Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
101. Bölüm

Alevi-Bektaşi Etik Anlayışının İsyan ve İnşa Siyaseti: Rızalık Yolu'ndan Şahkulu İsyanı'na Disiplinlerarası Bir Çözümleme

18 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Öz: Bu çalışma, Alevi-Bektaşi geleneğinin temel taşı olan "Rızalık" etiğini, onun tarihsel bir dönüm noktası olan 1511 Şahkulu İsyanı ile diyalektik ilişkisi bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. "Eline, beline, diline sahip ol" ilkeleriyle formüle edilen içsel disiplin ile "yıktığını yap, rızalık al" şeklinde somutlaşan toplumsal telafi mekanizması, Marksist (sınıf çatışması, mülksüzleştirme), psikolojik (kolektif travma, ötekileştirme), sosyolojik (cemaatleşme, aidiyet) ve felsefi (etik, adalet) perspektiflerden analiz edilecektir. Makale, bu etik sistemin sadece bireysel bir ahlak rehberi değil, aynı zamanda merkezi otorite tarafından dışlanmış, ekonomik olarak sömürülmüş ve kültürel olarak asimile edilmek istenen bir topluluğun "kendini inşa" ve "direnme" siyasetinin temelini oluşturduğunu savunmaktadır. Şahkulu İsyanı, bu etiğin barışçıl bir şekilde işleyemediği koşullarda ortaya çıkan trajik bir patlama olarak yorumlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Alevi-Bektaşi Etiği, Rızalık, Şahkulu İsyanı, Marksist Analiz, Kolektif Psikoloji, Sosyolojik Dışlanma, Osmanlı Tarihi.

Giriş

Alevi-Bektaşi öğretisi, "Allah'ı insan yarattı bakışıyla bak" diyerek dogmatik dini otoriteyi insan aklının ve vicdanının süzgecinden geçiren radikal bir hümanizmi temsil eder. Ancak bu çalışma, bu felsefenin tarihsel bir vakıa olarak pasif bir barış öğretisi olmadığını; aksine, Osmanlı devlet erkinin Sünni-İslami bir kimlik inşasına gittiği bir dönemde, Anadolu Türkmenlerinin maruz kaldığı sosyo-ekonomik baskı ve dini-dışlayıcı politikalara bir tepki ve alternatif bir varoluş biçimi olduğunu iddia etmektedir. 1511 Şahkulu İsyanı, bu bağlamı anlamak için kritik bir örnek teşkil eder.

1. Bölüm: Rızalık Etiği: Barışçıl Bir Toplum İnşasının Felsefi Temelleri

Metnin merkezindeki etik sistem, bireyden topluma uzanan bir adalet anlayışı önerir.

Psikolojik Temeller (Benlik ve Sorumluluk): "Arif olan özünü yoklar, cahiller kendini aklar" ilkesi, bireyin benliğini sürekli sorgulamasını gerektiren bir içselleştirme sürecine işaret eder. Bu, Freudyen sonrası psikolojideki "öz-eleştiri" (self-criticism) ve "dışsallaştırma" (externalization) mekanizmalarıyla doğrudan ilişkilidir. Sağlıklı bir benlik, hatayı dışarıda değil, özünde arar. "Ayağıma taş dolansa kendimden bilirim" ifadesi, bu psikolojik olgunluğun veciz bir ifadesidir.

Sosyolojik Temeller (Toplumsal Onarım): "Döktüğünü doldur, ağlattığını güldür" emri, toplumsal uyumun sadece cezalandırma ile değil, aktif onarım (restorative justice) ile sağlanabileceğini gösterir. Bu, modern sosyolojide, suçu toplumsal bir yara olarak gören ve faili topluma kazandırmayı hedefleyen "onarıcı adalet" teorileriyle şaşırtıcı derecede paraleldir. Rızalık, toplumsal sözleşmenin nihai hedefidir.

2. Bölüm: Tarihsel Bağlam: Osmanlı'da Merkez-Çevre Çatışması ve Türkmenlerin Konumu

yüzyıl başları, Osmanlı Devleti'nin merkeziyetçi bir imparatorluğa dönüştüğü bir dönemdir.

Ekonomik Sömürü (Marksist Perspektif): Göçebe ve yarı-göçebe Türkmen aşiretleri, yerleşik düzene geçmeye, ağır vergiler ödemeye ve devletin tımar sistemi için asker vermeye zorlanıyordu. Bu, Marksist terminolojide bir mülksüzleştirme (expropriation) sürecidir. "Alınteri dökerek helal kazanç" vurgusu, bu bağlamda sadece dini bir emir değil, aynı zamanda yağma ve sömürüye karşı ekonomik bir direniş manifestosu haline gelir.

Dini ve Kültürel Dışlanma (Sosyolojik Perspektif): Devletin resmi mezhebi Sünni-Hanefiliği benimsemesi ve bu doğrultuda bir ideoloji inşa etmesi, heterodoks inançlara (Alevilik, Bektaşilik) sahip Türkmenleri "öteki" ve potansiyel "sapkın" konumuna itti. Bu, sosyolojide sembolik şiddet (Bourdieu) ve marjinalleştirme olarak tanımlanabilecek bir süreçtir. "Yanlış eşikten girme" metaforu, bu baskıcı ortamda doğru yolu, doğru inanç topluluğunu bulmanın alegorik bir anlatımı olarak okunabilir.

