Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
Kerbelâ Olayı (680) ve Sonrası Kerbela'nın Gölgesinde Bir Direniş Etiği: Alevi-Bektaşi Öğretisinde Rızalık Kavramının Marxist, Psikolojik ve Sosyolojik Bir Çözümlemesi
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin merkezindeki "Rızalık" etiğini, onu biçimlendiren tarihsel travma (Kerbela) ve bu travmaya verilmiş bir tepki olarak okumayı amaçlamaktadır. "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle somutlaşan ahlaki disiplin, "yıktığını yap" emriyle taçlanan telafi (tazmin) felsefesi ve "Allah'ı insan yarattı bakışı" gibi radikal ifadeler, çok boyutlu bir analize tabi tutulacaktır. Makale, bu öğretilerin, Kerbela sonrasında marjinalleştirilmiş, baskı görmüş bir topluluğun (Aleviler) hem bir içe kapanma/öz-koruma mekanizması hem de iktidara ve onun meşruiyet araçlarına (resmi din anlayışı) karşı geliştirdiği sembolik ve pratik bir direniş stratejisi olduğunu savunacaktır. Bu sav, Marxist sınıf analizi, psikolojik travma teorileri, sosyolojik mağduriyet çalışmaları ve felsefi etik çerçevelerle desteklenecektir.
Alevi-Bektaşi öğretisi, sadece dini bir yol değil, aynı zamanda derin bir tarihsel ve sosyolojik alt metne sahip bir varoluş biçimidir. Bu çalışma, öğretinin temel metinlerinden birini, onu şekillendiren başlıca tarihsel olay olan Kerbela Vakası (680) ışığında ve eleştirel sosyal teoriler perspektifiyle inceleyecektir. Kerbela, sadece geçmişte kalmış bir olay değil, süregiden bir mağduriyetin, direnişin ve aidiyetin temel mitidir. Bu mit, topluluğun etik kodlarını, iktidarla ilişkisini ve kendini nasıl tanımladığını derinden etkilemiştir.
1. Bölüm: Tarihsel Arka Plan: Kerbela'nın Travmatik Mirası ve "Mazlum" Kimliğinin İnşası
Kerbela, Hz. Hüseyin ve 72 yakınının, Emevi Halifesi Yezid'in ordusu tarafından katledilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu olayın Alevi kimliğindeki yansımaları:
Psikolojik Açıdan (Travma Teorisi): Kerbela, kolektif bir travmadır. Travma sonrası topluluklar, güvenlik, adalet ve anlam arayışı içinde yeni davranış kalıpları ve dünya görüşleri geliştirir. "İncinme, incitme" ilkesi, bu travmatik deneyimin bir sonucu olarak görülebilir: "Bize yapılanı biz kimseye yapmayacağız." Aynı zamanda, sürekli bir tetikte olma hali ("yanlış eşikten girme, yanlış cebe atma"), tarihsel baskı koşullarında bir hayatta kalma stratejisidir.
Sosyolojik Açıdan (Grup Kimliği): Kerbela, Alevi topluluğunu "mazlum" (zulme uğramış) ve "zalim" (zulmeden iktidar) şeklinde bir ikili karşıtlık üzerinden tanımlar. Bu, güçlü bir iç dayanışma ve dışa karşı şüphe duyma (resmi otoritelere, Sünni çoğunluğa karşı) hissi yaratır. "Dar gel doğru söyle" ifadesi, bu kapalı topluluk içinde geçerli olan bir güven ve doğruluk vurgusudur.
2. Bölüm: Marxist Bir Çözümleme: Üretim, Mülkiyet ve İktidarın Eleştirisi
Metnin birçok unsuru, Marxist bir okumaya son derece elverişlidir:
Emek ve Helal Kazanç Vurgusu: "Alınteri dökerek emek harcayarak helal kazanç" vurgusu, burjuva sınıfının "artık değer" sömürüsüne, rantsal ve tefecilikle elde edilen kazanca karşı, üretici emeği yücelten bir proleter/protestan etiğini andırır. "Elini yanlış cebe atma" ve "koymadığını alma", mülkiyet hırsızlığının yanı sıra, sömürü ilişkilerini de reddeder.
"Allah'ı İnsan Yarattı" Bakışı ve İdeoloji Eleştirisi: Bu ifade, Ludwig Feuerbach'ın (Marx'ı da derinden etkilemiştir) din eleştirisiyle doğrudan örtüşür. Feuerbach'a göre din, insanın yabancılaşmış özelliklerinin bir yansımasıdır; insan tanrıyı kendi suretinde yaratır. Marx, bu fikri alarak dini, egemen sınıfın iktidarını meşrulaştıran bir "afyon" olarak görür. Alevi-Bektaşi metnindeki bu ifade, iktidarın dini nasıl araçsallaştırdığını ("Yezid'in İslam'ı") teşhir eden ve dini otoriteyi insan aklına ve vicdanına indirgeyen anti-ideolojik, devrimci bir potansiyel taşır.
