Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Öz: Bu çalışma, Anadolu merkezli Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşı olan "Rızalık" kavramı ile Güney Afrika Zulu geleneğindeki "Ubuntu" felsefesi ve atalar kültü arasındaki fenomenolojik ve etik paralellikleri incelemeyi amaçlamaktadır. Her iki gelenek de, bireyin toplum içindeki sorumluluğunu, hataların telafisi (tazmin) yoluyla toplumsal uyumun (harmoni) yeniden sağlanmasını ve nihayetinde "olgun insan" (İnsan-ı Kâmil / Umuntu Ngumuntu Ngabantu) olma sürecini merkeze alır. Bu araştırma, coğrafi ve tarihsel olarak birbirinden ayrı bu iki geleneğin, insan onuru, toplumsal hesapverebilirlik ve manevi olgunlaşma konusunda nasıl benzer bir yol haritası çizdiğini karşılaştırmalı analiz yöntemiyle ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Rızalık, Ubuntu, Alevilik, Zulu İnancı, Karşılaştırmalı Dinler Etiği, Tazmin, Atalar Ruhu, İnsan-ı Kâmil.
Giriş
İnsanlığın farklı kültürlerinde, din ve etik sistemleri genellikle benzer temel sorulara yanıt arar: İyi bir insan nasıl olunur? Toplum içinde uyum nasıl sağlanır? Hata yapıldığında ilişkiler nasıl onarılır? Bu çalışma, Türkiye'deki Alevi-Bektaşi geleneği ile Güney Afrika'daki Zulu geleneksel inancını, "Rızalık" ve "Ubuntu" kavramları ekseninde karşılaştırarak, bu evrensel sorulara verdikleri ortak yanıtları analiz edecektir.
1. Bölüm: Alevi-Bektaşi Öğretisinde Rızalık Yolunun Anatomisi
Alevi-Bektaşi geleneği, bireyin içsel ve toplumsal dönüşümünü dört aşamalı bir süreç olarak ele alır:
Temel Ahlaki İlkeler (Üçler Kuralı): "Eline, beline, diline sahip ol" ilkesi, kişisel eylemin sınırlarını çizer. Bu, toplumsal yaşamın olmazsa olmaz ön koşuludur.
Telafi ve Tazmin Mekanizması: "Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür, yıktığını yap!" emri, pasif bir özür dilemenin ötesine geçerek, aktif bir onarım sürecini zorunlu kılar. "Tavuk" metaforu, maddi ve manevi zararın mutlaka tazmin edilmesi gerektiğini gösterir.
Nihai Hedef: Rızalık ve İnsan-ı Kâmil Mertebesi: Tazminat süreci, mağdurun "rızasını" (gönül hoşnutluğunu) almakla taçlanır. Ancak bu şekilde birey, "sûrette insan" olmaktan çıkıp "sîrette insan-ı kâmil" (özünde olgun insan) mertebesine erişir.
2. Bölüm: Zulu Geleneğinde Ubuntu Felsefesi ve Ataların Rolü
Zulu geleneği, "Ubuntu" felsefesi üzerine inşa edilmiştir. Ubuntu, "Umuntu ngumuntu ngabantu" (Bir insan, başka insanlar aracılığıyla insandır) şeklinde özetlenebilir. Bireyin kimliği ve insanlığı, toplulukla olan ilişkileriyle tanımlanır.
Toplumsal Bağ ve Sorumluluk: Ubuntu, bireyciliği değil, toplulukçu bir varoluşu merkeze alır. Bir kişinin hatası sadece onu değil, tüm topluluğu etkiler. Bu, Alevi öğretisindeki toplumsal sorumluluk bilinciyle doğrudan paraleldir.
Ataların Ruhları (Amadlozi) ve Uyum: Zulu inancında, ataların ruhları yaşayanların hayatını gözetir. Toplumsal uyumsuzluk, haksızlık ve telafi edilmemiş hatalar, ataları rahatsız eder ve topluluğa sıkıntı getirebilir. Bu nedenle, bozulan ilişkilerin ve dengenin onarılması hayati önem taşır.