3. Bölüm: Şahkulu İsyanı: Rızalık Yolu'na Erişememenin Trajedisi

Şahkulu İsyanı, yukarıdaki koşulların kaçınılmaz bir sonucuydu.

Bir "Kızılbaş" İsyanı Olarak Okumak: İsyan, sadece dini değil, aynı zamanda sınıfsal ve etno-kültürel bir karaktere sahipti. Safevi Devleti'nin lideri Şah İsmail, sadece dini bir önder değil, aynı zamanda Anadolu Türkmenleri için merkezi Osmanlı baskısına karşı alternatif bir siyasi kutuptu. İsyan, Rızalık etiğinin işlemesi için gerekli olan karşılıklı tanınma ve adalet ortamının tamamen yok olduğunun bir göstergesidir. Barışçıl "telafi" imkânı kalmayınca, şiddetli bir "tazmin" arayışı ortaya çıkmıştır.

Travma ve Kimlik Siyaseti (Psikolojik-Sosyolojik Analiz): İsyanın kanlı bir şekilde bastırılması, Alevi toplumsal hafızasında derin bir kolektif travma yarattı. Bu travma, "incinsen de incitme" gibi bir ilkenin, sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda tarihsel bir travmadan çıkarılmış bir hayatta kalma stratejisi olarak içselleştirilmesine yol açmış olabilir. Grup kimliği, bu baskı ve direniş deneyimi etrafında daha da güçlenmiştir.

4. Bölüm: "Allah'ı İnsan Yarattı Bakışı": Radikal Bir Eleştirinin Teorik Kökenleri

Bu ifade, analizin merkezine oturtulmalıdır.

Marksist Din Eleştirisi ile Diyalog: Bu ifade, Karl Marx'ın "Din, baskı altındaki yaratığın iç çekimi... halkın afyonudur" sözüyle kurulabilecek doğrudan bir diyaloğa açıktır. Ancak Alevi-Bektaşi yorumu, dini tamamen reddetmek yerine, onu insanileştirir ve özgürleştirir. İnsan, tanrısal otoriteyi kendi dışında aramak yerine, kendi aklı, emeği ve vicdanı ile "Hakk"a ulaşabilir. Bu, dinin afyon olmaktan çıkıp, özgürleşme pratiğine dönüşebileceğine dair radikal bir iddiadır.

Sosyolojik İnşacılık (Berger & Luckmann): "Allah'ı insan yarattı" ifadesi, sosyolojik inşacılığın özünü yansıtır: Gerçeklik, sosyal olarak inşa edilir. Din ve tanrı kavramları da toplumsal süreçlerin, iktidar mücadelelerinin ve kültürel kodların bir ürünüdür. Bu perspektiften bakıldığında, Osmanlı'nın Sünni orthodoksisinin de, Aleviliğin heterodoksisinin de farklı sosyal inşalar olduğu görülür. İsyan, bu iki farklı inşa arasındaki çatışmanın sonucudur.

Sonuç

"Eline, beline, diline sahip ol" öğretisi ve onun nihai hedefi olan "Rızalık Yolu", baskıcı tarihsel koşullar altında geliştirilmiş sofistike bir etik-politik projedir. Bu proje, bireysel nefs terbiyesi ile toplumsal adalet arayışını birleştirir. 1511 Şahkulu İsyanı, bu barışçıl ve onarıcı projenin, merkezi otoritenin ekonomik sömürüsü ve dini-dışlayıcı politikaları karşısında hayatta kalma mücadelesine dönüştüğünün ve nihayetinde silahlı bir patlamayla sonuçlandığının trajik bir kanıtıdır. Alevi etiği, bu tarihsel travmayı içinde barındırır ve "incitmemeyi" bir direniş ve onur biçimi olarak kuşanır. Bu nedenle, bu metin sadece dini bir metin değil, aynı zamanda Anadolu'nun sosyal tarihine, sınıf mücadelelerine ve psikolojisine ışık tutan eşsiz bir belgedir.

Kaynakça

Birincil Kaynaklar:

Buyruk (Şeyh Safi Buyruğu).

Şikâyetname (Pir Sultan Abdal'dan şiirler).

İkincil Kaynaklar (Türkçe):

Tarih (Şahkulu ve Osmanlı):

Emecen, Feridun M. Osmanlı Klasik Çağında Siyaset. Kapı Yayınları.

Faroqhi, Suraiya. Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?. Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Sosyoloji & Marksist Analiz:

Marx, Karl. 1844 El Yazmaları. (Çeviri). Sol Yayınları.

Keyman, E. Fuat & İçduygu, Ahmet. Türkiye'de Milliyetçilik, Laiklik, Hemşehrilik. İletişim Yayınları.

Psikoloji & Kolektif Hafıza:

Volkan, Vamık D. Körü Körüne İnanç: Kriz ve Terör Çağında Geniş Grup Kimlikleri. Okyanus Yayınları.

Türkiye'de Toplumsal Hafıza. (Derleme). İletişim Yayınları.

Alevilik Özelinde:

Birdoğan, Nejat. Anadolu ve Balkanlar'da Alevi Yerleşimleri. Kaynak Yayınları.

Aleviliğin Siyasallaşması. (Derleme). İletişim Yayınları.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL