Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Anadolu Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşlarından biri olan "Rızalık" kavramını, Edmund Husserl'in fenomenolojisinin Doğu Avrupa'daki yansımaları (Prag Fenomenolojik Okulu) ve Marksist sosyal eleştiri ışığında yeniden yorumlamayı amaçlamaktadır. Metinde geçen "kümesede tavuk yiyen köpek" metaforu, bilinç (consciousness), niyet (intentionality) ve öznel deneyim (subjective experience) üzerine fenomenolojik bir sorgulamanın nesnesi olarak ele alınacaktır. Aynı metafor, toplumsal ilişkiler, mülkiyet, sınıf ve tazminat (tavukların parasının ödenmesi) üzerinden Marksist bir eleştirel okumaya da tabi tutulacaktır. Çalışma, "Rızalık"ın sadece dini bir kavram değil, aynı zamanda evrensel bir etik-politik ilke olarak nasıl işlev görebileceğini ortaya koymayı hedeflemektedir.
Bir Metafor Olarak Köpek
"Hak, Muhammed, Ali. Ey Dede! Sana dil verdim, haktan ve hakikatten yana baş kaldır. Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap. Bu yolda incinme, incitme; dar gel, doğru söyle." İşte bu yola girene, RIZALIK yolunda denir.
Şu örnek üzerine düşünelim: Bir köpek kümese girer ve tavukları yer. O bir hayvandır ve bu eyleminin iyi ya da kötü olduğunu bilemez. Aynı şekilde, bazı insanlar da sûrette insan olabilir (yani insan suretindedir), ancak yaptığı bir eylemin iyi mi kötü mü olduğunun bilincinde değilse, o sîrette hayvan (yani özü itibarıyla) olarak kalır.
Kişi, yaptığı eylemin iyi veya kötü olduğunun bilincine varırsa, işte o zaman sûrette insan, sîrette de insan olma yoluna girer. Fakat kemale ermek için bu da yetmez. O kişi, yediği tavukların parasını, zarar verdiği sahibine öder ve onun rızalığını alırsa, artık sûrette insan, sîrette insan-ı kâmil olma mertebesine yükselir ve gerçek rızalık yolunda ilerler.
Bu yolun özü, kişinin tüm sıkıntıları kendinden bilmesidir. "Ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim." sözü bu hakikati ifade eder. Nasıl ki el, gövdenin kaşındığı yeri bilirse, can da kendi derdinin dermanını içinde taşır.
Bu yolun yolcuları ikiye ayrılır: Ârifler ve kâmiller, daima özünü yoklar; cahiller ise daima kendini aklar. İnsan-ı kâmil, sürekli özünü yoklayarak eksiğini ve kusurunu bulur. Maddi veya manevi olarak zarar verdiği her mazlumun zararını, ziyanını tazmin eder ve nihayetinde rızalık yoluna girer. İşte esas olan da budur.
Alevi metnindeki "kümesdeki köpek" metaforu, insanlık durumuna dair derin bir fenomendir. Köpek, eyleminin etik sonuçlarından habersizdir; onun için eylem, sadece içgüdüsel bir doyumdur. Buradan hareketle, bu metafor insanın bilinç, özgürlük ve sorumluluk üçgenindeki yerini anlamak için kullanabilir.
Alevi-Bektaşi metninde geçen "kümesede tavuk yiyen köpek" metaforu, sıradan bir ahlaki örnekten çok daha fazlasıdır. Bu, bilincin kademeli olarak inşasına dair fenomenolojik bir alegoridir. Köpek, başlangıçta Husserlci terminolojideki "doğal tavır" (natural attitude) içindedir; eyleminin etik veya sosyal anlamından tamamen bihaberdir, sadece niyeti (intentionality) açlığını gidermek üzerine yönelmiştir. "Bazı insanlar... yaptığının iyi ya da kötü olduğunu bilmiyorsa sîrette hayvandır" ifadesi, bu doğal tavrın insandaki karşılığıdır. Prag Fenomenoloji Okulu'nun (Jan Patočka gibi) önemli bir teması olan "dünyada olma" (being-in-the-world) hali, burada sorgulanmadan yaşanan bir halden, sorgulayarak ve sorumluluk alarak yaşanan bir hale evrilir.
I. Fenomenolojik Bir Okuma: Bilincin Katmanları ve Öznel Yorumsama
Prag Fenomenolojisi, Husserl'in "öznel deneyim" ve "dünyanın yaşantılanması" vurgusunu sürdürür. Metindeki insanlık derecelendirmesi, bilincin farklı katmanları olarak okunabilir:
Ön-Yansıtmalı Bilinç (Köpek / Sûrette İnsan, Sîrette Hayvan): Eylem, saf bir içgüdü veya alışkanlık düzeyindedir. Eylem ve sonuçları arasındaki bağ yorumsanamaz. "Köpek... iyi ya da kötü olduğunu bilemez."