Telafi Ritüelleri: Bir hata yapıldığında veya bir tabu ihlal edildiğinde, sadece mağduru memnun etmek yetmez; aynı zamanda ataların ruhlarını yatıştırmak için ritüeller (örneğin, hayvan kurban etmek, törenler düzenlemek) gerekli olabilir. Bu, Alevilik'teki "rızalık alma" sürecinin hem toplumsal hem de metafizik bir boyutu olduğunu gösterir. Her iki gelenekte de telafi, maddi dünyayla sınırlı değildir; manevi alemi de kapsar.
3. Bölüm: Karşılaştırmalı Analiz: İki Sistemde Ortak Temalar
Temalar Alevi-Bektaşi Geleneği Zulu Geleneği 1. Toplulukçu Etik "Rızalık" toplumsal barışı sağlar. Birey, ancak toplulukla uyum içinde kâmil olur. Ubuntu felsefesi: Birey, topluluk içinde var olur. 2. Aktif Telafi "Yıktığını yap!" – Pasif özür yetersizdir, aktif onarım esastır. Telafi ritüelleri ve tazminat, bozulan sosyal ve manevi dengeyi onarmak için şarttır. 3. Manevi Boyut Rıza almak, Hakk-Muhammed-Ali yoluna girmektir; metafizik bir boyutu vardır. Atalar ruhları (Amadlozi), adalet ve uyumun manevi bekçileridir. Telafi onları da memnun etmelidir. 4. Olgun İnsan Ideali İnsan-ı Kâmil: Rızalık yolunda ilerleyerek erişilen ahlaki olgunluk hali. Ubuntu'yu tam olarak yaşayan kişi: Topluluğa saygılı, sorumluluk sahibi, dengeli ve uyumlu insan. 5. Suçun İçselleştirilmesi "Suçu dışarda arama, özünü yokla!" – Özeleştiri temel ilkedir. Topluluğa verilen zarar, nihayetinde kişinin kendi Ubuntu'suna ve atalarına verdiği zarardır. 4. Bölüm: Farklılıklar ve Yöntem Ayrımı
Bu derin benzerliklere rağmen, iki gelenek arasında önemli bir yöntem farkı bulunur:
Alevi-Bektaşi Geleneği: Daha bireyselci ve içe dönük bir sorgulama vurgusu yapar. "Talip" olan kişi, kendi özünü yoklamakla, nefsiyle mücadele etmekle yükümlüdür. Süreç daha çok bireyin içsel hesaplaşmasıyla başlar.
Zulu Geleneği: Daha kollektif ve dışa dönük bir yapıya sahiptir. Toplumsal uyumun bozulduğu her durum, tüm topluluğu ilgilendirir ve çözüm genellikle topluluk önünde, ritüeller eşliğinde aranır.
Sonuç ve Tartışma
Alevi-Bektaşi öğretisindeki "Rızalık" ve Zulu felsefesindeki "Ubuntu", insanlığın farklı coğrafyalarda ürettiği ancak son derece benzer etik çözümlemelerdir. Her iki sistem de:
Yalnızca "yapma" demekle yetinmeyip, "yaptınsa onar" diyerek proaktif bir ahlak anlayışı geliştirir.
İnsan olma halini, statik bir durum değil, sorumluluk alarak, hataları telafi ederek ve toplumsal-manevi uyuma katkıda bulunarak sürekli inşa edilen dinamik bir süreç olarak görür.
Adalet anlayışlarını cezalandırma üzerine değil, onarma ve uyumu yeniden tesis etme üzerine kurarlar.
Bu çalışma, bu iki geleneğin diyaloğunun, modern dünyada hukuk, adalet ve toplumsal barışa dair yeni modeller geliştirmek için zengin bir felsefi zemin sunabileceğini önermektedir. "Rızalık" ve "Ubuntu", küresel bir etik için evrensel bir ilham kaynağı olabilir.
Kaynakça (Örnek)
Alevi-Bektaşi Geleneği İçin:
Ocak, Ahmet Yaşar. Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri. İletişim Yayınları.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.