraiya. Osmanlı'da Göçebe ve Eşkıya. Hill Yayınları.
Teorik Çerçeve:
Marksist Analiz için: Hobsbawm, Eric. Sosyal İsyancılar. İletişim Yayınları. (İlkel isyan teorisi).
Psiko-Sosyal Analiz için: Scott, James C. Zayıfların Silahı: Gündelik Direniş Biçimleri. Versus Yayınları. (Hakim söyleme karşı gizli meşruiyet alanları yaratma).
Din ve İsyan için: Ocak, Ahmet Yaşar. Osmanlı Toplumunda Zındıklar ve Mülhidler. Tarih Vakfı Yurt Yayınları. (Heterodoksi ve devlet ilişkisi).
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.