Yansıtıcı Bilinç (Sûrette ve Sîrette İnsan): Birey, eylemlerini bir "öteki"nin perspektifinden görmeye başlar. Bu, fenomenolojik bir "epoche" (paranteze alma) anıdır; birey kendi doğal tavrını askıya alır ve eylemini nesnel olarak yargılar. "Yaptığının iyi ya da kötü olduğu bilincine varırsa..."
Etik Bilinç (İnsan-ı Kâmil): Yansıtmanın ötesine geçer. Burada bilinç, "öteki"nin deneyimine (mağdurun acısı, kaybı) empatik bir niyetle (empathetic intentionality) yönelir. Bu, Max Scheler'in "duygudaşlık" (sympathy) kavramıyla da ilişkilidir. Bilinç artık sadece "ne yaptım?" sorusunu değil, "yarattığım anlam nedir ve nasıl onarırım?" sorusunu sorar.
II. Marksist ve Eleştirel Sosyolojik Bir Okuma: Tazminat ve Sınıfsal Rıza
Metafor, Marksist bir perspektiften katmanlı bir okumaya izin verir:
Mülkiyet İlişkileri: Köpek, bir mülkü (tavuklar) izinsizce tüketerek bir sömürü ilişkisi kurar. Bu, metaforik olarak, bir sınıfın diğerinin emeğini ve mülkünü gasp etmesi olarak yorumlanabilir.
Tazminatın (Tavuk Parası) Anlamı: Failin ("köpek"in insanlaşmış hali) tavukların parasını ödemesi, basit bir özürden çok daha derindir. Bu, maddi bir tazminattır. Marksist analizde, adaletsizliğin onarımı, maddi koşulların düzeltilmesini gerektirir. Manevi özür, maddi tazminat olmadan eksik kalır; bu, "rızalık"ın alınabilmesinin ön koşuludur.
Rızalık ve İdeoloji: "Rızalık alma" süreci, baskıcı bir ilişkinin restoratif (onarıcı) bir adalet mekanizmasıyla dönüştürülmesidir. Mağdur (tavukların sahibi), failin teklif ettiği tazminatı kabul ederek, aralarındaki çatışmayı sonlandıran yeni bir sosyal sözleşme imzalar. Bu, Antonio Gramsci'nin "rıza" (consent) kavramını çağrıştırır; hegemonya, sadece zorla değil, aynı zamanda rıza üretimiyle de kurulur. Ancak buradaki rıza, manipülatif değil, diyalog, tazminat ve karşılıklı saygı üzerine inşa edilen etik bir rızadır.
III. "Ayağına Taş Dolansa" Sorumluluğu: Pragmatik ve Varoluşçu Bir Kavrayış
"Ayağına taş dolansa suç taşta mı sende mi?" sorusu, hem varoluşçu felsefenin ("suçluluk" ve sorumluluk) hem de Pragmatizmin ("sonuçlar") ortak vurgusudur. Birey, dünyadaki eylemlerinin sonuçlarından kaçamaz. Bu, Jan Patočka'nın "sağlam bir yaşam" için gerekli gördüğü kişisel sorumluluk ilkesiyle birebir örtüşür. "El, gövdenin kaşındığı yeri bilir" ifadesi ise, sorunun ve çözümünün kaynağının bireyin kendi içsel deneyiminde ve eyleminde yattığını vurgulayarak, bu sorumluluğu pekiştirir.
Sonuç: Evrensel Bir Etik İlke Olarak Rızalık Yolu
Alevi-Bektaşi öğretisindeki "Rızalık" kavramı, Prag Fenomenolojisi ve Marksist eleştiri ile diyaloğa sokulduğunda, evrensel bir etik-politik ilke olarak derin bir anlam kazanır.
Fenomenolojik olarak; bilinçlenme, öznel yorumlama ve ötekine yönelik empatik niyet sürecini tarifler.
Marksist olarak; adaletsizliğin onarımının, maddi tazminat ve yeni bir sosyal rıza inşasından geçtiğini gösterir.
Pragmatik olarak; eylemlerin sonuçlarını üstlenmenin ve onları düzeltmenin pratik bir yolunu sunar.
"Köpek" metaforu, bu nedenle, sadece bireysel ahlakı değil, toplumsal uzlaşıyı, adaleti ve insan olma halinin diyalektik gelişimini anlatan güçlü bir araçtır. "Rızalık Yolu", bireyi ve toplumu, doğal tavırdan, yansıtıcı bilince, oradan da eyleme geçen etik bir bilinç düzeyine taşımayı hedefleyen, son derece güncel ve evrensel bir projedir.
Kaynakça (Seçki)
Alevi-Bektaşi Kaynakları:
Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).
Kaygusuz Abdal. Budala-name.
Fenomenoloji:
Husserl, Edmund. İdeas: General Introduction to Pure Phenomenology.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.