Rızalık: Sınıfsız ve Sömürüsüz Bir Toplum Ütopyası: "Rızalık yolu", karşılıklı razı olmaya dayalı, hiçbir tarafın mağdur veya zalim olmadığı bir ilişki ve toplum modelidir. Bu, sınıf çatışmasının olmadığı, sömürünün ortadan kalktığı, üretim araçlarının üreticilerin (emekçilerin) kontrolünde olduğu komünal bir ütopya olarak yorumlanabilir. "Yediği tavukların parasını vermek", basit bir tazminattan öte, emeğin sömürülmediği adil bir değişim ekonomisinin metaforudur.
3. Bölüm: Psikolojik ve Felsefi Bir İnceleme: Özeleştiri, Sorumluluk ve "Kâmil İnsan"
"Ayağına taş dolansa suç sende mi?" ve Varoluşçu Sorumluluk: Bu soru, Jean-Paul Sartre'ın "insan özgürlüğe mahkumdur" ve seçimlerinden sorumludur fikriyle paralellik gösterir. Koşulları (taşı) suçlamak bir "kötü niyet" (mauvaise foi) örneğidir; olgun insan, koşullar ne olursa olsun tepkisinin sorumluluğunu alır.
Narsisizm ve Projektif Özdeşleşim: "Cahiller kendini aklar" ifadesi, psikanalitik bir okumayla, narsisistik bir savunma mekanizmasına işaret eder. Olgunlaşmamış benlik (cahil), kusuru dışarıya yansıtır (taşı suçlar). "Arif olan özünü yoklar" ise, benliğin bütünleşmesi ve içselleştirilmiş bir üst-ben (süperego) geliştirmesiyle mümkündür.
Ahlaki Gelişim Evreleri (Kohlberg ve Gilligan): Tavuk metaforu, Lawrence Kohlberg'in ahlaki gelişim evrelerini andırır. Hayvan (Gelenek Öncesi Evre): Ceza ve itaatin etkisi. Bilinçsiz İnsan (Geleneksel Evre): Sosyal kurallara uyma. Kâmil İnsan (Gelenek Sonrası Evre): Evrensel etik ilkeler (adalet, eşitlik, rıza) içselleştirilmiştir. Carol Gilligan'ın "bakım etiği" vurgusu ise, "ağlattığını güldür" ilkesiyle birebir örtüşür; etik, soyut kurallardan ziyade ilişkiler ve zarar verilenin iyileştirilmesi üzerine kuruludur.
4. Bölüm: Sosyolojik Bir Olgu Olarak "Yol" ve Ritüeller
Alevi erkânı, toplumsal bir düzendir.
Dayanışma Mekanizması: "Döktüğünü doldur, yıktığını yap" ilkesi, devletten veya resmi hukuk sisteminden medet ummayan, kendi içinde bir sosyal güvence ve adalet mekanizması oluşturur. Bu, kapalı azınlık gruplarında sık görülen bir iç dayanışma biçimidir.
Toplumsal Kontrol: "Eline, beline, diline sahip ol" kuralları, topluluğun sınırlarını korur. Bu kurallara uymayanlar, topluluk nezdinde meşruiyetlerini kaybeder ("düşkün" olur). Bu, toplumsal düzeni sağlamanın en eski ve en etkili yollarından biridir.
Sonuç
Alevi-Bektaşi metni, incelendiğinde, katmanlı bir yapı olarak karşımıza çıkar. Yüzeydeki dini ve ahlaki öğütlerin altında, derin bir tarihsel travmanın (Kerbela) izleri ve bu travmaya verilmiş sistematik bir tepki yatar. Bu tepki, iktidarın her türlüsüne (siyasi, dini, ekonomik) şüpheyle bakan, emeği yücelten, bireyi sorumlu kılan ve nihayetinde "rızalık" üzerine kurulu adil ve eşitlikçi bir toplum hayalini barındıran, devrimci bir etik sistemdir. Bu sistem, Marxist, psikolojik ve sosyolojik analizlerle değerlendirildiğinde, yalnızca bir inanç meselesi olmaktan çıkar; Anadolu'da yeşermiş, eşsiz bir direniş ve varoluş felsefesi olarak anlam kazanır.
Kaynakça
Alevilik ve Tarih:
Ocak, Ahmet Yaşar. Babailer İsyanı: Aleviliğin Tarihsel Altyapısı. Dergah Yayınları.
Şahhüseyinoğlu, H. Nedim. Kızılbaş Aleviliğin Tarihsel ve Sosyal Gerçekliği. İletişim Yayınları.
Dersimi, Nuri. Kürdistan Tarihinde Dersim.
Marxist ve Sosyolojik Analiz:
Marx, Karl & Engels, Friedrich. Alman İdeolojisi. (Feuerbach üzerine bölümler).
Weber, Max. Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu. (Helal kazanç ve emek vurgusunu anlamak için).
Scott, James C. Zayıfların Silahları: Gündelik Direniş Biçimleri. (Marjinal grupların direniş stratejileri).
Psikolojik ve Felsefi Analiz:
Sartre, Jean-Paul. Varoluşçuluk Bir Hümanizmdir.
Fromm, Erich. Sevme Sanatı ve Sahip Olmak ya da Olmak. (Rızalık ve "insan olma" halleri üzerine).
Kohlberg, Lawrence. The Philosophy of Moral Development. (Ahlaki gelişim evreleri).
Gilligan, Carol. In a Different Voice: Psychological Theory and Women's Development. (Bakım etiği).
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.